Çin-Afrika İş Birliği Forumu FOCAC'ın 9. zirvesi 4-6 Eylül tarihlerinde Çin'in başkenti Pekin'de gerçekleşti.
Afrika liderlerinin yüksek katılım gösterdiği FOCAC, çok yakın tarihlerde (1-3 Eylül) düzenlenen Endonezya-Afrika Forumu'nu gölgede bıraktı.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, açılış konuşmasını yaptığı zirvede, Afrikalı ortaklarına 51 milyar dolarlık (360 milyar yuan) yeni finansman ve "en az 1 milyon iş" vaatlerinde bulundu.
Bu zirve, Çin'in Afrika ile ilişkilerde izlediği stratejilerin yeniden gözden geçirilmesi açısından kritik bir dönemeç olarak kabul ediliyor.
Çin'in 2000 yılında Afrika stratejisinin önemli bir parçası olarak Pekin'de başlattığı FOCAC, 3 yılda bir Pekin ve Afrika'da dönüşümlü olarak düzenleniyor.
Bu yıl yapılan zirve, pandemi sonrası gerçekleşen ilk yüz yüze buluşmaydı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Çin Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, konferansın ülkenin son yıllarda düzenlediği "en büyük diplomatik etkinlik" ve en fazla yabancı liderin katılım gösterdiği konferans olduğu belirtildi.
"Modernleşmeyi İlerletmek ve Ortak Geleceği Paylaşan Yüksek Düzeyli Çin-Afrika Topluluğu İnşa Etmek için El Ele Vermek" alt başlığını taşıyan forumda, çok sayıda Afrika ülkesine Çin'e sıfır vergiyle ihracat gerçekleştirebilecekleri müjdesi verildi.
Uzmanlara göre bu zirveyle Çin, hükümetlere borç vermek ve alt yapı projelerine odaklanmaktan ziyade stratejisini değiştirerek madencilik sektöründeki konumunu güçlendirip kritik mineralleri güvence altına almayı hedefliyor.
Zirve öncesinde, Mart 2024'te Tanzanya'nın Darüsselam kentinde düzenlenen Çin-Afrika Ekonomi ve Ticaret İş Birliği Forumu da dâhil olmak üzere birkaç ilgili toplantı gerçekleştirilmiş; Kenya, Namibya ve Uganda gibi Afrika ülkeleri de zirve öncesinde Çinli yatırımcıları çekmek için kendi yatırım forumlarını düzenlemişti.
Çin-Afrika ilişkileri
Çin ve Afrika arasındaki diplomatik ilişkilerin temelinin 18-24 Nisan 1955 tarihlerinde Endonezya'nın Bandung kentinde toplanan ve Bağlantısızlar Hareketi'nin temellerini oluşturan Bandung Konferansı'nda atıldığı söylenebilir.
Bu konferansta Asya ve Afrika'dan 29 ülkenin liderleri bir araya gelerek, Mao Zedong'un "üç dünya teorisini" yani Asya, Afrika ve Latin Amerika'yı kucaklayan yeni bir dünya modelini benimsemişti.
2000 yılında oluşturulan Çin- Afrika İşbirliği Forumu (FOCAC) ile Çin'in Afrika'daki varlığı ve etkisi daha da derinleşti.
Çin'in çabaları sonucu 2010 yılında Güney Afrika, BRIC ülkeleri (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) tarafından gruba resmî olarak davet edildi ve üye devlet statüsüne kavuştu.
Afrika, 2014 yılında Çin Devlet Başkanı Şi Cinping tarafından başlatılan "Yeni İpek Yolu" projesinin önemli bir parçası oldu.
Dünyanın büyüyen ekonomik devi Çin, son yıllarda geliştirdiği başarılı Afrika siyaseti sayesinde 2007'de Fransa'yı, 2009'da ise ABD'yi geride bırakarak Afrika'nın bir numaralı ticaret ortağı oldu.
Çin'in kıta ile yıllık ticaret hacmi 200 milyar doları aşıyor.
Bugün kıta genelinde 3000'in üzerinde Çinli şirketin faaliyet gösterdiği biliniyor.
Afrika'nın hızla artan nüfusu beraberinde birtakım büyük zorluklar getirirken aynı zamanda kıtada muazzam bir altyapı inşasını gerekli kılıyor.
Büyüyen kıtanın ihtiyaç duyduğu altyapı yatırımlarına en iyi çözümü Çin sunuyor.
Batı ülkelerinin yağmacı ve üstten bakan tutumları altında uzun yıllardır ezilmekte olan Afrika ülkeleri, kazan kazan ilişkisi hedeflediğini iddia eden Çin'e karşı olumlu bir tavır sergiliyor.
Amerika'nın ve Batı'nın Afrika'daki etkisi hızla azalırken Çin'in bu boşluğu ustaca değerlendirdiği görülüyor.
Asya'nın süper gücü Çin, kimilerince Afrika'nın "en güvenilir ortağı" iken, kimilerince de "yeni sömürgecisi" olarak değerlendiriliyor.
Çin, Afrika'da neler yapıyor?
Bugün Çin kıtada inşaat, madencilik, ulaşım ve enerji alanlarındaki en büyük yatırımcı konumunda.
Afrika'da kara yolları, demir yolları ve elektrik üretim tesisi projelerinin yüzde 25'i Çin sermayesiyle inşa ediliyor.
Çin-Afrika dış ticaretinde öne çıkan sektörlerin başında enerji sektörü geliyor. Çin, enerji ihtiyacının yüzde 25'ini Afrika'dan sağlıyor.
Günümüze kadar Afrika'da 10 bin kilometreden fazla demir yolu, 100 bin kilometreden fazla yol altyapısına yatırım yapan Çin, 2000 yılından bu yana tüm Afrika'da yüz kadar liman inşa etmesiyle denizcilik alanında da kilit bir rol üstleniyor.
Çin, Afrika'nın ekonomisine ve altyapısına katkıda bulunuyor ve Çin'in başlattığı projelerle kıta için bir istihdam sahası yarattığına inanılıyor.
Ancak gerçekte çoğu Çinli şirket kendi işçilerini getiriyor ve idari konumlara Çinli uzmanlar yerleştiriliyor.
Çin bu şekilde kendi ülkesindeki istihdama daha fazla katkıda bulunuyor.
Öte yandan Afrikalı yerel halkın istihdam sahası dar olmakla ve bireyin mesleki beceri kazanmasına, terfi etmesine pek az olanak sağlamakla beraber Çinli işverenlerin Afrikalı çalışanlara uyguladığı insanlık dışı çalışma koşulları da sıklıkla tartışmalara neden oluyor.
Çin, Afrika siyasetinde yalnızca ekonomik saiklerle hareket etmiyor; sağlık, kültür ve güvenlik alanlarında da Afrika'yla ilişkilerini güçlendirerek kıtadaki konumunu pekiştirmeyi hedefliyor.
Kovid-19 döneminde kıtaya yaptığı aşı yardımları, çok sayıda Afrika ülkesine sunduğu sağlık hizmetlerinin yanı sıra, Çin belli dönemlerde hastane gemiler ile Afrika kıyılarında halka ücretsiz hizmet sunuyor.
Çin Kültür Merkezleri (Konfüçyüs Enstitüleri), Afrika ülkelerinin başkentlerinde kültürel etkileşime katkı sunuyor.
Kütüphanelere yapılan bağışlar, eğitim destekleri ve burs imkânları ile Çin'de okuyan Afrikalı öğrencilerin ve uzmanların sayısı her geçen yıl artıyor.
2012'de Nairobi'de Afrika şubesini açan Çin Küresel Televizyon Kanalı CGTN, Çin'in objektifinden, Çin merkezli yayın yaparak kamu diplomasisi sergiliyor.
Çin'in askerî alanda da kıtada varlık gösterme hedefleri var gibi görünüyor.
Son yıllarda artan silah ticareti ile Afrika'ya silah ihracatında ABD ve Fransa'yı geride bıraktığı biliniyor.
(2016 yılında Cibuti'de açılan askerî üs, Çin'in kıtadaki askerî varlığının somut bir göstergesi.)
Çin'in Afrika stratejisi: Fırsatlar ve riskler
Çin'in Afrika'daki devasa yatırımları, yumuşak güç kullanımı ve sömürgeci geçmişinin olmaması gibi faktörler, Afrikalı liderlerin Çin'e olumlu yaklaşmasının ana nedenleri arasında.
Çin'in kıtada sömürgeci geçmişinin olmaması Batılı güçler karşısında bir avantaj; ancak demokrasi ve insan hakları bağlamında ülkenin karnesi hiç de parlak değil.
Yıllardır Çin zulmü altında inleyen Doğu Türkistan halkının durumu, sömürge dönemindeki Afrika halklarının durumundan farklı değil.
Çok ucuza satın aldığı ham maddelerle hızla büyüyen Çin, bazı sektörlerde adeta tekel oluşturuyor.
Küresel ölçekte Çin, nadir toprak elementlerinin yüzde 70'ini elinde tutuyor.
Bu nadir elementlerin büyük bir kısmı ise Afrika topraklarında.
Çin'in kurduğu bu düzen Batı'nın sömürge düzeniyle benzerlik gösteriyor.
Zira Afrika'dan ham maddeyi ucuza alan Çin, işlediği madenleri tekrar Afrika'ya satıyor.
Çin'in hedeflediğini iddia ettiği kazan-kazan ilişkisinde ise tartışmasız Çin çok daha fazla kazanıyor.
Çin'in muazzam borçlar sağladığı Afrika ülkeleri, bu borçları ödemek konusunda herhangi bir plana sahip değiller.
Her ne kadar Çin, belli dönemlerde birtakım borçları iptal etmek gibi jestler yapsa da kredi borcunu ödeyemeyen ülkelerdeki stratejik limanlara, madenlere ve hava yolu şirketlerine el koyuyor.
Bu durum Çin'in borç stratejisi, borç sarmalı veya borç tuzağı diplomasisi olarak adlandırılıyor.
Çin'in 2000-2023 yılları arasında Afrika'daki 54 ülkenin hemen hemen tamamına 170 milyar dolardan fazla kredi verdiği biliniyor.
Afrika ülkelerinin Çin'in kıtadaki varlığını tamamen karalamadan, olası riskleri göz önünde bulundurarak dengeli bir strateji belirlemesi gerekiyor.
Afrika'nın mevcut ve yeni aktörlerle ilişkilerinde, kıtanın menfaatlerini koruyacak bir liderliğe ihtiyacı var.
Zambiyalı siyaset adamı Simon Mwansa Kapwepwe'nin "Eğer biz bağımsızlığımızı iyi bir şekilde idare edemezsek, sömürgeciler yatırımcılar olarak geri döneceklerdir" sözü çerçevesince kıtaya aktarılan yatırımlara karşı temkinli yaklaşılmalı.
Afrikalı liderler, ülkelerinin ve kıtanın kalkınma hedeflerine ulaşmak için başka güçlere muhtaç olma düşüncesinden sıyrılmalı; kıtanın sahip olduğu potansiyelin bilinciyle, kazan-kazan ilkesince iş birliği çerçevesinde kararlı adımlar atmalıdır.
Bu yaklaşım, Afrika'nın özlediği gücü yeniden kazanmasına yardımcı olacaktır.
Kaynaklar:
https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/cin-buyuk-yatirimlarla-afrikadaki-konumunu-guclendiriyor/3057465
https://www.akem.org.tr/post/afrika-da-%C3%A7in-yeni-bir-s%C3%B6m%C3%BCrgecilik-mi
https://www.aljazeera.com/news/2024/9/4/china-africa-summit-2024-whats-in-it-for-beijing-and-for-africa
https://asia.nikkei.com/Business/Markets/Commodities/China-says-rare-earths-belong-to-state-in-new-regulation#:~:text=China%20accounted%20for%20about%2070,smelting%20and%20other%20processing%20steps.
https://www.indyturk.com/node/569456/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/zambiyan%C4%B1n-%C3%A7in-ile-imtihan%C4%B1
https://www.theafricareport.com/360649/focac-chinas-africa-focus-shifts-from-debt-infrastructure-to-mining/
https://www.setav.org/perspektif/cin-afrika-kalkinma-is-birligi-ve-focacin-dokuzuncu-zirvesi
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish