Yemeklerin yanı sıra oturumlarıyla adından söz ettiren etkinlik: Adana Lezzet Festivali

Adana mutfağı, kültürü ve tarımının yanı sıra sürdürülebilirliğe vurgu yapılan organizasyon bu yıl da "atıksız" şekilde gerçekleştirildi. İlber Ortaylı, Demet Sabancı Çetindoğan, Gamze Cizreli gibi isimler oturumlarda yer alırken, pek çok şef sunum yaptı

7-8-9 Ekim tarihlerinde düzenlenen 6. Uluslararası Adana Lezzet Festivali, gastronomi tutkunlarını buluşturdu.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Adana Valiliği, Adana Büyükşehir Belediyesi ile farklı kurum ve kuruluşların işbirliğiyle düzenlenen etkinliğin içerik sorumluluğunu Ebru Köktürk Koralı üstlenirken; kentin lezzet, tarih, tarım, ticaret ve sanayi yönlerine dikkat çekildi. 

Bereketin simgesi Çukurova lezzetleriyle zengin Adana'daki etkinliğin festival alanında üç gün boyunca yüzbinlerce kişi ağırlanırken; kebap, ciğer, şalgam, şırdan, mumbar, bici bici, karakuş ve halka tatlılarının başı çektiği 100'ü aşkın lezzet tanıtıldı.

Atıksız festival

Seyhan Nehri kenarındaki Merkez Park'ta yapılan ve ana teması "Geçmişten Geleceğe Miras: Mutfak" konulu etkinlikte, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da geri dönüşüm ve plastik kullanımı bakımından sıfır atık, en basit deyimiyle çöp üretmeme hedefiyle tasarlandı.

"Yerinde üret, yerinde tüket"

Yöresel ürün kullanımına dikkat çekilen organizasyonda, mevsimlik ürün tüketmenin ve yerel üreticilere destek olmanın önemine vurgu yapıldı.

"Yerinde üret, yerinde tüket" ilkesinin sıkça dillendirildiği etkinlikte kadın kooperatiflerinden tedarikte bulunulması da ayrı önem taşıdı.

Gıda israfının artması ve dünya kaynaklarının azalması da değinilen başlıca konular arasında yer buldu.

Genç şefler yarıştı

Aralarında Türev Uludağ, Mevlüt Özkaya, Ebru Baybara Demir, Somer Sivrioğlu, Mehmet Yalçınkaya, Danilo Zanna, Hazer Amani ve Umut Karakuş'un da yer aldığı pek çok şef sunum yaparken, Adanalı genç şefler de farklı alanlarda yarıştı.

Kısacası, organizasyon 261 bin 500 kilogram et ve 196 bin 800 litre şalgam tüketildiği haberleriyle gündeme gelse de aslında çok daha fazlasına ev sahipliği yaptı.

"Bize inek derecesinde kendi buğdayımızı özlettiren sistemi kabul etmemiz mümkün değil!"

Örneğin oturumlar... Festivalin en dikkat çekici konuşmalarından biri; tarihçi, yazar ve akademisyen İlber Ortaylı'ya aitti.

Yemek ve kültür konusundaki sunumda, Adana mutfağı denilince akla kebap gelse de, burayı bir "sebze cenneti" olarak niteledi.

Türkiye'de mutfağın "saray mutfağı" anlamına geldiği şeklinde yorumları "boş bir söylem" olarak niteleyen İlber Ortaylı, her vilayetin kendine özgü mutfağının bulunduğunu vurguladı.

Ortaylı, şeker pahalılığı nedeniyle geçmişte Türklerin baklavayı şimdiki gibi şerbetli şekilde değil bal ile yaptığını, hamur tatlılarında da pekmez ya da balın kullanıldığını da sözlerine ekledi.

"Bu seneki ihracatımız bilmem neye çıktı diye övünüyorlar!"

Tarihçi Ortaylı konuşmasında hükümetin tarım politikalarını da eleştirdi:

"Siyez buğdayı gibi isimler takıp oturuyoruz. Bu tohum ve bu buğday burada azaldı. Bu seneki ihracatımız bilmem neye çıktı diye övünüyorlar. Neye çıkarsa çıksın beni ilgilendirmiyor. Ben parasını verdiğim halde Türkiye'nin karabuğdayını bulamıyorum. Çiğ buğdayı inek gibi aldım yedim, bizi inek derecesinde kendi buğdayımızı özlettiren sistemi kabul etmemiz mümkün değil! Ukrayna'dan gelen buğdayı bekliyoruz, bana ne yaa Ukrayna buğdayından, ondan bir şey çıkmaz ki…

"Hayvancılığın ölümünü seyredemezsiniz"

Aynı şey mercimek için de söz konusu. Mercimek ziraatı tamamen kalktı mı Türkiye'den? Yok, hala üretiliyor. Dışarı gidiyor, çok kötü bir şey! Kota uygulanıyor, ben kendi mercimeğimi, tahılımı bulamıyorum, dışarıdan geleni yiyorum, öyle şey olmaz ki. Taşköprü'de bile çiğ sarımsak yeniyor. Çiğ sarımsağı Çinliler yer! Şimdi yatırım yapanlar oldu da tüm gıdaları gözden geçirmemiz gerekiyor. Böyle bir memlekette hayvancılığın ölümünü seyredemezsiniz 80'lerde olduğu gibi."

"5 milyon adamı içeri alamazsın"

 Konuşmasında Türkiye'deki göçmen sayısının artmasına da değinen İlber Ortaylı, ülkenin kalifiye olmayan insanlarla doldurulduğu eleştirisini yöneltti. Ortaylı, özellikle Suriyelilere ilişkin şu yorumu yaptı:

"Nüfusa ihtiyacımızı karşılayacak, Suriyeliler olamaz. 5 milyon adamı içeri alamazsın. Çünkü benim yaptığım işi yapıyor, ayakkabı yapıyor, ben de yapıyorum, her evi ayakkabılarla mı dolduralım? İş vardır, iş vardır. Almanya geldi en iyi Suriyelileri seçti, baleye ihtiyaç vardı, onları götürdü, orkestra elemanlarını, hekimleri götürdü."

"Bundan sonra karnımızı nasıl doyuracağız, çocukların vitamin ihtiyacını nasıl karşılayacağız gibi konular konuşulacak"

Gıda israfına ve üretim alanlarının daraldığına ve dünyanın bir gıda buhranına doğru gittiğine de dikkati çeken Ortaylı, "bundan sonraki toplantılarda karnımızı nasıl doyuracağız, çocukların vitamin ihtiyacını nasıl karşılayacağız" gibi konuların konuşulacağını belirtti. 

Ortaylı, "Hoca 'sen neden bahsediyorsun' demeyin. 40 sene sonra göreceksiniz. Tarih hızlandı artık. 1-2 asırda gerçekleşen şeyler, artık 40 senede gerçekleşiyor. Dünya nüfusu artıyor. Dünya nüfusu 200 milyondu. I. Dünya Savaşı sıralarında ise 1 milyar. Şimdi ise 8 milyar nüfusa sahibiz. Denge maalesef bozuldu" değerlendirmesinde bulundu. 

 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

 

Geleneksel Kore yiyeceği "kimchi"

Festivalin yabancı konukları da vardı. Onlardan biri olan Ongo Food Communications Kurucusu ve Başkanı Jia Choi, "Güney Kore tanıtımında gastronominin rolü" konusunda bir sunum gerçekleştirdi.

Konuşmanın ana teması, faydalı bakteriler içeren ve dünyada popülerliğini giderek artıran kimchi (Kore turşusu) oldu. 

Fermente edilmiş kırmızı biber ve sebzelerden, özellikle Çin lahanasından yapılan geleneksel bir Kore yemeği olan kimchi ve Kore barbeküsünü tanıtan Choi, Türk mutfağından da farklı ürünlerin kimchi gibi kullanılabileceğini belirtti.

"Yılda 1,3 milyar ton gıda çöpe gidiyor, 850 milyon kişi aç yatıyor"

Big Chef's restoranlarının kurucu ortağı Gamze Cizreli ise sürdürülebilirlik temalı sunumunda gıda israfına vurgu yaptı.

Yılda 1,3 milyar ton gıdanın çöpe gittiğini, bunun karşılığının 1 trilyon dolar olduğunu aktaran Cizreli, 8 milyarlık dünya nüfusunun yaklaşık 850 milyonunun ise açlık sınırında yaşadığına dikkati çekti.

Gezegenin yalnızca insanların yaşam alanı olmadığını belirten Gamze Cizreli, her yıl yüzbinlerce deniz canlısının yok olduğunu da sözlerine ekledi. Çevreye duyarlılığın insani ve ahlaki sorumluluk dışında bir

zorunluluk olduğuna da değinen Cizreli, plastikten cama geçmek, bambu kullanmak gibi hamleler işletmelere ekstra maliyet getirse de bazı adımları atmanın mümkün olduğunu söyledi. Cizreli, "Romantik işlere girişmek zor belki ama adım atmak mümkün. Örneğin Big Chef's'lerde talep etmeyene pipet verilmiyor. Genel olarak restoranlarda özellikle ekmek ve garnitür israfı var, bizde istemeyene verilmiyor" ifadelerini kullandı.

"Şerbetlileri konuşmak tüm coğrafyayı ilgilendiren bir çeşitlilik"

Şerbetlilerin tarihi, kültürel geçmişi ve geleceğinin böyle bir etkinlikte ilk defa konuşulması bakımından önem arz eden oturumda ise Türk imparatorluklarında şekerin varlığı ve günümüz mutfaklarındaki yeri ele alındı.

Prof. Dr. Muna Yüceol Özezen, Elif Edes ve Murat Güllü'nün konuk olduğu oturumun moderatörlüğünü saray ve kültür tarihçisi A. Çağrı Başkurt üstlendi. 

Festival Adana'da olsa da şerbetlileri konuşmak tüm coğrafyayı ilgilendiren bir çeşitlilik olduğundan içerik itibariyle kapsayıcı bir oturum gerçekleştiği yorumu yapıldı. 

 

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU