Çin’den misilleme: Uygurlara yönelik kötü muameleyi eleştiren ABD'li siyasetçilere yaptırım

İki senatörün yanı sıra bir Kongre üyesi ve bir büyükelçinin de Çin'e girmesi yasakladı

Cumhuriyetçi senatörler Ted Cruz (solda) ve Marco Rubio (sağda) Çin'in yaptırım listesine girdi (Reuters)

Çin hükümeti, bir Kongre üyesi ve bir büyükelçiyle birlikte iki Cumhuriyetçi senatöre ABD'nin Çinli yetkililere yönelik yaptırımlarına benzer şekilde misilleme amaçlı yaptırımlar getirdi.

Kongre üyesi Chris Smith ve büyükelçi Sam Brownback ile birlikte senatörler Marco Rubio ve Ted Cruz, ABD'de Çin Komünist Partisi'ni ve özellikle de bu ülkenin Uygur azınlığa yönelik muamelesini en çok eleştiren isimler arasında yer alıyor.

Yaptırımların tam anlamıyla neler içerdiği henüz belli olmamakla birlikte Çin hükümet sözcüsü, kısıtlamaların ABD'nin geçen hafta 4 Çinli yetkiliye getirdiği yaptırımlara "mütekabil" olacağını söyledi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Sözcünün Çin-Amerikan ilişkilerini “ciddi şekilde zedelediğini” belirttiği yaptırımlara tabi olan Çinli yetkililer arasında Sincan eyaletinin en üst parti yetkilisi Chen Quanguo da yer alıyor. Sincan, Çin'de son yıllarda kitlesel boyutta hükümet baskısına maruz kalan ve ağırlıklı olarak Müslümanlardan oluşan azınlık Uygurların çoğuna ev sahipliği yapıyor.

Çin hükümetinden sızdırılan belgeler de dahil olmak üzere uluslararası gözlemcilerin topladığı kanıtlara göre, hükümetin “yatılı okullar” ve “radikallikten arındırma merkezleri” olarak tanımladığı yerlerde bir milyondan fazla Uygur hapis tutuluyor.

Bu merkezlerde Uygurlar beyin yıkama uygulamalarına tabi tutuluyor, dinlerini reddetmeye ve dillerini terk etmeye zorlanıyor. Mukavemet gösteren kişilerinse işkenceden geçirildiği iddia ediliyor. Dahası Sincan'da kamplara gönderilmemiş kişiler ya da kamplardan serbest bırakılmış olanlar, kendilerini Çin'deki mevcut standartlarla karşılaştırıldığında bile müdahaleci kalan yüksek teknolojili bir gözetim rejimi altında buluyor.

Çin hükümetiyse kamplara dair istismar raporlarının sahte olduğunu ve Çin'in içişlerine karışma amacı taşıdığını belirtiyor. Yetkililer bu insanları hapsetme programının İslamcı aşırıcılığın kökünü kazımak için tasarlanmış bir terörle mücadele girişimi olduğunu ve Sincan'ın “mesleki eğitim merkezlerinde” gözaltında tutulanların çoğunun “topluma yeniden entegre edildiğini” ve iyi sonuçlar veren işler bulduğunu öne sürüyor.
 


Cruz ve Rubio bu yıl, zorla çalıştırmayla üretilen malların ABD merkezli şirketler tarafından satın alınmamasını veya ithal edilmemesini sağlamak ve ABD yönetiminin Sincan'daki zorla çalıştırma sürecine “bilinçli olarak dahil olan” herkesi yaptırıma tabi tutmasını zorunlu kılmak için hazırlanan bir tasarının onaylanmasına öncülük etmişti. Söz konusu tasarı bir ay önce yasalaşmıştı.

Bu arada Smith de Çin'in Uygurlara yönelik muamelesini kınayan bir yasa getirmişti: Temsilciler Meclisi genel kurulunda 2019'da yaptığı bir konuşmada, kamplardan birinden kurtulmuş bir kişinin yürek parçalayıcı hikayesini anlatmış ve “Şi Cinping bir halkın tamamını eziyor ve yok ediyor. Bir soykırıma başkanlık ediyor" demişti.

Bir zamanlar Kansas valiliği ve senatörlüğü yapmış olan şu anki ABD Dini Özgürlükler Özel Temsilcisi Büyükelçi Brownback ise daha önce uluslararası toplumu Çin'in Sincan'daki istismarlarına karşı koyacak “cesareti toplamaya” davet etmiş ve dünyanın gösterdiği tepki karşısında hayal kırıklığı yaşadığını söylemişti.

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news

Independent Türkçe için çeviren: Noyan Öztürk

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU