Terörle mücadelede yaralanıp maluliyet (sakatlık) oranı yüzde 40'ın altında olduğu gerekçesiyle gazi unvanı alamayan binlerce kişinin bekleyişi sürüyor.
Aralarında vatan için işitme kaybına maruz kalanlar ve hatta ayağında, kolunda ya da kafasında şarapnel parçası veya kurşunla yaşayanlar var.
Şarapnellerin neden olduğu zehirlenme tehlikesiyle karşı karşıya kalanlar da bulunuyor.
Pek çoğu terör olaylarının neden olduğu yaralanma ve travma kaynaklı psikolojik sorunlarla boğuşabilmek için tedavi görüyor.
Yaşadıkları sorunlar bitmek bilmese de onlar, resmi olarak gazi sayılmıyor.
Dolayısıyla kendilerine gazilik hakkı verilmiyor, şeref aylığı bağlanmıyor.
Yıllardır bekleyişini sürdüren 20 bin asker ve polisin gözü kulağı, yeni dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden (TBMM) gelecek müjdeli haberde.
"Kimliğimizi soruyorlar, gazi yazmıyor, 'sen çakma gazisin' diyorlar"
Bu isimlerden biri, 2007'de Gaziantep Islahiye'de teröristlerin döşediği mayın nedeniyle yaralanan 36 yaşındaki Şaban Çelikel.
İki şehit verilen olaydan yaralı olarak kurtulan Çelikel, "Kollarımda hala şarapnel parçaları, yanık ve iz mevcut ama gazi sayılmıyorum. 'Gaziyiz' diyoruz, inandıramıyoruz. Kimliğimizi soruyorlar, gazi yazmıyor. 'Sen çakma gazisin, devlet seni gazi görmemiş' diyorlar. 'Mayın ve şarapnel parçasından terörle mücadelede yaralanmıştır' diye belgem var. Hâlâ gazi sayılamadım" derken duygulanıyor, ara ara yutkunuyor.
"15 Temmuz gazileri için kanun bir gecede çıkarılıyor da bizim için neden yapılmıyor?"
Her seçim döneminde gündeme geldiklerini ancak kendilerine verilen sözlerin tutulmadığını belirten Çelikel, "Siyasi çalışmalarda, seçimlerde ismimiz geçiyor ama sonuç çıkmıyor. Devlet Bahçeli de çalışma yapılacağını söyledi ama kanun bir türlü çıkarılamıyor. Oysa 15 Temmuz gazileri için (kanun) bir gecede çıkarıldı, bizim için neden yapılmıyor? Biz neden Türkiye Cumhuriyeti'nin öksüz, üvey evladı muamelesi görüyoruz? Maaş da istemiyoruz, onore olabileceğimiz madalyamızı verin" ifadeleriyle, bu kadar "sahipsiz" kalmaktan ötürü yaşadığı üzüntüyü dile getiriyor.
"Vücudumuzun parçaları gitti, ölümle burun buruna geldik, keyfi yaralanmadık"
Dönemin Başbakanı Binali Yıldırım'ın "Tırnağı kopana bile gazi denir" sözlerine ilişkin olarak ise Şaban Çelikel, "Bırakın tırnağımızı, vücudumuzun parçaları gitti, ölümle burun buruna geldik" yanıtını veriyor.
Çelikel, hâlâ Bakırköy'de psikolojik tedavisinin sürdüğünü, geceleri kabus görmesi nedeniyle uyuyamadığını, kendini iyi ifade edemediğini ve yaşananlar nedeniyle yuvasının dağıldığını da aktarıyor:
"Ne ailemiz kaldı ne psikolojimiz. Hastaneden raporlarımız mevut. Hala yaralı olduğumuzu ispatlayamıyoruz. Olay yeri tutanağı var. Kime ispat etmemiz gerekiyor? Stresle boğuşuyorum. Şeker hastası oldum. Dayımın oğluyla bir gün arayla yaralandık. O da Diyarbakır Lice'de gözlerini kaybetti. Gazi oldu ama dünyaları versen ne olur? Şehitlik nasip olmadı, yaralandık ama kendimizi değersiz hissediyoruz. Milli duygular, benim için mi yaralandın, devlet sahip çıkmadıysa biz ne yapalım, sahte gazisin, çakma gazisin sen diyenler var. Canımızı çok acıtıyorlar."
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Gazilerin fiziksel durumlarından, yitirdiği uzuvlarından ötürü bazı kişilerin tuhaf bakışlarına maruz kaldığına da değinen Şaban Çelikel, eski Malul Sayılmayan Gaziler Derneği Genel Başkanı Mesut Kılıçaslan'ın kopuk parmağını saklayışını ise aklından çıkaramadığını anımsatıyor.
"Ona, 'Sen utanma abi' derdik. İnsanların bakışları bile rahatsız ediyor" yorumunu yapan Çelikel, şu soruyu soruyor:
"Biz kendimizi keyfi yaralamadık, terörle mücadelede yaralandık. Askere gitmemek için takla atanlar var, biz koşa koşa gittik. Vatan için canımızı veririz. Gene olsa gene gideriz ama isyanımızı nasıl görmüyor, sesimizi neden duymuyor, yeteri kadar gazi sayılmıyormuşuz. Cumhurbaşkanlığı Külliye'sine gidip kolumuzu mu keselim?"
"'Milliyetçilik yükselişte' deniliyor ama bize sahip çıkılmıyor"
Malul Sayılmayan Gaziler Derneği Başkanı Halil Pulant da benzer görüşleri diye getiriyor.
2007'de terör örgütüyle girilen çatışmada sırtına saplanan kanas mermisiyle yaralandığını belirten Pulant, "Akciğerimi deldi, kaburga kemiğimi kırdı. Ameliyatla çıkarıldı. Bilhassa kışın her nefeste kendini hatırlatır! Ben ve benim gibi 20 bin kişi, nasıl olurda gazi sayılmaz? Uzuvlarını kısmen kaybetmiş, şarapnel parçalarıyla yaşamak zorunda kalmış gazilerimiz varken, bize sahip çıkılmasını bekledik" şeklinde konuşuyor.
Seçim döneminde hemen her kesime hakların verildiğini ama kendilerinin yine es geçildiğini dile getiren Pulant, "Vatana, millete hizmet etmiş, ölümü göze almış insanların konusu, hakkını vermediğiniz konu bu. Söylemlerde milliyetçilikten bahsediyoruz, milliyetçi hassasiyetin arttığını, yükseldiğini söylüyoruz. Milliyetçiler seçime yön verdi, büyük ölçüde belirleyici oldu. Milliyetçi bir toplum ve bu çizgideki partiler, gazilerine sahip çıkmalı" ifadelerini kullanıyor.
"En büyük umudumuz MHP'de"
30 yılı aşkın süredir mücadele ettiklerini kaydeden Halil Pulant; bir kez daha kanun teklifleri, seçim beyannameleri, grup toplantıları derken, kendilerinden (malul sayılmayan gaziler) bahsedildiğinde umutlandıklarını ancak ellerinin boş kaldığını belirtiyor.
"En büyük umudumuz MHP'de" diyen Pulant, Milliyetçi Hareket Partisi'nin konuya sahip çıkmasının kendilerini çok ümitlendirdiğini, bunun yanı sıra Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da konuyla ilgilendiğini, onunla 45 dakikalık görüşme yaptıklarını ve 15 kanun teklifinden 8'inin CHP'ye ait olduğu bilgisini aktarıyor.
Pulant'a göre uzuvlarının bir kısmını vatan için feda eden gazilere itibarları, hakları igeç de olsa verilmeli:
"Türkiye Cumhuriyeti'nin terörle mücadelede savaşmış gazilerine gazilik onurunu, madalyalarını ve haklarını vermesi lazım."
"AK Parti'yle iletişime geçemiyoruz"
Halil Pulant, geçmişte Adalet ve Kalkınma Partisi'yle (AK Parti) iletişimde olduklarını ancak 15 Temmuz gazilerine haklarının verilmesinin ardından kendilerine bir daha ulaşamadıkları iddiasında. Sosyal Politikalar Başkanlığı ve çeşitli bakanlıklardan randevu talep ettiklerini ancak geri dönüş yapılmadığını savunan Pulant, "Onlar da konuyu çok iyi biliyorlar ama ilgilenmiyorlar" diyerek üvey evlat gibi görülmelerinden duydukları üzüntüyü ifade ediyor.
"AK Parti'ye kırgınlığımız var"
Malul sayılmayan gazilerden biri de Nizamettin Teşi. O da AK Parti'ye kırgın isimler arasında yer alıyor.
1996'da Kayseri Komando Tugayı askeriyken Tunceli'de yaralandığını aktaran Teşi, "Dağda teröristlerle çatışırken yakın mesafeden yalandım. Mermi kulağımdan girip boynuma saplandı. Omuriliğime dayalı şekildeki mermi, ameliyatla çıkarıldı" diyor.
27 senedir vazgeçmediğini ve malul sayılmayan gazilerin haklarını alacağına inandığını belirten Teşi, şöyle konuşuyor:
Devlet Bahçeli bize söz verdi. Kendisiyle nerede temasımız olduysa, 'Bu iş çözülecek, size söz' dedi. Seçim beyannamesine girdik. MHP'den destek açıklamaları geldi. MHP mücadele ediyor ama yettiremiyor, bir yerde tıkanıyor. AK Parti'ye kırgınlığımız var. Bu zamana kadar bizimle ilgili hiç kanun teklifi vermediler, iyi ya da kötü hiçbir şey duymadık. Pandemi öncesinde kendileriyle görüşüyorduk, 'Siz bizim gönlümüzün gazisisiniz' diyorlardı ama biz resmi olarak gazi sayılmak istiyoruz."
Ne olmuştu?
Malul Sayılmayan Gaziler, mayıs ayında gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri öncesinde Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) seçim beyannamesinde yer bulmuştu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin talimatıyla Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter tarafından 2021'de TBMM'ye kanun teklifi sunulmuş ancak yaklaşık 20 bin asker ve polise hem gazilik hakkı verilmesini hem de şeref aylığı bağlanmasını kapsayan teklife ilişkin sonuç alınamamıştı.
2016-2022 yıllarında toplam 15 kanun teklifi verilse de konu TBMM'de gündeme gelmemişti.
Geçen yıl şehit ve gazi aileleriyle bir araya gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuşmuştu:
Sorun, siyaset kurumunun olayları biraz sıcaklık geçtikten sonra zamana terk etmesi. Çok sayıda şehit ailemiz var. Zaman zaman yasalar çıkarıyoruz. Gazilerimiz var aynı şekilde. Yaşıyorlar ama bedenlerinden bir parça veriyorlar. Onların haklarını, hukuklarını gerçekten teslim ediyor muyuz? Bir başka acı tablo daha. Şehit şehittir aralarında ayrımcılık olmaz. Gazi gazidir ayrımcılık olmaz. Bütün bunların tamamının belli bir çerçeve içinde ele alınıp sorunun çözülmesi lazım. Biz bunu yapabilirsek görevimizi yerine getirmiş oluruz. Ankara'da oturup kanun teklifi vermekle bu sorun çözülmez. Önce sorunu yaşayanı dinlemeniz lazım. Bugüne kadar pek çok kanun çıktı ama söylediğim yöntem izlenmediği için her seferinde çıkan kanunda bir eksiklik, yanlışlık oldu. Her çıkan kanun bir grubun sorununu çözerken diğer grupları mağdur etti. Bu konuda biz çaba harcadık. Hazırladığımız kanun teklifini bütün derneklere gönderdik. Kanun teklifimiz kabul etmedi ama arkasını bırakmış değiliz."
Malul Sayılmayan Gaziler, 2018 yılında ise MHP'nin seçim beyannamesinde yer bulmuş, konu ara ara gündeme gelmiş, destek verileceği söylenmiş ancak sonuç çıkmamıştı.
© The Independentturkish