IŞİD'in 3 Ağustos 2014'te, Şengal'i (Sincar) işgal etmesinin ve binlerce Ezidi Kürtünün katledilmesinin üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen, Ezidi toplumunun yaraları geçen süre içinde halen sarılmadı. Ezidiler, Irak hükümetinin zararlarını halen tazmin etmemesinden ve çıkartılan yasaların hayata geçirilmemesinden şikayetçiler.
Musul’a 120 kilometre uzaklıkta ve Irak Anayasası’nın 140. Madde kapsamındaki "tartışmalı bölgeler” arasında yer alan Şengal, idari olarak Ninova’ya bağlıdır. 3 Ağustos 2014 yılında IŞİD mensuplarında işgal edilen ilçe, 13 Kasım 2015 yılında koalisyonun havadan desteğiyle Irak ve Peşmerge güçlerinin operasyonuyla kontrol sağlandı.
Şengal’e yerleşenler tekrar kamplara döndü
Savaş nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan siviller, Şengal’in kurtarılması sonrası 2014 yılından beri Irak Kürdistan Bölgesi’nde (IKB) farklı kentlerde kamplarda yaşamlarını sürdürmeye çalıştı.
Irak Federal hükümeti, bu yılın başında göçmenlerin kamplardan bölgelerine geri dönmesi halinde yaklaşık bin dolar destek sunma açıklaması yapmasının ardından kamplarda yaşayan ve topraklarına dönmek isteyen ailelere kapı açılmış oldu.
Bölgede Federal Hükümete bağlı kampların çoğu kapatılsa da, IKB’de kapatılmadı.
IKB’de 730 binden fazla göçmen bulunurken, bunların yüzde 30'unu Ezidi göçmenler oluşturuyor.
Şengal’den 4 binden fazla aile, Sinune ilçesinden ise 5 bin aile dahil olmak üzere 11 bin Ezidi ailenin hibe almak için Irak Göç ve Göçmenler Bakanlığı ofislerine başvurdu.
İlgili kurumlardan edindiğimiz bilgiye göre, bölgelerine dönmek isteyen toplam 11 bin Ezidi aileden yaklaşık 20 Ezidi aile hibe aldı.
Layla ve ailesi, Ağustos 2014'te Şengal'in Giruzer nahiyesinden Şengal Dağı'ndaki Serdeşt kampına yerleşiyor. Hükümetin hibe yardımı yapacağı açıklamasının ardından ailesiyle tekrar evlerine dönmeye karar veriyor.
IŞİD’in verdiği maddi ve manevi zararı kat be kat ödediklerini söyleyen Layla, "Normal hayatlarımıza devam etmemiz için yapılan yardımdan fazlasına ihtiyaç duyuyoruz. Altı yıl göçmen hayatı yaşadıktan sonra kamptan çıkarak, hibeyi almak için başvuru formunu doldurduk. Babam sağlık sorunları nedeniyle çalışamıyor. Hibe almak için iki kez form doldurduk, ancak şimdiye kadar tek bir dinar almadık" diye konuştu.
Layla, "Hibe formunu doldurduğumuz için yerinden edilmiş sayılmıyoruz. Gıda ve giyim gibi yardımlardan mahrum bırakıldık. Hayatımız o kadar zorlaştı ki, tarif edemiyorum bile” diyor.
Şengal’in kurtarılması sonrası IKB’deki 26 kampta yaşayan birçok Şengalli, Layla ve ailesi gibi hibe yardımlarını beklemeden ilçelerine döndü ancak bölgedeki güvenlik eksikliği ve yetersiz alt yapı nedeniyle son iki hafta içinde Şengal’den Duhok’a en az 250 aile yine göç etmek zorunda kaldı.
IKB Ortak Kriz Koordinasyon Merkezi'nin istatistiklerine göre, bu yılın mayıs ayında Irak'ın farklı bölgelerinden 2 bin 230 kişi tekrar IKB’ye göç etti.
2014 yılında yaşanan katliamdan hemen sonra IKB dönemin Başbakanı Neçirvan Barzani’nin talimatıyla Duhok’ta kurulan Ezidileri Kurtarma Ofisi’nin son verilerine göre, IŞİD’in saldırıları sonucu 550 bin Ezidi’den 360 bini göçmen, 150 bini Şengal’e bölgelerine geri döndü.
Ezidileri Kurtarma Ofisi Sorumlusu Hüseyin Kaidi (Husen Qaydi), Independen Türkçe’ye Ezidilere dair son verileri şu şekilde verdi:
"Bin 293 Ezidi IŞİD mensuplarınca katledildi. 2 bin 745 çocuk ebeveyinsiz kaldı. 82 toplu ve tekli mezar bulundu. Ezidilere ait 68 kutsal mekan yağmalandı. 100 bin Ezidi de ülke dışında çıktı.
3 bin 548’i kadın, 6 bin 417 Ezidi kaçırıldı. Bin 207 kadın, 339 erkek, bin 49’u kız çocuğu ve 956 erkek çocuk olmak üzere toplam 3 bin 550 Ezidi kurtarıldı.
Kayıtlara geçmeyen ölümlerin yanı sıra 104 kişinin cesedinin bulunduğu ayrıca, halen akıbetinin bilinmeyen bin 293’ü kadın 2 bin 763 Ezidi’nin de akibeti bilinmiyor.”
Irak ve IKB’nin yanı sıra şimdiye kadar Hollanda ve Belçika Ezidilere yönelik yapılan katliamı "soykırım” olarak tanımladı.
Ezidi Mağdurlar Yasası halen hayata geçirilmedi
Ezidi Mağdurlar Yasası, bu yılın 1 Mart’ında Irak Parlamentosu’nda onaylanmasına rağmen ise halen hayata geçirilmedi.
Yasa, "kaçırılan ve çeşitli şiddet türlerine maruz kalan kadınlara insani ve onurlu bir yaşam sağlamak, yeniden topluma kazandırmak, maddi ve manevi tazminat sağlanması, arsa ve konut sağlanması, hayatta kalanlara psikolojik destek sağlamak için rehabilite merkezlerinin açılmasını ve eğitimini sürdüremeyenler için eğitim olanaklarının sağlanmasını içeriyor.
Ezidi hayatta kalanlara karşı işlenen suçları "soykırım suçu” olarak kabul eden, bunların ilgili uluslararası forum ve kuruluşlara duyurulması ve bu suçların failleri hakkında ceza davalarının açılmasını sağlayan yasada ayrıca, "IŞİD’in Şengal’i işgal ettiği gün” olan 3 Ağustos gününün her yıl Ezidilere karşı işlenen suçların tanınmasına ilişkin ulusal bir gün olarak kabul edildi.
Yasa, IŞİD tarafından mağdur edilen, Türkmen, Hristiyan, Şebek ve diğer azınlıkları da kapsıyor.
Ezidi Kürtlerinin geçen süreye rağmen siyasi, ekonomik, insanlık ve toplumsal birçok sorunla boğuştuğuna dikkat çeken Hüseyin Kaidi, Irak Parlamentosu’nda geçte olsa bir yasa çıkartıldığını belirterek, sözlerine şunları ekledi:
"Yasa çıktı ancak Irak hükümeti şimdiye kadar bu yasaya sahip çıkmış değil. Bir diğer anlamda mağdur Ezidilere ne tazminat ne de aylık maaş bağlanmasına dair elle tutulur bir adım atılmadı. 7 yılın sonunda ancak bu yasa çıkartıldı. Yasa bizler için çok iyi maddeleri içinde barındırıyor. Bunların en önemlisi de aylık maaşın mağdurlara bağlanması ve sosyal hayata entegre olmalarına yönelik gereken tüm alt yapının oluşturulmasıdır. Bizler yasanın kısa zamanda yerine getirilmesi için Irak ve Kürdistan Bölgesi’ndeki AB, AP ve uluslararası diğer kuruluşlardan Bağdat yönetimine baskı yapmasını istedik.”
Kaidi, sadece Ezidi kadınların değil, Ezidi çocuk ve sağ kalan erkeklerin ciddi psikolojik sorunlar yaşadığını vurgulayarak, şunları söyledi:
"Kovid-19’un ortaya çıkmasıyla psikolojik destekten tamamen mahrum bırakıldı. Kamplardaki şartlar da belli…oldukça kötüdür. Havaların değişmesiyle ya yüksek sıcaklık, ya da soğukluktan dolayı kamplardaki yaşam koşulları daha çok zorlaşıyor. Bu durumun birçok nedeni olsa da asıl faktör Şengal, kurtarılmasına rağmen halen aralarında Haşdi Şabi ve PKK’nin olduğu farklı silahlı gruplar bölgede hakim. Kaldı ki Şengal’in yönetimi bilindiği gibi Irak hükümetinin kontrolündedir. Dönemsel olarak bölgeden çekileceklerini işlerinin olmadığın söyleseler de bölgeyi boşaltıp, asli unsurlarına bırakmaktan yana değiller. Bu silahlı gruplar, bölgede olduğundan dolayı kamptaki halkımız da menşe bölgelerine dönemiyor. Bununla birlikte Şengal anlaşmasının üzerinden uzun süre geçmesine uygulamadı ve bu anlaşmanın uygulanması da Bağdat’ın sorumluluğundadır. Şu anda tek istediğimiz Şengal’deki durumunun normalleştirilmesidir.”
IKB Avrupa Parlamentosu Temsilcisi Dilawer Ajgeyi ise, hükümet olarak Ezidilerin uluslararası arenada "soykırıma” uğradıklarını kabul edilmesi için tüm çabayı gösterdiklerini dile getirdi.
Dilawer Ajgeyi, "Hükümet bünyesinde gösterdiğimiz çabalar sonucunda, Ezidi sorunu tüm dünyanın gündemine getiriyoruz, özellikle Avrupa Parlamentosu’nda tanınması için ciddi çaba sarfediyoruz ve bu çabalarımız sonucunda da Hollanda ve Belçika Ezidilere yönelik yapılan vahşeti soykırım olarak tanıdı. Bilindiği gibi iki ülkenin diplomatik ve siyasi ağırlığı bulunuyor. İnanıyoruz ki soykırımı tanıyacak ülkelerin sayısı artacaktır” sözlerini kullandı.
Geçen haftalarda Ezidi şahsiyet ve STK yetkililerinden oluşan bir heyet, hazırladıkları talep mektubunu, BM Irak Delegasyonu ve Irak hükümetine sundu. Talepte, özellikle söz konusu yasanın bir an önce hayata geçirilmesi isteniyor.
"Almanya’ya gitmekten başka çaremiz yoktu”
İkisi kız üç çocuk annesi Ehlam T., bir yıl önce yaşam şartlarının kötü olmasından dolayı Almanya’ya giden Ezidi kadınlardan biri.
Independent Türkçe’ye konuşan 36 yaşındaki Ehlam, "Almanya’ya gitmekten başka çaremiz yoktu. Irak’ta teröristlerden kurtarıldıktan sonra dört yıl çok zor şartlarda yaşadık. Çocuklarım eğitimden mahrum kalmamalıydı. Sözü edilen yasada IŞİD’in esaretinden kaldığı süre nedeniyle okuldan uzak kalan çocuklarımıza da eğitim verilmesi de var ancak bu yasa uygulanana kadar çocuklarımız daha fazla okuldan uzaklaşacaktı. Şu andaki şartlara bakınca nasıl Irak’taki yetkililere ve sisteme güvenip dönebiliriz” diyor.
2018 yılında Suriye’de IŞİD’den 20 bin dolar karşılığında kurtarılan Ehlam, "Şayet, Irak’a döndüğümüzde aylık bir maaş, çocuklarıma eğitim ve kalacağımız bir ev verilmesi halinde çocuklarımla vatanıma dönmeye hazırım” diyerek, sözlerine şunları ekliyor:
"Yasanın bir an önce uygulanmasını istiyoruz. Ancak ne yazık ki yetkililer konuşmaktan başka bir şey yapmıyor. İlk bu yasadan söz ettiklerinde heyecanlandık, çok sevindik şu anda ise yasanın uygulanacağından şüpheliyim.”
Irak hükümeti, geçen ay yasanın uygulanması kapsamındaki ilk adımı Ezidi kadın Sarab Alias'ı Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlığı Mağdur İşleri Müdürlüğü'ne atayarak hayata geçirse de Ezidi toplumunun büyük büyük bölümü yasanın hayata geçirilmesi konusunda şüpheli.
Yasanın hayata geçirilmesinde ciddi aksaklıkların olduğu görüşünde olan Sarab Alias, "Geçtiğimiz haftalarda, Federal Bakanlar Kurulu tarafından verilen idari talimatla Bağdat'a geldim ve özel idari işlemler tamamlandı. Resmi olarak Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlığı Hayatta Kalanların İşleri Müdürü oldum. Irak Parlamentosu, Mart 2021'de onayladığı bu yasaya göre, yasal idari çalışmaların üç ay içinde başlatılması ve uygulanması gerekiyor. Hâlihazırda uygulamaya konulan ilk yasal adım bu göreve atanmamdır. Mevcut durumda müdürlüğümüzün belirli bir yerde bürosu yok ve bunun Musul veya Şengal ilçesinde olması bekleniyor. Bizde bir grup çalışan ve diğerleriyle birlikte büro vermelerini istedik. Amacımız kurtarılan tüm vatandaşlarımıza hizmet etmektir” ifadelerini kullandı.
Irak Parlamentosu Ezidi Temsilci Hüseyin Hasan Nermo’da, yasanın uygulanma sürecinin çok ağırdan alındığını şimdiye kadar sadece bir yetkilinin atandığını söylüyor.
Hasan Nermo, "Bu durumu ilgili mercilerle paylaştık ancak dediğim gibi süreç çok ağırdan alınıyor. Çok üzücü bir durum. Irak Cumhurbaşkanı da bu durumdan şikayetçi idi. Yakın zamanda sürecin neden ağırdan alındığına dair denetim yaparak, yasanın uygulanması sürecini hızlandırması talimatı vermesini bekliyoruz. Bu günlerde güzel adımların atılmasını bekliyoruz. IŞİD’den kurtarılanların zararlarının tazmini için yaklaşık 6 milyon dolar ayrılmasını bekliyoruz.”
Ülkede bu yasanın yanı sıra savaş sırasında şehit ve mağdur olan diğer kurbanların da zararı henüz tam olarak tazmin edilmedi.
IŞİD savaşında şehit ve mağdurların maaşlarına ilişkin işlemleri yürüten komiteler, Irak Bakanlar Kurulu Başkanlığı'ndaki Şehitler Vakfı'na bağlı.
"Şimdiye kadar bize verilen diğer vaatler gibi bu vaadin de yerine getirilmeyeceğinden korkuyoruz”
Irak Anayasası 2009 tarihli 20 sayılı "Askeri Harekât, askeri hata ve Terör Operasyonlarından Zarar Görenlerin Tazmin Edilmesi Kanuna” göre, ülkede savaş ve şiddet eylemleri sırasında şehit, kayıp ve kaçırılanların ailelerine tazminat ödenmesi veya uğradıkları zararın türüne göre maaş bağlanmasını içeriyor.
Şehit maaşlarının kabulü ise belirlenen komisyon aracılığıyla işlemler yürütüyor. Bu doğrultuda bu yılın ortasında Şengal’de bir alt komisyon için ofis açıldı.
Örgütün katliamlarına maruz kalan Koço köyünden Nasır Elias, yedi yıldır Duhok'taki Kadia göçmen kampında yaşıyor.
Ağustos 2014'te babasını ve iki ağabeyini kaybeden, annesi ve bir erkek kardeşinin akıbetini bilmeyen Nasır Elias, "Koço'da bulunan toplu mezarlardan birinde babamın ve iki kardeşimin cesedi bulundu. Yetkililer, resmi işlemleri başlatarak, geçen yılın 15 Ağustos'unda bir banka aracılığıyla aylık her biri için bir milyon 200 bin dinar maaş ödeneceğini söylediler. Bu uygulanırsa iyi bir adım olacak, ancak şimdiye kadar bize verilen diğer vaatler gibi bu vaadin de yerine getirilmeyeceğinden korkuyoruz”
Ninova Vali Yardımcısı Ali Ömer Kaabo ise, "Şengal ve çevresinde etkilenenlerin çoğu 2019'da işlemlerine başlandı, bu nedenle tazminatları ertelendi, ancak haklarına kavuşacaklar" sözlerini kullansa da, Ezidi toplumu yetkililerin sözlerini inandırıcı bulmuyor.
© The Independentturkish