Küresel güç mücadelesi devam ediyor ve uzunca bir dönem de devam edeceğe benziyor. Yani başlıkta ifade ettiğim gibi 'bu pilav daha çok su kaldırır.'
Sonuçta ortaya çıkacak olan şey Çin pilavına mı benzer yoksa isparoz balıklı Amerikan pilavına mı benzer bilinmez.
ABD, on yılı aşkın bir süredir küresel üstünlüğünü 21’nci yüzyılda da nasıl sürdürebilirim çalışmaları yaparken, mevcut ortamı kendi lehine ve Çin’in gelişmesini durdurmaya yönelik düzenlenmeye çalışmaktadır.
Bu iki ülkenin mücadelesi belki onlarca yıl sürecek kaosa neden olacak ve bütün ülkelerin bir şekilde etkileyecektir.
Kaos, denge sağlanıncaya kadar yani bir tarafın üstünlüğü veya iki veya daha fazla tarafın etki alanlarını belirlemesi ve bunlara razı olmasıyla yerine oturacak ve istikrar sağlanacaktır.
Daha fazla oku
Bu dönem zarfında dünyada topyekun ya da iki büyük gücün sıcak savaşı olmasa bile bölgesel savaşların, iç savaşların, devlet dışı silahlı aktörlerin karıştığı başkaldırıların, terörizmin, virüslerin, ticaret savaşlarının, siber savaşların, uzay mücadelesinin, kuraklığın, açlığın, su ve gıda savaşlarının, yağmaların, salgın hastalıkların yaşandığı bir döneme girdik.
ABD ile Çin arasında zaman zaman Rusya’nın da karıştığı bir mücadele vardı zaten.
Bu mücadele daha çok ticaret savaşları şeklinde devam ediyordu ve Kovid-19 salgınıyla birlikte daha da alevlendi.
Taraflar başta ABD olmak üzere bu salgını bahane ederek Çin’in gelişmesini önleyici birtakım yaptırımlar uygulamaya ve müttefiklerini de bunları uygulamaya zorladı ve zorlamaya devam ediyor.
Peki, bu mücadeleyi kazanmak için iki ülkenin oyun planları nedir?
ABD’nin oyun planı
ABD üç temel konuda mücadele ediyor. Bunlar;
- Ekonomik mücadele
- Değerler mücadelesi
- Güvenlik mücadelesi
Ekonomik mücadele içindeki en hayati konu doların dünya para birimi olarak kalması veya yeni dünya para biriminin ABD’nin kontrol ettiği veya edeceği kurumların kontrolünde olmasıdır.
ABD’nin küresel üstünlük mücadelesinde olmazsa olmazı budur.
Değerler mücadelesinde başta kendi vatandaşları olmak üzere müttefiklerinin ve çok sayıda ülkenin güvenini kaybetmiştir.
Özellikle Kovid-19 salgınında liderlik yapmayı bırakın, kendi halkına bile hizmet sağlamada yetersiz kalmış, bu konuda liderliği Çin üslenmiştir.
Şu anda en güçlü olduğu konu güvenliktir ve bu konuda üstünlüğünü daha birkaç on yıl kimseye kaptırmayacak gibi görünmektedir.
Bu tabii ki klasik bakış açısı olup asimetrik ve hibrid bakış açıları dikkate alındığında söz konusu alandaki üstünlüğü tartışılabilir.
Ticaret savaşları devam ederken ABD, Çin’Ie belli sahalarda sıkıştırmaktadır.
Birinci saha, Asya-Pasifik bölgesi olup bu bölgeyi hem okyanuslardan, denizlerden, boğazlar ve geçitlerden donanmayla ve bölgedeki Tayvan, Japonya, Güney Kore, Malezya, Filipinler, Endonezya, Avustralya, Yeni Zelanda vb. müttefiklerle kontrol etmektedir.
İkinci bölge, kuzey kutbu bölgesi olup burayı da müttefikleriyle kapatmaktadır.
Üçüncü bölge, Hint Okyanusu'dur ve bu bölgeyi de Hindistan ile kontrol etmeyi planlamaktadır.
Hindistan, hem Çin’e hem de Ortadoğu ülkelerine komşudur. Çin ile arasında iyi ilişkiler olan Pakistan’ında komşusu ve rakibidir.
İran, Hindistan ile birlikte, Sistan-Belucistan eyaletindeki Cabahar derin su limanı inşa etmektedir. Bu liman İran’ın Hint Okyanusu'ndaki ilk ve çok kritik derin su limanıdır.
Aynı zamanda Afganistan üzerinden de merkezi Asya ülkelerine uzanan bin 380 kilometre demir yolunu, Hindistan, İran, Azerbaycan, Orta Asya, Rusya ve Avrupa’ya ulaşan 7 bin 200 kilometre ticaret yolunu ihtiva emektedir.
İran ve Hindistan’ın ortak güney kuzey koridorunu oluşturmaktadır.
fazla oku
-
Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’den yansımalarNode ID: 164211
Dördüncü bölge, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz bölgesidir. Bölgedeki kaos ve iç savaşlar devam etmektedir.
ABD, bu bölgede İran’ı çevrelemeye ve Rusya’yı Suriye ve Doğu Akdeniz’de hapsetmeyi planlamaktadır.
Onun için Rusya’nın Irak, Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz’de bir şekilde meşgul edilmesi gerekmektedir.
Bunu yaparken bölgede çok az güç bırakarak, çevreleyen üslerle, yaptırımlarla ve İsrail ile İran’ı kontrol etmeyi düşünmektedir.
Yine Körfez bölgesinde Rusya’yı kullanması da olasıdır.
Türkiye’yi Kürtler dahil olmak üzere Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı hatta bazı Afrika ülkelerini kontrol edecek merkezi bir yönetim sisteminden sorumlu bir konuma getirmeyi planlamakta ve İsrail-Türkiye işbirliğini öngörmektedir.
Hatta Balkanları, Güney Kafkasya, Karadeniz ve Doğu Akdeniz’i de bu oluşum içine sokmaktadır.
Beşinci bölge, Avrupa’dır. Avrupa ülkelerinin Rusya’yı çevrelemesi ve ABD’nin çizdiği çizginin dışına çıkmamasını, Çin ile ticarette Batının elini zayıflatacak angajmanlara girmemesini istemektedir.
Avrupa’nın hem Çin hem de Rusya ile yakın işbirliği içersine girmesini önlemektedir.
İngiltere’yi ise Avrupa, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, Singapur, Hong Kong vb. bölgeleri kontrol etmek amacıyla kullanmayı düşünmektedir.
Çin’in yol haritası
Çin, üretim merkezi olduktan sonra bunu devam ettirmek hem pazara hem de enerji ve hammaddelere kesintisiz olarak ulaşmak için ABD’nin okyanus ve denizlerden yapmış olduğu kuşatmayı kaldırmak zorundadır.
Bugünkü askeri ve siyasal gücü bunu kaldırmaya müsait değildir. Ancak bu kuşatmayı Bir Kuşak Bir Yol projesi ile aşmayı ya da tabiri caizse etrafından dolaşmayı planlamış ve uygulamayan başlamıştır.
Birçok kritik yerde liman kiralamış, bu limanlara giden demir yolları, oto yollar ve boru hatları yaparak ABD kuşatmasını karadan yarmayı planlamıştır.
Bir Kuşak Bir Yol projesinin geçtiği bölgelerde önemli yatırımlar yaparak etki alanını genişletmeye başlamıştır.
Çin, Asya-Pasifik bölgesinde askeri gücünü başta donanma ve süpersonik füzeler başta olmak üzere geliştirirken aynı zamanda Güney Çin Denizinde suni adalar yaparak bu adalar üzerinde hava alanları inşa ederek silah ve uçaklar konuşlandırarak burada yapılacak bir deniz harekatını ya da savaşını ABD için cehenneme çevirmeyi planlanmıştır.
Yani ABD’nin bu bölgede yapacağı bir deniz savaşını kaybetme hatta donanmasını kaybetme olasılığı güçlüdür.
Bir Kuşak Bir Yol projesi kapsamında Hint Okyanusu'nda, Büyük Okyanus’ta, Karadeniz ve Akdeniz’de kritik bölgelerde uzun vadeli limanlar kiralayarak ve bu limanları Çin ile birleştiren boru hatları, oto yollar, demir yolları ile birleştirerek kesintisiz pazara ve hammaddeye ulaşma imkanını sağlamaktadır.
Ayrıca Sibirya, Ukrayna vb. bölgelerde araziler kiralayarak tarım, hayvancılık yapmak suretiyle üretimi ve gıda yönünden dışa bağımlılığını azalmaktadır.
Söz konusu yollar Orta Asya, Rusya, İran, Türkiye, Ortadoğu’yu geçerek Kuzey Avrupa’ya ve İngiltere’ye kadar uzanmaktadır.
Daha fazla oku
-
Küresel ve bölgesel konularda bir beyin fırtınasıNode ID: 181026
Aynı zamanda Hazar Denizi, Karadeniz, Akdeniz, Kuzey Denizi, Hint Okyanusu dahil çok sayıda limanı içermektedir.
Rusya’nın bu mücadeledeki yeri kritik önemdedir. Rusya’nın kaynakları, nüfusu ve ekonomisi tek başına küresel güç olmaya uygun değildir.
Rusya, ya Çin ya da ABD ile birlikte olmak ve onların kabul ettiği bir etki alanına sahip olacaktır.
Rusya’yı yanına alan, küresel güç olma yönünde kritik bir dönemeci aşacaktır.
ABD, Rusya ve Çin’i dengelemekte ve Ukrayna’ya kadar olan geniş bölgeyi ve çevresindeki ülkeleri kontrol etmekte kullanmak istemektedir.
Türkiye için ABD’nin düşündüğü ‘merkezi kontrol’ sağlayan bir yönetim (Balkanlar, Doğu Akdeniz, Ortadoğu, Kuzey Afrika) düşünmektedir.
Geçmişte olduğu gibi bölgesel güç olma potansiyeli olan ve ABD’nin kuracağı sisteme çomak sokmayacak ülkelerin etrafında bir etki sahası yaratarak bu ülkeler vasıtasıyla bölgeleri kontrol etme olanağına ulaşmayı planlanmaktadır.
Avrupa, İngiltere, Türkiye, Rusya, Hindistan bu kapsamda düşünülmektedir. Amerika kıtasında ise kontrol ABD’dir.
Peki, önümüzdeki dönemde dünyanın karşılaşacağı tehditler nelerdir ve bunlar yeni dünya düzenini nasıl etkileyecektir?..
Tehditlere baktığımızda şunları görüyoruz;
- Kuraklık
- Açlık
- Salgın hastalıklar
- Tatlı su kıtlığı
- Yoğun göçler (doğudan batıya)
- Virüsler
- Su kaynaklarının kontrolü
- Mezhepsel, dini ve etnik savaşlar
- Başkaldırı ve ayaklanmalar
- Ticaret savaşları
- Finansal savaşlar
- Siber savaşlar
- Kimyasal, radyolojik ve biyolojik savaşlar
- Teknolojik ve bilimsel savaşlar
- İlaç ve gıda savaşları vb.
Bütün bunları kontrol edebilmek için belirli merkezlere ihtiyaç bulunuyor.
ABD’nin stratejisi bunu yapmak için bir takım merkezi yönetimlere ihtiyaç duyuyor.
Çin ise küreselleşmeyi savunmaktadır. Yollar, limanlar, demir yolları, boru hatları ve limanlarla geniş bir coğrafyayı kontrol etmeyi düşünmektedir.
Buna bir de dünya para biriminin değişmesi ve dünyanın Çin iletişim alt yapısıyla örülmesi eklenince ortaya nasıl bir manzara çıkacaktır?
Türkiye böylesi bir durum içinde nasıl bir hareket tarzı seçecektir ya da seçmelidir?
Seçeceği hareket tarzı veya tarzları küresel ve bölgesel sistematikten etkileneceğine göre oyun planını nasıl kuracaktır?
Dünyayı bir kaos beklemektedir. Uzunca bir süre kaos içinde yaşamamız mümkündür. Önemli olan bu kaostan avantajlı çıkabilmektir.
İstikrar ancak ikili/üçlü küresel bir yapı ortaya çıktıktan ve her küresel gücün etki alanı belirlendikten sonra sağlanabilecektir.
Tabii küresel güçlerin altındaki merkezlerin de etki alanları belirlenmiş olacaktır.
Ancak bu sağlanıncaya kadar çatışmalar, savaşlar, terörizm, kaos dünyadan ve bölgemizden eksik olmayacaktır.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish