İngiltere'yi İspanyol işgalinden kim kurtarmıştı?

Gürbüz Evren Independent Türkçe için yazdı

İspanya, 1500'lü yılların özellikle ikinci yarısında Avrupa'nın en güçlü Hıristiyan krallığı olarak öne çıkmıştır. 

Avrupa'nın yarısına yakın bir bölümünde etkili olan İspanya Krallığı, Katolik dünyasının da lideri durumundaydı. 

Osmanlı Devleti ise o dönemde İspanya'nın en önemli rakibiydi. 

Osmanlılar, Katoliklere karşı Protestanları destekleyen bir politika izliyordu. 

Böylelikle Katolik İspanyolların düşmanı olan Protestanları da kullanarak, bu önemli rakiplerini zayıflatacaklarını biliyorlardı. 

Protestan İngiltere de İspanya'nın düşmanları arasındaydı.

İspanyol donanmasının bir bölümü Amerika kıtası kıyılarında İngiliz gemilerinin önündeki en büyük engel olarak dururken, diğer bir bölümü de İngiltere kıyılarının karşısındaki Hollanda'da bulunuyordu. 

İngilizler, İspanyolların İngiltere'yi işgal etmesinden korkuyordu. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İngiltere, 1580-1590 döneminde, İspanyollardan kurtulmanın yolunun Osmanlılar ile iş birliği yapmaktan geçtiğinin bilincindeydi. 

Çünkü önlerinde Fransa örneği vardı. 

Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Fransa Kralı 1. François'nın daveti ile Barbaros Hayrettin Paşa komutasındaki Osmanlı savaş gemileri, Toulon başta olmak üzere Akdeniz'deki Fransız limanlarına demir atmıştı. 

Buradan İspanya kıyılarına saldırılar düzenleyen Osmanlı kadırgaları, İspanyolları fazlasıyla meşgul etmiş, çok da zarar vermişti. 

Bu örneği bilen İngilizler, Osmanlı padişahından yardım istemeye karar verdi. 

Söz konusu kararı, 1587 yılındaki mektup trafiğinden öğreniyoruz. 

Bu mektupların varlığı da John Ezard imzasıyla, 1 Haziran 2004 tarihinde, The Guardian gazetesinde yayımlanan, "Türklere hangi nedenden ötürü teşekkür etmeliyiz" başlıklı bir haber ile ortaya çıktı. 

Haberde, Kraliyet Koleji öğretim üyesi Jerry Broton'un, şu şeklideki değerlendirmesine yer verilmektedir:

1588 yılında, Hollanda'ya getirdiği gemilerle İngiltere'yi işgale hazırlanan İspanya, Osmanlı donanmasının Akdeniz'e yayılması ve manevralar yapmaya başlaması üzerine, elindeki deniz gücünü ikiye ayırmak zorunda kaldı. Bu durumdan faydalanan İngilizler de İspanyolları yendi


Jerry Broton, bu bilgileri, İngiliz Kraliyet arşivlerinde bulduğu bazı belgelere dayandırmaktadır. 

Söz konusu belgelerden biri, Kraliçe'nin askeri danışmanı Sir Francis Walsingham'ın, İstanbul'daki İngiliz elçisi William Harborne'a gönderdiği, 9 Mart 1587 tarihli bilgilendirme mektubuna yanıt verdiği 24 Haziran 1587 tarihli mektuptur. 

Bu mektupta, Sir Francis Walsingham, "İspanyolların güçlü hatta yenilmez armadası diyebileceğimiz donanmasını, ancak Osmanlı İmparatorluğu durdurabilir" demektir. 

Ayrıca verilen görevleri layıkıyla yerine getirdiğini belirttiği İngiliz elçiye, İstanbul'daki başarılı çalışmalarından ötürü teşekkür ederek, Padişah 3. Murat'ın İspanya Kralı Philip ile anlaşma yapmamasına Kraliçe'nin çok memnun olduğunu, bunu da Türk Sultanına özellikle söylemesini istemektedir. 

Bunun dışında Osmanlıları, Akdeniz'de, İspanya, İtalya ve Kuzey Afrika kıyılarında saldırılar düzenleyerek, İspanyolları zayıf düşürmeye ikna etmesi için Padişah ve vezirlerle görüşmeler yapmasını, İngilizlerin çok iyi insanlar olduğunu anlatmasını da istemektedir. 

İngiltere elçisi William Harborne, hemen harekete geçerek, Padişah 3. Murat'a bir mektup sunacaktır. 

Elçi Harborne, İspanya Kralı için, "Papa ve sadık müttefiki putperest-kâfir Katolik kral" ifadesini kullanmaktadır. 

Elçi, devamında, şöyle demektedir:

Yüce Tanrı'nın size verdiği kuvvet ile ortak düşmanımız tüm putperest kâfirleri yok edeceğinizi umuyorum. Zavallı bir kulunuz olarak size yalvarıyorum, putperest kâfir İspanya üzerine büyük bir donanma sevk etmezseniz bile 60 ya da 80 kadırga gönderin. 


Mektubun devamı ise daha da ilginç bir hale gelmektedir. 

Elçi Harborne, Padişah 3. Murat'a, şu sözlerle adeta yalvarmaktadır:

Kraliçe Elisabeth, bir kadın olduğu halde Tanrı'nın, putperest kâfirlerle savaşma emrini yerine getirmek için çabalıyor. Size her zaman sadık kalan Kraliçe'yi bu en zayıf zamanında yalnız bırakırsanız, size inanan, güvenen tüm dünya şaşıracaktır. Çünkü Kraliçem, size güvenerek, yaşamını, tahtını, devletini büyük tehlikeye attı. Yüce Osmanlı'ya yakışır bir şekilde hemen donanmanızı gönderirseniz, kendini beğenmiş İspanyol Kralına, sahte Papa ve taraftarlarına hak ettikleri cezayı vermiş olacaksınız. Tanrı sizin aracılığınız ile putperest kâfirleri cezalandıracaktır. 


Bu mektupların ayrıntılarının kamuoyu tarafından bilinmesi, İngiltere'de tartışmaları artırdı. 

Bazı İngiliz tarihçiler, konuya ilişkin Türkiye'ye müracaat edilmesini, Osmanlı arşivlerinde, adı geçen döneme ve Padişah 3. Murat'a ait belgelerin de incelenmesini önerdiler. 

Söz konusu önerinin Türkiye'deki resmi makamlar tarafından kabul edilmesinin ardından Osmanlı arşivlerinde yapılan araştırmalarda, 3. Murat'ın, Kraliçe Elisabeth'e gönderdiği bir mektup bulunacaktır. 

Padişah mektubunda özetle, "Sizden önce Osmanlı Sultanları ile dostluk kuranlar nasıl saygı görüp, tarafımızca korunma altına alındılarsa İngiltere Kraliçesi Elisabeth de aynı muameleyi görecektir. Elçiniz aracılığı ile bizden istediğiniz donanma yardımını dikkate alacağız. Önümüzdeki ilkbahar aylarında büyük bir donanmayı göndereceğiz. Ülkenizin dostluğu aynı şekilde devam ederse, Osmanlı Devleti de sizi sürekli koruyacaktır" demektedir. 
 


Padişah 3. Murat'ın Kraliçe Elisabeth'e gönderdiği mektup ortaya çıkınca, konu başka bir boyut kazandı. 

İngiltere Eşitlik ve İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Trevor Philips'in, söz konusu mektuplardan hareketle, "İngiltere Kraliçesi Elisabeth, Türklerin yardımı sayesinde İngilizlerin elinden kurtulmuştur. Bu bilgi ülkenin resmi tarihine eklenmelidir" yönündeki açıklaması, ülke kamuoyunu ikiye böldü. 

Tarih biliminin gereği söz konusu bilginin eğitim-öğretim programında yer almasını isteyenlere karşı çıkanlar,

İngilizlerin, 400 yıl önce bir ara Türklere muhtaç duruma düşmesini yeni kuşakların bilmesinin iyi bir etki yaratmayacağını savunmaktadır. 

Tüm tartışmalara rağmen, bu bilgi resmi tarihe eklenmemiştir. 

Söz konusu durum bize Fransa'nın tutumunu hatırlatmaktadır.

Bilindiği üzere Fransa Kralı 1. François, 1525 yılındaki Pavie Savaşı'nda, ordusu yenilince, İspanya Kralı, Habsburg Hollandası Lordu ve Burgonya Kontu sıfatlarını da taşıyan Roma Germen (Alman) İmparatoru Şarlken'e (5. Karl ya da Charlesquint) esir düşmüştü. 

Çok kötü esaret koşulları içinde olan Fransız Kralı, annesi Louise de Savoie aracılığı ile Kanuni Sultan Süleyman'a bir mektup göndererek, yardım istemiştir. 

Mektubu İstanbul'a getiren Fransız elçi Kont Jean Frangipani, Kuzey İtalya'daki savaşta esir düşen 1. François'ın İspanya götürülüp, orada hapsedildiğini bildirerek, Kral'ın annesinin oğlunun kurtarılması için yalvardığını dile getirmiştir. 

Fransız Kralı'nın annesi ilk temasın ardından başka mektuplar da göndermiştir. 

Kanuni Sultan Süleyman ise mektuplara verdiği yanıtta, Kral François'yı kurtaracağını bildirmiş, Şarlken'i de hemen uyarmıştır. 

Nitekim bu gelişmelerin ardından Osmanlı ile Şarlken'in ordusu arasındaki Mohaç Meydan Savaşı (1526) Türklerin zaferi ile bitince, Fransa Kralı 1. François da serbest bırakılmıştır. 

İşte bu olay da Fransa resmi tarihine eklenmemiştir. 

İngiltere ve Fransa, büyük sömürgeci devletler olarak, resmi tarihlerinde zor durumlara düştükleri olayların bilinmesini istemezler. 

Bir çeşit büyüklük kompleksi olan bu anlayış, tarihteki gerçekleri yok sayma üzerine kurulmuştur. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU