Moskova-Şam hattı üzerinden gönderilen 40 mektup, Suriye krizinin en zor dönemlerine ışık tutuyor

Şair’in adını vermediği kişi, Esad ile Şair arasında doğrudan bir bağlantı görevi gördü ve bu kanal üzerinden iki taraf arasında karşılıklı 40’tan fazla mektup gönderildi

Suriye krizinin 10’uncu yıldönümünün gelişiyle birlikte, krizin etkileri halen devam ediyor. Uzun zamandır Suriye rejiminin yeteneklerini artırmak ve onu uluslararası arenada savunmak için çalışan ve kurtulmasına katkı sağlayan Şam’ın müttefiki Ruslar bile artık rejimin ve hükümet erkanının zor yıllar sırasındaki performansıyla ilgili çok sayıda sorular soruyor.

Suriye rejim lideri Beşar Esad’in ofisi, Rus çevrelerde Şam’a destek toplamayı amaçlayan ikili aktif iletişim kanallarından birini, krizin başından beri Şam’a verdiği destekle bilinen diplomat Rami eş-Şair ile birlikte açtı. Şair, Rus Dışişleri çevrelerine yakın bir isim. Söz konusu dönemi Şarku’l Avsat’a anlatan Şair, 2013’te olayların patlak verdiği sırada, Devlet Başkanlığı ofisinden telefonla arandığını ve hattın diğer ucundaki kişinin, kendisini "Başkan Esad’in iletişim kurmakla görevlendirdiği" biri olarak tanıttığını, zor koşulların kötüleşmesi sebebiyle iletişim ve işbirliği kanallarının açılması ve Rus çevrelerinin desteğinin alınmasının önemini vurguladığını söyledi.

Şair’in adını vermediği kişi, Esad ile Şair arasında doğrudan bir bağlantı görevi gördü ve bu kanal üzerinden iki taraf arasında karşılıklı 40’tan fazla mektup gönderildi. Şair bu mesajların içeriğinin çoğunlukla sahada meydana gelen gelişmelerle ilgili olduğunu belirterek, daha sonraları "karşılıklı mektupları ve fikirleri aktarmak için Moskova’yı yaklaşık 20 defa ziyaret ettiğini" dile getirdi.

Şarku’l Avsat’ın incelediği bazı mektuplarda en büyük pay, sahadaki gelişmelere ve Şam’ın bölgeleri geri almak için yaptığı planlara verilirken, mektupların bir kısmında ise "acil yardım çağrıları" yapılıyor. Rus tarafı, mektupların büyük bir bölümünde Şam yönetimine, Rusya’nın siyasi süreçte gösterdiği çabaları desteklemesi amacıyla Cenevre, Moskova ve daha sonraları Soçi’de yaptığı görüşmelerde muhaliflerle diyaloğu kolaylaştırma noktasında esneklik göstermesini "nasihat" ediyor. Bunlar arasında 6 Temmuz 2013’te Şam’dan Moskova’ya gönderilen bir mektupta, şu ifadelere yer veriliyor:

"Sahadaki durum hakkında sizi bilgilendiriyoruz; kuşatma, sindirme ve izolasyon politikasını sürdürüyoruz. (Devrimi ve devrimcileri destekleyen) halk tabanını Nusra Cephesi’ne karşı harekete geçirmek için Suriye’nin doğusu, batısından tamamen izole edildi ve doğu bölgelerine giden yardımlar ve maaşlar kesildi. Bu politika, Halep’ten Dera’ya uzanan hayati istikamette bulunan uluslararası otobanın güvenliğini sağlamaya, militanların hareket alanını azaltmaya ve militanların çölü kullanmalarını zayıflatmaya yardımcı oluyor. Halep kentinin (2013’te Humus kırsalındaki) Kuseyr gibi kurtarılmasına hazırlık olarak Halep’i kırsalından izole etmeye çalışıyoruz. Bu nedenle, tüm yardımların kesilmesinden sonra düzenlenecek kapsamlı ve geniş bir operasyona hazırlık olarak kente yönelik baskını kolaylaştıracak özel operasyonlara güveniyoruz. Humus’ta, şehrin geri kalan sakinlerine yönelik sindirme süreci özellikle Kuseyr’den gelen yardımların kurutulmasıyla devam ediyor. Bu sadece zaman meselesi. Şam ise çatışmaların ana noktası. Şam, Doğu Guta’da geniş ve oldukça nitelikli operasyonlar gerçekleştiriyor. Batı Guta’daki durumla ilgili gereken tüm bilgileri hazırlıyoruz. Guta’nın iki yakası arasındaki yardımların kesilmesi yolundaki kısmi başarının ardından Batı Guta Cuber’den kurtarılmaya başlanacak. Zafer yoldaşımız olsun (…) Bununla birlikte, ekonomi ve liranın değerindeki çöküş temel endişe olmaya devam ediyor ve hızlı bir şekilde iyileştirilmezse tüm askeri kazanımlar kaybedilebilir."

Şair, söz konusu tarihte gönderilen bu mektubun öneminin, rejimin "ekonomideki kötü gidişatın hızlanışını iyice idrak etmesine rağmen siyasi geçiş sürecini ilerletme yolunda temel rol oynayan dostlarının gösterdiği tüm çabaları yanıtsız bırakmasından" geldiğini söyledi.

Şair, "2013 yılının sonlarında rejimin çatışmaları kendi lehine çevirme gücünün olmadığı netleşince, rejim, 23 Kasım’da açık bir yardım mektubu gönderdi. Mektupta ‘militanlar artık Şam Havalimanı’na 3 kilometre uzağında ve hızlı bir Rus askeri müdahalesi gerekiyor’ ifadeleri kullanılıyor" dedi.

Rus bir kaynağa göre, Moskova o dönem, rejimin yalnızca silahlı muhalefetin operasyonlarının artması sebebiyle değil aynı zamanda yaptığı hatalar ve ordu ve güvenlik birimlerinin mezhepçi bir yapıya sahip olması (ki bu faktörün büyük çaplı kıyımlara ve intikam motivasyonuyla yapılan operasyonlara neden olmasından endişe ediliyordu) yüzünden karşı karşıya olduğu sorunların ciddiyetinin farkındaydı. Rusya’nın bu farkındalığı, Moskova’nın beklemesinin ve ısrarla Şam’ı geniş kapsamlı reformlar yapmaya teşvik eden mektuplar göndermesinin sebeplerinden biriydi.

Moskova, 5 Aralık 2014’te aynı kanal üzerinden gönderdiği bir mesajda şunları kaydetti:

"Rusya’nın, sizle muhalefetin tüm unsurları arasındaki Suriye-Suriye diyaloğunun canlandırılması ve muhalefet heyetleri ile yapılacak diyalog oturumlarında sizi temsil edecek bir heyet kurmanız için sizin tarafınızdan bir girişim olması (ki bu çok ama çok önemli) için gösterdiği çabalara cevap vereceğinizi umuyoruz. Herhangi bir ertelemenin Suriye’nin geleceği üzerinde ciddi ve hatta felaket yankıları olur. Bir hafta içinde bu konuda belirli bir pratik adım atacağınızı umuyoruz."

Rusya’nın bu mektubuna ayın son haftasında yanıt geldi. Şam o sırada Moskova’nın düzenlediği ve muhalefetin yer aldığı görüşmeye katılamaya hazırlandığını ilan etmişti. Ancak Rusya’nın verdiği diğer birçok ‘nasihat’ işe yaramadı ve Moskova’nın tertip ettiği görüşmenin konusunu ve amacını belirleme hakkını kendisinde gören rejim inat etti. Nitekim resmi bir kaynak 27 Aralık’ta yaptığı açıklamada, "Şam, Moskova’daki ön istişare toplantısına katılmaya hazır" ifadesini kullandı.

Rusya’nın müdahalesinin detaylarını belirginleştiren iki önemli gelişme olduğunu belirten Şair, bu gelişmeleri şu şekilde açıkladı:

"Birincisi, Moskova’nın 2013’te Suriye’deki kimyasal silahın imha edilmesi yönündeki kanaatiydi. Bu, sadece Batı’nın askeri operasyon tehdidi nedeniyle değil aynı zamanda bu silahın kontrolden çıkarak mezhep durumu ve intikam duygularının (bazı bileşenlerin teröristlerin eline düşmesi felakete yol açabilirdi) körüklenmesiyle geniş bir alanda kullanılmasından duyulan endişeden kaynaklanıyordu. Moskova silahlı grupların Suriye ordusunun silahlarının büyük bir bir kısmını ele geçirmesinden endişe ediyordu. Zira bu durum, sadece Suriye için değil aynı zamanda Lübnan ve Ürdün’ü tehdit eden stratejik bir hata olurdu. İkinci gelişme ise, Rusya’nın 2015 sonbaharında, Şam’ın en uzak ihtimalle birkaç gün veya hafta sonra düşeceğine kesin kanaat getirmesiydi. Rusya, daha önce gönderdiği nasihatlere yanıt vermediği için Suriye yönetimine karşı hayal kırıklığı içinde olsa da Suriye Devleti’nin o an çöküş tehlikesi yaşadığını görmezden gelemezdi."

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Şarku'l Avsat 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU