Ev sinemasından vizyona bu hafta: İşçilerin gözünden turizm dünyası; Her Şey Dahil

Mehmet Erduğan, Independent Türkçe için bu hafta çevrim içi platformlarda ve sinema salonlarında gösterime girecek filmler ile "Festival ajandası"nı yazdı

Uzun süren bir kışın ardından açık ve mavi bir gökyüzünü, hafif tatlı bir meltemin yüzüme vurmasını, güneşin cildimi ısıtmasını, mis kokulu bahçeleri, kumun terapisini, denizin tuzunu ve elbette hiç bitmesin istediğim o keşif dolu tatil günlerini doğrusu çok özledim.

Önce pandemiye yönelik kısıtlamalar, sonra iş hayatındaki yoğunluklar ve son olarak da yüksek enflasyona bağlı ekonomik zorluklar nedeniyle seyahate yönelik ritüellerimde ciddi değişiklikler olsa da yine de bir tatile çıktığımda her zaman bağımsız olmayı tercih ederim, yani; bir acentanın organize ettiği kalabalık gruplarla yapılan seyahat turları ya da her şey dahil otel konseptleri pek bana uygun değildir.

Ama elbette tatil süresindeki ihtiyaçlarına yönelik tüm endişelerinden ve yükümlülüklerinden kısmen uzaklaşarak dış dünyaya dair hiçbir şey düşünmek istemeyenler için mükemmel bir tatil anlamına gelen her şey dahil konseptini tercih ettiğim zamanlar da oldu.

Velhasıl, bir kesim böyle bir konsept dahilinde tüm sorumluluklarından sıyrılıp tatilleri boyunca o anların tadını çıkarmaya çalışırken işin hizmet bölümünde çalışanların dünyasına bakış atan ve İstanbul Film Festivali'nden Mansiyon Ödülü ile döndükten sonra bu hafta MUBI'de gösterime giren Volkan Üce'nin son uzun metrajlı belgeseli Her Şey Dahil (All-In)'i izleyince bu sistem üzerine yeniden düşünmekten alıkoyamadım kendimi.


İşçilerin gözünden turizm dünyası; Her Şey Dahil

Yönetmen: Volkan Üce / Oyuncular: İsmail Daşdöğen, Hakan Hoşcan, Şahin Güvel, İbrahim Daşdöğen, Alper Kantemur, Ezgican Aydoğan, Serap Erdemir, Tolga Ilgar ve diğer Nashira Resort çalışanları ile misafirleri / Süre: 80 dakika
 

 

Bir turizm beldesinde hayatlarına yön vermek isteyen iki otel çalışanının düşündüren portesi…


Türkiye prömiyerini 58'inci Antalya Film Festivali'nde gerçekleştirip burada En İyi Belgsel Film Ödülü'nü alan ve 41'inci İstanbul Film Festivali'nde Ulusal Belgesel kategorisinde Mansiyon Ödülü'ne layık görülen Her Şey Dahil; iki gencin büyüme hikayesi üzerinden izleyicisine bir memleket manzarası sunuyor.

Belgeselin ele aldığı hikâye, sosyal sınıflar arasındaki eşitsizliğin bir eleştirisine işaret ediyor gibi görünse de felsefeyi de yaşamın içine yerleştirerek aslında kısır döngü sistemlerin bir bireyi nasıl daha iyi ve daha kötü değiştirebileceğinin de bir analizini yapıyor.


Hakan ve İsmail'in evrimi

Film, yaz sezonunun başında, Side bölgesinde bulunan bir otelin İnsan Kaynakları Direktörü Alper'in daha sonra kendileriyle ilgili daha fazla şey öğrenecğimiz iki genç delikanlı ile yaptığı bir iş görüşmesiyle başlıyor.

On iki çocuklu bir ailenin en küçüğü Hakan, sosyal kaygıları olan, üniversite öğrenimini yarım bırakmış ve Amerika'da kendisine bir gelecek kurmayı planlayan yirmi beş yaşlarında bir delikanlıdır; film yapma hayalinin peşinden gitmek için para biriktirebilmek umuduyla bu işe başlamayı istemektedir.
 

 

Adaylardan bir diğeri olan, çekingen bir karaktere sahip, on sekiz yaşındaki İsmail ise kazanacağı para ile ailesine maddi destek sağlayabilmek için bu iş görüşmesindedir.

İsmail ailesi için para kazanmak zorundadır, ama o aynı zamanda büyük, geniş bir dünyanın hayalini de kurmakta ve geldiği bu turizm beldesini de bunun bir eşiği olarak düşünmektedir.

Söylediklerine göre ikisi de hem iş hayatında deneyim kazanmak hem de İngilizce öğrenmek amacıyla bu otele gelmişlerdir.
 

 

Adaylarla samimi bir şekilde konuşup nasihatler veren İnsan Kaynakları Direktörü Alper ile yaptıkları görüşme sonunda Hakan cankurtaran olurken, bir gün kuaför olma hayali kuran İsmail ise mutfakta şefin yanında çalışmak üzere görevlendirilir.

Bir tutkuyla, bir hayalle, ideolojiyle, umutlarla, planlarla yola çıkan Hakan ve İsmail böylelikle Nashira Resort adlı "her şey dahil" bir otelde çalışmaya başlarlar.

Yönetimin kendilerine verdikleri talimatlar yüzünden başlarda ikisi de otel konuklarına karşı son derece utangaç ve mesafelilerdir; farklı milletleri, kültürleri ve zihniyetleri bir araya getiren böylesi bir ortamda renkli bikinilerle ortalarda dolaşan misafirler, çöpe dökülen yemekler onları son derece şaşırtır, ancak zamanla onlar da bu ortama alışır.
 

 

Diğer insanlara hitap etmenin farklı yollarını gözlemlerler ve yavaş yavaş hayatta ilerlemek için yeni fırsatlar keşfederler.

Böylelikle Hakan, su kaydıraklarına cankurtaran ve gözetmen olurken, İsmail önce asistan olarak çalıştığı mutfakta belli bir oryantasyondan geçtikten sonra büfelerdeki çorbalardan sorumlu kişi olarak atanır.

Ancak İsmail ve Hakan'ın Batı turizminin absürt dünyasına girişleri kısa süre sonra onları şu soruyu sormaya yönelttiğinden, başlangıçtaki nezaketleri kayıtsızlığa dönüşür: Hangi hayaller gerçekten arzulanmaya değer?..
 

 

Masumiyetin kayboluşu

Tabii ki bu arada İsmail ve Hakan arasındaki dostluk güçlendikçe, birbirlerinden ne kadar farklı oldukları da ortaya çıkar.

Her ikisi de özellikle konukların talepleri giderek daha yoğun hale geldikçe, otelin oldukça gerçeküstü çalışma ortamına farklı tepkiler vermeye başlar.
 

 

Büyük bir heyecanla başladıkları işlerinde başlarda her şey yolunda giderken ve eğlenceliyken, çok geçmeden Hakan bireyselliğini kaybettiğini ve sistemin sadece bir dişlisi haline geldiğini hisseder, bu yüzden beyin ölümüne sebep olduğunu düşündüğü işinden sıkılır ve umutsuzluğa kapılır.

Otelcilik sektörünün kendisinden olmasını istediği kimse olmak için mücadele ederken boşa kürek çektiğini anlayan Hakan, Rus turistlerle Puşkin ve Dostoyevski'yi tartışmak, felsefe ve edebiyat üzerine konuşmak istediğinde bir anlayışsızlıkla karşılaşır.
 

 

Ayda asgari ücretle çalışan bir cankurtarandan çok daha fazlası olsa da işi nedeniyle insanların onu küçük gördüğüne kanaat getiren Hakan artık ne kaba turistleri ne de koruması gereken "görünmez" statüsünü düşünür.
 

 

Gün içinde kendisine verilen işine yönelmektense odasında kalıp

Schopenhauer okuyup Hollywood hayalleri kurmayı tercih eder.

Zaten öncesinde de tam bir kitap kurdu olan Hakan, çok sevdiği Dostoyevski'yden bahsederek oda arkadaşlarına felsefi vaazlar düzer; kısa sürede hapsolduğu ve erdemlerini korumanın imkânsız olduğunu düşündüğü böylesi bir hizmet sektörünün atmosferi ve müşteriye her zaman gülümseme zorunluluğu, onu nihilist bir tavır almaya yöneltir.
 

 

Ve nihayetinde bireysellik hakkında beklenmedik bir farkındalığa ulaşır.

Öte yandan içine kapanık İsmail çiçek açmaya başlar; arkadaş edinir, öğrenir, iltifatlar alır ve başka bir ülkede yaşama konusundaki masum ilgisini ortaya koyar çünkü ona göre yabancı turistler her zaman arkadaş canlısıdır ve bu nedenle kökenleri aynı olmalıdır. 
 

 

Ve İsmail hizmette çok iyi olmasına rağmen, sistemin kendisini kör etmesine izin vermez ve çıkarlarını tatmin etmek için zaman ayırır.

Hakan'ın tam tersi bir karaktere sahip olan, büfesinin arkasından misafirleri izlerken Batı dünyasını keşfetme iştahıyla dolan İsmail'in başı ise bu Batılı misafirler ve büyülü ortam sayesinde dönmüş vaziyettedir; sabun köpüğü altında yapılan danslara, havai fişek gösterilerine ve yüzme havuzuna hayran kalan İsmail, mutfaktaki bir arkadaşıyla geceleri kompleksin etrafında gizli geziler yapmaya başlar.
 

 

İşe başladığında parasını sürekli ailesine gönderen İsmail bir süre sonra görünüşü için daha fazla para harcar.

Kendi köyündeki insanların ise anlayışsız ve yavaş olduğunu düşünen İsmail kendisinin artık oraya ait olmadığını anlar.

Ve her ikisinin de kendi kimliklerini ve geleceklerini sorgulamaya başlaması onların bazı hayallerini yeniden gözden geçirmelerine yol açar.
 

 

Yaz sezonunun sonunda işten ayrılmak için kağıtlarını imzalarken, ikisi de gelecek yıl geri dönmeyecekleri konusunda kararlıdır; İsmail, alternatif iş bulmak için yemek hizmetini yeterince öğrendiğini düşünürken, Hakan, orada geçirdiği süre boyunca değerleri olmayan bir insan haline geldiğine inanır.
Ama tatil köyünün cazibesinden kaçabilecekler midir, işte orası bir noktaya kadar muammadır.
 

 

Palmiye ağaçlarının altındaki varoluş mücadelesi

Her şeyden önce işçilerin gözünden turizm dünyasına bakan böyle bir film izlemek çok güzel; yönetmen Üce, hayata bakış açıları çok farklı olan iki çaylak gencin dönüşüm sürecini gerçek bir üslupla gözler önüne seriyor.

Volkan Üce'nin göreceli olarak kısa denebilecek filmin süresinde kadrajına aldığı karakterlerini tanıtmak ve onların alt yapısını izleyiciye aktarmak için oldukça güzel bir yöntem seçtiğini söyleyebilirim.
 

 

İyi seçilmiş olan bu karakterlere ait bilgiler yapılan iş görüşmesi sırasında gayet uygun bir şekilde sunuluyor ve her şey olması gerektiği şekilde yerli yerine oturuyor.

Filmin sonlarına doğru, insani olarak gelişime de önem veren bir İnsan Kaynakları Direktörü olduğu anlaşılan Alper Kantemur yeni personellerine "İşe başlamadan önce kendi fotoğrafınızı çekin" diyor ve "Yaz bittiğinde farklı bir insan olacaksınız…" diye ekliyor.

Bunlar çok doğru sözler, ancak iş yerinde modern yabancılaşmaya dair bu eğlenceli büyüme hikayesinde Hakan ve İsmail'in palmiye ağaçlarının altındaki bu dünyanın hayal ettiklerinden çok daha farklı olduğunu anlamaları uzun sürmüyor.
 

 

Ayrıca film, özellikle tatilciler tarafından genellikle ortamın bir parçası olarak algılanan bu isimsiz kahramanların da kendilerine ait bir hikayeleri olduğu konusunu oldukça iyi ele alıyor.

Turistlerin yaşamı, renkli plajlar ve çöpe dökülen güzelim yemekler karşısında şaşkınlıklarını gizleyemeyen, utangaç ve mesafeli iki gencin, zamanla içinde bulundukları duruma alışmalarının bu trajikomik hikayesi, izleyicisini de bu sistem üzerine düşünmeye sevk edecek detaylar barındırıyor.

Dünyanın dört bir yanından insanların bir araya toplandığı otel ise kültürel çatışmaların, sınıfsal uçurumların, çağımıza has yapaylık ve açmazların çok net görünür olduğu bir mekân olarak, kendi başına güçlü bir karaktere dönüşüyor.
 

 

Nihayetinde kapitalizmin kaçınılmaz ortamındaki büyüme hikayesiyle bu belgesel izleyicinin hafızasında eğlenceli ve ironik diliyle yer edinirken, belgeselin düşündüren hikayesi kahramanları ile özdeşleşmemizi sağlıyor ve aynı zamanda Türkiye manzarasından dikkate değer kesitler yansıtıyor.

Ve en önemlisi de günümüz toplumu gençleri belirli bir yöne yönlendirirken bu dayatmaların onların kimliğine ne yaptığı konusu üzerine herkesi bir kez daha düşünmeye davet ediyor.


Haftanın diğer filmleri

Birbirinden farklı filmlere ev sahipliği yapan sinema salonları farklı türlerden merakla beklenen yerli ve yabancı filmleri sinemaseverlerin beğenisine sunarken çevrim içi dijital platformlar da vizyona girememiş en yeni filmleri izleyiciyle buluşturmaya devam ediyor.

Vizyonda yer alan filmlerin yanı sıra, "Ambulans", "Neşeli Kanatlar: Büyük Göç", "Orman Vatandır: Çanakkale Ruhu" ve "Paralel Anneler" gibi filmler bu hafta vizyonda kendine yer buluyor.


Ambulans

Yönetmen: Michael Bay / Oyuncular: Jake Gyllenhaal, Yahya Abdul-Mateen II, Eiza González, Garret Dillahunt, Keir O'Donnell, Jackson White, Olivia Stambouliah, Moses Ingram, Colin Woodell, Cedric Sanders, A Martinez, Jesse Garcia, Jose Pablo Cantillo, Wale, Devan Chandler Long, Randazzo Marc, Victor Gojcaj, Briella Guiza, Brendan Miller, Remi Adeleke, Jamie McBride, Corey Portugal, Jenn Proske, Kayli Tran, Paul Thoma, Affrunti Adam, Nitro Zeus, Justin Scott, Brendan Robinson, Annabelle Gurwitch, David Farcy, Stephen Resnick, Cici Lau, Sharon Omi, Melody Melendez, Jung Park, Chelsea Harris, Evan Metropoulos, Jesse Gabbard, Libba Carver Skarnulis, Dirk Rogers, Andy Favreau, Ayne, Max Reeves, Gary Sievers, Mihai Tuca, Tony Wade, Charlotte Xia / Süre: 136 dakika
 

 

Los Angeles sokaklarında bir gün içinde üç hayat sonsuza dek değişecektir…


Bu hafta sinemalarda izleyebileceğiniz filmlerden biri olan Ambulance adlı bu film; karısının ameliyatı için paraya ihtiyacı olan eski asker bir adamın, birçok suça bulaşmış evlatlık erkek kardeşiyle birlikte kalkıştıkları banka soygununun beklenmedik bir şekilde gelişmesi sonrası yaşananları konu ediniyor.

2005 yılı Danimarka yapımı aynı adlı gerilim filminden yeniden uyarlanan filmde; madalyalı gazi Will Sharp, karısının tedavi masraflarını karşılamak için paraya sıkışınca yardım istememesi gerektiğini bildiği birinden yani evlatlık erkek kardeşi Danny'den yardım ister.

Karizmatik, azılı bir suçlu olan Danny, yardım yerine kendisine bir soygun teklif eder; Los Angeles tarihinin en büyük banka soygunu planında ele geçirmeyi hedefledikleri miktar otuz iki milyon dolardır.

Will, karısının hayatı tehlikede olduğu için bu teklife hayır diyemez, ama kaçış planları son derece ters gidince, çaresiz kardeşler, içinde hayata tutunmaya çalışan yaralı bir polis ve başarılı bir acil yardım görevlisi olan Cam Thompson'ın da bulunduğu bir ambulansı kaçırırlar.

Will ve Danny'nin, hiç durmayan yüksek hızlı bir kovalamacada tüm şehre yayılan geniş kapsamlı bir polis müdahalesinden paçayı sıyırmaları, rehinelerini hayatta tutmaları, bir şekilde birbirlerini öldürmemeleri ve bu arada da Los Angeles'ta görülen en çılgın kaçışı gerçekleştirmeleri gerekir.


Aşkımın Sonbaharı

Yönetmen: Yoshihiro Fukagawa / Oyuncular: Honoka Matsumoto, Kento Nakajima, Haruto Asakura, Misaki Ariake, Kento Nagayama, Yuki Sakurai, Shuntaro Yanagi, Yumi Wakatsuki, Jun Kaname, Hidekazu Mashima, Mitsuhiro Oikawa / Süre: 128 dakika
 

 

Zamanın tükenmesi, yaşlanma, yeterince iyi olamama hissiyle en çok sevdiğiniz kişiyi kaybetme ve sevdiğiniz kişiyi incitme korkularını birbirine harmanlayarak aşkın gücünü ortaya koyan dokunaklı ve hüzünlü bir aşk hikayesi…


Japonya'da Shueisha tarafından yayımlanan, Keiichi Uyama imzalı aynı adlı çok satan romandan uyarlanan ve Netflix'in Japonya Yapımı Kitaplardan Uyarlanan Romantik Filmler kategorisinde bu hafta gösterime giren Love Like the Falling Petals (My Dearest, Like a Cherry Blossom) adlı bu filmde; gelecek vadeden genç bir fotoğrafçı, hayat dolu bir kuaföre âşık olur, ancak birlikte gelecek planları yaparlarken kaderin bir cilvesi her şeyi değiştirir.

Kiraz çiçeklerinin geçiciliğine ve güzelliğine atıfta bulunan bu aşkın öyküsünde umut vadeden bir fotoğrafçı olan Haruto, saç stilisti Misaki'ye sırılsıklam âşık olur.

Nihayet cesaretini toplayıp ona çıkma teklifi etmesiyle genç çift mutluluğa kavuştuklarını düşünür.

Ta ki Misaki gözlerinin önünde hızla yaşlanmasına neden olan ender bir hastalığa yakalanana kadar.


Biz Veda Etmeyiz

Yönetmen: Bruno Ascenzo / Oyuncular: Maxi Iglesias, Stephanie Cayo, Carlos Carlín, Amiel Cayo, Renata Flores, Alberik García, Mayella Lloclla, Anai Padilla, Rodrigo Palacios, Wendy Ramos, Jely Reategui, Muki Sabogal, Ahmed Shawky Shaheen, Vicente Vergara / Süre: 96 dakika
 

 

Bir tarafta bankada parası olsun diye yaşayanlar diğer tarafta kendisine vakit ayıranlar…


Netflix'in Peru Yapımı Romantik Filmler kategorisinde bu hafta gösterime giren Backpackers: Without Saying Goodbye (Hasta que nos volvamos a encontrar) adlı bu filmde; birbirine zıt yaşamları olan işkolik bir mimar ile tutkulu bir sanatçının nefes kesici Peru'da şans eseri tanışmaları, her ikisinin de hayata bakış açısını değiştirir.

İşkolik Salvador, ailesinin oteller zinciri için yeni bir otel yapmak üzere İspanya'dan muhteşem güzellikteki Peru'ya gönderilir.

Burada tanıştığı tutkulu sanatçı Ariana ona Cuzco'da geçirdiği her anın keyfini çıkarmayı öğretir.


Derin Sular

Yönetmen: Adrian Lyne / Oyuncular: Ben Affleck, Ana de Armas, Tracy Letts, Grace Jenkins, Dash Mihok, Rachel Blanchard, Kristen Connolly, Jacob Elordi, Lil Rel Howery, Brendan Miller, Jade Fernandez, Finn Wittrock, Michael Braun, Devyn A. Tyler, Michael Scialabba, Jeff Pope, Paul Teal, Juliet Brett, Damon Lipari, Jaren Mitchell, Sam Malone, Armando Leduc, Shauna Rappold, Martinez Krystal Tomlin, Jason Edwards, Sefenech Henok, Anna Bruno, Tiffany Christy, Joanna Connor, Maddison Marx, Goldie Lowe, Darius Lindsley, Dave Bass, William Buster Benefield, Giovanni Cohea, Sheenan Cole, Kelly Connolly, Lillian Dorsett, Marlon Hayes, Gregory Hobson, Elton LeBlanc, Krystal Magee, Andrew Penrow, Anne Speed, Victoria Paige Watkins, Calvin Williams / Süre: 115 dakika
 

 

Bir insanın ne kadar ileri gidebileceğini ortaya koyan gerilim dolu bir film…


Patricia Highsmith'in aynı ismi taşıyan romanından uyarlanan ve Amazon Prime Video Türkiye'nin yayın kuşağında gösterime giren Deep Water adlı bu psikolojik gerilim türündeki film; evlilikleri kırgınlık, kıskançlık ve güvensizliğin ağırlığı altında çökmekte olan varlıklı bir New Orleans çiftini kadrajına alıyor.

Vic Van Allen ve Melinda Van Allen, Louisiana kentinin küçük bir kasabası olan Little Wesley'de kızlarıyla birlikte yaşayan bir çifttir.

Vic, insansız hava araçlarında kullanılan çipi icat etmiş olan zengin bir adamdır, yani bir nevi katil hava araçları aracılığıyla zengin olmuştur.

Melinda ise neredeyse ölümcül bir seviyede şehvete sahip güzel bir kadındır, ancak robotlara öldürmeyi öğreten bir adamın nasıl bu kadar sıkıcı ve iyi bir insan olduğunu anlamadığından dolayı, Vic'den nefret etmektedir.

Vic ise böylesine azgın bir kadının nasıl duygusuz ve sert olduğuna anlam verememektedir.

Uzun süredir yaşadıkları sıkıntı, aralarındaki sevginin de giderek azalmasına neden olur.

Karşılıklı kışkırtmaları ve akıl oyunlarıyla geçen hayatlarında, Melinda'nın evlilik dışı birliktelikleri olsa da boşanma ikisinin de düşünceleri arasında yoktur, çünkü halihazırda kırılgan olan evlilikleri aralarında yaptıkları riskli bir anlaşma buna engel olmaktadır.

Ancak evliliğini sürdürebilmek adına eşi Melinda'nın başkalarıyla görüşmesine ses çıkarmayan Vic'in, Melinda'nın ilişki içerisinde olduğu birinin öldürülmesiyle kendini katil zanlısı pozisyonunda bulur ve çift için işler hızla ölümcül bir kedi-fare oyununa dönüşür.

Deep Water, Adrian Lyne'in 2002 tarihinde yaptığı son filmi olan "Unfaithful" sonrası verdiği yirmi senelik aradan geri döndüğünü göstermesi amacıyla, yönetmenin hayatında oldukça önemli bir noktaya sahiptir.

Bunun yanı sıra yapım, Disney'in yirmi sekiz yıl önce yaptığı "Color of Night" filminden beri ilk erotik yapımıdır.


Düşeş

Yönetmen: Charlie McDowell / Oyuncular: Jason Segel, Lily Collins, Jesse Plemons, Omar Leyva / Süre: 92 dakika
 

 

Sınırlarda dolaşan üç kişinin hayatını değiştiren uzun bir gece…


Netflix'in Sosyal Konulu Dramatik Gerilim Filmleri kategorisinde bu hafta gösterime giren Windfall adlı bu ezber bozan sürükleyici filmde; varlıklı bir çift, yazlıklarına geldiğinde evde soygun yapan bir hırsızla karşılaşır.

Hitchcock tarzı bu gerilim filminde bir adam, bir milyarderin boş yazlık evine izinsiz girer, ancak kibirli iş adamı ve genç eşi son anda planladıkları bir kaçamak için çıkagelince durum kontrolden çıkar.

Teknoloji milyarderi soyguncuya para verip polis çağırmayarak olayı büyütmemeyi kabul eder, ancak hırsız bir kameranın kendisini kaydettiğini fark edince adamı ve eşini evin saunasına kilitler.

Bazıları filmi biraz sıradan bulabilir; çok fazla konuşma var ve sabırlı olma havasında değilseniz bu sizi zorlayabilir, ama her şeye rağmen karakterlerin ilginç ruh halleri ve karmaşık ilişkilieri filmi sonuna kadar sürükler.


Evrim

Yönetmen: Kornél Mundruczó / Oyuncular: Lili Monori, Annamária Láng, Goya Rego, Padmé Hamdemir, Harald Kolaas, Erik Major, László Katona, Bálint Kuttner, Danielle Lessie, Dániel Pásztoz, Bence Szécsi / Süre: 97 dakika
 

 

Günümüz Almanya'sında acı ve yaralarla dolu bir geçmişe sahip hassas bir aile…


MUBI'nin yayın kuşağında gösterime giren Evolution adlı bu filmde; üç farklı kuşaktan olan karakterler, Holokost, hafıza ve zamanın geçişi ile karşı karşıya kalır.

"Beyaz Tanrı" ve "Bir Kadının Parçaları" gibi iddialı yapımlarıyla tanıdığımız Macar yönetmen Kornél Mundruczó'nun yeni filmi, Auschwitz'de başlayıp 1990'larda Budapeşte'ye uzanıyor, oradan günümüze, Berlin'e bağlanıyor.

Kesintisiz planlarla üç ayrı dönemi birleştiren Mundruczó, geçmişle yüzleşmeye dair duygusal ve estetik olarak seyirciye meydan okuyan bir deneyim tasarlıyor.


Neşeli Kanatlar: Büyük Göç

Yönetmen: Christopher Jenkins / Oyuncular: Jim Gaffigan, Zendaya, Lance Lim, Greg Proops, Natasha Leggero, Diedrich Bader, Reggie Watts, Carl Reiner, Stephen Fry, Craig Ferguson, Jennifer Grey, Rick Overton, William M. Steinberg, Cathy Cavadini, Christopher Jenkins, Ray Chang, Meilee Condron, John DeMita, Carter Hastings, Jack Huang, Barbara Harris, Barbara Lley, Evan Kishiyama, Daamen J. Krall, Paul Kwo, Grace Liu, Jason Pace, Elizabeth Pan, Emma Elizabeth Shannon, Elizabeth Sung, Regina Taufen, Nancy Truman, Ashlyn Faith Williams, ViviAnn Yee, Lee Chen / Süre: 91 dakika
 

 

Kuş sürüleri binlerce yıldır sorunsuz bir şekilde başka diyarlara göç ediyor, ama bu değişicek…


Bu hafta sinemalarda izleyeceğiniz filmlerden biri olan Duck Duck Goose adlı bu film; yaramaz bir kaz ile iki ördek yavrusu arasında yaşananları konu ediyor.

Tüylerine hayranlık duyan Peng, tüm zamanını yaklaşan göç için pratik yaparak geçiren bir kazdır.

Herkesten daha iyi olduğunu düşünen Peng, yüksek hızlarda çılgın hareketler yapmaya çalışırken birçok kazaya da neden olur.

Bir gün yere oldukça yakın bir şekilde uçarken, Chao ve Chi adında iki ördek yavrusuna çarpar.

Ördeklerin sürüden ayrılmasına neden olan Peng, onlarla ilgilenmek zorunda kalır.

Başlarda bu durumdan rahatsız olsa da zamanla yavru ördeklerle arasında beklenmedik bir bağ kuran Peng, Chao ve Chi sayesinde koşulsuz sevginin ne demek olduğunu öğrenir.


Orman Vatandır: Çanakkale Ruhu

Yönetmen: Mehmet Balaban / Oyuncular: Murat Tavlı, Ferit Kılıç, Harun Kocatürk, Korkut Çözer / Süre: 70 dakika
 

 

Ormanları bir başka düşmandan, 'yangınlardan' korumak için verilen amansız bir mücadele…


Vatan nedir gerçekten; sadece insan mı, toprak mı, suyu, kuşu, canlısı, ağacı, ormanıyla her şey vatan sayılmaz mı?

Çanakkale'deki cephe bölgelerimiz savaş döneminde, günümüzdeki gibi geniş ormanlarla kaplı bir alan değilmiş, ama az sayıdaki ağaçlar yine de birçok anıya şahitlik etmiş.

Tarih boyunca bu değerleri savunmak için çok çetin savaşlar verilmiş, bu savaşlardan olan Çanakkale deniz ve kara savaşları milli şuurumuzun en önemli nişanelerinden biri olmuştur.

Çanakkale kahramanımız Koca Seyit'in köyünde ormancılık yaptığını çoğumuz bilmez.

Yalnız Çam'ın ülkemizden Avustralya'ya, oradan da tekrar ülkemize uzanan hikâyesinin altında yatan dramatik olay da yine az bilinen bir konudur.

Çanakkale savaşlarında yaşananlar, kahramanlıklar, verdiğimiz şehitler, az bilinen hikâyeler, savaş yıllarında vatanı güzelleştirmek, düşmanlara "bizim bu yurttan gitmeye niyetimiz yok" demek için sarf edilen ormanlaştırma çalışmaları ve günümüze kadar ormanlarımızı, yani yeşil vatanımızı yangına karşı savunan kahraman ormancılar "Orman Vatandır: Çanakkale Ruhu" adlı bu belgeselin konusudur.

Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü'nün desteklediği, yönetmenliğini Mehmet Balaban'ın, yapımcılığını Aydın Baran ve Tamer Yiğit'in üstlendiği, bu hafta sinemalarda izleyebileceğiniz yapımlardan biri olan Orman Vatandır: Çanakkale Ruhu adlı bu film; Çanakkale Savaşları'nda yaşananlar ve kahramanca mücadeleleri anlatıyor.

Çanakkale'nin Son Şehidi Talat Göktepe'den ilham alan bu yapımda Çanakkale'de ağaçlarla ilgili anılara, az bilinen bir hikâye olan Yalnız Çam hikâyesine, Çanakkale'de anıtı olan tek sivil Talat Göktepe'nin hayatına ve yurdun dört bir yanında yapılan ormanlaştırma faaliyetlerine de değiniyor.

Film; 1994 yılında yaşanan orman yangınında hayatını kaybeden Bölge Müdürü Talat Göktepe'nin daha kapsamlı anlatıldığı ve yönetmenliğini Mehmet Ali Sevimli'nin yaptığı "Çanakkale'nin Son Şehidi Talat Göktepe" belgeseli ile birlikte gösteriliyor.

Çanakkale Savaşları'nda yaşananlardan ilham alarak, orman yangınlarına karşı Çanakkale'deki vatan müdafaası şuuru ve askerimizin şehadet ruhu ile benzer bir mana ile vatan toprağımız sayılan ormanlarımızın ormancılar tarafından savunulduğunu anlatarak Çanakkale'deki ormanların barındırdığı hikâyeleri ve bu ormanları korumaya çalışan insanları odağına alan belgesel film, ormanları yangınlara karşı savunan ormancılarla da paralel bir şekilde ilerliyor.

18 Mart Çanakkale Zaferi'nin 106'ncı yılında seyirci ile buluşan belgesele; tarihçi Ahmet Taşağıl, Tufan Gündüz, sanat tarihçisi Yusuf Kartal, güvenlik uzmanı Bülent Orakoğlu, Çanakkale Savaşları Tarihi Alan Başkanı İsmail Taşdemir ve Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey röportajlarıyla katkı sunuyor.


Paralel Anneler

Yönetmen: Pedro Almodóvar / Oyuncular: Penélope Cruz, Milena Smit, Israel Elejalde, Aitana Sánchez-Gijón, Rossy de Palma, Julieta Serrano, Auria Contreras, Carmen Flores, Alice Davies, Ainhoa Santamaría, Adelfa Calvo, Arantxa Aranguren, Inma Ochoa, Trinidad Iglesias, Julio Manrique, María Jesús Hoyos, Chema Adeva, Mar Vidal, Daniela Santiago, Ana Peleteiro, Lorenzo Profilio, Edy Pérez, Amets Iriondo, Adrián Navas, Yohana Yara, Pedro Casablanc, Carlotta Castro Bohórquez, Eira Rey Enríquez, José Javier Domínguez / Süre: 123 dakika
 

 

Yönetmenin kendi tabiriyle Anneliğin Don Kişot'u sayılabilecek bir film…


Bu hafta sinemalarda izleyebileceğiniz filmlerden biri olan Parallel Mothers (Madres paralelas) adlı bu film; aynı gün doğum yapan iki kadının hikâyesini anlatıyor.

Doğum yapmaya hazırlanan iki kadın hastane odasında karşılaşır, ikisi de bekardır ve kazara hamile kalmışlardır.

Orta yaşlardaki Janis, bu durumdan hiç pişman değildir ve çok sevinçlidir, henüz daha çok genç olan Ana ise, korkmuş, sarsılmış ve şimdiden pişman olmuştur.

Janis, hastane koridorlarında uyurgezer gibi dolaşırken Ana'yı cesaretlendirmeye çalışır.

Bu zaman diliminde paylaştıkları birkaç kelime, şans eseri gelişen ve karmaşıklaşan hayatlarını kesin bir şekilde değiştirecek, ikisi arasında çok yakın bir bağ oluşturacaktır.

Başroldeki Penélope Cruz'a muhteşem performansıyla prömiyerini yaptığı Venedik Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü getiren film, Almodóvar'a özgü sürprizler, acı veren seçimler, tutku dolu karakterleriyle unutulmayacak bir melodram olma özelliğini taşıyor.


Sen Yaşamaya Bak

Yönetmen: Ketche / Oyuncular: Aslı Enver, Kaan Urgancıoğlu, Mert Ege Ak, Ezgi Senler, Birce İrem Ilacan, Sertaç Güder, Defne Ayşe Özpirinç, Gizem Özmen, Vural Şahanoğlu, Latif Koru, İbrahim Can, Rakı, İbrahim Kendirci / Süre: 104 dakika
 

 

Ölümcül hastalığa yakalanan bekar bir anne ve altı yaşındaki inatçı oğlunu bekleyen bir gelecek…


Netflix'in Türk Yapımı Romantik Komediler kategorisinde bu hafta gösterime giren Sen Yaşamaya Bak adlı bu filmde; bekâr bir anne olan Melisa hastadır ve çok az ömrü kalmıştır.

Bu kısa sürede hem fırtına gibi bir aşk yaşayıp hem de oğlu Can'ı emanet edebileceği bir adam arayışındadır.


Thomas ve Arkadaşları: Sodor Kupası İçin Yarış

Yönetmen: Campbell Bryer, Jason Groh / Oyuncular: Kintaro Akiyama, Jai Armstrong, Aaron Barashi, Henri Charles, Meesha Contreras, Neil Crone, Glee Dango, Holly Dixon, Cory Doran, Bruce Dow, Talia Evans, Humberly González, Henry Harrison, Will Harrison-Wallace, Addison Holley, Shomoy James Mitchell, Eva Mohamed, Chloe Raphael, Ava Ro, Evany Rosen, Thomas Santoro, Sade Smith, Dai Tabuchi, Jenna Warren, Jamie Watson, Charlie Zeltzer / Süre: 60 dakika
 

 

Birlikten güç ve başarı doğar…


Netflix'in Çocuk ve Aile Filmleri kategorisinde bu hafta gösterime giren Thomas & Friends: Race for the Sodor Cup adlı bu filmde; Thomas ve arkadaşlarının Sodor Kupası'nı kazanmak için hızdan daha fazlasına ihtiyaçları vardır.

Hızlı motorlar Kana ve Thomas zekalarını kullanmalı ve bitiş çizgisini önce geçmek için birlikte çalışmalılardır!


Yönetici

Yönetmen: Mariama Diallo / Oyuncular: Regina Hall, Zoe Renee, Julia Nightingale, Talia Ryder, Ella Hunt, Noa Fisher, Anna Van Patten, D.C. Anderson, Angela Grovey, Will Hochman, John Kroft, Amber Gray, Bruce Altman, Talia Balsam, Kara Young, Emmett Carnahan, Megan Byrne, Orlagh Cassidy, Robert Emmet Lunney, Joel de la Fuente, Jennifer Dundas, Ty Molbak, Paige Rhea Allison, John Way, Edelen McWilliams, Tim Barker, Karin Calabro, Cate Smit, Tommy Bo, Paola Sanchez Abreu, Armand Schultz, Shannon Dorsey, Ian Bedford, Beth Dixon, Okwui Okpokwasili, Vin Knight, Mary Catherine Wright, Larry Bull, Emma Copp, Jasmine Hope Bloch, Keelia Clarkson, Izabel Dorst, Rich Dubin, Kerry Flanagan, Leslie Fray, Kathryn Grace, David E. Jenkins Jr., Tess Kondratiev, Marsin Mogielski, Raina Pellinger, Vincent Yacovelli / Süre: 98 dakika
 

 

Ten rengiyle ilgili rahatsız edici deneyimlere ve bundan daha fazlasıyla yüzleşmeye hazır mısınız?..


Sundance Film Festivali'nde dünya prömiyerini yapan ve bu hafta Amazon Prime Video Türkiye'nin yayın kuşağında gösterime giren Master adlı bu gerilim türündeki film; mesafeli elitizmin daha uğursuz bir şeyi gizlediği prestijli bir New England üniversitesinde kendilerine yer edinmeye çalışan üç kadın etrafında şekilleniyor.

Yakın zaman önce yurtta "akıl hocalığı" görevine terfi eden Profesör Gail Bishop, çok geçmeden kendisini hikâyelerle örülü Ancaster College'ın soruşturmaları ve bir birinci sınıf öğrencisi olan Jasmine Moore'un sıkıntılarının içinde bulur.

Okulun öğrencileri okulun hemen yanında cadıcılıkla suçlanan Margaret Millett isimli bir kadının asılmış olduğundan dolayı hayaletinin okula musallat olduğuna inanır.

Jasmine Moore isimli yeni öğrencinin kullandığı 302 numaralı odada ise 1965 yılında okulda öğrenci olan siyah genç kız Louisa Weeks kendisini asarak intihar etmiştir.

Louisa Weeks aynı zamanda okuldan mezun olan ilk siyahi öğrencidir.

Jasmine'e perili olduğu söylenen bir yurt odasının tahsis edilmesiyle daha da karmaşık bir hal alan olaylar, sonunda Gail'in yurdun perili olup olmadığını değil, buraya kimin musallat olduğunu araştırmasını gerektirir.


Yuba İlçesinde Son Dakika Haberleri

Yönetmen: Tate Taylor / Oyuncular: Allison Janney, Mila Kunis, Regina Hall, Awkwafina, Wanda Sykes, Ellen Barkin, Matthew Modine, Jimmi Simpson, Keong Sim, Juliette Lewis, Clifton Collins Jr., Samira Wiley, Bridget Everett, T.C. Matherne, Dominic Burgess, Christopher Lowell, Michael A. Newcomer, Elizabeth Newcomer, Shannon Cogan, Cleta Elaine Ellington, Susan McPhail, Lucy Faust, CC Castillo, Zack Shires, Nathan Wells, Cherita Brent, Sampley Barinaga, Connor Hammond, K. Steele, Jock McKissic, Joseph Landry, Peter Jaymes Jr., Sylvia Grace Crim, Emily Russell, Deneen Tyler, Alex Stage, Ryan Baughman, Reggi Marion, Virginia Patterson, Rukey Styles, Perraniqua Champ, Tate Taylor, Brian Duong, Hollis Ellzey, Scott Green, Stuart Greenwell, Christopher Hart, Gregory Hobson, Nathaniel Horton, Marcella Lentz-Pope, Aaron Mitchell, Robert Sizemore, Sarah Beth Solop, Calvin Williams / Süre: 96 dakika
 

 

Popülaritesini artırmak için bir yalan ağı ören bir kadının hikayesi...


Sinemalardan önce beIN CONNECT'in Komediler kuşağında gösterime giren Breaking News in Yuba County adlı bu filmde; ölen kocasının kaybolduğunu düşünen polisle, halkın ilgisiyle ünlü olan ve bu ünün bütün avantajlarını kullanmak isteyen Sue'nün hikayesini anlatıyor.

Orta yaşlarında kibar bir kadın olan ve sürekli kendisini iyi hissetmeye çalışan Sue, başına geleceklerin farkında olmadan doğum gününde eve döner, o sırada evde olan kocası Karl Buttons, karısını aldattığı kadınla konuşmaktadır.

Karısının doğum gününden bihaber, koltuğunda oturan Karl bir süre sonra evden kaçar gibi çıkıp gider.

O sırada Sue'nun bir haber kanalında sunuculuk yapan kardeşi Nancy arar ve Sue ile konuşur fakat o da kardeşinin doğum gününü unutmuştur.

Sue morali bozuk bir şekilde kocasına doğum gününü unuttuğu için kızdığını fakat yine de onu affettiğini ve bir akşam yemeği ayarladığını söylemek için peşinden giderken karşılaştığı şeyler onu derinden sarsar.

Sue, başına gelen olaylardan sonra spot ışıklarının ardında ilgi odağının tadını çıkarırken, aynı anda büyük bir sırrı gizlemek için mücadele eder.

"I, Tonya" ile Oscar kazanan Allison Janney'e Mila Kunis ve Regina Hall'un eşlik ettikleri yapımın kamera arkasında "The Help" filmiyle BAFTA'ya aday gösterilen Tate Taylor yer alıyor.


Flashback

Vakti zamanında kimi festivallerde, kimi sinemalarda kimi de ev videosu ve televizyon ekranlarında seyirciyle buluşan ama şimdi hem çevrim içi platformlarda hem de televizyon kanallarında bu hafta yeniden gösterime girecek olan 2021 öncesinde çekilmiş diğer filmleri sizin için derledim.


Amazon Prime

2020 yılında Amazon Türkiye müşterileriyle buluşan ve dünya çapında yirmi dört ülkede 200 milyondan fazla üyesi olan Prime Video ile "Ne izleyeceğim?" derdi sona eriyor.

Prime Video, Prime üyelerine aralarında "Zaman Çarkı (Wheel of Time)", "The Boys" ve "Tom Clancy's Jack Ryan" gibi Amazon'a özel içeriklerin ve "Fleabag" ve "The Marvelous Mrs. Maisel" gibi Emmy ve Altın Küre ödüllü filmlerin de bulunduğu geniş bir içerik seçkisini, hiçbir ek ücret olmadan sunuyor.

Eylül ayında ise tüm dünyada merakla beklenen ve televizyon tarihinin en büyük prodüksiyonu olarak hayata geçecek Yüzüklerin Efendisi dizisi "The Lord of the Rings: The Rings of Power" yalnızca Prime Video'da serinin hayranlarıyla buluşmak için gün sayıyor.

Prime üyeleri en sevdikleri dizi ve filmleri primevideo.com ya da tablet, akıllı telefon ve akıllı TV'lerindeki Prime Video uygulaması aracılığıyla her zaman, her yerde izleyebiliyor.

Henüz Prime üyesi değilseniz www.amazon.com.tr/prime adresini ziyaret ederek 30 günlük ücretsiz deneme sürenizi başlatabilir, Prime üyeliğinin sunduğu "Dünya Varmış!" dedirten tüm avantajlarından faydalanmaya hemen başlayabilirsiniz.


beIN CONNECT

Türkiye'nin ödemeli televizyon sistemi Digitürk'ün, izleyicilerine diledikleri zaman arzu ettikleri içeriklere ulaşma imkânı sağlayan dijital içerik platformu beIN CONNECT, baharın başlangıcıyla birlikte bu ay birbirinden güzel filmleri evinize getiriyor. Platformun zengin kütüphanesinde bu hafta öne çıkan filmler şöyle:

  • Ailecek Şaşkınız (2018)
  • Borç (2018)
  • Doğu (De Oost / The East, 2020)
  • Ev Sahibi (Host, 2020)
  • Geceye Veda (L'adieu à la nuit / Farewell to the Night, 2019)
  • Hayatını Yaşamak (Vivre sa vie: Film en douze tableaux, 1962)
  • Mısır Adası (Simindis kundzuli / Corn Island, 2014)
  • Oda 212 (Chambre 212 / On a Magical Night, 2019)
  • Ormandaki Cadı (Witches in the Woods, 2019)
  • Ölümcül Tetik: Zombi Avcısı (Dead Trigger, 2017)
  • Yalanlar İçinde (Legacy of Lies, 2020)

Filmbox

23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda, FilmBox ekranlarının sahibi çocuklar olacak.

Çocuklar ve aileler, 23 Nisan'da kutuplardan masal ülkelerine, derin denizlerden sonsuz uzaya sihirli yolculuklara çıkarak muhteşem anları paylaşacağı birbirinden güzel dört yapım şöyle:

  • Canavarın Çağrısı (A Monster Calls, 2016)
  • Kutupta Macera (Operation Arctic, 2014)
  • Spark: Bir Uzay Macerası (Spark: A Space Tail, 2016)
  • Yunus Bernie 2 (Bernie The Dolphin 2, 2019)

Ayrıca uluslararası medya kuruluşu SPI International bünyesinde yayın yapan FilmBox Arthouse, 7. Sanat sinemanın unutulmaz eserlerini, efsanevi isimleri ve kült yapımları ekranlarımıza getirmeye devam ediyor.

Bu ay uluslararası sinemanın birbirinden güzel üç kısa metrajlı eserinin ekran prömiyeri, FilmBox ArtHouse ekranlarında izleyicisini bekliyor.


Seni Hiç Yalnız Bırakmadım (I Never Left You Alone / Nunca Te Dejé Sola, 2019)
 

 

Yönetmen koltuğunda Mireia Noguera'nın oturduğu bu kısa metrajlı İspanyol filminin başrollerini, Nora Navas, Clàudia Pons üstleniyor; filmin ilginç öyküsünde yazlarını geçirdiği eski aile evine geri dönen Claudia, burada geçmişin hayaletleri ile karşılaşır ve hayatı boyunca kaçtığı gerçekle yüzleşmekten başka bir seçenek göremez.


Gökkuşağının Altında (Under the Rainbow, 2018)
 

 

Güney Afrika sinemasının bu kısa metrajlı eserinin yönetmen koltuğunda Peter Smuts otururken, başrolleri Gantane Kusch ve Isghaan Ridder üstleniyor; film, işçi sınıfından iki adamın, Bonile ve Alhein'in, geceleri şehri üzerlerinde ertesi günün haber manşetleri olan karton tabelaları asarak dolaşırken geçen hayatlarının öyküsünü anlatıyor.


Yol (The Lane, 2018)
 

 

Johnny Vong'un yönetmen ve senaryo yazarı olarak imza attığı bu kısa metrajlı Kanada filminin başrolünde Adam Chan'i yer alıyor; filmde, 90'ların başında Toronto'daki sosyal konutlarda birlikte yaşayan iki erkek kardeş arasındaki gerilim sürekli olarak artarken, on bir yaşındaki Scott'un abisinin soyutlanmasını atlatmasına yardım etmek ve parçalanmış ailesini bir araya getirmek için çabası anlatılıyor.

Filmbox Arthouse yayınlarına, seçkin TV platformları KabloTV Kanal 344 ve Vodafone TV Kanal 56 üzerinden ulaşılabiliyor.

Filmbox Arthouse içeriklerine ayrıca www.filmbox.com web sitesi üzerinden bilgisayar, tablet ve mobil telefon ekranlarından da ulaşılabiliyor.

6 kıtada 42 televizyon kanalı ve dijital servisleriyle faaliyet gösteren 90 milyon aboneye sahip global bir medya şirketi olan SPI International, FilmBox ArtHouse'un yanı sıra Türkiye'de yayın yapan diğer kanallarıyla da kaliteli yapımlar sunuyor.

SPI International bünyesinde, ülkemizin yanı sıra 25 ülkede 30 milyon kişiden oluşan geniş bir abone kitlesine ulaşan keyifli filmlerin adresi FilmBox, popüler TV dizileri, gişe rekorları kıran Hollywood filmleri, yılların eskitemediği klasikler ve gibi farklı türlerde içerik sunuyor.

FilmBox Extra, ağırlıklı olarak aksiyon ve gerilim türü filmleri ekranlara getiriyor.

SPI International kanalları arasında, canlı karşılaşma heyecanı da sunan dövüş sporu kanalı FightBox, ödüllü belgeseller sunan DocuBox, dünyanın ilk HD moda kanalı olan FashionBox yer alıyor.


MUBI

Sinemanın her türlü form ve büyüklükteki ekranda izlenmesi gerektiğine inanan ve 10 milyondan fazla sinemaseveri aynı çatı altında buluşturan MUBI'nin, dünyanın her yerinden en yeni yönetmenlerden en çok ödül kazananlara uzanan zengin programı yepyeni içeriklerle izleyiciyle buluşmaya devam ediyor.

Uzman ekiplerin festivalleri tarayarak bulup çıkardıkları birbirinden güzel, heyecanlı ve orijinal filmlerle hazırladıkları; özel kuşakları, yönetmen retrospektifleri, önde gelen film festivallerinden gösterimlerin yer aldığı yapımlar arasında bu hafta öne çıkan filmler şöyle:

  • Amerikan Malı (Made in U.S.A, 1966)
  • Antonia'nın Yazgısı (Antonia / Antonia's Line, 1995)
  • Aşktan Sonra Aşk (Di yi lu xiang / Love After Love, 2020)
  • Bitmeyen Yürüyüş (Aruitemo aruitemo / Still Walking, 2008)
  • Yaşamın Kıyısında (Manchester by the Sea, 2016)

Netflix

190'dan fazla ülkede 222 milyonu aşkın ücretli kullanıcının farklı türlerde ve dillerde diziler, belgeseller ve sinema filmleri izlediği, dünyanın eğlence odaklı lider yayın hizmeti sunan Netflix'in bu hafta kütüphanesinde öne çıkan filmler şöyle:

  • '83 (2021)
  • A-X-L (2018)
  • Aşkın Hasar Raporu (Pyaar Ka Punchnama, 2011)
  • Bülbül Şarkı Söyleyebilir (Bulbul Can Sing, 2018)
  • Evlilik Yıldönümü (The Wedding Year, 2019)
  • Görünmez Adam (The Invisible Man, 2020)
  • Kaynama Noktası (Boiling Point, 2021)
  • Kurumsal Hayvanlar (Corporate Animals, 2019)
  • Roll'em (2019)

Tivibu

Türk Telekom, dijital televizyon platformu Tivibu ile sayısız içeriği izleyiciyle buluşturmak üzere iş birliklerini hayata geçirmeyi sürdürüyor.

Bu kapsamda Türk Telekom ve Warner Bros. Discovery yeni bir stratejik ortaklığa imza attığını duyurdu.

Türk Telekom ve Warner Bros. Discovery'in yenilenen anlaşmasına göre Tivibu, Discovery Channel, Discovery Science, ID, Eurosport 1 ve Eurosport 2 kanallarının yayınına devam ederken, yeni anlaşma ile üyelerine diledikleri zaman izleyebilecekleri zengin bir içerik paketi de sunacak.

Ayrıca Tivibu, "Lady Gucci", "Estonia", "Gamestop: The Wall Street Hijack", "Bobby and Giada in Italy", "Meet the Meerkats", "Deadliest Catch: Bloodline", "Expedition: Back to the Future", "Killers of the Cosmos" gibi Discovery+ belgesellerinin de aralarında bulunduğu zengin bir içerik paketini diledikleri zaman izleyebilmeleri için müşterilerinin erişimine açıyor.


Spordan maceraya, doğal hayattan yaşam tarzına…

Tivibu aile paketi müşterileri Discovery Channel'ın "Altın Peşinde", "Tamirat Tadilat", "Ölümcül Av", ID'nin "Amerikan Dedektif Joe Kenda", "People Dergisi Araştırıyor" gibi yapımlarını; sinema paketi müşterileri ise Discovery Science'ın "Evrenin İşleyişi", "Nasa'nın Açıklanamayan Dosyaları" ve "Tarihe Yakından Bakış" gibi programlarını izleyebiliyorlar.

Ek olarak Tivibu sinema paketi müşterileri, Eurosport tarafından yayınlanacak, dünyanın en prestijli spor etkinliklerinden Grand Slam tenis turnuvalarını, Tour de France gibi önemli bisiklet yarışlarını ve Paris 2024 Yaz Olimpiyatları'nı da takip edebiliyorlar.


Tivibu'da belgesel ve spor kanalı çeşitliliği artıyor

Türk Telekom TV/OTT İçerik ve Platform Yönetimi Direktörü Emre Botan Kümet, bu gelişmeleri şöyle aktarıyor:

Warner Bros. Discovery ile yayın anlaşmamızı yenilemekten heyecanlıyız. Bu anlaşma ile Tivibu'da belgesel ve spor kanalı çeşitliliğimizi devam ettirirken, Seç/İzle servisinde diledikleri zaman izleyebilecekleri yıllık bin saate yakın zengin bir belgesel kataloğunu da müşterilerimize sunacağız. Eurosport kanalları da tenis ve olimpiyatlar başta olmak üzere Tivibu ekranlarındaki futbol, basketbol, motor sporları ve e-spor gibi geniş yelpazeli spor içerikleri arasında yer almayı sürdürecek.


Warner Bros. Discovery'de Kuzey Doğu Avrupa & Türkiye İş Geliştirme Direktörü Ekaterina Mihajlovic ise bu ortaklığı şöyle teyit ediyor:

Tivibu ile olan iş birliğimizi devam ettirdiğimizi açıklamaktan mutluluk duyuyoruz. Yenilenen iş birliğimiz ile birlikte Tivibu müşterileri; macera, yaşam tarzı, suç, doğal hayatın harikaları ve spordan oluşan geniş bir içerik yelpazesine erişecekler. Ayrıca gelecek aylarda düzenlenecek Tour de France bisiklet turu, Roland Garros ve US Open tenis turnuvalarının da keyfini en ön sıradan çıkaracaklar.


Tüm gelişmelerin yanı sıra Tivibu, pandemiden dolayı sinemada gösterime girememiş macera, aksiyon ve eğlence dolu en yeni filmleri ekranlara getirmeye devam ediyor.

Oscar ödülü almış ve Oscar'a aday olmuş seçkin filmler de ay boyunca SinemaTV kanallarında izleyicisini bekliyor.

Türkiye'nin dijital dönüşümüne liderlik eden Türk Telekom'un dijital televizyon platformu Tivibu'nun izleyicisine sunduğu komediden aksiyona, bilimkurgudan festival filmlerine uzanan geniş seçkisinde bu hafta öne çıkan filmler şöyle:

  • Affedilmeyen (Unforgiven, 1992)
  • Büyük (Big, 1988)
  • Dunkirk (2017)
  • Enzo: Yağmurda Yarış Sanatı (The Art of Racing in the Rain, 2019)
  • Her Şey Seninle Güzel (2018)
  • Judy (2019)
  • Kon-Tiki (2012)
  • Köpek Adası (Isle of Dogs, 2018)
  • Polina (Polina, danser sa vie, 2016)
  • Rehber (Theeb, 2014)
  • Roman J. Israel, Esq. (2017)
  • Venom: Zehirli Öfke (Venom, 2018)

TRT 1 & TRT 2

Diziler, belgeseller, çizgi filmler ve özel gösterimlerle dolu yayın kuşağıyla seyircisine ulaşan TRT'nin en çok izlenen kültür sanat kanalları izleyenlerine sinema şöleni yaşatmaya devam ediyor.

Her akşam ödüllü ve prestijli filmleri orijinal dilleriyle sinemaseverlerle buluşturan ve birbirinden değerli yapımları ekrana getiren TRT 1 ve TRT 2'nin bu hafta yayın kuşağında öne çıkan filmler şöyle:

  • Avcı (The Hunter, 2011)
  • Bozkır (2019)
  • Çanakkale Yolun Sonu (2013)
  • Dinazor Adası (Dinosaur Island, 2014)
  • Evim Güzel Evim (Un village presque parfait / Home Sweet Home, 2014)
  • Jamaica Hanı (Jamaica Inn, 1939)
  • Kimliksiz (Unknown, 2011)
  • Mesaj (Contact, 1997)
  • Nar Bağı (Pomegranate Orchard, 2017)
  • Uzaydan Gelen Fırtına (Geostorm, 2017)
  • Uzun Zaman Önce (2018)

Festival ajandası

Atlas 1948

Atlas 1948 baharı sanatla karşılıyor ve Atlas 1948'in beyaz perdesi bu ay çocuk filmleriyle renkleniyor, Atlas Sahnesi de 23 Nisan haftası boyunca çocuk oyunlarına ev sahipliği yapıyor.

29 Nisan Cuma günü ise "Teatral Kadınlar Film Seçkisi"yle güçlü kadınların hikâyelerinin anlatıldığı üç film, peş peşe izlenebilecek.
 

 

Beyoğlu Kültür Yolu'nun merkezinde yer alan ve yenilenen dijital alt yapısı ile film festivalleri, gala, ülke sinemaları ve vizyon filmlerinin yanı sıra sahne sanatları ve konserlere de ev sahipliği yapan Atlas 1948 Sineması, nisan ayının büyük bölümünü çocuklara ayırıyor.
Çocuk Filmleri Seçkisi
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Atlas 1948'de, Çocuk Filmleri Seçkisi ile kutlanacak.
23 Nisan Cumartesi günü "Deniz Kızı Ponyo", 24 Nisan Pazar "Sihirli Müze", 30 Nisan Cumartesi ise "Ayı Kardeşler: Fantastik Dünyalar" ve "Ayı Kardeşler: Eyvah Ayılar Küçüldü" Atlas 1948'de izlenebilecek.
Atlas 1948 Sahnesi çocuk oyunlarıyla renkleniyor
23 Nisan haftası etkinlikleri kapsamında çocuk tiyatroları; "Aladdin'in Müzikali", "Mutluluk Diyarı", "Okyanus Müzikali Deniz Kızı Efsanesi" sanatseverleri çocuklarıyla beraber bekliyor olacak.
28-29 Nisan'da sahne kadınların
28 Nisan akşamı ise Firuze Engin'in yazıp yönettiği Selen Uçar'ın oynadığı "Güle Güle Diva! Yeniden" Atlas 1948 Sahnesi'nde sahnelenecek.
Bir Teatral Kadınlar Film Seçkisi
29 Nisan Cuma günü "Tony Manero", "No", "Jackie", "Neruda" gibi yapımlara imza atan Pablo Larraín'in yönettiği "Ema" ile açılan "Bir Teatral Kadınlar Film Seçkisi", ünlü Fransız şarkıcı Edith Piaf'ın hayatını konu alan "Kaldırım Serçesi" ve Amerika şampiyonu buz patenci Tonya Harding'in kariyeri ve 1994 yılındaki komplo skandalına odaklanan "Ben, Tonya" filmi ile devam edecek.


41. İstanbul Film Festivali

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 41'inci İstanbul Film Festivali'nin ödülleri, 19 Nisan Salı akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda gerçekleştirilen törenle sahiplerini buldu.
 

 

Festivalde ulusal ve uluslararası yarışmalarda toplam 56 film yarıştı.

41'inci İstanbul Film Festivali Ödül Töreni 19 Nisan Salı gecesi Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda yapıldı.

Cem Davran'ın sunuculuğunu üstlendiği gecede Uluslararası ve Ulusal Altın Lale ödüllerinin yanı sıra, Ulusal Yarışma bölümünde En İyi Yönetmen, Jüri Özel Ödülü, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Senaryo, En İyi Görüntü Yönetmeni, En İyi Kurgu, En İyi Sanat Yönetmeni ve En İyi Özgün Müzik ödülleri takdim edildi.

Ödül töreninde ayrıca Ulusal Belgesel Yarışması, Ulusal Kısa Film Yarışması ödülleri, Genç Usta Ödülü, Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü ve Uluslararası Sinema Eleştirmenleri Federasyonu (FIPRESCI) Ödülleri'nin kazananları da açıklandı.


Uluslararası Yarışma Ödülleri

Başkanlığını yönetmen, senarist ve yapımcı Bent Hamer'ın üstlendiği 41'inci İstanbul Film Festivali'nin Uluslararası Yarışma jürisinde yapımcı Marie-Ange Luciani, yönetmen Ali Asgari ve Venedik Günleri sanat direktörü Gaia Furrer yer aldı.

İKSV eski yönetim kurulu başkanı ve İstanbul Film Festivali kurucularından Şakir Eczacıbaşı anısına verilen Uluslararası Altın Lale Ödülü için bu yıl 10 film yarıştı.

Altın Lale'yi bu yıl, Gaspar Noé'nin yönettiği Vortex kazandı.

Jüri başkanı Bent Hamer ve Marie-Ange Luciani'nin açıkladığı ödülü Eczacıbaşı Topluluğu Kurumsal İletişim ve Doktor Nejat Eczacıbaşı Vakfı Direktörü İlkay Yıldırım Akalın takdim etti.

Uluslararası Yarışma'da Jüri Özel Ödülü, Karim Aïnouz'un yönettiği Dağların Denizcisi (Mariner of the Mountains) filmine verildi, ödülü jüri üyelerinden Gaia Furrer ve Ali Asgari takdim etti.

Uluslararası Yarışma ödülleri Eczacıbaşı Topluluğu tarafından para ödülleriyle destekleniyor.

Büyük ödül Altın Lale'yi kazanan yönetmen 10 bin Avro, filmin Türkiye'deki dağıtımını üstlenen firma 150 bin TL, Jüri Özel Ödülü'nü kazanan filmin yönetmeni ise 5 bin Avro ile ödüllendiriliyor.
 

 

Ulusal Yarışma Ödülleri

Ulusal Yarışma'da en iyi filme verilen Altın Lale Ödülü için, yapımı 2021-2022 sezonunda tamamlanan 12 film yarıştı.

Ulusal Yarışma jürisi yönetmen ve senarist Onur Ünlü başkanlığında toplandı.

Ulusal Yarışma Jürisi'nin diğer üyeleri oyuncu Demet Evgar, görüntü yönetmeni Barış Özbiçer, sanatçı ve eğitmen İnci Eviner ve yapımcı Marsel Kalvo oldu.

Ulusal Yarışma jürisi En İyi Film, En İyi Yönetmen, Jüri Özel Ödülü, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Senaryo, En İyi Görüntü Yönetmeni, En İyi Kurgu, En İyi Sanat Yönetmeni ve En İyi Özgün Müzik olmak üzere toplam 10 dalda ödül verdi.

Ulusal Yarışma'da en iyi filme verilen Altın Lale'yi Maryna Er Gorbach'ın yönettiği Klondike kazandı, ödülü jüri başkanı yönetmen Onur Ünlü açıkladı ve takdim etti, Ulusal Yarışma'da Altın Lale Ödülü, 200 bin TL para ödülüyle destekleniyor.
 

 

Onat Kutlar anısına verilen Jüri Özel Ödülü'nü Ali Kemal Güven'in yönettiği Çilingir Sofrası kazandı, ödül, yapımcı Marsel Kalvo tarafından takdim edildi, Jüri Özel Ödülü 50 bin TL para ödülüyle destekleniyor.

En İyi Yönetmen Ödülü, Kerr filmiyle Tayfun Pirselimoğlu'na verildi.
 

 

Jüri üyesi Onur Ünlü'nün açıkladığı ödül, Anadolu Efes Türkiye Genel Müdürü Onur Altürk tarafından takdim edildi, En İyi Yönetmen Ödülü, Türkiye Sineması Tema Sponsorluğu'nu üstlenen Anadolu Efes tarafından 50 bin TL para ödülüyle destekleniyor.

En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü Ela ile Hilmi ve Ali filmindeki rolüyle Ece Yüksel kazandı, ödülü oyuncu Halil Babür takdim etti, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü 10 bin TL para ödülü ile destekleniyor.

En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'nü Çilingir Sofrası filmindeki rolleriyle Ahmet Rıfat Şungar ile Barış Gönenen kazandı, ödülü oyuncu Demet Evgar takdim etti, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü 10 bin TL para ödülü ile destekleniyor.

En İyi Senaryo Ödülü'nü Nazlı Elif Durlu ile Ziya Demirel Zuhal ve Ela ile Hilmi ve Ali filmleriyle paylaştı.

Sanatçı ve eğitmen İnci Eviner'in açıkladığı ödülü, Alametifarika Kurucu Ortağı ve Tasarım Direktörü Uğurcan Ataoğlu verdi, En İyi Senaryo Ödülü Alamet Holistic tarafından 10 bin TL para ödülüyle destekleniyor.

En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülü'nü Klondike filmiyle Sviatoslav Bulakovskyi kazandı, ödülü görüntü yönetmeni Barış Özbiçer verdi.

En İyi Kurgu Ödülü'nü Zuhal filmiyle Selda Taşkın ile Buğra Dedeoğlu kazandı, ödülü Venedik Günleri sanatsal direktörü Nisan Dağ verdi.

En İyi Sanat Yönetmeni Ödülü Kerr filmiyle Natali Yeres'e verildi, bu yıl ilk kez verilen ödülü, Milliyet Sanat Genel Yayın Yönetmeni Filiz Aygündüz takdim etti, En İyi Sanat Yönetmeni Ödülü bu yıl İKSV gibi 50'nci yılını kutlayan Milliyet Sanat tarafından 10 bin TL para ödülüyle destekleniyor.

En İyi Özgün Müzik Ödülü Bana Karanlığını Anlat filmiyle Taner Yücel'e verildi, ödülü LU Records kurucularından Betal Özay takdim etti, En İyi Özgün Müzik Ödülü LU Records tarafından 5 bin TL para ödülüyle destekleniyor.

Jüri ayrıca Ela ile Hilmi ve Ali filmindeki oyunculuğu için Denizhan Akbaba'ya Mansiyon vermeyi uygun gördü.


Ulusal Kısa Film Yarışması

İstanbul Film Festivali'nin kısa film yapımını özendirmek, bu alanda gelişimi desteklemek ve nitelikli filmleri izleyiciyle buluşturmak amacıyla başlattığı Ulusal Kısa Film Yarışması'nda bu yıl 12 film yer aldı.

Yarışmanın jürisinde yapımcı Cihan Aslı Filiz, oyuncu Aslı İnandık ve yönetmen Malaz Usta yer aldı.

En İyi Kısa Film Ödülü'nü Deniz Tortum ile Kathryn Hamilton'ın yönettiği Our Ark kazandı, ödülü jür üyelerinden Cihan Aslı Filiz ve Aslı İnandık açıkladı, En İyi

Kısa Film Ödülü Anadolu Efes tarafından 10 bin TL para ödülü ile destekleniyor.

Ulusal Kısa Film Yarışması'nda Yasemin Demirci'nin yönettiği Gece Kuşağı filmine ise Mansiyon verildi.
 

 

Ulusal Belgesel Yarışması

Türkiye'de belgesel üretimine uzun yıllardır ilgi gösteren İstanbul Film Festivali'nin, belgesel sinemayı ve sinemacıları desteklemek amacıyla başlattığı Ulusal Belgesel Yarışması'nda bu yıl 7 film yarıştı.

Ulusal Belgesel Yarışma Jürisi'nde yönetmen Kıvılcım Akay, akademisyen ve sinema yazarı Melis Behlil ve yönetmen Yusuf Emre Yalçın yer aldı.

En İyi Belgesel Ödülü "varoluş, beden ve aile gibi güçlü konuları, son derece sade ve gözlemci bir dille, ancak ustaca, derinlikli ve duygu sömürüsünden uzak bir şekilde ele alarak salondan çıktıkta sonra bile uzun süre bizle kaldığı" gerekçesi gösterilerek, Senem Tüzen, Adam Isenberg, Noah Amir Arjomand'ın yönettiği Eat Your Catfish filmine verildi.

Ödülü, Discovery Türkiye Kıdemli Planlama ve İçerik Müdürü Seda Korkut takdim etti, En İyi Belgesel ödülü Discovery+ tarafından 20 bin TL para ödülü ile destekleniyor.

Jüri ayrıca "Kapitalizm ve sınıf düzeninin bireyleri şekillendirmesini ve ilk bakışta sıradan görünen iki karakterin bu süreç içinde kendi bireyselliklerini keşfetme çabalarını yetkin bir sinematografi ile anlattığı" gerekçesiyle, Volkan Üce'nin yönettiği Her Şey Dahil'i Mansiyon'a lâyık buldu.


Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü

İstanbul Film Festivali'nde, 2012 yılında kaybettiğimiz yönetmen ve yapımcı Seyfi Teoman anısına bir ödül veriliyor.

Festivalin Türkiye Sineması bölümünde yer alan Türkiye yapımı beş kurmaca ilk filmin aday olduğu Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü jürisinde yönetmen Nisan Dağ, sinema yazarı, yapımcı Çağıl Bocut ve sinema yazarı, film programcısı Cédric Succivalli yer aldı.

Ödülü jüri üyelerinden Çağıl Bocut açıkladı; Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü'nü kazanan Zuhal filminin yönetmeni Nazlı Elif Durlu, iki yıldır bireysel bağışçıların desteğiyle İKSV'nin Lale Kart Üyelik Programı tarafından verilen 30 bin TL para ödülünün de sahibi oldu.
 

 

FIPRESCI Ödülleri

Uluslararası Film Eleştirmenleri Federasyonu İstanbul Film Festivali kapsamında üç ödül veriyor ve FIPRESCI üyeleri Ulusal Yarışma, Uluslararası Yarışma ve Ulusal Kısa Film Yarışması'ndaki filmleri değerlendiriyor.

Uluslararası Yarışma'daki filmleri değerlendiren jüride Francisco Ferreira, Hamed Soleimanzadeh ve Erdoğan Mitrani yer aldı.

Ulusal Yarışma'da yer alan filmleri değerlendiren jüride ise Piotr Czerkawski, Sona Karapoghosyan ve Aslı Ildır yer aldı.

Uluslararası Yarışma'da "eşsiz bölünmüş ekran kullanımı, çarpıcı oyunculukları, ölüm meselesiyle korkusuzca yüzleştiği için" Gaspar Noé'nin yönettiği Vortex, Ulusal Yarışma'da "karakterlerinin karmaşıklığı, arzunun muğlaklığını yansıtışı, duyusal görüntü yönetimi ve hem zamanda hem duyguda yolculuk hissi gibi birçok niteliği için" Ziya Demirel'in yönettiği Ela ile Hilmi ve Ali, Ulusal Kısa Film Yarışması'nda ise "modern zaman Türkiye'sinin karmaşık temalarıyla dengesiz gerçekliklerinin incelikli temsiliyeti için" Aziz Alaca'nın yönettiği Göl Kenarı filmi ödüle layık görüldü.

Ödülleri Erdoğan Mitrani, Piotr Czerkawski ve Sona Karapoghosyan açıkladı.


Genç Usta Ödülü

İstanbul Film Festivali'nin geleneksel bölümlerinden, genç yönetmenlerin çektikleri ilk veya ikinci filmlerin yer aldığı Genç Ustalar, bu yıl yarışmalı bir bölüme dönüştü.

Genç Ustalar bölümündeki 15 film, bu yıl ilk kez festivalin İstanbul'da yaşayan 18-25 yaş arası sinema öğrencilerinden oluşturduğu altı kişilik Nespresso Genç Jürisi tarafından değerlendirildi.

Festivalin ilk Nespresso Genç Jüri üyeleri Melisa Aközdoğan, Eren Yiğit Ekici, Emir Mecikoğlu, Alper Tunga Yazgan Mercan, Büşra Gül Ovalı ve Öykü Vidinli oldu.

Genç Usta Ödülü'nü Oyun Alanı (Playground) filmiyle Laura Wandel kazandı, ödülü Nespresso Pazarlama Müdürü Banu Arslanoba takdim etti, Genç Usta

Ödülü Nespresso tarafından 3 bin avro para ödülüyle destekleniyor.


Köprüde Buluşmalar

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Avrupa Birliği'nin mali desteğiyle hayata geçirilen "Ortak Kültür Mirası: Türkiye ve AB Arasında Koruma ve Diyalog-II (CCH-II) Hibe Programı" kapsamında İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından İstanbul Film Festivali bünyesinde düzenlenen Köprüde Buluşmalar atölyelerinde ödüller sahiplerini buldu.
 

 

İlk kez hibrid formatta gerçekleştirilen ve Anadolu Efes'in ana destekçisi olduğu Köprüde Buluşmalar'da on dokuz uzun metraj ve bir belgesel film ile altı dizi projesinin sunumları yapıldı.

Aynı zamanda post-prodüksiyonu devam eden beş uzun metraj ve bir belgesel filmin kapalı gösterimleri 14-15-16 Nisan tarihlerinde çevrimiçi ve fiziksel olarak gerçekleşti.

OGM Pictures'ın Köprüde Buluşma: Diziler Atölyesi sponsorluğuyla, atölye seçkisinde yer alan altı projenin üreticileri sektör profesyonelleriyle eğitimlere katılırken Film Geliştirme Atölyesi seçkisinde yer alan projelerin üreticileri de senaryo, sunum, yapım, dağıtım ve sosyal medya yönetimi alanlarında eğitimler aldı.

WideAngle'ın Yenilikçi Teknolojiler destekçisi olduğu Köprüde Buluşmalar'da sinemacıların filmlerini tamamlamalarına destek olmak amacıyla verilen ödüller sahiplerine takdim edildi.


Work in Progress Ödülleri

Work in Progress Ödülleri'ni jüri üyeleri Elma Tataragic (Saraybosna Film Festivali), Yorgos Krassakopoulos (Selanik Film Festivali) ve Antione Simkine (Les Films D'antoine) verdi.

Bu kapsamda verilen ödüller şöyle:

  • Anadolu Efes Ödülü: Tavşan İmparatorluğu
  • Başka Sinema Dağıtım ve Tanıtım Ödülü: Aniden
  • Cine-Chromatix Post-Prodüksiyon Ödülü: Road to Tokyo
  • Daire Creative Görsel Tasarım Ödülü: Bars
  • Fragman House Ödülü: Sanki Her Şey Biraz Felaket
  • mute.istanbul Foley Ödülü: Tavşan İmparatorluğu

Film Geliştirme Atölyesi Ödülleri

Film Geliştirme Atölyesi jüri üyeleri Esther Bannenberg (Abc-Cinemien), Faruk Güven (TRT Cinema), Indiana Perrier (Pulsar Content), Pamela Bienzobas (Locarno Film Festival) ve Oana Giurgiu (Libra Film) 14-16 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilen proje sunumlarının ardından atölyede ödül alan projeleri belirledi.

  • Akdeniz Film Ensititüsü Senaryo Atölyesi Ödülü: Heterotopia
  • CNC Ödülü: Annelerim
  • Köprüde Buluşmalar Ödülü: İnce Bir Alaydan
  • Mattepost Post-prodüksiyon Online Ödülü: Gölgeler Çekildiğinde
  • Melodika Ses Ödülü: DJ Ahmet
  • Postbıyık Ses Post-prodüksiyon Ödülü: Nukri
  • SEAYAP Ödülü: Lo-Fi
  • Transylvania Pitch Stop Ödülü: Gölgeler Çekildiğinde
  • TRT Özel Ödülü: Lo-Fi

Köprüde Buluşma: Diziler Atölyesi Ödülü

OGM Pictures sponsorluğunda gerçekleştirilen Köprüde Buluşma: Diziler Atölyesi jürisi Martina Bleis (Berlinale Coproduction Market), Murat Uyurkulak ve Zeynep Güney Tan tarafından belirlenerek ödül sahibine takdim edildi.

  • OGM Pictures Mansiyon Ödülü: Zaman Yolcusu Kreta
  • OGM Pictures Özel Ödülü: Kıyı


İstanbul Modern Sinema

İstanbul Modern Sinema, Türk Tuborg A.Ş.'nin katkılarıyla hazırladığı nisan programında ilk filmi "Kar"dan sonra ikinci uzun metrajı "Beni Sevenler Listesi" ile 40'ıncı İstanbul Film Festivali'nde Altın Lale Ödülü'nü kazanan Emre Erdoğdu'yu konuk ediyor.
 

 

Bir yönetmenin kariyeri boyunca etkilendiği, ilham aldığı ya da sevdiği filmlerden oluşan "Yönetmenin Seçimi" adlı programda Erdoğdu'nun seçkisinde Sophie Fiennes'in Karşınızda Grace Jones (2017), Jim Jarmusch'un Cennetten de Garip (1984), Michael Haneke'nin Piyanist (2001), Aleksey Balabanov'un Kargo 200 (2007) ve Şerif Gören'in Beyoğlu'nun Arka Yakası (1986) filmleri yer alıyor.

Erdoğdu'nun sinemacılık hikâyesini besleyen beş filmden oluşan seçki, 30 Nisan tarihine kadar müzenin web sitesi üzerinden çevrimiçi ve ücretsiz olarak izlenebilir.


Pera Müzesi Film ve Video Programları

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, sanat kurumlarının video sanatını mercek altına alan sergi ve etkinlikleriyle oluşturulan SENKRON "Eş Zamanlı Video Sergileri" kapsamında yeni bir çevrimiçi gösterim programı hazırladı.

John Akomfrah: Hafıza Odaları adını taşıyan seçkide sanatçı, yönetmen ve küratör John Akomfrah'ın tek kanallı filmleri Handsworth Şarkıları (Handsworth Songs), Dokuz İlham Perisi (The Nine Muses), Kanıt (Testament), Kimin Kalbe İhtiyacı Var (Who Needs A Heart) ve Çocuk Gibi Konuş (Speak Like A Child) yer alıyor.

Yedi siyah Britanyalı multimedya sanatçısı ve film yapımcısından oluşan Black Audio Film Collective'in kurucularından olan Akomfrah, orijinal görüntüleri arşiv materyalleriyle bir arada kullanarak heyecan verici katmanlı anlatılar oluşturuyor.

Çalışmalarında kişisel ve tarihsel hafızayı, geçmiş ve bugünü, çevresel ve insani krizleri yan yana getiren Akomfrah'ın beş filmlik seçkisi, 30 Nisan'a kadar Pera Müzesi web sitesinde izleyicilerle buluşacak.
 

 

Kimlik ve benlik üzerine hikâyeler

Handsworth Şarkıları'nda 80'ler İngilteresi'nde yaşanan ırksal ve toplumsal kargaşaları ele alan yönetmen, Dokuz İlham Perisi'nde savaş sonrası İngilteresi'ni yeniden inşa etmek üzere Afrika, Karayipler ve Güney Asya'dan başlayan toplu göçün tarihini anlatıyor.

Kanıt'ta 1966 darbesinden sonra sömürge sonrası toplumların durumuna mercek tutan Akomfrah, Kimin Kalbe İhtiyacı Var'da bir grup arkadaş ve sevgilinin yaşamlarından on yıllık bir kesite odaklanırken, Çocuk Gibi Konuş'ta ise kontrolden çıkan bir olay sonucu hayatları geri dönülmez bir şekilde değişen üç arkadaş arasındaki ilişkileri anlatıyor.

John Akomfrah: Hafıza Odaları programı 30 Nisan'a kadar film.peramuzesi.org.tr adresinden ücretsiz izlenebilir.

Bu program kapsamındaki filmler sadece Türkiye'deki izleyiciler tarafından izlenebilecektir.

Yasal düzenlemeler uyarınca aksi belirtilmediği sürece tüm gösterimler 18+ uygulamasına tabidir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU