Çin’in Vuhan kentinde tespit edildikten sonra dünya çapında yayılan yeni koronavirüs salgını tüm önlemlere rağmen etkisini sürdürüyor.
Ancak salgından sadece insanların etkilenmediği düşünülüyor. Hong Kong’ta iki köpeğin koronavirüsle enfekte olduğu iddialarının ardından kedilerin de Kovid-19 olabileceği öne sürüldü. Birkaç gün önce Belçika Sağlık Bakanlığı’nın Kovid-19 Kriz Merkezi, bir kedinin sahibinden koronavirüs kaptığını duyurdu.
Buna göre kedinin sahibinin koronavirüs testi kısa süre önce pozitif çıkmıştı. Kedinin de bir hafta sonra solunum güçlüğü ve ishal gibi semptomlar gösterdiği bildirildi. Daha sonra kedinin dışkı ve kusmuk örneğinde virüs genomu tespit edildi.
Böylece evcil hayvanlardan hastalık kapmaktan korkan insanların yanına evcil hayvanlarına hastalık bulaştırmaktan korkanlar da eklendi. Peki kediler konusunda ne kadar endişelenmeliyiz?
Cambridge Üniversitesi’nden Viral İmmünoloji ve Veterinerlik bölümlerinde araştırma görevlisi Sarah L. Caddy, bu soruya bir yazıyla yanıt verdi.
ScienceAlert’ün The Conversation’dan aktardığı yazıda öncelikle kedilere özgü koronavirüslere değinildi:
Birçok kişi, kedide tespit edilen koronavirüsün gerçekten SARS-CoV-2 mi olduğu, yoksa yıllardır dünya çapındaki kedileri enfekte eden, onlara özgü bir koronavirüs mü olduğunu soruyor.
Caddy’ye göre kedi koronavirüsü iki şekilde bulunuyor: Biri hafif bir mide-bağırsak hastalığına neden oluyor. Diğeri ise FIP (feline infectious peritonitis) olarak bilinen ölümcül bir hastalığa sebebiyet veriyor.
Öte yandan kedi koronavirüsleri, genetik düzeyde SARS-COV-2’den epey farklı görünüyor. Bu da söz konusu testin (doğru test olduğu sürece) iki virüsü kolayca ayırabileceği anlamına geliyor.
Standart SARS-COV-2 testinin sadece virüs genomu tespit ettiğini söyleyen Caddy, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu testin bulaşıcı veya "canlı" virüs partiküllerini tespit etmediğini akılda tutmak çok önemli. Bu nedenle kedide bulunan viral genomun kendini kopyalayabilecek bir partikülden olup olmadığını söylemek imkansız. Bulaşıcılığı göstermek için daha fazla teste ihtiyaç var.
Caddy ayrıca, “Kedinin kontamine olmuş (virüsle kirlenmiş) yiyecekleri yemesi ve virüsün bağırsaklarından basitçe geçmesi mümkün. Kedide büyük miktarda genetik materyal tespit edilmesi bu açıklamayı saf dışı bırakabilirdi ama buna dair veriler yayımlanmadı” ifadelerini kullandı.
Yeni koronavirüs vakası olarak kabul edilen iki köpekte Kovid-19’la ilgili belirgin bir klinik bulguya rastlanmamıştı. Ancak söz konusu kedinin ishal ve kusma gibi semptomlar gösterdiği biliniyor.
Öte yandan Caddy, kedilerdeki bu belirtilerin pek çok farklı nedeni olabileceğini belirtiyor:
Bu vakanın herhangi bir klinik detayını bilmeden hastalıktan Kovid-19 virüsünün sorumlu olduğunu veya bunun sadece üzücü bir tesadüf olduğunu söyleyemeyiz.
Caddy ayrıca, 30 Mart itibarıyla dünya çapında 720 bin koronavirüs vakası olduğunu hatırlatıyor. Buna göre eğer hastalık evcil hayvanlara kolayca bulaşsaydı şimdiye kadar haberimiz olurdu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Today.com’da yer alan habere göre ABD merkezli, çok uluslu hayvancılık şirketi Idexx Laboratories’in gerçekleştirdiği bir incelemede binlerce hayvan, yeni koronavirüs için test edilmişti.
Veterinerlerin, Güney Kore ve 50 ABD eyaletindeki kedi, köpek ve atlardan toplanan 3 bin 500’den fazla örnek topladığı çalışmada hiçbir test sonucu pozitif çıkmamıştı.
Idexx’in üst düzey yöneticilerinden Veteriner Jim Blacka, bulgularını şöyle yorumlamıştı:
Çalışmamız, Kovid-19’un öncelikle kişiden kişiye bulaştığını ve evcil hayvanların hastalığı kapmasının muhtemel olmadığını ve hastalığı yayma olasılığının da düşük olduğunu söyleyen mevcut uzman görüşleriyle uyumlu.
Independent Türkçe, ScienceAlert, Today