Milli paramızla ihracat yaptığımız ülke ve bölge sayısı 197'yi buldu.
Recep Tayyip Erdoğan
Cumhurbaşkanı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yılın ve haftanın ilk iş gününde, 2022 yılı dış ticaret rakamlarının açıklandığı programda sarf etti bu sözleri.
İşin aslı şu ki; halk ihracattan ziyade enflasyonda neler olup bittiği ile daha fazla ilgili gibi görünüyor.
Türkiye, hem 100. yaş gününün kutlanacağı hem tarihinin en kritik seçimlerini yapılacağı 2023'e girerken siyasetle birlikte en çok konuşulan hatta siyasetin rotasını belirleyen meselesinin ekonomi olacağını biliyor.
Aralık ayı enflasyon rakamları Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından paylaşıldı.
TÜİK verilerine göre enflasyon aralık ayında yüzde 1.18, yıllık 64.27 olarak gerçekleşti. Son 6 aylık enflasyon ise yüzde 15,39 oldu.
Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise aralık ayında yüzde 5.18'lik artış olduğunu söylüyor.
2022 yılındaki artışı yüzde 137.55 olarak açıklıyor.
Son 6 aylık enflasyon oranı için ise yüzde 38.57'den bahsediyor.
Kimi uzmanlar 2022'nin son iki haftasında kredilerde yeni bir artış eğiliminin izlendiğini, TL'nin baskı altına alınmasıyla birlikte cazibesini yitirmeye başlayan kur korumalı TL vadeli mevduattan (KKM) döviz mevduatlarından çıkan paranın borsaya kanalize edildiğini ve buna rağmen TL adına hala büyük bir risk olduğunu ifade ediyor.
Asgari ücret ortalama ücrete dönüştü
Son işgücü istatistikleri Türkiye'de 31 milyon 595 bin kişinin çalıştığını gösteriyor.
Çalışanların yüzde 50'den fazlası ise asgari ücret alıyor.
Bir başka deyişle bu durum asgari ücretin ortalama ücret haline geldiğinin kanıtı.
Hatta kimi özel kurumlarda asgari ücretin altında işçi çalıştırıldığı dahi biliniyor.
"Gerekirse Kopenhag değil Ankara kriterleri ile yolumuza devam ederiz" diyen Türkiye ile Brüksel arasındaki makas açılıyor.
Bunu anlamak için Avrupa Birliği'nde (AB) asgari ücretle çalışanların oranının yüzde 10'un altında olduğunu fark etmek kafi.
Türkiye'de asgari ücret miktarı yaklaşık olarak 455 dolar veya 427 euroya karşılık geliyor.
Yani Türkiye 100. yaşını kutlamaya hazırlanırken çalışanların hatırı sayılır bir kısmı ayda 500 euronun altında bir gelire çalışacak.
Enflasyon ve işsizliğin toplamından oluşan 2022 Sefalet Endeksi'ne göre Türkiye 93,3 puanla, 89,9 puandaki Arjantin'e geride bırakıp birinci olmuştu.
Aslında o kadar uzağa da gitmeye gerek yok.
AB'nin zayıf halkalarından biri sayılabilecek komşu Yunanistan'da geçen yıl asgari ücretin 744 euro olduğu anımsandığında bile ortaya çıkan tablonun tatminkar olmadığı tüm netliğiyle görülebiliyor.
Altı sıfır operasyonunun 18. yıldönümü
Türkiye'de bir yandan da milli paradan altı sıfır atılmasının üstünden 18 yıl geçti.
1 Ocak 2005 tarihinden itibaren 1 milyon Türk lirası (1.000.000 TL) 1 yeni Türk lirasına (1 YTL) dönüşmüştü.
O dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) sayfasında YTL kampanyasına dair akıllara takılan sorular cevaplandırılmıştı.
Söz konusu notta göze çarpanlardan biri "Parasından sıfır atan başka ülkeler var mı? Onların uygulamaları nasıl sonuçlanmıştır?" sorusuydu.
O zaman için olmasa bile günümüz için hayli dikkat çekici.
TBMM'nin resmi internet sitesinde soruya verilen yanıt şöyleydi:
Bugüne kadar dünya genelinde ülkemizle birlikte toplam 50 ülkede paradan sıfır atma operasyonu gerçekleştirilmiştir. Diğer ülkelerdeki uygulamalarda bu operasyonun genellikle bir ekonomik istikrar programı ile gündeme geldiği ve farklı enflasyon oranlarında sıfır atıldığı gözlenmektedir. İstikrar programı başarı ile sonuçlanan ülkelerden İsrail'de, programa başlandıktan kısa bir süre sonra para reformu gerçekleştirilmiştir. Polonya, Bolivya ve Bulgaristan'da ise istikrar programının enflasyon üzerindeki olumlu etkileri ortaya çıktıktan sonra para reformu gerçekleştirilmiştir. Bugün daha ziyade tercih edilen yöntem budur. Programların başarısızlığa uğradığı durumlarda ise (Arjantin ve Brezilya örneği) bir süre sonra paradan yeniden sıfır atılması gerekliliği ortaya çıkmıştır.
Bu adımın ardından piyasaların açıldığı ilk gün 1 ABD dolarının Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCBM) verilerine göre alış fiyatı 1.3383 YTL iken, satış fiyatı ise 1.3448 YTL olarak kayıtlara geçmişti.
Aynı tarihte 1 euro ise 1.8105 YTL'den alınırken, satışı 1.8192'den yapılıyordu.
Türk lirası, 2022'yi ise dolar karşısında yaklaşık yüzde 30'luk değer kaybıyla tamamladı.
Satın alma gücü fazlasıyla düştü.
Peki, seçime giden Türkiye'de yine böylesi bir operasyona ihtiyaç olur mu?
"6 sıfır 70 yıllık bir sürecin sonucu ama şu an sekizinci sıfıra doğru gidiyoruz"
Independent Türkçe'nin konuyla ilgili sorusunu yanıtlayan Ekonomistler Platformu Başkanı Dr. Oğuz Demir'e göre Türk lirasından 6 sıfır atılması uzunca bir süreci kapsıyor.
Türkiye'nin uzun yıllar yüksek enflasyon dönemlerinden geçtiğini anımsatan Demir, bugün aslında TL'ye bir sıfır daha geldiğini söylüyor:
Şunu itiraf etmek lazım. Bugün bir sıfır daha gelmiş oldu aslında. 7'nci sıfırı almış olduk ama altı sıfır attığımız için o yok şu anda. Hatta sekizinci sıfıra doğru da gidiyoruz. Ancak şu şunu göz ardı etmemek lazım. Türkiye 70'lerde 80'lerde 90'larda çok yüksek enflasyon dönemi yaşadı. Bugün o güne benzer bir iki yılı yaşıyoruz. Bugün yaşadığımız az bir travma değil ama o dönem çok büyük bir travma, çok uzun süreye yayılmış bir travma yaşadık. Bu böyle devam ederse, böyle 5-6 sene daha yine aynı şeyi konuşacağız. Bu sefer 3 sıfır atmayı konuşacağız belki paradan.
Dr. Oğuz Demir, asıl sıkıntıya gerekçe olarak Türkiye'nin tüm ekonomik dengelerinin bozulmasına neden olan enflasyondaki artışı gösteriyor.
"Hükümet ya da ekonomi politikasını yapan her kimse… Merkez bankası, hükümet hepsi aynı yere bağlanıyor. Bunun nedenlerini görmezden gelerek kendi politikasına gerekçe oluşturuyor. Böyle devam edersek yine aynı şeyleri konuşmaya başlarız. 5 sene sonra belki 10 sene sonra konuşmaya başlarız. Çünkü bu birikmiş bir travmanın ortaya çıkardığı bir sonuç" diye tespit yapıyor.
Seçime giderken Türk lirasında yeni bir düzenlemeye gidilir mi?
İşin aslı Türkiye neredeyse son bir senedir seçim anketleriyle yatıp anketler kalkıyor.
Bazı şirketlerin yandaş ya da candaş oldukları ima edilse bile siyasetçisinden, TV yorumcusuna, sıradan vatandaştan, politik liderlere kadar herkes bu anketlerde bakıyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ve anketlerde hayli hızlıca fark edilebilecek meselelerden biri de ekonomik krizin kendini hayli ciddi hissettirdiği gerçeği.
Metropoll'ün anketi 2018 milletvekili seçimlerinde AK Parti'ye oy verip daha sonra ekonomik gerekçelerle "kararsızlar" kümesine geçiş yapan seçmen kitlesinin hiç de az olmadığını ortaya koyuyor.
2018'de sandıkta AK Parti'ye oy veren katılımcılar arasında yaklaşık bir yıl öncesine kadar ekonomin kötü yönetildiğini düşünenlerin oranı yüzde 80'i bile aşmışken, eylülde bu oran yüzde 61,9'a kadar gerilemiş, söz konusu kitle içinde ekonominin iyi yönetildiğini düşünenlerin oranı yüzde 35,9'a kadar çıkmıştı.
Gri bölgede neler yaşanır, onu 2023'ün en geç haziran ayından sonra hep birlikte anlayacağız.
Ama seçim yolunda Türk lirasında bir düzenlemeye gidilip gidilmeyeceği de bir soru olarak karşımızda duruyor.
Ekonomistler Platformu Derneği Başkanı Dr. Oğuz Demir'e göre Türkiye 2000'li yılların başından 2015'e değin bir miktar sakin bir enflasyonist süreç geçirmişti.
Yani ülkedeki enflasyon orana daha normaldi.
Demir, 2016'dan sonra ise işin kontrolünün kaçtığı kanaatinde.
İşte tam da bu noktada sözü milli parada revizyona gidilip gidilmeyeceğine getiriyor Dr. Demir:
Bu kontrolsüzlük devam ederse yine konuşuruz. Ama şu an çok erken. Yeni yılda da şu an seçime kadar Türk lirasında büyük bir, daha önce yaşadığımıza benzer bir travma yaşayacağımızı düşünmüyorum. Çünkü neden bunu söylüyorum? Hükümetin seçime doğru giderken Türk lirasının daha fazla değer kaybetmesinin vatandaşta yaratacağı bu enflasyon beklentisi ortamını isteyeceğini sanmıyorum. Dolayısıyla her yolu deniyorlar. Yeri geliyor telefon açıyorlar bankalara, yeri geliyor döviz sattırıyorlar, yeri geliyor düzenleme yapıyorlar. O yüzden bunun olacağını düşünmüyorum ama seçimden sonra ne olacağına ilişkin de seçimi görmeden bir şey söylemek mümkün değil. O yüzden 2023'ü ikiye ayırmak lazım. Seçim öncesi daha stabil, seçim sonrası ise ne olacağını hep beraber göreceğiz.
© The Independentturkish