Ukrayna istilasını destekleyen her Rus'un propagandayla "beyni yıkanmış" değil

Ukrayna ve Rusya arasındaki savaş sadece silahların değil, tarihsel anlatıların ve ulusal mitlerin de çatışması

Bunların hiçbiri Rusların ve Batılıların diğer alanlarda ortak bir dil bulamayacağı anlamına gelmiyor (Reuters)

Rusya'nın istilası bir yıl önce başladığından beri Ukrayna savaşı Batı dünyasının herhangi bir yerinde nadiren haberlerin dışında bırakılıyor. Fakat savaşın bir boyutu haberlerde büyük ölçüde eksik kalıyor. Rusya’nın ne düşündüğü (bizim Rusya hakkında ne düşündüğümüzün aksine) en iyi ihtimalle çok önemsiz bir konu olarak yer alıyor.

Şimdi, "Rusya'nın ne düşündüğü" ifadesinin liderleri ve halkı birleştirip diğer pek çok ayrımı göz ardı eden bir genelleme olduğunun farkındayım. Savaşa karşı sesini yükselten Rusların cesaretini de hiçbir şekilde küçümsemek istemiyorum. Fakat gerçek şu ki, kitlesel bir savaş karşıtı hareket olmadı.

Ayrıca "Rusya'nın ne düşündüğünün" yurtdışında nispeten çok az yer bulmasının irili ufaklı nedenleri bulunduğunun da farkındayım. Savaşın başlamasıyla birlikte Rusya'yla seyahat, iş ve medya bağlantıları büyük ölçüde kesildi. Rusya içindeki sansür ve karşıt görüşlerin bastırılması nedeniyle Rusların ne düşündüğünü anlamak kolay değil.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bunun yanı sıra Ukrayna kendi davasını sunmada mükemmel olsa da Rus devleti, mesajını iletmek için yeterli donanıma sahip olmadığını gösterdi. Her şeyden önce (ve pek çokları için en önemli argüman bu olabilir): Başka bir devlete karşı açık bir saldırganlık eylemi gerçekleştiren bir ülkeye kim neden zaman ayırmayı düşünsün ki?

Yine de Batı’daki tartışmalarda Rusya’nın ne düşünüyor olabileceğinin büyük ölçüde dikkate alınmamasının arkasında başka bir sebep daha bulunmasından kuşkulanıyorum: Rusların kötü niyetli bir devlet tarafından resmi çizgiye uymaları için beyinlerinin yıkandığına dair yaygın bir inanç.

Kremlin'in ilk günlerde protestoları şiddetle bastırıp muhaliflerin tek tek ve acımasızca peşine düşmesi elbette muhalefetin önünü kesmeye yardımcı oldu. Yine de sonrasında, Rusya'da savaşa yönelik şaşırtıcı bir rıza olarak görülen şeyin Batı'daki en yaygın açıklaması, zihinleri kontrol eden devlet propagandasının gücü oldu.

Bu da Batılı yetkililerin ve muhabirlerin resmi açıklamaları çarpıtma veya yalan diye niteleyip reddetmesine, Rus devlet kanallarındaki bir dizi özellikle saldırgan televizyon programlarına odaklanmasına yol açıyor. Bu programlardaki tüm eleştiriler savaş açmaktaki asıl bilgelik yerine Rusya'nın savaş çabalarında algılanan zayıflığa odaklanıyor.

Bazı açılardan, bu görüşün altında yatan Batılı varsayım, çok uzak olmayan bir gelecekte bir gün Rusların yaptıkları hatanın farkına varacaklarını öngördüğü için merhametli olarak görülebilir. Vladimir Putin'e ve tüm yaptıklarına karşı ayaklanacaklar ve genel olarak dünyayı olmasa da Ukrayna savaşını bir anda "bizim" gördüğümüz gibi görecekler.

Kabul etmek gerekir ki böyle bir aydınlanma için Putin sonrası bir lideri beklemek gerekebilir fakat argüman hâlâ geçerli: Rusların şu anda savaşa olduğu gibi verdiği destek, zorlama ve aldatmanın bir sonucudur; Rusların gerçek düşüncesi bu değildir.

Şimdi milyonlarca Rus'un "gerçek" benliklerini ortaya koymadan önce ihtiyatlı bir şekilde zamanlarını beklediklerine inanmayı çok isterdim ama bunun olacağından çok şüpheliyim. Bunun nedeni Rusların sadece çok azının gerçeği görebileceği kadar etkili bir şekilde kandırılmış olması değil, Putin, bakanları ve devlet medyası tarafından sunulan resmi versiyonun pek çok Rus'un, hatta belki de büyük çoğunluğun ülkeleri ve 20. yüzyıl tarihi hakkında bildiklerini düşündükleri şeylerle örtüşmesi.

İsterseniz buna devlet propagandası diyebilirsiniz ancak Rusya geçmişine dair kendi görüşüne sahip olmakta ne kadar benzersizdir? Birleşik Krallık dahil çoğu ülke, kendini gerekçelendiren ulusal mitlerini geliştirir; okullarında bu mitlerin propagandasını yapar ve bu mitlere şevkle karşı çıkanlara şüpheyle yaklaşır.

Ukrayna şu anda kendi ulusal mitolojisini inşa ediyor, gelecek onlarca yıl, belki de yüzyıllar boyunca varlığını koruyacak bir tarih ve öz imaj yaratıyor. Savaşın sonucu ne olursa olsun, Ukrayna kendi gözünde kadim köklere sahip bir ülke, yiğit savaşçılar ve şeytan Rusya'ya karşı Avrupa medeniyetinin koruyucuları olarak ortaya çıkacak.

Rusya ise Sovyetlerin çöküşünden bu yana yeni bir ulus duygusu yaratmakta çok daha az başarılı oldu (bunun için pek çok neden ileri sürülebilir). Ancak bu, Rusların kendilerini bir ülke olarak tanımlamalarını sağlayan ortak inançlara sahip olmadıkları anlamına gelmez. Büyük Yurtseverlik Savaşı olarak bilinen II. Dünya Savaşı deneyimi, SSCB'nin sona ermesinden sonra da varlığını sürdürerek bugün Rusya'ya bölgeler, nesiller ve sosyal sınıflar arasında paylaşılan en değerli ulusal hikayelerinden birini (faşist kötülüğe karşı kazanılan zor zafer) sağladı.

Evet bu, özellikle Sovyet mirasının tartışmasız birkaç parçasından biri olarak Putin tarafından başkanlığının başından beri geliştirildi ve bundan fayda sağlandı. Ancak Vladimir Putin'in sert muhalifleri bile ülkelerinin Büyük Yurtseverlik Savaşı versiyonunu yıkmadan önce tereddüt edebilir.

Bu anlamda Ukrayna ve Rusya arasındaki savaş sadece bir silah çatışması değil, tarihsel anlatıların ve ulusal mitlerin de çatışmasıdır.

Ancak tarihsel boyut daha da ileri gidiyor. Geçen yıl boyunca epey sıradışı olan şey, tek bir ülkenin tarihinin, müdahil olmayan ülkelerin tepkisini de ne kadar belirlediğiydi. II. Dünya Savaşı da bunun iyi bir örneği.

Dolayısıyla Britanyalı yetkililer ve yorumcular Hitler'e karşı tek başına durulan karanlık günlere ve "yatıştırmanın" tehlikelerine (Hitler yerine Putin, "yatıştırıcılar" yerine de benim gibi diplomasi çağrısı yapanları koyun) geri döndü.

ABD, Washington'ın Churchill'in ricalarına verdiği yanıtla şimdi Volodimir Zelenski'nin Ukrayna'sına gönderilen yardım arasında paralellikler buluyor. Ama aynı zamanda Sovyetler Birliği'yle Soğuk Savaş dönemindeki düellosuna ve yeni kurulan demokrasileri destekleme politikasına da bakıyor.

Örneğin Fransa ve Almanya'nın Ukrayna'daki savaşa Birleşik Krallık ve ABD'den biraz daha farklı tepki vermelerinin nedenlerinden en azından bir kısmı, II. Dünya Savaşı'ndaki kendi deneyimlerini yansıtıyor. Bu onları Rusya'ya sempati duymaya itmiyor ama barışı savaşa tercih etme gibi varsayılan bir pozisyona sahip olmalarını sağlıyor ki bu da onlar için sonradan Avrupa Birliği olacak şeyin kuruluş gerekçesiydi.

Doğu ve Orta Avrupa'nın kendi perspektifleri var. Pek çokları için Ukrayna'daki savaş, önce Nazi Almanya'sına sonra da Sovyet komünizmine karşı verdikleri mücadelenin bir yankısı. Birleşik Krallık gibi onlar da bağımsız bir devlet olmanın muhtemel bedeli olarak silahlı çatışmaya daha açıklar ve en büyük korkuları Rusya.

Rusya içinse korku bunun tam tersi; birçok Rus'un gördüğü gibi Batı'dan gelen yayılmacı bir güç tarafından bir kez daha istila edilmek. Bu güç 1914 ve 1941'de Almanya'ydı, bugünse ABD ve NATO. Bu, devlet propagandasıyla pekiştirilmesi gerekmeyen, derinlere kök salmış bir korkudur. Aile geçmişlerinde, yerel müzelerde ve okul müfredatında zaten vardı.

Bunların hiçbiri Rusların ve Batılıların diğer alanlarda ortak bir dil bulamayacağı anlamına gelmiyor. Ancak tarih, daha önce de söylendiği gibi, başka bir ülkedir. Ve Ukrayna'daki savaşın bir gün Rusya'nın gözünden düşeceği fikri Batı'nın en büyük hüsnükuruntusudur.



https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: İpek Uyar

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU