Bizdeki Batı imajı ile İsrail'deki Batı imajı

İsrail'deki Batı imajı ancak Batı kolonyal geçmişinden kopma konusunda daha ileriye gittikçe bir zayıflık olarak görülecek. Bu kopuşun bazı sebeplerden -ki İsrail bunların en önemlisi- ötürü bölgemizde çok zayıf olduğu biliniyor

Görsel: newarab.com

Batı ile bağ İsrail'in gücünün en güçlü kaynaklarından biriyse, o gücün en zayıf kaynaklarından biri haline gelmesi de mümkün.

Yoğun askeri, siyasi ve mali desteğin karşılığında, İbrani devletinin onayladığı ve cazip bulduğu Batı modeli var.

Peki, bu nasıl bir model?

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İsrail'in başlangıcından bu yana ona eşlik eden yerleşimciliğin kendisi ile sınırlı olmadığı doğru; Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada, Güney Afrika, Zimbabve (eski adıyla Rodezya) gibi dünyada birçok ülke yerleşimci faaliyetler sonucu doğdu.

Ancak aradaki fark da önemini koruyor; bu deneyimler, çağdaş dünyamızın değerlerinin dolaşımda olmadığı daha erken aşamalarda yaşandılar.

Siyasi kuruluşu geciken İsrail'e gelince, onun yerleşimciliği Batılı yerleşimciliğin sona erdiği ve demokratik Batı'nın bunu kınadığı ya da reddettiği bir zamana denk geldi.

Bu durum, Batı'nın İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra sömürgecilikten kurtulma ve Avrupalıların eski sömürgelerinden çekilme eğilimi ile Avrupalıların (ve Avrupalı ​​olmayanların) Filistin'e gelişi ve bölgede yabancı bir devlet kurması arasındaki zıtlıkta kendini gösterdi.

Söz konusu göç ile İsrail devletinin kuruluşu, Filistinli sakinlerin kovulmasını ve yerlerine yerleşilmesini gerektirdi.

Bu ve diğeri, İsrail'i karakterize eden Batılılığın eski ve kolonyalist olduğunu gösteriyor.

İsrail kurulduğunda ise kolonyalizm, zaman ve torunları atalarının yaptıklarını onaylamama noktasına getiren dönüşümler sebebiyle çatırdıyordu.

İbrani devletine gelince, o da orada sıkışıp kaldı.

1948'de kuruluşundan kısa bir süre sonra Soğuk Savaş patlak verdiğinde, bazı en katı ve taraflı Atlantikçi pozisyonları benimsediğini gördük.

Batı nüfuzuna sadık diktatör askeri rejimlere destek verdi. Afrika'da ırkçı ülkeler ve çevreler ile dostluk kurdu.

Nasır Mısırı'nın (ve Baasçı Suriye'nin) Sovyet yanlısı kampta yer almaları, yukarıda bahsedilen İsrail yönelimini derinleştirdi ve İsraillileri sosyalist ve kibutz kökenlerinden ayıran mesafenin genişlemesine katkıda bulundu.

Yıllar geçtikçe ABD'nin Demokratlarından Cumhuriyetçilerine, İngiltere'nin İşçilerinden Muhafazakarlarına kadar İsrail'in en yakın dostları değişti.

Bugünse İsrail, yakın zamandaki Yahudi karşıtı geçmişlerini göz ardı ederek bazı aşırı sağ hareketlerle uzlaşıyor.

Soğuk Savaş'ın sona ermesi İsraillilerin konumunu açıkça ortaya koydu.

Bunun nedeni, Batılı ülkelerin, daha önce Sovyetlerle küresel rekabet nedeniyle diktatörler ve ırkçılarla kurmak zorunda kaldıkları utanç verici ilişkilerden vazgeçmeleri, Tel Aviv'in ise vazgeçmemesi ve bundan utanç duymamasıydı.

İsrail Batılılığının köhnemiş kolonyal karakterini hafifleten tek bir şey vardı, o da her ne kadar Yahudiler için tam, diğer yurttaşlar için eksik uygulansa da yine Batılı olan parlamenter demokrasiydi.

Son birkaç yıl İsrail'i bu eğilime daha yatkın hale getirdi.

Dolayısıyla İsrail Batılılığı imajı üç unsuru içeriyor:

Kolonyal geçmiş, askeri ve teknik ilerleme ve parlamenter demokrasi.

Son unsur olmasaydı, ilk iki unsurun birleşimi tam bir modernist barbarlığın felaket bir formülü olurdu.

Her halükârda, İsrail devletinde arzu edilen Batılılık imajının, söz konusu unsurların mücadelesine mahkum bir şekilde uzun süre yaşayacağını varsaymak doğru olabilir.

Öte yandan ana akım Arap kültüründe Batı'ya dair bir imajın olduğunu söylemek de güç.

Bu imaj yoksunluğunda hicvin ağır bastığı doğru, ancak bu hiciv, hicvedilenin hicvedilmeyi hak etmesinden ziyade, hicvedenin zayıflığını ifade ediyor.
 


Siyonizm ve İsrail'in Batı yapımı olduğuna ve aynı zamanda Batı'yı kontrol ettiklerine (ve ikinci yarının da antisemitizmden muaf olmadığına) dair o eski, birbiriyle çelişen denklemden sonra, bugün anlamlı hiçbir şey üretmeyen denklemlerle karşı karşıya bulunuyoruz.

Zira Siyonizm ve İsrail'in Batı yapımı olduğu anlatısı, Batı'nın Gazze savaşında İbrani devletinin tarafını bu kadar tutması karşısında yaşadığımız o büyük şaşkınlığı yaşamamamızı sağlamalıydı, çünkü yapan, yaptığından vazgeçmez.

Aynı şey, Batı'nın ahlaki ve etik olarak öldüğüne, gösteriler, itirazlar ve tartışmalar sadece orada yaşanırken Batı demokrasisinin bir yalan ve bir aldatmaca olduğuna dair açıklamalarımız için de geçerli.

Bazılarımız Batı'nın zayıfladığını ve nüfuzunun Çin, Rusya ve diğerleri lehine gerilediğini deklare ederken, aynı zamanda başka küresel güçlere değil, Batı'ya hitap edip ona çağrıda bulunuyor.

Bu da karanlıktaki bir kör gibi gizem fırçasıyla bir Batı imajı çizdiğimizin açık bir göstergesi.

Koşullarımız demokrasinin seçkin profesörleri olarak görülmemize yardımcı olmazken, demokrasi adına Batı'yı suçlamamız elbette her türlü inandırıcılıktan yoksun.

Bölgemizin tanık olduğu ve halkları veya etnik ve dini azınlıkları etkileyen son derece şiddetli baskılarla mücadelede çok olumsuz bir birikimi olan biziz.

Bu noktada bırakın yüzleşmeyi, birbirimize uyguladığımız zulmü kınama konusunda bile çekingen kaldık.

Bunlar ve diğerleri, oryantalizmin eleştirisi olarak bilinen şeye olan yoğun ilgimizin, Batıcılığın eleştirilerinden ya da Batı'ya ve dünyaya, dolayısıyla kendimize dair anlayışımızdaki tökezlemelere yönelik eleştirilerden kaçınmak konusundaki derin ve gizli olmayan bir arzunun karşılığı olduğundan şüphelenmeye itiyor.

Durum şu ki, İsrail'deki Batı imajı ancak Batı kolonyal geçmişinden kopma konusunda daha ileriye gittikçe bir zayıflık olarak görülecek.

Bu kopuşun bazı sebeplerden -ki İsrail bunların en önemlisi- ötürü bölgemizde çok zayıf olduğu biliniyor.

Bu nedenle, en azından farkındalık cephesindeki değişimimizin bizzat Batı'da ve bizim göstermediğimiz anlayış biçimlerini gösteren dünyanın başka yerlerinde değiştiği gibi, Batı'nın bizdeki imajını da değiştirmeye itmeye katkısı olabilir.

Bu düzeyde yapacak ve söyleyecek bir şeylerimizin olması iyi olacaktır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU