Gebeler ve emziren anneler korona sürecinden nasıl etkileniyor?

Doktorlar, hamile kadınlara Kovid-19'a yakalanma riskinin azaltılması için sosyal izolasyon uygulamayı tavsiye ediyor

Fotoğraf: Independent Türkçe

Pandemi süreci birçok kişi için riskli olurken, hamileler için de kolay olmuyor.

Bu nedenle Kovid-19 salgınında hamile kadınlar için, maruziyeti ve riski azaltmak için sosyal izolasyon uygulamayı tavsiye ediyor.  

Hamilelikte meydana gelen değişikliler akciğer kapasitesinin azalması ve bağışıklık sistemindeki değişiklikler nedeniyle hamile kadınların karşılaşıldığı bilinen SARS ve MERS gibi solunum yolu enfeksiyonları gibi ciddi hastalıklar yaşadıkları görüldü. Kovid-19 ile de benzer sonuçlar tahmin ediliyor.

Şiddetli Kovid-19, tedavi edilmezse, fetüsleri etkileyebilecek ve erken doğumlara yani 37 haftadan önce gerçekleşmesine neden olabiliyor. 

Doğumlar nasıl yapılıyor? Bu süreçte sezaryen mi tercih edilmeli?  

Yeni doğum yapan anneler nelerle ilgileniyor, bebeklere özel bir bakım uygulanıyor mu? 
 

aa.jpg
Fotoğraf: AA


Yüksek İhtisas Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı’ndan Dr. Öğr. Üyesi Bora Coşkun, koronavirüs sürecinde eşi doğum yapan bir kadın doğum uzmanı.

Op. Dr. Bora Coşkun, Kovid-19 salgının olduğu süreçte hem gebelerle ilgilendiğini hem de eşinin hamilelik deneyimini geçirdiğini söyledi.

"Bu süreçte iki rolüm vardı" diyen Coşkun, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:

Bir yandan takip ettiğimiz gebelerimizin süreçleriyle ilgili sıkıntı yaşamamak adına stratejiler üretmeye çalışan bir doktor diğer yandan bebeğini sağsalim kucağına almaya çalışan bir baba.

Birkaç hafta sonra sayılar tedirgin edici boyutlara ulaşınca her gün hastaneye gittiğimiz için, artık eşim ve 4 yaşındaki küçük kızım ile evleri ayırmaya karar verdik. Onlar eşimin annesinin evine taşındı. Tam o haftalarda eşim 32 hafta gebeydi.

 

bora buğra.jpg
Bora ve Buğra Coşkun / Fotoğraf: Independent Türkçe


"Eşimin bana en ihtiyacı olan zamanlarda cep telefonundaki video görüntüm kadar yakındım"

Kendisi gibi kadın hastalıkları ve doğum uzmanı olan ikiz kardeşi Buğra Coşkun'un bu süreçte kendi evlerine taşındığını söyleyen Coşkun, "Eşimin bana en ihtiyacı olan zamanlarda cep telefonundaki video görüntüm kadar yakındım maalesef. Ev bomboştu ama sadece maddesel olarak değil. Daha bir ay öncesine kadar doğum ve 4 kişilik yeni hayatımızla ilgili planlar yaparken, hayatta kalma mücadelesinin içinde bulduk kendimizi" dedi.

Süreç içersinde doktor kardeşi Buğra ile yeni düzenlerine odaklandıklarını anlatan Coşkun, sözlerini şöyle sürdürdü:

Artık farklı sorumluluklar da vardı, çamaşır, bulaşık ve ütü gibi. Ama bu pandemi bize yeni bir yetenek kazandırdı. Kardeşimin yemek yapmadaki başarısını fark etmiş olduk. Günlük telaş ile hep şikayet ettiğimiz 'yoğunluğun' ne kadar kıymetli bir şey olduğunu anladık.
 

bora buğra 2 (1).jpg
Bora ve Buğra Coşkun / Fotoğraf: Independent Türkçe


"Aklımızda tek bir şey vardı, sağ salim eve dönebilmek"

Ailesinden ayrı kaldığı yaklaşık bir ayda eşinin doğum vakti geldiğinde Coşkun, nelere dikkat ettiğini şu sözlerle dile getirdi:

Sokağa çıkma yasağı olan bir gündü. Doğumdan 5 gün önce kendimi karantinaya aldım, Kovid testim negatif çıkınca eşimle buluştuk. İkimiz sabah erkenden hastaneye gittik. Oda süsü, fotoğraflar ve yakınlarımızın hiçbiri yoktu. Aklımızda tek bir şey vardı, sağsalim eve dönebilmek.


Coşkun, "Şükürler olsun minik Alya kucağımızdaydı. Bir hafta ben de onlarla kaldım. İki küçük kızımı doya doya kokladım. Sayılı zaman çabuk geçer, hastaneye dönmem gerekince bir daha evleri ayırdık" dedi.
 

bora (1).jpg
Coşkun çifti ile 4 yaşındaki kızları Ela ve yeni doğan kızları Alya  / Fotoğraf: Independent Türkçe


"Bir arada olmanın kıymetini hepimize öğretti bu süreç"

Eşinden, kızından ve yeni doğan bebeğinden ayrı kalmak zorunda olmayı "tarifi en az yaşaması kadar zor bir duygu" olarak tanımlayan Coşkun, "Ama size ihtiyacı olanları bırakma fikri de en az o kadar zor. Bir yandan yeni hayatlar dünyaya gelmeye devam ediyor. Doğumlar beklemez. Hastaneye her gidişimiz, içinde korku ve kaygıyla yoğurulmuş değişik duygular verdi ve vermeye devam ediyor" diye konuştu.

"Yaklaşık 2 ay ayrı kaldıktan sonra 'yeni normal' bizim eve de geldi" diyen Coşkun, şunları söyledi:

Tekrar birlikteydik; ama eskisi gibi değil, mesafeli. Alışması çok kolay bir hayat tarzı değil ama alışmamız gerekli. Birçok açıdan zor. En zor yanlarından biri 4 yaşındaki kızım Ela'ya bu durumu açıklamak oldu. Bir arada olmanın kıymetini hepimize öğretti bu süreç sanırım.


"Şüpheli, olası veya teyit edilmiş Kovid‐19 enfeksiyonu vakaları için doğum ideal olarak negatif basınç izolasyon odasında yapılmalı"

Hamileliğin, kadınları viral solunum yolu enfeksiyonuna yatkın hale getiren fizyolojik bir durum olduğuna dikkat çeken Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) Başkanı Prof. Dr. Ateş Karateke, “Bağışıklık ve kardiyopulmoner sistemlerde fizyolojik değişiklikler nedeniyle, hamile kadınların solunum yolu virüsleri ile enfeksiyondan sonra şiddetli hastalık geliştirme olasılığı daha yüksek. SARS ‐ CoV ve MERS ‐ CoV'nin hamilelik sırasında endotrakeal entübasyon ihtiyacı, yoğun bakım ünitesine kabul, böbrek yetmezliği ve ölüm de dahil olmak üzere ciddi komplikasyonlardan sorumlu olduğu biliniyor” dedi.

Bununla birlikte, şu anda, hamile kadınların Kovid-19 enfeksiyonuna karşı daha duyarlı olduklarına veya Kovid-19 enfeksiyonu olanların şiddetli pnömoniye daha yatkın olduğuna dair bir kanıt olmadığını dile getiren Prof. Dr. Karateke, şöyle devam etti:

Kovid-19 enfeksiyonunun hamile kadınlar, fetal ve neonatal sonuçlar üzerindeki potansiyel etkisiyle ilgili endişeler var. Bu nedenle, gebe kadınlar Kovid-19 enfeksiyonun önleme, teşhis ve tedavi ile ilgili özellikle dikkat edilmesi gereken hassas grupta yer alıyor.

Kovid-19 enfeksiyonunu, maternal oksijenasyonun iyileştirilmesine ihtiyaç duyulmadığı sürece doğum için bir endikasyon değil. Şüpheli, olası ve teyit edilmiş Kovid-19 enfeksiyonu vakaları için doğum ideal olarak negatif basınç izolasyon odasında yapılmalı.

Şüpheli, olası ya da onaylanmış Kovid-19 hastaları için doğumda risk maruziyetini azaltmak için doğuma eşlik eden personel sayısını mümkün olduğunca az sayıda tutmak gerekir.


Prof. Karateke, “Zamanlama ve doğum şekli, esas olarak hastanın klinik durumuna, gebelik yaşına ve fetal duruma bağlı olarak kişiselleştirilmeli. Şüpheli  olası ya da doğrulanmış Kovid hastalarında normal doğum tavsiye edilmeyen değil ve annenin durumu stabil ise sezaryen daha çok doğum sonrası dönem nedeniyle yapılmalı. Cerrahi maske takarken aktif itmenin kadının başarması zor olabileceğinden dolayı doğumun ikinci evresini kısaltmak için müdahaleli doğum yaptırılabilir” diye konuştu.
 

Prof. Dr. Ateş Karateke.jpg
Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) Başkanı Prof. Dr. Ateş Karateke / Fotoğraf: Independent Türkçe


"Septik şok, akut organ yetmezliği veya fetal sıkıntı halinde acil sezaryenle doğum yaptırılmalı" vurgusu yapan Prof. Karateke, hastanın klinik durumuna bağlı olarak tercihen bölgesel anestezi veya gerekirse ikinci planda genel anestezi altında sezaryen düşünülebileceğini sözlerine ekledi.
 

aa2.jpg
Fotoğraf: AA


"Emziren anneler bebeğe dokunmadan önce ellerini yıkadıklarından ve üç katlı cerrahi maske taktıklarından emin olmalı"

“Şüpheli, olası ve onaylanmış maternal Kovid-19 enfeksiyonu vakalarının yenidoğan yönetimi ile ilgili olarak, göbek kordonu derhal klemplenmeli” diyen Karateke, temas önlemlerinin, anne Kovid-19 için negatif test edilene kadar doğum sonrası dönemde sürdürülmesi gerektiğini söyledi.

Günümüzde emzirmenin güvenliği ve anne ile bebek ayrılması ihtiyacı konusunda yetersiz kanıt bulunduğuna dikkat çeken Prof. Karateke, szölerin, şöyle sürdürdü:

Anne ciddi veya kritik bir hasta ise, süt üretimini sürdürmek için anne sütünü göğüs pompası ile sağmalı ve her pompalamadan sonra, cihaz üreticinin önerilerine göre iyice yıkanmalı. Hastanın belirtisi yoksa veya hafif derecede etkilenirse, emzirme anne tarafından düşünülebilir.

Asıl sorun virüsün anne sütü yerine solunum damlacıkları ile bulaşabileceğinden, emziren anneler bebeğe dokunmadan önce ellerini yıkadıklarından ve üç katlı cerrahi maske taktıklarından emin olmalı.

Anne ve yenidoğan aynı odada bulunursa, bebek karyolası annenin yatağından en az 2 metre uzakta tutulmalı ve perde gibi fiziksel bir bariyer kullanılabilir.


"Hamile kadınlar anksiyete ve depresyon için yüksek risk altında bulunuyor"

Prof. Karateke, “Hamile kadınlar anksiyete ve depresyon için yüksek risk altında bulunuyor. Anne Kovid-19 enfeksiyonu ile tanımlandıktan sonra, anne ve fetusun sağlığına zararlı çeşitli derecelerde psikiyatrik belirtiler gösterebilirler. Anne ve bebek ayrılması, erken bağlanmayı ve laktasyon oluşumunu engelleyebilir” dedi.

Bu faktörlerin, doğum sonrası dönemde anneler için kaçınılmaz olarak ek strese neden olacağını belirten Karateke, “Kovid-19 pandemi sürecinde sağlık çalışanları hastanın zihinsel sağlığı dahil her açıdan hastalara ek önem vermeli” uyarısında bulundu. 
 

AFP.jpg
Fotoğraf: AFP


"Kovid-19 hastası veya şüpheli bir hasta ise, bunlara mutlaka ve mutlaka sezeryanla doğum öneriliyor"

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. S. Cansun Demir, koronavirüs pandemisinde yapılamayan; ancak belki bundan sonra yapılması daha kolay olabilecek şu önerilerde bulundu:

Doğum için gelen her hastanın Amerika Birleşik Devletleri'nde olduğu gibi PCR  ya da başka yöntemlerle Kovid-19 açısından taşıyıcı hasta olup olmadıklarının değerlendirilmesi çok önemli.

İlk önerim doğumhaneye gelen doğum hastasının hepsine Kovid-19 var mı yok mu bakılmalı. Çünkü, Kovid-19 hastası olup olmaması çok önemli. Kovid-19 hastası veya şüpheli bir hasta ise, bunlara mutlaka ve mutlaka sezeryanla doğum öneriliyor.

 

Cansun demir.jpg
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. S. Cansun Demir


Sezeryanın, hastanın doğum sırasında ıkınma süresindeki virüs salgılaması riskini azalttığını belirten Prof. Dr. Demir, “Böylece doğum ekibinin de daha az enfekte olma olasılığı söz konusu oluyor. Bunun dışında hastalar, eğer Kovid-19 pozitif ise, annenin emzirmesi için değişik görüşler var. Kimisi emzirmeyi kısıtlıyor, kimisi emzirmenin bir sakıncası olmadığını söylüyor. Ama eğer anne emzirmeyi tercih ediyorsa mutlaka maske kullanarak bebeğini, ellerini yıkadıktan sonra emzirmesi ve emzirme dışında bebeğin farklı bir yerde bakılmasın da fayda var diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
 

aa1.jpg
Fotoğraf: AA


"Kovid-19 süresince en çok gördüğümüz erken doğum durumu oluyor"

Kovid-19 pozitif gebelerin içerisinde banyo ve tuvaleti olan tek kişilik, mümkünse negatif basınçlı izole odalarda takip edildiğini belirten Ordu Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi ve Perinatoloji uzmanı Doç. Dr. Hakan Timur,  şunları söyledi:

Bu hastaların doğum eylemleri sabit bir ebe ve doktor tarafından takip ediliyor. Uygun şartlar sağlanırsa, hastanın genel durumu iyi ise, nefes darlığı, kan gazlarında ki oksijen miktarı normalse, ciddi bir düşkünlüğü yok ve doğum yaptıracak sağlık çalışanlarının fiziksel ortamı, kişisel koruyucu ekipmanları tam ise ve tabii ki normal doğuma engel olacak bir durumu yok ise normal doğuma bırakılabilir.

Sezeryana aldıkları hastaların genellikle normal doğum eforunu kaldıramayacak kadar düşkün hastalar, bebeğin hemen doğması gereken durumlar ve doğum sonrasının düşünüldüğü nedenli durumlar olduğunu kaydeden Doç. Dr. Hakan Timur, "Covid-19 süresince en çok gördüğümüz gebelik komplikasyonu preterm eylem dediğimiz erken doğum durumu oluyor.  Kovid-19 hastası yoğun bakıma solunum sıkıntısı nedenli veya hastalığın diğer komplikasyon nedenliyle girmiş ise, onu hemen doğurtmak gibi bir durum her zaman fayda sağlamayabilir. Hastanın stabilleşmesini beklemek gerekir. Yani yoğun bakımdaki Kovid-19 gebe eşittir, doğum değildir" dedi.
 

Hakan timur .jpg
Ordu Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi ve Perinatoloji uzmanı Doç. Dr. Hakan Timur


Şu ana kadar literatürde yenidoğmuş bebeklere doğum sırasında virüsün geçtiğine dair birkaç yayın bildirildiğini hatırlatan  Doç. Dr. Timur, bu geçişin ise spesifik olarak doğum şekliyle ilişkisi gösterilemediğini vurguladı.

Kovid-19'lu bir gebeden doğan bebekle ilgili ise Doç. Dr. Hakan Timur, şunları söyledi:

Doğum sırasından geçişi en aza indirmek için göbek kordonu geç klemplenmemeli. Doğum sonrası bebeğin genel durumu iyi ise bebek yıkanabilir. Kovid-19 tanılı anneden doğan bebek , diğer bebeklerden farklı bir alanda takip edilmeli.

Kovid-19 tanılı anneden doğan bebek şayet annenin genel durumu iyi ise, gerekli önlemleri alarak, maske takarak ve el hijyenine dikkat ederek, anne sütünün faydalarını göz önünde bulundurarak emzirebilir.

Timur, “Kovid-19 tanılı bir anneden doğan bebeğe PCR testi yapılır, bu test mümkün olduğunca ilk 24 saat içerisinde bebeğin nazofarenk ve boğazından alınmalı. Şayet anne ile bebek ikisi de pozitif ise, hastanedeki tedavilerinin ardından taburcu olduktan sonra 14 gün izolasyon süresine tabi tutulurlar” dedi.


"Ülkemizde gerçekleşen 1 milyon 200 bin doğum, Kovid-19'un gebelerin önemli bir kısmı için ciddi tehdit oluşturduğunu gösteriyor" 

Gebe kadınların ne sıklıkta Kovid-19 enfeksiyonu geçirdiği ve bunun maternal ve fetal etkileri halen net olmadığını söyleyen Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Üyesi Prof. Dr. Polat Dursun, şunları söyledi:

Gebelik immünolojisi normal kadınlardan çok farklı. Gebelikte, gebeliğin değişik dönemlerinde farklı bölgesel ve sistemik bağışıklıkta değişiklikler olur. Gebelikte annede enfeksiyonlara yatkınlık arar. Üst solunum sisteminde artan östrojen ve progesteronun etkisi ile gebe kadınların oksijen yetmezliğiye toleransını azaltır ve solunum yolu enfeksiyonlarına karşı daha hassas bir hale getirir.


Prof. Dr. Polat Dursun, geçmişteki koronavirüs endemilerine bakıldığında koronavirüslerinin gebelikte spontan abortus, premetüre doğum ve intrauterin gelişme geriliği yaptığına dair bilimsel yayınlar mevcut olduğunu söyledi.
 

polat dursun.jpg
Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Üyesi Prof. Dr. Polat Dursun / Fotoğraf: Independent Türkçe


Bugüne kadar yapılan çalışmalarda bebeğe SARS-COV-2 virüsünün geçtiğinin gösterilmemiş olmasına rağmen Choi ve arkadaşlarının yaptığı çalışmaya göre, fetüs üzerinde otizm benzeri bir klinik tablo oluşturabileceğini ileri sürdüğünü aktaran Prof. Dursun, "Kovid-19'un erken doğumu artırdığı gösterildi" dedi.

"Ayrıca Kovid-19 un sebep olduğu, annede aşırı ateş, dikkat eksikliği ve hiperaktivite semptomlarına da sebep olabiliyor"  diyen Prof. Dursun, şunları kaydetti:

Gebelikte Kovid-19 enfeksiyonun seyri ve komplikasyonları henüz halen net bilinmiyor. Gebe kadınlarla ilgili rakamlar dünyada ve ülkemizde halen net değil ve bununla ilgili yayınlar henüz yayınlanmadı. Ülkemizde her yıl yaklaşık 1 milyon 200 bin doğum gerçekleşiyor. Bu rakamlar Kovid-19 enfeksiyonun gebelerin önemli bir kısmı için ciddi tehdit oluşturduğunu gösteriyor.


"Hastaların yüzde 92'si sezaryen ile yüzde 87i normal doğum ile doğurdu"

Nisan 2020 içinde yayınlanan bir bilimsel derlemede literatürde yayımlanmış değişik makalelerde toplam 108 Kovid-19 enfeksiyonu geçiren gebe ve bunların maternal ve fetal sonuçları değerlendirildiğini belirten Dursun, “Yayımlanan makalelerde Kovid-19 enfeksiyonu geçiren gebelerin yaşı 29-32 arasında değişiyor ve çoğunluğu hamileliğin son üç ayında tanı aldı” dedi.
 

trt.jpg
Fotoğraf: TRT


Prof. Dursun, "Gebelerin yüzde 20’si erken gebelik haftalarında başvurmuş ve bu erken gebelikte Kovid-19 tanısı alan gebelerin tamamı ciddi bir komplikasyon olmadan taburcu edildi. 37 haftadan önce doğum yüzde 42 oranında olarak hesaplanıyor" şeklinde konuştu.

Gebelerde gebelik zehirlenmesi, hamilelik diyabeti, plasenta previa gibi değişik komplikasyonların görüldüğünü aktaran Prof. Dursun, sözlerine şöyle devam etti:

Hastaların büyük çoğunluğu yüzde 92‘si sezaryen ile yüzde 8’i normal doğum ile doğurdu. Sezaryenlerin büyük bir kısmı fetal distress endikasyonu ile yapıldı.

108 gebelikten doğan ve sonuçları tespit edilebilen 75 yenidoğan içinde sadece 1 yenidoğan SARS-COV-2 pozitif olarak bildirildi. Bu yenidoğanda geçici lenfositopeni ve karaciğer fonksiyon bozukluğu ile seyretti, bu yenidoğan sorunsuz taburcu edildi.

Diğer serilerde bildirilen SARS-COV-2 pozitif yenidoğanların tamamında değişik komplikasyonlar olmakla birlikte tamamen iyileşme bildirildi. Fetusa intrauterin SARS-COV-2 bulaşması hiçbir çalışmada ispatlanamadı.


"Doğum sırasında anne maske takmalı"

Kovid-19’lu bir gebede sezaryen yapılacaksa anestezi tipinin dikkatle seçilmesi gerektini vurgulayan Dursun, “Durum stabil ise ekibin solunum yolu ile temasını azaltmak açısından lokal anestezi tercih edilebilir. Yapılan bir araştırmada kadınların vajinal ve servikal sekresyonlarında SARS-COV-2 tespit edilmedi.  

"Genel yaklaşım doğum şekline doğumsal endikasyonlara göre karar vermek şeklinde, bununla birlikte hastaların büyük bir kısmı sezaryen ile doğuruyor"  diyen Prof. Dursun, sözlerini şöyle sonlandırdı:

Özellikle ciddi bulguları olan hastaların Covid-19 yönetiminde deneyimli mikrobiyolog, enfeksiyon hastalıkları uzmanı, anestezist, yoğun bakım uzmanı, göğüs hastalıkları uzmanı, yenidoğan uzmanı  ve diğer bölümlerin ulaşılabildiği hastanelerde tedavi edilmesi gerekli. Tedaviyi veren tüm medikal ekip N95 maske, siper, tulum ve eldiven giymeli. Doğum sırasında anne maske takmalı.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU