Türkiye’nin ikinci yüzyılının ilk İzmir İktisat Kongresi, 15 - 21 Mart tarihleri arasında Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde gerçekleşiyor.
Bir hafta sürecek kongrenin programı oldukça yoğun. Türkiye’nin önde gelen akademisyen, yazar ve ekonomistlerin pek çoğu bu kongrede konuşmacı.
KONDA Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, Ekonomiden Sorumlu Eski Devlet Başkanı Prof. Dr. Işın Çelebi, Bilkent Üniversitesi İktisat Profesörü Prof. Dr. Refet Gürkaynak, Gazeteci Yazar Uğur Gürses, CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo, Davranış Bilimi Uzmanı Prof. Dr. Selçuk Şirin, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, Boğaziçi Üniversitesi İktisat Profesörü Şevket Pamuk bu isimlerden yalnızca bir kısmı.
Kongrede Millet İttifakı'nın da temsilcileri yer alacak.
Kongrenin dördüncü gününde Millet İttifakı'nı oluşturan partilerin genel başkan yardımcıları Millet İttifakı Ortak Politikalar Metni Paneli düzenleyecek, beşinci gün ise altı partinin lideri konuşmacı olacak.
İzmir İktisat Kongresi'nin hazırlıkları ise yaklaşık bir yıldır sürüyor. Bu sürede çiftçiler, sanayiciler, akademisyenler, kadınlar, toplumun her kesiminden temsilcilerle bir araya gelindi. Çalıştaylar yapıldı. Bugünkü kongre de bu çalıştayların bir son ürünü niteliğinde.
21 Mart'ta ise ekonomi politikaları önerilerinin sıralandığı bir metnin imzalanması ve bu metnin Türkiye’nin ikinci yüzyılına bir nevi rehber olması bekleniyor.
Kongre esasında, 100 yıl önceki İzmir İktisat Kongresi’nin başladığı tarih olan 17 Şubat’a planlanmıştı. Ancak deprem nedeniyle 15 Mart’a ertelendi.
Deprem sonrası Kongre’nin havası da içeriği de değişti.
Başlığı "Doğamıza Davet" olan dördüncü günde, ODTÜ Kentsel Çalışmalar Uzmanı Prof. Dr. Tarık Şengül, Jeolog Prof. Dr. Okan Tüysüz, Jeolog Prof. Dr. Naci Görür birer konuşma yapacak.
İşin akademik tartışmaları bir yada "belirsiz bir umut" Kongre genelinde hâkim duygu.
Herkesin içi hâlâ acıyor. Bu nedenle normal bir kongre çoşkusu yok.
Bahsettiğimiz belirsizlik ise elbette ki, önümüzdeki seçimler. İktidar değişir mi, değişirse bugün konuştuğumuz ekonomi politikaları hayata geçer mi, değişmezse hayata geçer mi ya da zihniyet değişmedikçe gerçekten bu ülkede bir değişim olmaz mı katılımcılar arasında konuşulanlar arasında.
Umuttan da bahsettik.. Zira, Türkiye’nin doğusu bir yandan deprem bir yandan sel ile mücadele ederken, ülkenin batısında yeşeren bir umut bu.
Bu ümitle çıkıyor sahneye çıkan her konuşmacı. Ekolojik dengeyi, doğayı merkezine alan çok güçlü ekonomi politikalarından, kadınsız, gençlersiz bir büyümenin olamayacağından bahsedilen konuşmalar bunlar.
Kaybettiği kuzeninin "Neredesin kız sen?" mesajı ilham oldu
Kendisi de bir Antakyalı olan, ailesinden çok sayıda kişiyi kaybeden Karsu Dönmez açılış konserini gerçekleştiren isimdi.
Herhangi bir sunuş olmadan sade bir şekilde çıktı sahneye çıkan sanatçının hemen her şarkısında hem Karsu'nun hem izleyenlerin boğazı düğümlendi, gözleri doldu.
Hollanda'da gerçekleşen bir yardım kampanyasında Neşet Ertaş'ın "Neredesin Sen?" adlı eserini söyleyen Karsu, neden bu şarkıyı seçtiğini de anlattı izleyicilere.
Hem Karsu hem tüm Türkiye, depremin acısıyla yanarken kendisine gelen "Yardım kampanyası sırasında bir şarkı söyler misin?" teklifine sinirlenmiş önce.
Bir süre sonra ikna olmuş. Ancak iş, hangi şarkıyı söyleyeceğine gelmiş... "Hollandaca mı söylesen?" diyen de olmuş.
Ona yol gösteren ise depremde kaybettiği Tuna ablası olmuş.
Depremden önce Antakya'da gerçekleştirdiği, çok kalabalık bir katılımın olduğu konserinden bahsetti bu noktada Karsu.
"Çok kalabalıktı. Konser sonrası halkın yanına gitmek, Tuna ablamı da görmek istedim ama olmadı. Göremedim o gün çok kalabalık olduğu için" dedi gözleri dolu.
O gün Tuna ablası "Neredesin kız sen?" diye mesaj atmış. Ve bu mesaj, deprem sonrası karşısına çıktığında "Hangi şarkıyı söylemeliyim?" sorusunun da cevabı olmuştu.
Kongrede yardım amaçlı olarak Melike Şahin, Evgeny Grinko ve Kardeş Türküler konserlerinin de gerçekleşmesi bekleniyordu. Düşük tempolu konserler olacaktı bunlar. Ancak, gündem depremin acıları olunca bu konserler, ileri bir tarihe ertelendi.
"Yeni bir hikaye lazım"
Depremi, Türkiye’nin bir miladı olarak kabul ediyor sahneye çıkıp konuşmasını yapan herkes... "Adaletsizliklerin de vaatlerin de takipçisi olacağız" mesajları veriliyor.
“Yeniliğe Davet” sloganına sahip kongrenin en güçlü mesajı ise “Bize yeni bir hikaye lazım”.
Örneğin KONDA Araştırma’nın Genel Müdürü Bekir Ağırdır konuşmasında, “Eskinin kurum ve kurallarına geri dönerek bu krizden kurtulduğumuzu sanabiliriz. Ancak kendimizi kandırızı” dedi ve bu ülkede pek çok siyasi krize, hükümetlere şahit olmuş Ağırdır önemli de bir cümle kurdu: Ben umudumu mirasa bırakmak istemiyorum, umudumu yaşamak istiyorum.
Ağırdır, gücü ve mührü tek bir kişinin eline vermeyi ve gerisine razı olmayı 20 yıldır denediğimizi ve bunun maliyetlerini yaşadığımızı anlattı.
Bilkent Üniversitesi İktisat profesörü Refet Gürkaynak, Ağırdır’a benzer şekilde “Eğer ülke değişirse, biz değiştikten sonra değişecek” mesajını verdi.
Dün gerçekleşen dokuz konuşmadan en sonunsucu İrlandalı aktivist Bob Geldof’a aitti. Geldof, konuşmasının pek çok yerinde Atatürk vurgusu yaptı.
“Atatürk bu topraklarda kaos varken burada farklı bir ülkenin hayalini kurdu. Toplum için neyin önemli olduğunu ortaya koyarak bütün ülke için radikal bir devrim gerçekleştirdi ” diye konuştu.
Türkiye’nin AB, Rusya ve Ortadoğu arasında pek çok çalkantının içinde olduğunu söyledi Geldof ve ekledi: Dünya bazı ülkeleri görmezden gelebilir ama Türkiye’yi asla görmezden gelemez
“Eski beklentilerin artık geçerli olmadığı bir dönemde yaşıyoruz” diyen geldof, “ne yaparsanız yapın, başlayın. Çünkü cesarette akıl vardır, sihir vardır, güç vardır” diye bitirdi sözlerini.
16 Mart'ın sabah oturumunda konuşan ekonomist Uğur Gürses’in mesajı ise yüzleşmek ve yeni bir ekonomik modele ihtiyaç olduğuydu.
Bilkent Üniversitesi'nden iktisatçı Prof. Dr. Ali Hakan Kara, 2001 yılında dibe vurulduğunu, dünyanın en yüksek üçüncü enflasyonuna sahip olunduğunu hatırlattı ve bugün gelinen noktada Türkiye'nin 2001'e geri döndüğünü söyledi.
"Dünyada dördüncü en yüksek enflasyona sahibiz" diyen Kara, "Çözüm ne diye sorarsanız; verimlilik artışı ve üretkenlik artışına odaklanmamız lazım. Üretim değil verimlilik. Bu çok önemli. Yeni yüzyılın da temel mottosu bu olmalı bence. Değer artışına odaklanmamız lazım" şeklinde konuştu ve ekledi:
Artık zor işler yapmak gerekiyor. Yapamazsak bir yüzyıl değil bin yıl da geçse bu problemleri konuşmaya devam ederiz. Yeter ki birbirimizle kavga etmeyi bırakıp önümüze bakalım. Aklın ve bilimin yönüne dönelim, önümüz açık.
Cumhuriyet Halk Partisi Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo da “Yoksulluğu bitirecek olan tek şey yoksulluk içinde mücadele edenleri dinlemek ve anlamaktır. Dinlediğiniz zaman aslında onlar neler yapılması gerektiğini söylüyor” mesajını verdi.
100 yıl önce 100 yıl sonra
2023’ün İzmir İktisat Kongresi ile 100 yıl öncenin İzmir İktisat Kongresi, hem konuşmacıların konuşmalarında hem de katılımcıların fuaye alanında yaptığı sohbetlerde çok fazla karşılaştırılıyor.
Zira 100 yıl önce, İzmir Yunan işgalinden ve büyük yangından çıkmış, Cumhuriyetin henüz ilan edilmemiş, İstanbul ise hâlâ işgal altındaydı.
Bugüne gelindiğinde uzun süredir yaşadığımız bir ekonomik kriz, giderek derinleşen bir yoksulluk ve çok büyük bir acıyı kucağımıza bırakan deprem felaketi var.
İki kongrenin benzetilmesinin diğer bir nedeni de 100 yıl önce olduğu gibi bugün de İzmir İktisat Kongresi'nde çiftçilerin, tüccarların, sanayicilerın ve iktisatçıların da birer paydaş olması.
8 Mart 1923 tarihli Akşam gazetesinde yayımlanan bir köşe yazısında kongrenin katılımcılarına ilişkin şöyle deniyordu: Delegeler arasında köylüler, şehirli tüccarlar, okuması yazması olmayan zürralar (çiftçiler), az çok mütefekkir sayılacak sanayiciler, akıllı iktisat uzmanları bulunmaktadır.
Bugün okuma-yazması olmayan çiftçi oturtulmadı çalıştay masasına ancak "hiç temsil edilmedi" demek de büyük haksızlık olur.
100 yıl önce imparatorluğu bitirip yeni bir yönetim şekline başlamaya kararlı, hırslı, "mücadele etmeyi" bir "günlük rutine", bir ekole dönüştürmüş 1135 delege doldurmuştu Hamparsumyan Han’ı.
Bugünden baktığımızda 100 yıl önce alınan kararların, bir cumhuriyetin temelini oluşturduğunu yaşayarak gördük.
Bu kongrede alınacak kararların ne kuvvetle takip edileceği ya da bir YouTube videosu olarak kalıp kalmayacağı ise henüz net değil.
Kongre yeni yüzyıla gerçekten rehber mi olacak, yoksa Türkiye'nin saygı duyduğu akademisyenlerinin sahneye çıkıp indiği, katılımcıların dinleyip unuttuğu bir etkinlik olarak mı kalacak zaman içerisinde göreceğiz...
Kongrenin basın odasında konuştuğum tecrübeli bir gazetecinin dediği gibi "Gelenin gideni aratmadığı tek şey Victoria's Secret defilesidir" cümlesinin gerçek olmaması herkesin temennisi.
© The Independentturkish