"İdamın geri dönüşü yok, bir kişiyi öldürmek ceza olamaz"

39 yıldır Türkiye'de kimse idam edilmedi. Hiç gündemden düşmeyen idam, toplumda şok etkisi yapan her olaydan sonra tartışılıyor. Hukukçulara göre idam, cezanın meşruiyetini ortadan kaldırıyor

Geçmişte pek çok suçsuz insan idam edildi / Fotoğraf: AA

Türkiye'de idam, 1984'ten bu yana uygulanmadı.

Ölüm cezası 2004'te ise kaldırıldı ama tartışması hiç bitmedi.

Zaman zaman toplumda şok etkisi oluşturan hadiseler yaşandığında bir şekilde gündeme geliyor.

Konu sadece halk arasında değil, devletin tepesinde ve siyasi parti liderlerin açıklamalarında geniş yer buluyor.

Öyle ki bazen siyasi parti liderleri miting meydanlarına urgan bile fırlattı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Miting alanında urgan attı

Bu konuda hafızalara kazınan hareket, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den gelmişti.

Bahçeli, "Öcalan'ı asamadın" eleştirisinde bulunan Recep Tayyip Erdoğan'a, 2007'de Erzurum'daki bir mitingte yanıt vermiş ve şöyle demişti: "Al sana ip veriyorum, al da as!"

Sadece Abdullah Öcalan'ın asılıp asılmamasıyla değil, idam çeşitli vesilelerle hep tartışıldı, polemik konusu olmaya da devam ediyor.

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Erdoğan, idamı şu sözlerle savundu:

George ne der, Hans ne der, Helga ne der? Bizim derdimiz bu değil, bizim derdimiz Hatice, Ayşe, Fatma, Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin ne der o, Allah ne der o. Onun için parlamentomuz bu kararı verecek."

Kadın cinayetleri ve orman yangınları için idam istendi

Erdoğan birçok defa "Önüme gelirse imzalarım" dediği idam cezasının geri gelmesini Emine Bulut ve Pınar Gültekin cinayetlerinin ardından dile getirdi.

Hatta Marmaris'te yaşanan orman yangınlarının toplumda yol açtığı tepkiyi haklı bulduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yangını çıkardığını itiraf ettiği iddia edilen kişi hakkında, "Caydırıcı bir ceza... Ucu nereye dayanıyor, idama mı? İdama..." ifadelerini kullandı.

 

 

Benzer açıklamaları MHP Genel Başkanı Bahçeli de yaptı. Bahçeli "İdam cezasının hukuk mevzuatımıza tekrar alınması, iğrenç ve ilkel suçların işlenmesini caydırabilecektir" diyerek orman yangınlarına neden olanların idamla yargılanması gerektiğini, "Kanun teklifi gelirse destek veririz" diyerek savunmuştu.

 

capital_punishment.jpg
İdamı isteyenler "kısasa kısası" da savunuyor. Bazı hukukçulara göre idam, cezanın meşruiyetini ortadan kaldırıyor / Fotoğraf: Twitter



Kısasta hayat var mıdır?

İdam bu defa da toplumda şok etkisi yapan Esenyurt'taki cinayetle tekrar tartışmaya açıldı.

Sosyal medyada birçok kişi, "bu tür caniliğin" ancak idamla önlenebileceğini savundu.

Bu görüşü savunanların arasında Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral da yer aldı.

Saral, Twitter hesabında şu paylaşımda bulundu: "Bu namussuz için ve onlara ortaklık eden alçaklar için yaşasın İDÂM..! Kısasta Hayat vardır. Aksi halde ailelerin yüreği soğumaz."

Birçok sosyal medya kullanıcı Saral'a destek verdi. Alkol nedeniyle yaşanan kazalar, çocuklara yönelik cinsel istismar, kadın cinayetleri, aile içi infaz ve toplumun tepkisi çeken birçok hadise yaşandığında bu yönlü tepkiler artıyor.
 

mahkeme.jpg
Mahkemelerde çıkan kararların adil olmadığı eleştirisi hep yapılıyor. Peki mevcut TCK, suç önlemede caydırıcı nitelik taşımıyor mu? / Fotoğraf: AA



Akıllardaki sorular

Peki mevcut Türk Ceza Kanunu (TCK) yetersiz mi?

Bu kanunda yer alan ceza miktarları caydırıcı değil mi?

İdamı geri getirmek mümkün mü? Türk Ceza Yasası'nda ölüm cezasına yeniden yer verilirse benzer hadiseler yaşanmayacak mı?

İdam yeniden uygulanırsa suçlarda bir azalma mı olacak?

Dünyada idamı uygulayan ülkelerde toplumda derin izler bırakan suçlar işlenmiyor mu?

Bu soruların yanıtlarını alanında uzman iki isme sorduk.

"İdam, cezanın meşruiyetini ortadan kaldırıyor"

Bunlardan ilki Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ceza ve Ceza Usul Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ümit Kocasakal.

Kocasakal, belki de en sonda söyleyeceği sözü daha söyleşinin başında bir çırpıda, "İdamın geri dönüşü yok" diyerek dile getirdi.

Kocasakal'a göre bir kişiyi öldürmek hiçbir zaman bir ceza olarak değerlendirilemez. Günümüz modern ceza hukukunda, ceza bir insana bir şeyi bir daha yapmaması için uygulanan bir yaptırım. Eğer bir kişi tamamen ortadan kaldırılırsa bu uygulamaya ceza denilemez.

İdamın, cezanın meşruiyetini ortadan kaldırdığını ifade eden Prof. Dr. Kocasakal, "Birisi birini öldürdüyse ve öldüren de öldürülüyorsa, bunu yapan kişi ve sistem aynı suçu işlemiş oluyor. Lütfen hiç kimse unutmasın: İdam cezasının geri dönüşü yok. Tekrar söylüyorum. İlkesel anlamda geri dönüşü yok. Yani sonrasında siz yanlış bir karar verdiğinizi anlasanız dahi ölmüş bir kişiyi geri getiremezsiniz" dedi.
 

yAXl8ix-_400x400.jpeg
Prof. Dr. Ümit Kocasakal / Fotoğraf: @umitkocasakal_



"Suçu önlediğine dair hiçbir somut veri ve tespit yok"

Kocasakal bu konuda çeşitli örnekler verdi.

Hatalı kararlarla suçsuz insanların yargı yoluyla öldürüldüğünü hatırlatan Kocasakal, "Bugüne kadar idam cezası uygulanan ülke veya toplumlarda bunun, suçu etkin bir biçimde önlediğine dair hiçbir somut veri ve tespit yok. Onun için 'bir ceza mutlak ve kesin olarak bir suçu önler' diyemezsiniz" şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Kocasakal'a göre suç işleyene ceza verilmesinin bir tek sebebi yok. Bir tek amacı da bulunmuyor.

Ceza verilmesi bir yandan kişiye yaptığı kötülüğü ödetmek öte bir daha yapmamasını temin etmek ve toplumun geri kalanına da bir mesaj içerdiğini hatırlatan Kocasakal, şöyle devam etti:

Suçu yaratan birtakım toplumsal ve sosyal sebep var. Bu sebepler ortadan kaldıramadığı sürece sadece ceza ile herhangi bir suç önlenemez. Hiç kimse burada toplumu kandırmasın! Gelir adaletini sağlayamazsanız mala karşı suçlar işlenir. Suç önlemek isteniyorsa, önce onu yaratan koşullarla mücadele etmek gerekiyor. Bu çok daha kesin ve pratik bir çözümdür."

"Modern ceza hukukunun ulaştığı bu çağda hala idamı tartışmak hem ayıp hem çirkin hem de biraz toplumu kandırmaktır" diyen Prof. Dr. Ümit Kocasakal, "'İdam gelsin' diyenlere şu soralım: Niye sürekli af çıkarılıyor? İdam tartışmalarını çok gereksiz, anlamsız ve boş buluyorum. Buna harcanan enerji, suçun sebeplerini aramak ve suçla mücadele etmede harcanmalıdır" ifadelerini kullandı.

"İdamın geri dönüşü yok, bir ceza olarak kabul edilemez"

"TCK'daki cezai müeyyideler yeterince caydırıcı nitelikte değil mi" sorusuna Prof. Dr. Kocasakal, şu yanıtı verdi:

"Yasaların yetersiz olduğunu düşünmüyorum. Ağırlaşmış müebbet hapis, müebbet hapis ve süreli hapis cezaları yeterlidir. Ayrıca yasalara fazla anlam yüklenmemesi lazım. Yasa dediğiniz şey sihirli bir değnek değil. Sebepler önemli. İskandinav ülkelerinde cinsel suçlar neredeyse sıfıra yakın da diğer bazı devletlerde, özellikle Akdeniz ülkelerinde niye yüksek? Bunun yasayla ne ilgisi var? Siz en şiddetli cezayı da verseniz idam da etseniz sonuçta suçu doğuran etmenleri ortadan kaldırmadığınız sürece suçu tamamen önleyemezsiniz. O yüzden tartışmanın yanlış bir noktada yapıldığını düşünüyorum. Ceza hukukçusu olarak idamı bir ceza olarak asla kabul etmiyorum. Dediğim gibi geri dönüşü de yok. Etkinliği de ki saptanmış değil. Bugün idam İran'da uygulanıyor. Peki uyuşturucu suçları bitti? Hayır. O nedenle bunu tartışmak yanlış. Vazifelerin yapmayanlar dikkatleri başka noktalara yöneliyor. Bir de 'Sallandıracaksın, bak gör bir daha yapar mı' deniliyor. Bugüne kadar pek çok toplum, pek çok insanı sallandırdı. Peki ne oldu?"

"Muhafazakârların suç ve ceza algılarının medeni dayanağı yok"

Demokrat Yargı Derneği Başkanı Hakim Orhan Gazi Ertekin ise dünyanın her yerinde muhafazakârların belli konularda idamda ısrarcı olduğunu söyledi.

Bunun Amerika, Avrupa başta olmak üzere pek çok devlette böyle olduğunu hatırlatan Ertekin, "Onların suç ve ceza algısının medeni dayanağı yoktur" dedi.

Muhafazakâr kesimlerin ceza algısının intikama dayandığını vurgulayan Ertekin, "İdam, suç ve ceza hukukuna ait bir kavram değil. Daha doğrusu bir ceza değildir. Ceza sanıktan, hükümlüden toplumun el çekmemesi demek. Sanık ve hükümlünün iyileşebileceğine olan inanç demek" diye konuştu.

 

justice-2060093_1280.jpg
Devlet, toplumda adaleti sağlamakla yükümlü / Fotoğraf: Pixabay



"Türkiye'de suçu toplum ve devlet üretiyor"

Toplumda şoke etkisi yapan olaylar yaşandığında oluşan tepkiyi üzerlerine çekmemek ve bunu kendi lehlerine kanalize etmek isteyenlerin, suçluyu yok etmekten ısrar ettiğini savunan Ertekin, "Oysa suç dediğimiz şey toplumsal bir mesele. Suçlunun arkasında koca toplum ve devlet var. Türkiye'de suçu toplum ve devlet üretiyor. Suç ve ceza algısının tersine döndüğü bir yerde suçluya yönelik idam vurgusu aslında suçun doğasını, suçun gerçeğini Türkiye'nin suç ve ceza ile doğru dürüst yüzleşmesini engellemek üzere kurulmuş bir söylem" görüşünü belirtti.

"Asıl sorun yargının kendisidir"

Türkiye'deki ceza ve infaz sisteminin Avrupa'dakinden farklı olmadığını söyleyen Ertekin'e göre asıl sorun yargıda yaşanıyor. Türk yargısı yasalara karşı duran bir işlev görmeye başladı.
 

oge-1.jpg
Hakim Dr. Orhan Gazi Ertekin / Fotoğraf: Gazeteduvar



Yaşanan durumu "trajikomik" olarak niteleyen Ertekin, "Pratik uygulamada sorunlar olabilir. Onlar kolay düzeltilebilir. Fakat yasal düzeyde bakıldığında büyük bir sorun yok. Yargının bizzat kendisi soruna dönüşmüştür" ifadelerini kullandı.

"Herhangi bir suç karşısında hemen idama sarılmaya çalışmak, tipik bir linç kampanyası anlamına geliyor" diyen Ertekin şu yorumda bulundu:

İdamın, suçu engellemediğini araştırmalar ortaya koyuyor. Kaldı ki idamın ceza olmadığı da zaten biliniyor. Devlet de idamın bir tür intikam olduğunun farkında. Bunlar insanlığın uygar değerlerinin bugün bize söylediği şeyler."

"Türkiye gibi ülkelerde idam herkese uygulanabilir"

"Türkiye gibi bir ülkede idam gelirse ne olur" sorusuna hukukçu Dr. Orhan Gazi Ertekin, "İdam herkese uygulanır. Bizzat bunu isteyene de uygulanabilir. Zaten böyle olmuştur. Çünkü yasalar işlemeyince toplum güce göre yaşamaya başlar. Güç kimin elindeyse o, bir diğerini idam eder. Mesele burada. Çok rahatlıkla siyasi muhaliflerin aleyhine kullanabilecek bir araca dönüşür. Kaldı ki Türkiye tarihinde çok fazla kullanıldı. Onun için bundan kaçınmak gerekiyor. Herkes hedef haline gelebilir. Dolayısıyla idamı siyasi ve toplumsal meselelere dair tartışmanın içinden çıkarmak gerekir" diyerek yanıt verdi.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU