Osman Kavala, Henri Barkey'in paylaşımlarına ilişkin açıklama yaptı: Savcılık bu gerçeği baştan beri gayet iyi biliyordu

Osman Kavala açıklamasında "Emniyet görevlileri lokantada yaptıkları araştırmada, o akşam kimlerin hangi masalarda oturduğu bilgisine ulaşmıştı; Emniyet’te yapılan sorgumda da bu durum teyit edilmişti" ifadelerine yer verdi

Fotoğraf: Twitter

Gezi davasından tutuklanan ve Silivri Cezaevi’nde bulunan Osman Kavala, CIA'de bir dönem danışmanlık yapan Henri Barkey'in iddianamaye konu olan Karakaöy'deki yemekte gazeteci Aslı Aydıntaşbaş ile birlikte olduğunu paylaşmasının ardından yaptığı açıklamada "Savcılık bu gerçeği baştan beri gayet iyi biliyordu. Emniyet görevlileri lokantada yaptıkları araştırmada, o akşam kimlerin hangi masalarda oturduğu bilgisine ulaşmıştı; Emniyet’te yapılan sorgumda da bu durum teyit edilmişti" ifadelerini kullandı.

"Gezi olaylarını organize etmek" ve "15 Temmuz darbe girişimine katılmak" suçlamalarıyla karşılaştığı sorgulama sırasında, Barkey ile lokantada sadece selamlaştığı ve ayaküstü konuştuğundan söz edildiğini ve bu karşılaşmanın ikili arasında temas olduğunun delili olarak gösterildiğini hatırlatan Kavala şunları kaydetti:

Ancak, Gezi davasının beraatle sonuçlanmasından sonra hazırlanan, benim Barkey ile 15 Temmuz darbe girişimini organize ettiğimi ve casusluk faaliyetlerinde bulunduğumu içeren ikinci iddianamede, bu olay planlı bir buluşma ve bir görüşme olarak değiştirildi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, Türkiye’nin Mahkeme’nin önceki kararına uyma yükümlülüğünü yerine getirmediğine hükmettiği son kararında, ek tespitlerde bulunan iki yargıç, aynı olayın farklı biçimde anlatılmasını tutukluluğumun sürdürülmesini haklı gösterme çabasına örnek olarak değerlendirdiler. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Açıklamasında "ikinci iddianamede yapılan tek manipülasyonun bu olmadığını" savunan Kavala şöyle devam etti:

Birbirine yakın baz istasyonlarından verilen sinyaller Barkey ile sık sık buluştuğumun delili olarak gösterildi. Oysa çakışmanın neden kaynaklandığı, HTS kayıtlarından açıkça görülüyordu: Çakışma, benim telefonumun Elmadağ’daki çalışma ofisimin bitişiğindeki baz istasyonundan, Barkey’in telefonunun da kendisi Taksim’e gittiğinde civardaki baz istasyonlarından sinyal vermesinden kaynaklanıyordu. Daha vahimi, iddianamede, böylesi sözde deliller göstermeye dahi ihtiyaç duyulmadan, benim darbe hazırlığı amacıyla FETÖ/PDY’nin sorumlularıyla irtibata geçtiğimin, birlikte faaliyetlerde bulunduğumun yazılmış olmasıydı. 

Gezi davasında verilen beraat kararları bozulduktan ve iktidarın istediği türden cezalar verildikten sonra, ne pahasına olursa olsun tutukluluğumu devam ettirmek için hazırlanmış olan bu düzmece casusluk suçlamasına gerek kalmadı.

İddia makamının olayları ve olguları tarafsız bir gözle inceleyerek lehte ve aleyhte delilleri nesnel olarak değerlendirmesi ve mahkemeyi dürüstçe bilgilendirmesine ilişkin yükümlülüğü, yasalarımız ve AİHM normları tarafından belirlenmiştir. Bugün ülkemizde bu yükümlülük fiilen ortadan kalkmıştır.

Hukuksuz yargılamalar, siyasi etki altında olan savcıların olguları saklama, tahrif etme, komplo teorilerine göre anlamlandırma yöntemleriyle hazırladıkları iddianameler üzerinden yürütülmektedir.

Karaköy lokantasında Henri Barkey ile yemek yediğim iddiası bu davranışın küçük ama oldukça aydınlatıcı bir örneğidir.  

Ne olmuştu?

Barkey, iddianameye konu olan yemekte Osman Kavala’yla birlikte olmadığını söylemişti. Barkey 6 Ağustos'ta yaptığı açıklamada Türk medyasında son günlerde çıkan haberler ile alakalı bir açıklama yapmak istedim. 18 Temmuz 2016 akşamı Karaköy Lokantası'nda arkadaşım gazeteçi Asli Aydıntaşbaş ile yemek yemek için gittim. Aynı akşam sivil toplum lideri Osman Kavala tesadüfen karşılatık. Kendisi birkaç dakika sohbet ettikten sonra Aslı Aydıntaşbaş ile yemeğe oturdum" ifadelerini kullanmıştı.

Barkey'in açıklamasının ardından Aydıntaşbaş da sosyal medya hesabından konuya ilişkin bir açıklama yapmış açıklamasında şunları kaydetmişti:

Yıllardır tüm ısrarlara rağmen bir açıklama yapmayan, kendisiyle ilgili şayiaları gidermek için talep edilen bilgi paylaşımına yanaşmayan bir şahıs, esrarengiz bir zamanlamayla yeni bir polemik başlatmıştır. Bu zamana kadar Osman'la ilgili bir dizi mesnetsiz iddiayı çürütmek için avukatlardan gelen her türlü bilgi paylaşımı talebini reddeden bu şahsın, şimdi konuşması, manidardır. 

Sevgili Osman arkadaşımdır. Osman Kavala, iddia edildiği gibi bir ABDli akademisyenle aynı anda lokantada olduğu iddiasıyla cezaevinde değildir. Osman Kavala ve arkadaşları Gezi davasından ceza almıştır.

Osman Kavala'yı cezaevinde tutmak için ortaya atılan ikinci bir dava kurgusu, yani casusluk davası, bu kişiyle yemek yediği tezine dayalı değildir. Kaldı ki Osman Kavala, bu davadan beraat etmiştir. 
15 Temmuz'dan günler sonra farklı şahısların yollarının Istanbul'da aynı lokantada kesişmiş olması, suç değildir. Sır da değildir. İddianame de buna dayanmamaktadır. 

Şahsıma yönelik ortaya atılan mesnetsiz iddiaları üzüntüyle karşılıyor, buna alet olanları insafa davet ediyorum. 

 

 

 

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU