Şeytan Ayetleri’nden 30 Yıl Sonra: Dengeli ama birden ısınan bir belgesel

Belgeselde küresel protestolara yol açarak 59 kişinin ölümüne sebep olan Salman Rüşdi’nin kitabının etkilerinin her iki tarafta nasıl iz bıraktığı irdeleniyor

Pakistanlı genç Müslüman gazeteci Mübin Ezher Salman Rüşdi'nin Şeytan Ayetleri kitabı ile ilgili olaylarla ilgisi bulunanların çoğunun izini sürdü

Fotoğraf: The Independent 

Pakistanlı genç bir Müslüman gazetecinin Salman Rüşdi olayının mirasına dair yaptığı belgesel başlangıçta iyi bir fikir gibi görünmüş olmalı.

BBC’nin Asya Ağı programında canlı yayın sunuculuğu yapan Mübin Ezher,  1988’de Salman Rüşdi'nin Şeytan Ayetleri adlı kitabı yayımlandığında küçük bir çocuktu ve İran Dini Lideri Ayetullah Humeyni’nin bu kitabın yazarı için verdiği idam fetvasından habersizdi.

Şeytan Ayetleri’nden 30 Yıl Sonra (BBC2) belgeselinin çok sayıda görgü tanığı ve güncel haberlere dair video görüntüleriyle açıkladığı üzere, bu olay ilgili tüm taraflar için çirkin ve travmatikti. Bu belgesele göre küresel isyan dalgalarının sakinleştiği bir dönemde yaklaşık 59 kişi yaşamını yitirdi.

Ezher ve belgeselin yapımcıları olayla ilgisi bulunanların çoğunun izini sürdü ve bugünden bakıldığında meseleyi nasıl anlamlandırdıklarını sordu. Elbette Ayetullah artık bizimle değil ve Salman Rüşdi hala gözlerden ırak. Ancak halk arasında internet üzerinden röportaja hazır olan olaya da dahil olmuş birçok başrol oyuncusu var.

 

 

Örneğin Matthew Collins'i ele alalım. O zamanlar genç bir Ulusal Cephe (NF) (İngiltere’de küçük, radikal, faşist bir parti çn.)  aktivistiydi, zaman içinde her açıdan olgunlaştı, şimdi ırksal eşitlik için mücadele ediyor. Ezher filmde, Parlamento Meydanı’nı dolaşırken, 30 yıl öncesinin olaylarını, beyaz “ulusçular”, polis ve Müslüman protestocular arasındaki kanlı çatışmaları yeniden yaşıyor. NF için bunun zor bir iş olduğunu açıklıyor, çünkü NF’nin ilgilendiği kadarıyla hem Rüşdi hem de protestocular yanlış renklerdi. Ayrıca, Ulusal Cephe, o kadar da özgür ifade meraklısı değildi (kendi işine gelmesi durumu haricinde). Bu nedenle, ne tarafta yer almaları gerektiğinden emin değillerdi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

O veya arkadaşları Şeytan Ayetleri'ni hiç okudu mu? “Ulusal Cephe'deydim. Kitapları okumadık. ”

Belgeseli çeken Ezher, aynı zamanda olayları ilk kıvılcımını çakan adamın izini sürüyor.

Özellikle geniş çaplı ırkçılıktan kendisini mağdur hisseden Müslüman topluluğun İngiltere’de düzenlendiği bir gösteriydi bu. Bilhassa da İngiltere’nin nuhu nebiden kalma dine hakaret yasalarının sadece Hıristiyanlığı korumasına bir itirazdı.

Aslında Ahmed, İngiltere’de böylesi kargaşa yaratan 1988-89 olaylarına dair pişmanlık duymuyor. Ancak, ne zaman ki iki İngiliz Müslüman, Rüşdi’ye rahat vermemek için Ayetullah’ın yardımını almaya Tahran’a gitmiş, işte o zaman olaylar küresel bir hal almış.Sonunda sözüm ona yeryüzündeki her bir Müslüman’ı bağlayan bir infaz emri fetvasının Rüşdi için verilmesiyle istediklerini almışlar.

 

 

Belgeselin finalinde her şeyin biraz hararetlendiği kısımları dışarıda bırakırsak Ezher, olayın etkilerine dair tüm tartışmaları dengeli ve ölçülü bir şekilde ele almış.

Film senaryosunda barış yanlısı Ezher’in 2019’da Bradford’a gitmesi ve rastgele Müslümanlara Şeytan Ayetleri’nin bir kopyasıyla yanaşmasında ince bir ironi var. Kasten ya da değil bu kesinlikle kışkırtıcı bir davranış. Ezher kitabı burunlarına sokup hakaretamiz ifadeleri gösterene kadar gençler kitabı ya hiç duymamış ya da içeriğinden şöyle böyle haberdar. Hatta pek çoğu onu Peygamber Muhammed hakkında kaba bir alay sanıyor. Gençler çok geçmeden iğrendirici içeriğin farkına varıyor ve dehşete düşüyor. Bu yüzden asıl protestoculardan birinin, kitabı eline aldığında olayı yeniden canlandırıyormuş gibi onu kavrar kavramaz parçalara ayırması hiç de şaşırtıcı değil. Çok geçmeden sayfalar kendisini alevler arasında buluyor.

Nihayetinde Ezher çok beylik bir sonuca varıyor; mesele kitabın yasaklanması ya da yakılması değil. Birmingham’daki yanlış yola sapmış insanları radikal fikirlerden kurtarmaya çalışan Shahid Butt adında eski bir cihatçının belgeselde söyledikleri bana daha fazla şey ifade ediyor.  Ona göre, 1989’daki bir diğer isyancı olan Rüşdi, kelimenin tam anlamıyla “aşağılık bir herif”. Butt şöyle diyor: “Milyarlarca insanı aşağılama ve hakaret etmenin şöhret kazanmanın tek yolu olduğunu sanıyorsanız siz ne tür bir yazar ya da akademisyensiniz. Bütün marifetiniz bu mu?"

Günümüzün nefret karşıtı yasaları gereğince Rüşdi’nin bu aptalca ve çocukça kitabı yasaklanmalıdır. Şeytan Ayetleri’nin bir otobüs durağındaki ırkçı bir duvar yazısından farkı yok. Müslümanlara saygımdan ya da Rüşdi’den haz etmediğimden değil sırf sıkıcı olduğu için bu kitabı evimde bulundurmazdım. Hatta onu yakmaya bile istekli olurdum. Sonuçta burası özgür bir ülke.


 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/arts-entertainment/tv

Independent Türkçe için çeviren: Büşra Kırkpınar

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU