CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Basın Konseyinin 35. kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen kutlama programına katıldı.
Programda, konsey tarafından eski TBMM Başkanı ve Basın Konseyi Yüksek Kurulu Üyesi Hüsamettin Cindoruk'a "demokrasiye ve basın özgürlüğüne yaptığı katkılar" dolayısıyla verilen "Onur Ödülü"nü, Kılıçdaroğlu takdim etti.
Programda konuşan Kılıçdaroğlu, "Doğru habere ulaşmanın bile yasaklandığı bir ülkeden geçiyoruz. Her ne kadar anayasa 'Basın hürdür, sansür edilemez' dese de aslında anayasanın da gerçekten askıda olduğunu da biliyoruz. Anayasada gayet açık bir hüküm; basın hürdür, sansür edilemez. Hürlüğü kalmadı. Ve şu anda basın gerçekten ciddi bir risk altında. Gazeteciler cidden büyük bir risk altında" dedi.
Basına yönelik sağlıklı ve tutarlı bir kültür oluşturulması gerektiğini, her görüşten gazetecinin özgürce yazabildiği, siyaset kurumunu rahatlıkla eleştirebildiği bir ortama, bir kültüre ihtiyaç olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
İngiltere'de yazılı bir anayasa yok ama hiç kimse 'İngiltere'de demokrasi yok.' demiyor. Tam tersine demokrasinin beşiği olarak kabul ediliyor. O zaman biz hangi görüşten olursak olalım bu kültürü önce bir yerleştirmek zorundayız. Sağcısı, solcusu, ortacısı neyse, çağdaşı çağdaş olmayanı neyse ama bu kültürün olması lazım. Bu kültürü yerleştirdiğimiz zaman anayasada şu yazıyor veya bu yazıyor diye düşünmeyeceğiz. Evet, burada bir haksızlık var ve bu haksızlığın bir şekliyle giderilmesi lazım.
Kılıçdaroğlu'ndan gazetecilere çağrı
Bu kültürü oluşturmanın herkesin, özellikle yazıları ve haberleriyle kendilerini aydınlatan medyanın görevi olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "Medya bu konuda elinden geleni yapıyor biliyorum ama o kadar ciddi bir ayrışma var ki. Bir grup, bizim havuz medyası diye tanımladığımız bir grup, iktidar ne yaparsa yapsın onları hep haklı çıkarmaya çalışıyor. Burada da doğal olarak vatandaşın kafası karışıyor, 'Acaba hangisi doğrudur?' diye" ifadelerini kullandı.
Gazetecilere, köşe yazarlarına ve habercilere çağrıda bulunan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
Haklının yanında, adaletin yanında durmak, doğru haberin peşinde koşmak, toplumu aydınlatmak onların görevi. Hiçbir politikacı şunu unutmasın, bana göre bir politikacının en büyük avantajı özgür, bağımsız medyanın olmasıdır. Özgür ve bağımsız bir medya bizim göremediğimizi görür. Bizim yanlış yaptığımızı bize hatırlatır ve yanlışları tekrar etmememize yol açar. Dolayısıyla medya bu kadar değerli ve önemliyken biz medyayı doğru haber yaptığı için cezalandırıyoruz. Oysa buradan da artık Türkiye'nin çıkması lazım.
"Az kaldı, inşallah hep beraber, demokratik yollar, yöntemlerle sandığa giderek, özgür irademizi kullanarak, Türkiye'yi bir kabustan çıkarmak zorundayız" diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
Gençler, onların umutları var. Onların özgürlüğe ihtiyaçları var. Onlar özgürce yazmak, özgürce konuşmak istiyorlar ve onlara büyük bir umut bağladığımı da ifade etmek isterim çünkü Türkiye'de demokrasinin gelişmesi ve kökleşmesi için onlar kendi özgür iradeleriyle var olan bir otoriter yapıyı değiştirecekler. Buna da yürekten inanıyorum.
AA