Pittsburgh Üniversitesi McGowan Enstitüsü'nde Öğretim Görevlisi ve Enstitüsü Bilim Kurulu Üyesi Doçent Doktor Ergin Koçyıldırım, Kovid-19 virüsünün ilk yüz gününde dünyada, ABD’de ve Türkiye’de yaşananları “Salgının Yüz Günü” adlı belgesel ve kitabında anlattı.
Koçyıldırım, Türkiye’de ilk Kovid-19 vakasının 22 Ocak 2020 tarihinde bulunmasına rağmen yetkililerin saptanan vakayı halktan gizlediğini öne sürdü.
Voice of America'ya açıklamalarda bulunan Koçyıldırım, tüm bilim insanlarının uyarılarına rağmen salgının Türkiye’de şeffaflıkla yönetilmediğini iddia etti.
Türkiye’de ilk resmi Kovid-19 virüsü hastasının 11 Mart tarihinden çok önce bulunduğunu belirten Koçyıldırım şöyle devam etti:
Türkiye'de salgın yönetimi başından beri istenilen şeffaflıkla yürütülmedi. Sayısız skandal yaşandı. Bunların içinde kanımca en önemlisi Türkiye'de tanısı konmuş ilk hastanın aslında resmi olarak duyurulduğu 11 Mart tarihinden çok önce tespit edilmiş olması, 22 Ocak gibi çok erken bir tarihten itibaren yeni hastaların tanılarının konmasına rağmen bunun kamuoyundan saklanmış olması.
"İddiaların doğruluğunu kanıtladım"
Türkiye’de ilk vakanın bir Çinli kadında 22 Ocak’ta tespit edildiğini ve bunun Türkiye’de bir iddia olarak çeşitli medya kuruluşları tarafından ortaya atıldığını belirten Koçyıldırım, "İlk vaka konusunda bazı iddialar atıldı ama üzerine gidilmedi. Yaptığım araştırmada belgelere dayanarak bunun doğruluğunu kanıtladım. Türkiye’den Çin’e gönderilen hastanın bu ülkedeki medya kaynaklarından karantina altında İstanbul’dan gönderilişi ve Çin’de karantina giysileri içindeki sağlık görevlileri tarafından karşılanmasının görüntülerini buldum. Türkiye’de bu durum saklandı. Gizlendi, yetkiler biliyordu ama halk hastalığın daha 2020 ilk ayında kendilerine bu kadar yakın olduğunu bilmiyordu" diye konuştu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Türkiye’de salgın konusunda başından itibaren yetkililerin şeffaf olmadığını belirten Koçyıldırım şunları kaydetti:
Türkiye’de, testlerle ilgili konularda olsun, Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımlamalarının aksine, vaka hasta sayılarının ayrılarak ve gerçek vaka sayısının aylarca saklanarak vatandaşların hastalık algısının değiştirilmesi gibi büyük hatalar yapıldı. Her şeye rağmen, Türkiye'de doğru giden tek şey, fedakarca çalışan sağlık çalışanlarının tüm bu olumsuzluklara rağmen cansiperane tutumları ve halkın sağlığını her şeyden ön planda tutmalarıydı. Bunun tersine Sağlık Bakanı ve Bilim Kurulu da hem itibarından hem de güvenilirliklerinden çok şey kaybetti. Herkes hata yapabilir. Hele bu boyutta bir pandemi esnasında. Ancak yapılan hatalardan ders almak yerine, siyasi, günübirlik ve bilimsel olmayan kararlar yüzünden yanlışlar devam etti.
VOA, Independent Türkçe