“Vay be, ne kadar kilo vermişsin, harika görünüyorsun”, “İyi gidiyorsun aynen devam et”, “Yüzün hep böyle güzeldi zaten ama şimdi harika görünüyorsun.” Bunlar yaklaşık 13 kilo verdiğimden beri aldığım bazı “iltifatlar”.
Mesele şu ki, zayıflamak için diyet yapmıyorum (sadece safra kesemi aldırdıktan sonra sindirim sorunlarımı gidermek için beslenme şeklimi değiştirdim) ve arkadaşlarımdan, ailemden, Instagram takipçilerimden, yıllardır görmediğim tanıdıklardan ve hatta köşedeki markette çalışan adamdan sürekli övgü gelmesi beni delirtiyor! Sanki her iltifatlarında “önceden güzel görünmüyordun”, “önceki halin yeterli değildi” diyorlar ve bu, ideal güzelliğin yolunun zayıflıktan geçtiği anlamına geliyor.
Bu yüzden de bu sürekli övgü, kilosu hep değişen biri olarak (gelecek yıl 13 kilo daha ağır olabilirim) iyi hissetmemi sağlayacağına, beslenmeyle ilgili yıllar süren terapinin ardından toprağa gömdüğümü düşündüğüm anksiyetemi ve olumsuz beden imajı sorunlarımı tetiklemeye başladı.
Beni yanlış anlamayın, herkes gibi ben de iltifattan hoşlanıyorum ama tıpkı kilo alındığında yapıldığı gibi bir kişinin zayıflamasıyla ilgili sorulmadan yapılan yorumlar da uygunsuz sayılmalı. İltifat ettiğiniz o kişi bir beslenme bozukluğuyla boğuşuyor olabilir ve sizin sürekli övgünüz onları bedenlerini kötü kullanmaya teşvik edebilir.
Ya da tıpkı bende olduğu gibi kilo kaybı fiziksel bir hastalığın ürünü olabilir, belki de stresle ilgilidir ya da bir yakının ölümüyle ve insanların kilo vermek için yaptığımı sandıkları “sıkı çalışmayla” hiçbir ilgisi yoktur.
Bunu arkadaşlarıma açıkladığımda hep karışık tepkiler alıyorum. Kimi bakış açımı çabucak anlarken kimi ise (genelde aşırı kilolu olmayan ama birkaç kilo vermek isteyenler) övgülerinin aslında etmek istedikleri iltifat olmadığını anlamış görünmüyorlar.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bununla beraber, geçen yıl Britanyalıların yarısından fazlasının kilo vermeye çalıştığını, İngiltere Kamu Sağlığı’nın hepimizin beslenme şeklinin sıkı kalori-kontrollü olması gerektiğini ilan ettiğini, milyarlarca poundluk beslenme endüstrisinin bize zayıflama çayları, içecekleri, hapları ve programları dayatmasını, bir de sürekli maruz kaldığımız “ince eşittir çekici” ülküsünü düşününce insanların zayıflayıp da bunun için övgü almayı yalnızca olumlu bir durum olarak kabul etmesi beni şaşırtmıyor.
Ancak beni kilo kaybım için överek yaptıkları, inceliğin ideal beden tipi olduğu statükosunu beslemekten başka bir şey değil. Böylece aslında kendilerine de kötülük ediyorlar. Ama ister M beden olsunlar ister XL; kilo-odaklı övgüleri, yalnızca onları kendi değerlerini tartıdaki numaralarla eş tuttukları bir döngüye hapsediyor.
Bu, beden olumlama hareketinin ortadan kaldırmaya çalıştığı bir düşünme biçimi ve yanlış yoldaki her iltifat beni bu kolektif ince-pozitif bilince geri sürüklediğinden, bu toplulukla daha fazla ilişki kurmaya çalıştım. Bu, kilosuna ya da neye benzediğine bakmaksızın her bedenin saygıya değer olduğu fikrini teşvik eden bir hareket.
Bu takdire şayan bir mesaj ancak yayılıp kabul görmesi zaman alıyor. Instagram’da bir milyon takipçili her beden olumlama savunucusuna karşılık bir zayıflama ürününü tanıtan katbekat fazla takipçiye sahip bir ünlü var. Ve reklam kampanyalarında çeşitli beden biçimleri kullanan her markaya karşı bunu yapmayan, kendini sevmeyi zorlaştıran yüzlerce fazlası var.
Kilo söz konusu olduğunda sıskalık mutlaka sağlıklı bir beden ve zihne sahip olmak anlamına gelmiyor, tıpkı yüksek bir vücut kitle indeksine sahip olmanın illa mutsuz ya da sağlıksız olacağınız anlamına gelmediği gibi. Dışarıya nasıl göründüğümüze çok odaklanılıyor, ancak iç dünyamızda nasıl hissettiğimize yeterince odaklanılmıyor. Ben, bir birey olarak, bütün bunlardan çok yoruldum ve bahse girerim birçoğunuz da benim gibi hissediyor. Öyleyse bir dahaki sefer birine zayıflamasıyla ilgili “iltifatta” bulunacağınız zaman bir kez daha düşünün, karşınızdaki kişiyi de kendinizi de içsel bir sıkıntıdan kurtarırsınız.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: Onur Bayrakçeken
© The Independent