​Sudan devriminin "İslamcıların derin devletine" ilişkin endişeleri

İslamcılar 1989'da askeri bir darbeyle iktidara geldiklerinde ‘devletin her köşesine nüfuz etme politikası’ benimsediler

Sudan'daki gösteriler, geçtiğimiz yılın sonunda başlamıştı / Fotoğraf: Reuters

Ahmed Abul Maali

Devrik Devlet Başkanı Ömer el Beşir’in 1989’da askeri bir darbeyle iktidara gelmesinden sonra yaklaşık 30 yıl boyunca Sudan devletinin yönetimini üstlenen İslamcıların ‘kurmuş oldukları derin devlet aracılığıyla geçiş hükümetini engellemeye çalıştıklarına’ dair endişeler gün geçtikçe artıyor.

Bu durum eski rejimin tekrar ortaya çıkmasıyla birlikte devrimin boşa çıkarılması ve hayat tekerinin geriye doğru sürülmesi gibi riskleri kendi içinde barındırıyor.

Beşir, 2014 yılında bütün siyasi güçleri çağırdığı ulusal bir diyalog projesi önerisinde bulunduğu sırada bazı muhalif güçler "daha sonra ortaya çıkabilecek herhangi bir dirençten emin olmak" için kurtuluş rejiminin ortadan kaldırılmasını şart olarak öne sürdüler.

Muhalefet, Beşir'in derin bir devlet inşa ettiğini ve ondan sonra gelen herhangi bir rejimin kendisini böyle kapalı bir sistemin önünde bulacağını düşünüyor.

Fakat İslamcılar tarafından bir derin devlet kurulduğu fikrinin sadece bir korkuluktan ibaret olduğunu düşünenler de var. Bu görüş, kurtuluş rejiminin 30 yıllık iktidarına rağmen derin devlet kuramadığı gerçeğine dayanıyor.

Nitekim devlet kurumlarına hükmeden ve barındırdıkları çeşitlilik ile birlikte onları tek bir ruh haline getiren bir sistemin olmayışını buna delil olarak getiriyorlar.

Devlete nüfuz etme politikası

İslamcılar 1989'da askeri bir darbeyle iktidara geldiklerinde "devletin her köşesine nüfuz etme politikası" benimsediler.

Böylece ordu, medya, güvenlik, istihbarat, kamu hizmeti, diplomasi ve yargı gibi alanların bütününde kendilerine mensup olmayan bütün personeli çıkarıp destekçilerini bu pozisyonlara yerleştirdiler. Bu çerçevede yürütülen operasyonlarla on binlerce çalışan ve askeri personel sokağa atıldı.

Kurtuluş rejiminin derin devletinin tezahürlerinden biri, bir önceki aşamada muhalefete yönelttiği iki ayaklanma çağrısıydı. Böylece okulları ve kamu kurumlarını baskı altına alabilirdi. Fakat ayaklanma konusunda aldıkları cevap oldukça açıktı.

Kriz endüstrisi

Sudan Askeri Geçiş Konseyi Sözcüsü Tuğgeneral Şemseddin Kebaşi, “Azledilen Devlet Başkanı Ömer el-Beşir’in rejiminin bütünüyle ortadan kaldırılması için 5 yıl kadar bir süreye ihtiyacımız var. Derin devletin varlığını inkar etmiyoruz. Bundan dolayı bir an önce geçici hükümetin kurulmasını istiyoruz. Çünkü 100 yıl boyunca hükmetsek bile onlardan kurtulamayız. Çünkü 30 yıllık bir geçmişi var” açıklamasında bulundu.

Destekçilerin tasfiyesi

Askeri Geçiş Konseyi, özellikle üst düzey yetkililerin görevden alınmaları hususunda atmış olduğu adımlarla İslamcılar tarafından kurulmuş olan derin devleti ortadan kaldırmaya yönelik girişimlerde bulunuyor. Nitekim bu kapsamda, Yargıtay Başkanı Abdulmecid İdris, Başsavcı Ömer Amed, Yayın Televizyon Kurumu Genel Müdürü Muhammed Hatem Süleyman, Büyükelçi Muhammed Atta, Mustafa Osman İsmail, Sana Hamad, Mutez Musa, Yasir Yusuf, Zekât Dairesi Genel Sekreteri, Vergi Müdürü, Sosyal Güvenlik Fonu Direktörü, İlaçlar ve Toksinler Ulusal Konsey Genel Sekreteri, Güvenlik ve İstihbarat Servisi Başkanlık Kurumu, Polis Kuvvetleri Komutanlığı, onlarca polis memuru ve bir dizi bakan vekili görevden alındı.

Bazıları "İslamcıların derin devleti" gibi bir ifadenin abartılmış ve yeni hükümeti "son otuz yıl boyunca İslamcılarla olan tüm işbirliğini tasfiye etmeye" sevk etmek için ortaya atılmış bir söylenti olduğunu düşünüyor. Ayrıca bu kimseler görevlerinden ayrılmalarının ardından ülkeyi terk edecek olan bu nitelikli kadroların kaybedilmesiyle birlikte devlet organlarının zayıflayacağı konusunda uyarılarda bulunuyor. Beşir rejiminin resmi devlet organlarına paralel kurumlar kurduğu doğrudur. Fakat bu kurumların hali hazırdaki realitede bir karşılığı olmadığı ve eski rejimle birlikte çöktüğü daha olasıdır.

Aksi rol

Analist Mahir Ebu el-Cuh derin devlet ile ilgili değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı:

“Derin bir devletin varlığına dair gerçek bir tehlike söz konusu. Devletin bütün eklemlerine nüfuz ettiğinden dolayı böyle tanımlama kullanılıyor. Söz konusu yapının devlet kurumlarındaki varlığından bütünüyle aksi yönde, yani ‘ülkedeki huzursuzluğu artırmak, güvensizlik yaymak ve krizleri kışkırtmak’gibi durumlarda rol oynamasıyla faydalanılıyor. Bu yıkıcı yaklaşımın koordineli ve planlı bir şekilde yürütülmesi gerekiyor.  Ancak derin devletin bugüne kadarki faaliyetleri bunun aksini gösteriyor”

Ebu el-Cuh açıklamasının devamında, derin devletin geri dönüşünün ve kendini toparlamak için fırsat bulmasının sebebinin "Askeri Geçiş Konseyi ile Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri arasındaki uzun süreli müzakerelerden dolayı hükümetin henüz kurulmaması" olduğunu söyledi. Ayrıca bu durumun derin devletin boşluktan istifade ederek yayılmasına yol açtığına dikkat çekerek, askeri konsey ile muhalefet koalisyonu arasında ulaşılacak bir anlaşmanın derin devletin tabutuna çakılacak ilk çivi olacağını söyledi.

Devlet içinde devlet

Bazı akademisyenler ve politikacılar, ülkede geleneksel anlamıyla bir derin devletin bulunduğu fikrine sıcak bakmıyorlar. Çünkü derin devlet, devlet organlarında ve kurumlarında nüfuz eden ağlardan ibarettir ve güçlü bir devleti gerektirir. Bu koşullar Sudan için söz konusu değil. Bundan dolayı Beşir döneminde bir derin devletin kurulduğundan bahsetsek bile bu devlet, devlet kurumlarına paralel kurumların kurulmasından ibarettir.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independentarabia.com/node/25826

Independent Türkçe için çeviren: Adem İpekyüz

DAHA FAZLA HABER OKU