"Üç hafta önce koronavirüs aşısı oldum: İşte deneye katılırsanız yaşayacaklarınız"

Kovid öncesi yaşamımıza dönüş yolunda başka hiçbir çıkış stratejisi aşı kadar büyük bir potansiyele sahip değil. Mayıs ayında aşı olan Jack Sommers, enjeksiyon yaptırdığınızda sizi nelerin beklediğini açıklıyor

Jack Sommers (The Independent)

Koronavirüs aşısı bulma yolunda hem Oxford Üniversitesi hem de Imperial College London yarış halinde. Avrupa'da insanlar üzerinde uygulanan ilk deneyler 23 Nisan'da Oxford'daki bir laboratuvarda başladı, yaklaşık 800 kişi bu deneylerde yer almak için kabul edildi. Imperial College'daki insanlı deneylerse 300 gönüllünün katılımıyla 16 Haziran'da başladı. Şimdi İngiltere, Galler ve İskoçya genelinde 10 bin gönüllü daha aranıyor. Jack Sommers, Oxford testlerinde üç hafta önce aşı olan ilk insanlar arasındaydı. (Bu yazı ilk olarak 6 Haziran'da yayımlanmıştır)

Koronavirüs aşısı deneyleri için yaptığım başvurunun üzerinden bir ay geçti. Beş hastane ziyareti için bana toplamda 235 sterlin (yaklaşık 2 bin TL) ödeme yapıldı, koluma birçok iğne sokuldu, genellikle kobay insanı gibi kullanıldım ve bunların hepsini o çok tartışılan Kovid-19 aşısının geliştirilmesine yardımcı olabilmek adına yaptım.

Hiçbir şey, muhtemel kurtarıcımız olma açısından dünyada geliştirilmekte olan aşılar arasında yer alan Oxford Üniversitesi'nin deneyinden daha fazla konuşulmadı. Aşının Kovid öncesi yaşamımıza dönüş için en büyük umut olduğu defalarca belirtilirken, Birleşik Krallık (BK) hükümeti de ciddi bir yatırım yaparak insanlar üzerinde testleri sürdüren BK merkezli laboratuvarlara toplamda 43 milyon sterlin (yaklaşık 365 milyon TL) destek sözü verdi.

Katıldığım ilk aşama geçen ay İngiltere'de gerçekleşti. Şimdilerde ülke genelinde 10 bin Britanyalı'ya daha deneylere katılmaları ve gelecek haftalarda benimle aynı konumda yer almaları için çağrıda bulunarak kapsamı genişletiyorlar.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Başvurmak istiyorsanız beklediğinizden daha sıradan bir prosedüre hazırlıklı olun. Aşı deneyleri, banka hesabı açtırmaya benzer bir sürü işlemi bir araya toplamakla birlikte tatil aşılarınızın getirdiği hafif ürpertiyi de içeriyor. Başvurunuzu internet ortamında doldurulan bir form üzerinden yapıyorsunuz ve size sağlık geçmişinizle ailenize dair akla gelebilecek her türlü soru soruluyor. Onay aldıktan sonra hastaneye çağrılıyorsunuz.

Londra'nın güneyindeki St. George Hastanesi'ne ilk gidişim öncesinde iki aydır dairemde gönüllü tecritte bulunuyordum. Yalnız yaşıyorum ve bir süredir işsizim. Kendimi, aynı amaç için orada olduklarını tahmin ettiğim diğer insanlarla çevrili bir bekleme odasında buldum (tanıdığım tek denekler, üç makak maymunundan ibaretti). Sahip olduğumuz ortak bağa rağmen tuhaf klinik atmosferi nedeniyle birbirimizle konuşmadık.

Bu ilk ziyarette idrar ve kan örnekleri vermeniz, formlar doldurmanız ve sadece hafif yan etkiler göstermenizin beklendiğine dair bir video izlemeniz gerekiyor. Sonra eve gidiyorsunuz ve her şey kontrolden geçtiğinde gelecek yeşil ışığı beklemeye koyuluyorsunuz.

Bu arada arkadaşlarınızın ve ailenizin sonu gelmez sorularına karşı hazırlıklı olun. Bunlar arasında deney kapsamında koronavirüse maruz kalmanız yönündeki yanlış varsayım da yer alıyor, ki maruz kalmıyorsunuz. Kendimi iyi temennilerle (ve internetteki birkaç komplo teoristiyle) boğulur vaziyette bulmuştum.

İlk hastane ziyaretimden iki gün sonra süreci takip etmek için neden hala enjeksiyona çağrılmadığımı sorduğum telaşlı bir e-posta yolladım. Gelen yanıtta esasında şu deniyordu: "Sakin olun ve bekleyin". Bu noktada kendimi ilk kez gergin hissetmeye başlamıştım.

Telefonla arandım ve hastaneye geri döndüm, endişeli olmama karşın haftalardır normal bir işyeri deneyimine en yakın olduğum bir anı yaşıyordum. Ortamın (steril atmosfere rağmen) tecrit öncesi yaşamı hatırlatan aldatıcı bir havası vardı. Yaşadığım nostalji, bir hemşirenin Hint makaklarına verilen aşılardan söz etmeye başlamasıyla çabucak son buldu. Maymunların tıp bilimi için yaptıkları fedakarlığı saygıyla selamlıyorum ama zihnimdeki yüce "kobay" imajı şimdi adamakıllı gitmişti.
 


Beni destekleyen kişilerden aldığım mesajları tekrar düşünüyordum da Multiple Skleroz (MS) hastası bir kadın bana "Milyonlarca insana yardımcı olabilecek bir şey yapıyorsun" demişti. Bu durum, iğneleri sevmeyen ve korku filmi karşısında eliyle yüzüne kapatan beni yetişkin bir adam yapıvermişti. Enjeksiyonun kendisi -aldığınız tek doz bundan ibaret- ağrısızdı. Bana bir termometre verildi ve gösterdiğim belirtileri online ajandaya günü gününe kaydetmem istendi.

Bendeki en büyük yan etki paranoya gibi duruyor. Gerçekten aşı verilen yüzde 50'de miydim yoksa diğer yüzde 50'lik kontrol grubunda mıydım bilmiyorum ama ilk hafta iki kere yatağa hafif ateş belirtileriyle gittim ya da şimdi geriye dönüp bakınca belki de öyle olduğunu zannettim. Üçüncü gün ajandanın metin bölümüne, Titanik'in buzdağına çarptığını haber veren telgrafta kullanabileceğiniz vakur bir teslimiyet içinde "Artan ateş ve hapşırma" diye yazdım.

O günkü ateşimin 36,5 gibi mükemmel derecede normal olması dikkate alındığında hikayemle gerçekler her zaman tam olarak tutmuyordu.

Haftalar geçtikçe başka belirti de göstermedim. Onun yerine deneylerin başarısı zihnimi meşgul etmeye başladı. Eskiden ilk başarıya ulaşanın Imperial mi yoksa Oxford mu olacağını önemsemezdim ama şimdi "benim" aşımla ilgili her müjdeli haber tezahürat yapma ve pencereden dışarı Oxford Üniversitesi vuvuzeleası çalma isteği uyandırıyordu. Sonrasında aşılanmış tüm maymunlara koronavirüs bulaştığı haberi geldiğindeyse mateme büründüm.

Neyse ki virüsle aynı şekilde (kasten) karşı karşıya getirilmeyeceğim. Bununla beraber torunlarıma insanlığı kurtaran aşının testinde yer aldığımı anlatmak istiyorum, işe yaramayan denemelerde değil.

Geçmişe dönüp bakınca yanlış bir şekilde kendimi, anlatılacak en iyi hikayeye ve en dramatik yan etkilere sahip bir kahraman rolü biçtiğimi görebiliyorum. Neticede, sadece Oxford'da pek çok deneye yer verecek ve o deneyler için daha binlerce gönüllü çıkaracak bu işi takdirle karşılıyorum. Önümüzdeki hafta yeni gönüllüler ilk dozları için gelirken ben de takip testleri için hastaneye dönmüş olacağım.

Başarısızlık ve öğrenme, nihayetinde başarılı olacak bilim insanları açısından merkezde yer alan olgulardır. Bu yüzden aşım işe yaramasa bile listeye adını ilk yazdıranlardan biri olmaktan hiçbir zaman pişmanlık duymayacağım.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

https://www.independent.co.uk/life-style

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU