Pandemi ve ardından yaşanan Rusya-Ukrayna savaşı, dünyada tarım ve gıda üretiminin önemini bir kez daha gösterdi.
Dünya genelinde gıda üretimindeki sıkıntıları arttınca bazı ülkeler farklı arayışlara girdi. Bu ülkelerden biri de Türkiye.
Zira, Türkiye gerek nüfusun artışı gerekse köylü nüfusunun azalması ve kimilerine göre uygulanan politikalar nedeniyle tarımda artık kendi kendine yeten ülke olmaktan çıktı.
Hal böyle olunca yetkililer yeni çözüm yollarının da peşine düştü.
Türkiye'nin Latin Amerika ve Afrika ülkeleri başta olmak üzere 10 ülkede tarım arazisi kiralamayı planladığı ifade ediliyor.
Ayrıca bu ülkeler dışında Ukrayna ile de temas kurulduğu iddia edildi.
Sudan'da arazi kiralandı ama üretime geçilemedi
Türkiye'nin aslında bu konudaki girişimi yeni değil.
Sudan'da geçmiş yıllarda 780 bin 500 bin hektar civarında bir arazi kiralanmış ancak ekim yapılmamıştı.
Farklı bir ülkede tarım alanı kiralanması olayı aslında dünya genelinde geçerli bir durum.
Dünya Ticaret Örgütü'nün verilerine göre 41 ülke başka ülkelerde arazi kiralarken, 62 ülke de arazilerini başka ülkelere kiralamış veya satmış durumda.
Sudan dışında Nijer'deki girişim de sonuçsuz kaldı
Peki tarım ülkesi olarak bilinen Türkiye'nin bu aşamada toprak kiralamasına ihtiyaç var mı?
Uygulanan tarım politikalarına yönelik eleştirileriyle bilinen Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) yetkililerine göre bu sorunun cevabı "hayır".
ZMO Başkanı Baki Remzi Suiçmez, özel sektörün zaten yurtdışında tarım amaçlı arazi kiraladığını belirtti ancak kamunun böyle bir girişim başlatmasına gerek olmadığını iddia etti.
Suiçmez, Sudan dışında Nijer ile de 2018 yılında yem bitkisi yetiştirmek üzere 1 milyon hektar toprak kiralanmasının görüşüldüğünü ancak yapılan incelemede projenin rantabl olmadığı anlaşıldığından vazgeçildiğini söyledi.
"Arazi kiralanacak yerler istikrarsız. Üretimin sürekliliği olmaz"
Yurtdışında kamu eliyle tarımsal alan kiralamanın ya da satın almanın zorluklarına işaret eden Suiçmez, "Adı geçen bölgeler istikrarsızlıklarıyla biliniyor. Savaş, darbe ve iç karışıklıkların yaygın olduğu yerler. Örneğin Sudan'da darbe oldu. Dolayısıyla buralarda üretimde sürekliliği sağlamak kolay olmaz" dedi.
"Üretilen ürünlerin Türkiye'ye getirilmesi maliyeti yükseltir"
Suiçmez ayrıca daha ucuz denilerek kimi Afrika ve Latin Amerika ülkelerinde üretim yapılsa dahi üretilen ürünlerin Türkiye'ye getirilmesinin nakliye masraflarından dolayı bunun maliyeti yükselteceğini kaydetti.
Suiçmez Türkiye'de 4,2 milyon hektarlık tarım arazisinde üretim yapılmadığını, çiftçinin maliyet giderleri nedeniyle burada üretimden koptuğunu hatırlattı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Türkiye'nin asıl çılgın projesinin Güneydoğu Anadolu Projesi yani GAP'ın olduğunu söyleyen Suiçmez, "GAP halen tamamlanamadı. Projede hedeflenen alanların ancak yüzde 34'ü sulanabiliyor. GAP tamamlansa, Konya Ovası Projesi hayata geçirilse ve ekim yapılmayan 4,2 milyon hektarlık alan yeniden üretime kazandırılsa Türkiye kendine yetmenin ötesinde fazlasıyla tarımsal üretim yaparak bunu da ihraç eder" diye konuştu.
"2,1 milyon hektarlık alanın ancak 571 bini sulanabiliyor"
Şanlıurfa'da çiftçilik yapan Urfa Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Abdullah Melik, GAP projesini yakından takip eden isimlerden.
GAP'ın proje bedelinin yaklaşık 36 milyar dolar olmasına karşın eklenen projelerle birlikte 40 milyar doları aştığını belirten Melik, şunları kaydetti:
GAP bittikten sonra toplam da 2,1 milyon hektar alan sulanmış olacak. Ancak şu an ancak 571 bin hektar alan sulanıyor. Enerji projelerinin ise bitme oranı yüzde 74. Hedeflenen bütün alanlar sulanabilse ve biz bunun sadece 10 milyon dönümünü buğday ekimine ayırsak bu yılda beş milyon ton üretim demektir. Türkiye'nin yıllık buğday ihtiyacı 30 milyon ton. Bunun daha İç Anadolu, Ege, Akdeniz ve Trakya'sı var. Yani öncelikle yurtdışında arazi aramak yerine kendi topraklarımız değerlendirmeli.
Dünyanın 9 büyük projesinden biri olarak tanımlanan GAP halen bitirilemedi
Suiçmez'in dikkat çektiği GAP projesini hatırlamakta fayda var. 1970'lerde planlanan ancak fiili olarak inşa çalışmalara 1989'da başlanan GAP; Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak illerini kapsıyor.
Yapıldığı dönemde GAP, dünyanın 9 büyük projesinden biri olarak tanıtılmış, Türkiye'nin tarımsal üretimini artıracağı iddia edilmişti.
GAP, Fırat-Dicle havzasında sulama ve hidroelektrik enerji üretimine yönelik 13 proje paketinin toplamı olarak planlanmış, bu kapsamda 22 baraj, 19 hidroelektrik santralı ve yaklaşık 1,8 milyon hektar alanda sulama şebekesi yapımı öngörülmüştü.
1989-2005 GAP Master planına göre 1989 yılında başlanan GAP inşasının büyük ölçüde 2000`lerin başında, tam anlamıyla bitmesinin ise 2010`da olacağı açıklanmıştı.
GAP, o günlerde siyasiler arasında da polemik konusu da olmuştu.
Eski Başbakan ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, o meşhur şivesiyle "Gap'ı gaptırmam" diyerek projenin asıl sahibinin kendisi olduğunu iddia etmişti.
Geçen süre zarfında yönetime gelen herkes projenin kendi döneminde bitirileceğini söylese bile bu gerçekleşmedi.
Son olarak Erdoğan 11 Nisan 2017 günü Şanlıurfa`da halka hitaben yaptığı konuşmada GAP'ı bitireceklerini söyleyerek, "2019 yılına kadar GAP'ı tüm unsurlarıyla tamamlamayı hedefliyoruz" dedi ama GAP yine bitmedi.
© The Independentturkish