İklim koruyucuları, gezegenimizin yok olmasını durdurmaya yönelik başarılı bir kampanya yürütmeye devam edeceklerse, biz de kendimizin yanıp küle dönmeyeceğinden emin olmalıyız.
Royal Opera Ballet'de sahne alırken geçirdiğim şiddetli kaza sonucu insanlığın doğal yaşam üzerinde yarattığı yıkımı fark etmemin üzerinden 30 yıl geçti. Dansçı arkadaşımın omuzlarından kırlangıç dalışı hareketi yapıyordum ve yakalaması gereken 4 kişi... beni tutamadı. Hiçbir uyarı almadan, yaklaşık 3,5 metre yükseklikten sahneye çene üstü çakıldım. Mucizevi bir şekilde hayatta kalmış olsam da bu an hayatımı değiştirdi.
Bu değişimin nedeni, kazadan sonra gittiğim terapist Linda Mutch'un bir grup alternatif sağlık pratisyeniyle Amazon'un kalbindeki Yanomami halkını ziyarete gideceğini söylemesiydi. Birinin vazgeçtiğini söyleyip onun yerine gelmek isteyip istemeyeceğimi sordu.
Uzun lafın kısası bu hikaye, Yanomami halkıyla yalnız başıma geçirdiğim birkaç haftayla son buldu. Nadide Amazon Ormanı'na ve onun tüm doğal bereketine yönelik insafsız yıkıma ilk defa orada tanık oldum. Yerli halklarının uğradığı süregelen içler acısı soykırımdan ilk kez haberdar olduğum yer de burasıydı. 17. yüzyılda açgözlü "medeniyet"imiz ilk defa geldiğinde burada 6 milyon yerli yaşıyordu. Şimdiyse 600 binden az kişi var ve cinayetler yıllardır devam ediyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Yanomami halkı artık yabancıların gelmesini istemediğini söylese de beni kabileye katılmaya davet etti ve eve dönmem gerektiğini söyleyince veda töreninde beni onursal üye yaptılar.
Doğanın böyle bir krizle karşı karşıya olduğunu fark etmek kalbimi paramparça etti. Ben de buldozerleri Amazon'un kalbine süren ve beni evlat edinen kabilemi yeryüzünden silmekle tehdit eden tahripkar tüketimciliğimizi durdurmak için elimden geleni yapmaya karar verdim. Kendimi diğerleriyle birlikte doğa ve insanlığı korumaya sevgiyle adayacaksam, bu görevde pek çok kişiyi etkileyen yıpranmadan kaçınmak için kendime de sevgiyle bakmam gerektiğini anladım. Doğayı onarmaya yönelik katkılarımın yanında kendi kişisel travmalarımı da iyileştirmek için çaba sarf etmeye karar verdim.
Param yettiği kadar kişisel gelişim eğitimine, terapilere, akupunktura, masaja ve yogaya yatırım yaptım. Mücadelemin temelini oluşturan temel manevi öğreti, Gandhi'nin dünyada görmek istediğin değişim olmaya dair şiarıydı. Kendi hayatımı ve evimi olabildiğince yeşil yapmaya karar verdim. Bence çevreci kampanyalar, telkin ettiklerimizi uygulamaya koymanın ahlaki yetkisine dayandığı zaman manevi olarak daha güçlü oluyor. Bu, mükemmel çevrecilik demek olmasa da bireysel olarak sahip olduğumuz para, zaman ve bilgiyle elimizden gelenin en iyisini yapmak anlamına geliyor.
Başlarda, Resurgence dergisinin ilham verici eski editörü Satish Kumar'la bir haftalık bir inzivaya katılma şansını edindim ve ondan iki ayaklı ekolojik maneviyat yolu kavramını öğrendim. Bunun bir ayağını kişinin kendi ruhsal yolculuğunun peşinde koşması, diğerini de çevreyi koruyup eski haline getirmek ve karbon salımını radikal bir şekilde azaltmak için fiziksel dünyada harekete geçmesi oluşturuyordu. Tüm bu yaklaşımlar, hem halk arasında hem de ana akım siyasetteki bazı rahatsız edici kampanyaların ilk 10 yılında yıpranmaktan kaçınmamı sağladı.
İkinci 10 yıldaysa yoga sayesinde gey tantraya (cinsel enerjiyi ve maneviyatı birleştiren Hinduist ve Budist bir öğreti -çn.) rastladım. Tantra4gaymen'deki eğitmenlerimle yaptığım çalışma sayesinde kişisel yükümden olabildiğince kurtuldum, bu da kişisel gücüme erişimimi artırarak daha etkin bir iklim koruyucusu olmamı sağladı.
Üçüncü 10 yılıma, Birleşik Krallık'taki çeşitli dünya maneviyatı merkezlerindeki (Dorset'teki Embercombe ve Gwynedd'deki Cae Mabon da dahil) bazı çevreci liderlik inzivalarına katılarak kişisel içsel yolculuğumda öğrendiklerimin çoğunu bir araya getirmem damga vurdu. Bu tür kurslar, dışarıdan herhangi bir manevi dogma dayatmadan, katılımcıların kendi manevi inanç ya da inançsızlıkları doğrultusunda ilişki kurmasına müsaade ediyor.
Maneviyatınızla olan bağı tamamen fiziksel bir insanın düşünce süreçleri olarak mı; yoksa sezgi, içgörü, manevi ya da ilahi varoluş aracılığıyla mı kurduğunuz gerçekten önemli değil. Önemli olan, kişinin halihazırda dünya ve kendisiyle meşgul olduğu koşullardaki hakikatlerinin ne olabileceğini kabul ettiği içsel yolculuğa hazır olup olmadığı.
Embercombe, insani ve doğal dünyaları ruhsal olarak bütünleştirme vurgusu yapan ruhani Kızılderili gelenekleri üzerine uzun süre eğitim almış ilham verici Mac Macartney tarafından kuruldu. 2015'te Embercombe'un The Journey adındaki ekolojik liderliğe giriş kursunu almıştım. Bu engin bir deneyimdi ve mücadelemin Occupy Democracy (Demokrasiyi İşgal Et) ile Extinction Rebellion'la (Yokoluş İsyanı) Gandi'ninkine benzer, tutuklanmaya açık, barışçıl doğrudan eylemlere dönüştüğü sonraki aşaması için beni hazırladı.
9 kez tutuklanmanın ve 2019'daki Extinction Rebellion'da Waterloo Köprüsü'ndeki oturma eylemimi sonlandırmayı reddettiğim için aldığım tek bir mahkumiyetin ardından, bu yaz Embercombe'un gelişmiş programı The Descent'e girişmeye hazırdım. Bu, üç gün oruç tutmayı ve doğada yalnız uyumayı içeren 6 günlük bir törensel bir süreç barındırıyor. Önemli temalardan biri yerli halklara ait, gelecek 7 neslin ihtiyaçlarının korunmasını hesaba katan karar alma kavramıydı. Bu, beni doğanın gizemiyle yeniden bağlayan çok dokunaklı bir deneyimdi ve yaşça büyük bir dünya koruyucusu olarak yolumu artık nasıl çizmem gerektiğiyle ilgili düşünme şansı verdi.
İnsanlığı ve doğayı şimdiye kadarki en büyük tehdit karşısında korumaya çalışan her birimiz için doğru görünen yöntemle birlikte, tüm koruyucuların kendisine sevgiyle değer vermesinin çok önemli olduğunu söylemek için kişisel yolumu paylaşmak istedim.
https://www.independent.co.uk/climate-change/opinion
Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu
© The Independent