Orta Asya'dan gelip Avrupa'yı titreten Avarların seks ve evlilik gelenekleri ortaya çıktı

250 yıl hüküm sürdüler

Macaristan'ın Rákóczifalva bölgesinde 2006'da kazılan mezarlardan çıkarılan iskeletler, Avarların toplumsal yaşantısına ışık tutuyor (Arkeolojik Bilimler Enstitüsü/Eötvös Loránd Üniversitesi Müzesi)

MS 6. yüzyılda Avrupa'nın orta ve batı kesimlerinde hüküm süren Avarların toplumsal yaşamına dair yeni bilgiler ortaya çıktı. 

Bu savaşçı halkın 9 nesline ışık tutan bulgular, kadınların dışarıdan evlilikler yapabildiğini ama erkeklerin sadece kendi toplulukları içinden evlendiğini gösterdi. Ayrıca Avarlarda çok eşliliğin de yaygın olduğu bulundu.

Avarların arkalarında yazılı bir kayıt bırakmaması, yaklaşık 1500 yıl önce yaşayan bu halkın büyük ölçüde gizemli kalmasına yol açıyor. MS 6 ila 8. yüzyıllarda Orta ve Batı Avrupa'nın büyük bir kısmında hüküm süren Avar Kağanlığı, 626'da Bizans İmparatorluğu'nun başkenti Konstantinopolis'i (bugünkü İstanbul) kuşatmış ancak fethedememişti. Avarların hükmü, MS 800 civarında Frank Kralı Şarlman tarafından sona erdirilmişti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Orta Asya'dan geldikleri bilinen bu halkın kökeniyle ilgili tartışmalar da yakın zamana kadar sürüyordu. Bazı tarihçiler Türk olduklarını öne sürerken, diğerleri Kafkasya veya İran'ın kuzeyinden geldiği iddiasında bulunuyordu. 

Max-Planck Enstitüsü'nün 2022'de yaptığı DNA analizleri Avarların soyunun Cücenlere dayandığını göstermişti. Bugünkü Moğolistan, İç Moğolistan ve Kore'ye kadar uzanan topraklarda hüküm süren Cücenler, 550 civarında Göktürkler tarafından ele geçirilmişti. 

Yine Max-Planck Enstitüsü'nden araştırmacıların yürüttüğü yeni çalışmaysa bugünün Macaristan'ındaki 4 Avar mezarlığından çıkarılan 424 iskelet üzerinde yapılan DNA analizleriyle bu halkın yaşamına dair bazı soruları yanıtladı. 
 

Mezar
7. yüzyıla ait, Hajdúnánás'taki bu mezarda topluluğun ve mezarlığın kurucusu olan erkek, bir atla beraber gömülmüş halde bulundu (Arkeolojik Bilimler Enstitüsü/Eötvös Loránd Üniversitesi Müzesi)


Biyolojik açıdan yakın akraba 298 kişiyi tespit eden ekip yaklaşık 300 yıllık soy ağaçlarını çıkardı. 

Kağan liderliğinde yaşayan Avarlar ilk başta göçebe bir yaşam sürerken 7. yüzyılın başlarında yerleşik hayata geçerek ölülerini büyük mezarlara gömmeye başlamıştı. Avarların bugüne kadar 100 bin kadar mezarı ortaya çıkarıldı. Bunların bazılarında ölülerin silah, mücevher ve atlarla gömüldüğü gözlemlendi.

Nature adlı hakemli dergide dün yayımlanan yeni araştırmadaki DNA analizleri, mezarlıktaki çoğu kişinin akraba olduğunu ve kadınların kökenlerinin erkeklerinkine kıyasla daha çeşitli olduğunu ortaya koydu. Araştırmacılara göre bu durum, kadınların topluluğa evlilikle girdiğini gösteriyor. 

Ayrıca kadınların ebeveynleri mezarlıklarda bulunamazken erkekler, kurucu erkeklerinin soyundan geliyordu. Trinity College Genetik Bölümü'nden Lara Cassidy, dahil olmadığı araştırma hakkında şöyle diyor:

Bu durum, Avar kadınlarının evlerini terk ederek eşlerinin topluluğına katıldığına ve bunun da baba soyundan gelen farklı klanlar arasında bir miktar toplumsal uyum sağlamış olabileceğine işaret ediyor.

Araştırmacılar kadın ve erkeklerin birden fazla kişiden çocuk yapmasının da yaygın olduğunu tespit etti. Öte yandan birden fazla partneri olan kadınların çoğunun, birbiriyle yakın akraba olan erkeklerden çocuk yaptığını kaydeden bilim insanları, bunun levirat geleneğinden kaynaklanabileceğini düşünüyor.

Bu geleneğe göre eşini kaybeden bir kadın, eşinin kardeşi veya oğlu gibi yakın bir akrabasıyla evlendiriliyor.

Levirat geleneğinin Avrasya bozkırlarındaki toplumlarda da görüldüğüne dikkat çeken araştırmacılara göre bu, Avarların yerleşik hayatta geçtikten sonra eski yaşam tarzlarının bazı yönlerini korumaya devam ettiğini gösteriyor.

Araştırmanın ortak yazarı Zsófia Rácz, erkek mezarlarında at ve eyer gibi yüksek statüye işaret eden şeyler bulunduğunu belirtiyor. Bununla beraber kadınların daha çok topluluklar arasındaki bağları güçlendirme rolü üstlendiği düşünülüyor. Öte yandan çalışmanın başyazarı Guido Alberto Gnecchi-Ruscone, sadece DNA analizlerine bakarak toplumsal cinsiyet dinamiklerini anlamanın mümkün olmadığını söylüyor.



Independent Türkçe, CNN, Live Science, Haaretz, Nature

Derleyen: Büşra Ağaç

DAHA FAZLA HABER OKU