Alev Alatlı: CHP sol parti değil, elitist muhafazakar bir partidir

"CHP solculuğunun 'durum politikası' olduğunu düşünürüm. 'Durum komedisi' gibi yani, hadiselerin dayattığı solculuk"

Fotoğraf: AA

Yazar Alev Alatlı, CHP’nin sol bir parti olmadığını vurgularken ana muhalefet partisinin “elitist muhafazakar” olduğunu savundu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Alatlı, Sabah gazetesinden Tuba Kalçık’a verdiği söyleşide “■ Siz sola dair tespitler yapan birisiniz. Türkiye'de sol düşüncenin din ile arasında hep bir mesafesi varmış gibi toplumsal bir algı var... Ne düşünüyorsunuz?” sorusuna şöyle yanıt verdi:

Var tabii. Sovyetler Birliği'nde ateizmin resmi devlet dini olduğunu unutmayın. Yoksul halkların sorunlarını çözmede muhafazakârlara kıyasla çok daha iyi reçeteler önermişti. Velâkin ünlü psikiyatrist Irvin Yalom'un demesiyle, 'dinin büyüsü' diye bir kavram vardır, militanlara "Dine gerekli gereksiz bulaşmayın, haddiniz değildir" mealinde nasihat eder. Kaldı ki, solun önerdiği politikaları izlemek için ateist olmaya gerek yoktu, hele de Türkiye'de. Dini bütün insanlar, ateizm hariç sosyalist politikaları kapitalist politikalardan daha fazla yadırgayacak değillerdi. Hristiyan kökenli militanların Katolik Kilise'si ile sorunları vardı, haklı olarak tavır almışlardı. Türk solu onların koşullarını doğru çözümleyemedi. Deyiş yerindeyse; giysiye bize uyacak şekilde tadilât yapamadı, biz de almadık. "Seni aramıza alırız ama Müslüman kimliğini reddetmen lâzım" gibisinden bir önkoşul nasıl olsun.

Alatlı, “Sol sizce hâlâ aynı nokta mı, değişmedi mi? Mesela CHP…” şeklindeki soruyu da şöyle yanıtlandırdı:

CHP sol bir parti değil. Tespitleri doğru yapmamız lazım. İlle de tanımlamam gerekirse, elitist muhafazakar partidir. CHP solculuğunun 'durum politikası' olduğunu düşünürüm. 'Durum komedisi' gibi yani, hadiselerin dayattığı solculuk.

Alev Alatlı, kendi hayatını anlatırken Türkiye’nin geçmişte çok yoksul, bugün ise "karnı tok" bir ülke olduğunu iddia ederek şunları söyledi:

Hızlı bir ekonomik dönüşüm yaşadık. O kadar hızlı olması da beni korkutuyor. Talepler arttı, kıymet bilinmiyor. Zenginlik ve fakirlik hep vardı ama zenginle fakir arasındaki uçurum bu kadar derin değildi. Zenginler varlıklarını teşhir etmezlerdi. Örneğin, biz dışarıda ekmek bile yemezdik, insanların canı ister diye. Şimdi sergiliyorlar zenginliklerini. Bir de tabii koşullar da eskisi gibi değil. Türkiye'nin karnı doydu. Tokuz, çok şükür. Oysa ben eve çamaşıra gelen bir teyze hatırlarım; çocukları açlıktan ağladığında sussunlar diye dövdüğünü anlatırdı. Abartmış olduğunu düşünmek istiyorum ama gördüklerim doğruluyor. Çok şükür, bugün artık açlıktan ziyade açgözlülük var. Açlık görecelidir, mutlak açlık, alınması gereken günlük besinden mahrum olmaktır. Ben gerçek açlığın ne demek olduğunu bizzat yaşadım, gördüm. O yüzden, siyasi bir söylem olarak açlık Türkiye'nin bugünkü koşullarında inandırıcı gelmiyor. Bir de, bizler komşumuz açken tok uyuyamayan insanlarız. Bizde acından ölen kimse olmaz.

Sabah, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU