TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Kızılcahamam'daki Eliz Otel'de düzenlenen "Diyanet-Sen 3. Büyük Türkiye Buluşması" programında konuştu.
Fatih Camisi imamı Kurra Hafız Galip Usta ve cami cemaatinden bir kişinin namazdan sonra bıçaklı saldırıda yaralanmasıyla ilgili de değerlendirmede bulunan Kurtulmuş, saldırıyı lanetlediğini ve kınadığını belirterek, Galip Hoca ve onunla beraber yaralanan kişiye şifa diledi.
Söz konusu olayın bir kere daha uyanık olmak, Türkiye'nin birliği ve beraberliği konusunda hassas davranmak gerektiğini gösteren fevkalade menfur bir saldırı olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
Türkiye, geçmiş dönemlerde özellikle milletin ortak değerlerine saldırılar konusunda nice acı hatıraları yaşamış bir ülkedir. Birileri Türkiye'nin sesinin daha gür çıkmasını önlemek için, Türkiye'de birlik ve beraberliği ortadan kaldırmak için milletin değerlerine saldırıyı hep kendileri için bir araç olarak kullanmışlardır. Ümit ederiz ki bu saldırı, sadece münferit bir saldırıdan ibaret olsun. Şu anda en büyük tesellimiz, saldırganın emniyet güçleri tarafından yakalanması, sorgusunun devam ediyor olmasıdır. Ümit ederiz saldırgan, münferit bir hadisenin failidir. Eğer bu işin arkasında birtakım organize işler varsa bu işlerin sahipleri de şunu iyi bilsinler ki Türkiye, birtakım organize işlerle karıştırılmak isteniyorsa bu ülke buna müsaade etmeyecek kadar güçlüdür, şuurludur ve birliktedir.
"Çok daha fazla birlik ve beraberlik içerisinde olmamızı göstermekte"
Kurtulmuş, dönemin insanlık tarihinin en zor, en büyük kırılmalarının yaşandığı, büyük badirelerin iç içe geçtiği ve altüst oluşların her alanda yaşandığı bir dönem olarak idrak edildiğini dile getirerek şunları ifade etti:
İnanın ki şu anda yaşadığımız dönem, İkinci Dünya Savaşı'nın şartlarının hemen tamamına sahip olunan bir dönemdir. Büyük bir güç mücadelesinin yaşandığı hem bölgesel anlamda hem küresel anlamda güç sahibi olanların ellerindeki bütün imkanları seferber ederek kendi menfaatlerini en yüksek noktaya çıkarmak için cansiperane bir mücadele verdiği dönemde yaşıyoruz. Böylesine bir ortamda hiç kuşkusuz dünyanın en sıkıntılı bölgesi, en problemli bölgesi, tam da Türkiye'nin merkezinde yer aldığı bu coğrafyadır. Balkanlar, Karadeniz, Kafkaslar, Orta Doğu, Yemen'e kadar uzanan bu coğrafya, dünyadaki hemen bütün ülkelerin mücadelesinin alanı haline dönüşmüştür. Bu çerçevede özellikle karşı karşıya kaldığımız son dönemdeki bu gelişmeler, bize çok daha fazla birlik ve beraberlik içerisinde olmamızı, bize çok daha fazla şuurlu ve geleceği planlayarak hareket etmemizi göstermekte ve öğretmektedir.
"İçeride birliği ve dirliği sağlamak mecburiyetindeyiz"
Türkiye’nin içeride birliği, dirliği, kardeşliği sağlamak zorunda olduğunun altını çizen Kurtulmuş, "Eğer biz bu coğrafyada farklılıklarımızı büyüterek, bunları çatışma ve çelişki vesilesi haline getirilmesini sağlar ya da buna müsaade edersek Allah muhafaza bu coğrafyada aynen suyun üstündeki saman çöpü gibi oradan oraya savruluruz. Onun için içeride birliği ve dirliği sağlamak, milli değerlerimiz etrafında, manevi kimliğimiz etrafında toplumu birleştirmek, bütünleştirmek mecburiyetindeyiz. Bu çerçevede özellikle Diyanet camiasına fevkalade büyük bir tarihi sorumluluk düştüğünün altını çizmek isterim" değerlendirmesinde bulundu.
Kurtulmuş, birliği ve beraberliği ortak değerler içerisinde daha fazla artırmak için gayret sarf edeceklerini anlatarak, “Biz insanları yaratılışta eş, Müslümanları da dinde kardeş olarak görürüz. Kelime-i Tevhidi bir yabancı gibi, ‘Bu nedir?’ diye ondan korkarak, ürkerek değil, bu milletin ortak değerlerinin ilk cümlesi olarak kabul eder, ona göre itibar ederiz” şeklinde konuştu.
Gelecek dönemde Türkiye'nin uyanık, şuurlu insanlarına düşen en temel sorumluluklardan birisinin, yeryüzünde hakkaniyetin, adaletin, insafın, vicdanın, hikmetin ve irfanın hakim olduğu yeni bir dünyanın kurulması için bütün güçle gayret etmek olduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Bizler istesek dahi bu dünyanın böyle devam etmesi mümkün değildir. Yeni bir söze, yeni bir başlangıca, yeni bir oluşa, yeniden varoluşa ihtiyacımız vardır" dedi.
İsrail’in Gazze'ye yönelik saldırıları
İsrail’in saldırılarında Gazze’de onlarca çocuk, yaşlı ve çaresiz kadının hayattan koparıldığını, insanların katledildiğini dile getiren Kurtulmuş, insanlık tarihinin hiçbir döneminde yaşanmayan ağır bir zulme, soykırıma, lanetli bir katliama her gün şahit olunduğunu, bütün dünya hükümetlerinin de bunu umarsızca izlediğini belirtti.
Firavunun, cehennem çukurundan "Benden daha zalimleri varmış." diye Netanyahu ve çetesini alkışladığını ifade eden Kurtulmuş, "Netanyahu ve çetesine bir kere daha hatırlatmak isterim. Ey Netanyahu ve çetesi, biliniz ki bütün çocukları öldürseniz bile sizi tahtınızdan indirecek bir Musa en yakın zamanda gelecektir" diye konuştu.
Birçok uluslararası toplantıda, Filistin’in halkının haklı davasını savunmak için gayret sarf ettiklerini anlatan Kurtulmuş, “Maalesef Filistin davasında aynı şeyi görüyoruz. 'İsrail zulmediyor ama…' diye başlayanların tamamı, bilin ki İsrail'in kuyruğuna takılmış olan birtakım siyonist sevicileridir” değerlendirmesini yaptı.
"Bundan sonra çok uzun bir mücadele dönemi başlıyor"
Kurtulmuş, dünyanın bütün başkentlerinde milyonlarca insanın yine sokaklara çıkarak "İsrail'e, siyonizme lanet" ve "Filistin'e destek" sözlerini ortaya koyduklarını anımsatarak şunları kaydetti:
Bundan sonra çok uzun bir mücadele dönemi başlıyor. Nihayetinde hiçbir güç, bu saldırıyı devam ettiremez. Hiçbir güç, bundan sonra bu saldırıyı devam ettirene müsaade edemez. Nihayetinde bu saldırılar sona erecek. Ama Filistin davası daha on yıllar boyunca sürecektir. Filistin davasına sahip olmak, şuurlu bir Müslüman olarak hepimizin en öncelikli vazifelerimizin başında geliyor. Hatta ve hatta Filistin'i bizi hatırlatması bakımından ofislere, çalışma odalarımıza, her gün gözünüzün önünde göreceğiniz her yere ya Mescid-i Aksa'nın ya da Kubbetüs Sahra'nın resmini koyarak Filistin davasını hatırlamak hepimizin sorumluluğudur.
Filistin davasının üç konu gerçekleşmeden bitmeyeceğine işaret eden Kurtulmuş, "Birincisi, 1967 sınırlarında başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin Devleti kurulmadan Filistin meselesi bitmeyecektir. İkincisi, Filistinlilerin topraklarını, evlerini gasbetmiş olan bu işgalciler, işgal ettikleri yerlerden defolup gidene kadar Filistin davası bitmeyecektir. Üçüncüsü ise başta Mescid-i Aksa olmak üzere Müslümanların ve Hristiyanların kutsal mekanlarının masuniyeti uluslararası sistem tarafından garanti altına alınmadan asla bu mesele bitmeyecektir" ifadesini kullandı.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, gelecek dönemin adının, siyonizmin bittiği ve çöpe atıldığı, insanlığın bu faşist ideolojiden kurtulduğu "post-siyonist" dönem olacağını söyledi.
Hitler ve Stalin dönemlerinden örnekler veren Kurtulmuş, "Aynen Hitler gibi, aynen Stalin gibi Netanyahu ve ekibi de tarihin çöplüğüne atılacak ve dünya siyonizmden kurtulacaktır" dedi.
"Bizler de bu insanlık cephesini tahkim edeceğiz"
Bugün dünyada İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları karşısında bir insanlık cephesinin kurulduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Bizler de bu insanlık cephesini tahkim edeceğiz. Gönlünde azıcık insaftan, vicdandan, ahlaktan ve insanlıktan bir parça olan herkesi dostumuz, ekibimizin bir parçası, insanlık cephesinin şerefli bir üyesi olarak kabul edeceğiz ve onlarla da işbirliğimizi arttırmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
Müslüman ülkelerin kendi içlerindeki dağınıklığı ortadan kaldırmak gerektiğinin altını çizen Kurtulmuş, "İsrail'in en büyük gücü, İslam dünyasının dağınıklığıdır, parçalanmışlığıdır, kararsızlığıdır, çaresizliğidir ve İslam dünyasının inisiyatif kullanamaz hale gelmesidir. Evet, 'Nerede Birleşmiş Milletler?' diyeceğiz, 'Nerede bu Avrupa Birliği?' de diyeceğiz ama önce 'Nerede bu İslam İşbirliği Teşkilatı?' diyerek İslam ülkelerini uyanmaya davet edeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.
Konuşmanın ardından Diyanet-Sen Genel Başkanı Ali Yıldız ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın tarafından TBMM Başkanı Kurtulmuş’a hediye takdim edildi.
Kurtulmuş, daha sonra Diyanet-Sen üyeleriyle hatıra fotoğrafı çektirdi.
Independent Türkçe, AA