Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu vesilesiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarında gündeme gelen konulardan biri, BRICS ve Küresel Güney ile olan ilişkilerdi.
Türkiye'nin BRICS'e başvurup başvurmama meselesi bir yana, 22-23 Ekim'de Rusya'nın Kazan kentinde gerçekleşecek zirveye Türkiye, cumhurbaşkanı düzeyinde davet edildi (kaynak).
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2018 yılında da BRICS zirvesine katılmıştı (kaynak).
Kazan'daki zirvede, BRICS'e resmi başvuruda bulunan Azerbaycan, Malezya ve Tayland gibi ülkelerin yanı sıra, statüsüyle ilgili kafa karışıklığı yaratan Suudi Arabistan gibi ülkelerin BRICS ile ilgili süreçlerinin netleşmesi bekleniyor.
Bu vesileyle, Tayland'ın BRICS sürecine daha ayrıntılı değinmek istiyorum.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bu hafta içinde, Tayland'ın Ankara Büyükelçisi Ekselansları Apirat Sugondhabhirom'u, Dış Politika Enstitüsü Başkanı ile birlikte makamında ziyaret ettik ve akademik iş birliği olanaklarını konuştuk.
Büyükelçi Sugondhabhirom'dan, eski komşumuz ve çocukluk arkadaşım Charkrienorrathip "Şakir" Sevikul'un, Tayland Dışişleri Bakanı'nın Özel Kalem Müdürü olduğu haberini aldım; onu aynı gün tebrik ettim.
Şakir, hem çocukluğunda 1980'lerde Ankara'da bulunmuş, hem de kısa bir süre önce Ankara'daki Tayland Büyükelçiliğinde birinci müsteşar olarak görev yapmıştı.
Rahmetli babası gibi Ankara'da görev yapmış bir diplomat ve yazar olarak, ülkesine hizmet etmeye devam ediyor.
Türkiye'yi iyi tanıyan ve seven bir diplomat olan Büyükelçi Sugondhabhirom gibi isimler, Türkiye ile Tayland ilişkilerinin gelişme potansiyelini artırıyor.
Şakir Sevikul ve Büyükelçi Sugondhabhirom gibi değerli diplomatların Türkiye'yi tanıyor olması, iki ülke ilişkileri açısından büyük bir fırsattır.
Değerli dostum Şakir Sevikul, Kovid-19 döneminde çevrimiçi etkinlikler düzenleyerek (Tayland'daki Prince of Songkla Üniversitesi Türkiye Çalışmaları Merkezi'nden Prof. Yasmin Sattar'la birlikte vesile oldukları Türkiye-Tayland ilişkileri konulu çevrimiçi etkinlik gibi) Türkiye-Tayland ilişkilerine katkı sağlamıştı.
Büyükelçi Sugondhabhirom'un iş birliğini geliştirme yönündeki potansiyeli şimdiden fark etmesi de gelecek için ümit verici.
Türk dış politikasında çeşitlendirme ve Asya-Pasifik ile Hint-Pasifik bölgeleriyle ilişkileri canlandırma adına başlatılan "Yeniden Asya" girişimi, ileriye dönük önemli bir inisiyatiftir.
Bu bağlamda, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) üyesi olan Tayland'ın BRICS üyeliğine ilgisine de yakından bakmak gerekir.
Türkiye de Yeniden Asya inisiyatifi kapsamında, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT), ASEAN ve BRICS gibi gelişmekte olan ekonomilerle ilişkilerine giderek daha fazla önem veriyor.
Ekonomik ilişkiler bağlamında, Türkiye'nin Asya-Pasifik bölgesiyle genel olarak iyi ilişkileri bulunuyor ve Tayland da bu bağlamda önemli bir partnerdir.
Günümüzde Tayland, Endonezya, Singapur ve Malezya gibi küresel deniz ticaretinde önemli bir darboğaz olan Malaka boğazının rotasında bulunan ülkelerin en önem verdikleri uluslararası kuruluş, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği'dir (ASEAN)'dır.
Avrupa Birliği (AB) kadar kapsamlı ve ulus üstü bir komisyon yapısı olmasa da ASEAN'a üye ülkeler arasında çeşitli ileri seviyede işbirlikleri, ortaklıklar, serbest ticaret bölgesi ile akıllı şehir ağları gibi önemli işbirlikleri mevcuttur.
Dolayısıyla Tayland ve Malezya ile akla gelen belki de ilk kuruluş ASEAN iken, ASEAN üyeleri Malezya ve Tayland'ın BRICS'e üyelik için başvurmuş olmaları ilgi çekicidir.
Tayland Dışişleri Bakanı Maris Sangiampongsa'nın belirttiği üzere (kaynak), Tayland, BRICS'e olabildiğince hızlı katılma arzusu içinde.
BRICS ülkeleri; Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'dan oluşan önemli bir grup olup, G20 ekonomileri arasında önemli bir yer tutuyor.
2023 yılında BRICS, altı ülkeyi daha katılmaya davet etmiş, ancak Arjantin'in katılmayacağını duyurması üzerine Birleşik Arap Emirlikleri, Etiyopya, İran, Mısır ve Suudi Arabistan katıldı.
Ancak, Suudi Arabistan'ın üyelik statüsüyle ilgili belirsizlik devam ediyor. Bu belirsiz durumun Kazan'daki BRICS zirvesi sonucu açıklığa kavuşacağını tahmin ederiz.
Tayland'ın BRICS'e olan ilgisi, ASEAN ülkelerinin BRICS'e yönelimi açısından da ilginç.
Tayland'ın, Malezya'ya benzer şekilde BRICS'in bir parçası olma isteği, hızla büyüyen Hindistan ve Çin gibi ülkelerle ekonomik ilişkilerini derinleştirme arzusu olarak görülebilir.
Tayland'ın BRICS'e katılım talebi, özellikle bölgesel ekonomik dengeler göz önüne alındığında stratejik bir hamledir.
1997'de yaşadığı Asya finansal krizinin etkileri de Tayland'ın bu tür alternatif ekonomik modelleri önemsemesine neden olan faktörlerden biri.
Tayland'ın bu ilişkilerini, mevcut ASEAN ilişkilerine rağmen değil, ASEAN'a tamamlayıcı biçimde yürütmeye çalışacağı öngörülüyor.
Türkiye'nin de bir yandan Tayland gibi Güney Asya ve Asya-Pasifik bölgesindeki ülkelerle "dengeli" yeni ortaklık ilişkilerini daha da ileriye taşıması gerekli.
Türkiye de BRICS ve Küresel Güney ülkeleriyle ilişkilerinin geliştirilmesini, üye olduğu diğer kuruluşlarla olan ilişkilerini yıpratmadan tamamlayıcı bir alternatif olarak görmeli.
Tayland gibi dost ve iş birliğini geliştirme potansiyeli olan ülkeler için, Avrupa ile iyi ilişkileri olan bir Türkiye'yle işbirliği yapmanın avantajları daha fazla olacaktır.
Türkiye, BRICS'e üye olup olmaması bir yana, ekonomik olarak Tayland gibi Güneydoğu Asya ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmelidir.
Fakat stratejik önceliği, üyesi bulunduğu NATO ve Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) ile aday ülke konumuda bulunduğu AB olmaya devam etmeli.
Türkiye, Tayland gibi BRICS ülkeleriyle doğrudan ve BRICS'e başvuran Azerbaycan aracılığıyla ilişkilerini geliştirebilir.
Sonuç olarak, Tayland gibi BRICS ülkeleriyle iş birliği mekanizmalarının mutlaka ASEAN ve/veya BRICS üzerinden geliştirilmesi gerekir.
Türkiye'nin bu ilişkileri geliştirirken de NATO'dan kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmeye devam etmesi gerekli.
BRICS'e üye olup olmamak egemen bir devletin kendi vereceği bir karar olmakla birlikte, alınacak karar 86 milyon vatandaşı etkileyeceğinden dolayı titizlikle değerlendirilmeli.
BRICS bir ekonomik grup olup, henüz tam teşekküllü bir uluslararası kuruluş değildir (Yeni Kalkınma Bankası haricinde kurumsal bir yapısı bulunmamaktadır).
Ancak, ekonomik kısıtlamaların tamamına katılmasa da Türkiye, bazı NATO bildiri ve kararları altına imza atmıştır ve bu sebeple NATO'ya yönelik sorumluluklarının ihmal edilmemesi elzem.
BRICS ülkeleriyle bireysel ilişkilerin geliştirilmesi mümkündür. BRICS'in fayda ve maliyeti iyi değerlendirilip tartılmalı.
Ayrıca, üye olunmasa ve ancak Azerbaycan üye olursa da, "iki devlet, bir millet" ilkesiyle hareket eden Türkiye ve Azerbaycan, kendi aralarında NATO ve BRICS gibi farklı üyelikleri dengeleme kabiliyetine sahipler.
Sonuç olarak, Tayland gibi ülkeler için BRICS, ASEAN'a tamamlayıcı bir yapı olarak değerlendiriliyor.
Bu tamamlayıcı yaklaşım Türkiye için de kısmen geçerli olabilir.
Ancak Türkiye'nin Küresel Güney ülkelerinden en büyük farkı OECD, NATO ve AGİT gibi kuruluşlara üye olmasıdır.
Türkiye, BRICS'le ilişkilerini geliştirirken, NATO ve AB gibi diğer uluslararası yapılarla iyi ilişkilerini sürdürmesi gerekir.
BRICS üyeliği, Türkiye için titizlikle değerlendirilmeli ve fayda-maliyet analizi yapılmalı.
Azerbaycan'ın BRICS'e üye olması durumunda, Türkiye ve Azerbaycan'ın karşılıklı NATO ve BRICS üyelikleriyle bölgede dengeleyici bir tandem oluşturabilecekleri de öngörülüyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish