Önce ateş edip sonra nişan almak

Ateş edip sonra nişan almak sadece bir hata değil felaketlere yol açan bir yöntemdir

Fotoğraf: AA

"Ateş edip sonra nişan almak" felaketlere yol açan bir Filistinli, Arap ve uluslararası olgudur.

Bu ölümcül olgudan hiçbir karar sahibi kurtulamadı. Bu tip durumların hepsinde zarar kârdan çok daha büyük oldu. Tabi eğer ortada bir kâr varsa.

Büyük güçler düzeyinde, Sovyetler Birliği bu hatayı Afganistan’a doğaçlama bir biçimde müdahale ettiğinde yaptı.

Sonuç olarak bu müdahale, adı eski Sovyetler Birliği haline gelen büyük devletin çöküşünün ana nedenlerinden biri oldu.

ABD ise bu hataya, yeni yönetimi 11 Eylül 2001 saldırıları karşısında ne yapacağını bilemeyip silahlarının namlularını birden fazla yöne çevirdiğinde düştü.

ABD’nin nişan almadan ateş etmesinin ne kadar kurban ve kayıplara neden olduğunu biliyoruz.

Arap dünyamıza gelince, bu ilkeye dayanan hadiseler saymakta zorlanacağımız kadar çoktur.

Çünkü bu bazı kararlarla ilgili kısmi bir durum olmaktan ziyade göreceli olarak çok ender kararların kendisi dışında kaldığı daimî bir durumdur.

Beni bu konuda yazmaya iten husus (zira her zaman Filistin meselesi hakkında yazmayı tercih etmişimdir) Filistin Devlet Başkanı tarafından imzalanan ve resmi gazetede yayımlanan yani hemen yürürlüğe girmesi amaçlanan bir kararnamedir.

Bu kararname yayımlandığında insanlar tarafından oybirliği ile reddedildi. Politik, ekonomik, sendika ve halk güçleri kendisini kınamakta adeta yarıştılar.

Devlet Başkanı Mahmud Abbas, bu kapsamlı itiraz nedeniyle kararnameyi iptal etmek zorunda kaldı.

Ünlü bir anekdot şöyle der:

Üç sözcükten oluşan bir cümledeki dört hatayı bul.


Bu anekdot, açıklanan ve birkaç gün içinde iptal edilen kararnameye çok uyuyor.

Halihazırda Filistinliler, gelirlerinde keskin bir düşüşten muzdaripler. Bu, hükümeti borç almak, sonra sonu gelmeyecek biçimde yine borç almak için bankalara başvurmaya zorladı.

Filistin yönetimi zaten normal şartlarda çökmüş olan sağlık sisteminin daha da çökmesini engellemek adına 1 şikelden başlayan bağışlar toplamak için “Vakfet Iz” (İzzetli Duruş) adını verdiği bir para fonu da kurdu.

Ancak bu fon, kararname nedeniyle gergin olan bir ortamda kurulduğunda insanların, bir üst düzey memurlar ordusunun maaşlarının artırılmasına yönelik tutumları nasıl olabilirdi?

Böyle bir karardan sonra kim bağışta bulunmak ister?

Bugün yayımlanan bir karar ya da kararnameden bir sonraki gün geri adım atılacaksa, bundan sonra hep böyle olmayacağını ne garanti edebilir?

Bu sadece bir hata değil, bir ülkeyi yönetme yaklaşımıdır.

Filistinliler, genişlemeyip aksine daima daralan bir şişenin ağzında sıkışmış gibi göründüklerini herkesten daha iyi bilirken, vatandaşlar nasıl işlerin iyi gittiğine inanabilirler?

Gelecek günlerde ve krizlerde kemer sıkma politikası kapsamında kendi maaşlarında kesintiler yapılıp yarı yarıya azaltılırken ve ulusal nedenlerle kendilerinden buna razı olmaları istenirken, üstlerinin maaşlarının nedensiz yere artmasına 170 bin memur nasıl sessiz kalabilir?

Yüzyılın Anlaşması kapıda dururken ve zaten açık olan gediklerin yanı sıra Filistin duvarında bir gediğin daha açılmasını beklerken, kendisine karşı direnme söylemlerinin ve başarısız olacağına dair inancın güvenirliği nerede kaldı?

Kurumların, özellikle de seçilmiş olanların ve kararların alımı ile uygulanması alanında bağlı olunan sağlam ve yasal mekanizmaların yokluğunda Filistinliler arasında böyle bir tartışmanın alevlenmesi bile bizatihi felakettir.

Ateş edip sonra nişan almak sadece bir hata değil felaketlere yol açan bir yöntemdir.

Filistin’in durumunda var olan tek olumluluk, her kapıdan sonra daha güçlü sihirli bir kapının varlığıdır.

Bu kapı, kendini yeniden inşa etme ve yapıları hala mevcut olan kurumları yeniden başlatma, donukluk ve yenilenmeme nedeniyle giderek gerileyen siyasi sistemin restorasyonu olanağıdır.

İhmal edilen bu kapının en iyi yönü, anahtarlarının ve kilidinin sadece Filistinlilerin elinde olmasıdır.

Atalet sahipleri ve donukluğun hizmetkarları bu kapıdan girişi engellemek için ne kadar zorluklar çıkarmaya çalışsalar da açık ve net bir gerçek bize şunu söylemektedir:

Adımlarımızı iyi hesaplayıp, Filistin halkının hem ülke içinde hem de dışındaki muazzam gücünü bir araya getirmeyi başarır ve kendisini doğru bir şekilde kullanırsak, ihmal ettiğimiz ve ihmal etmeyi sürdürdüğümüz kapının en kolay, bugünümüz ve geleceğimizde en etkili kapı olduğu ortaya çıkacaktır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Mustafa Yıldız

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU