Jacques Séguéla, Fransa'nın siyasi reklamcılık duayenlerinden biri.
Bir zamanlar eski başbakan Mesut Yılmaz’ın da siyasi kampanyaları için anlaştığı isimdi.
O dönem sunduğu "altın öğütler" bugün hala geçerli gibi görünüyor.
Séguéla, seçimleri ideolojinin değil liderin kazandığını, vatandaşın oyu program için değil umut için verdiğini, seçimlerde geçmiş için değil, gelecek için sandığa gidildiğini ve seçimlerin siyasal olmaktan öte psikolojik bir olay olarak anılması gerektiğini tarif ediyor özetle.
Türkiye tüm zamanlarının en kritik seçimlerinden birine gidiyor.
Seçim kampanyası taktikleri, halka ne vadedildiği, siyasi program...
Kesinlikle hepsi mühim ama beden dili de öyle.
20. yüzyılın başında küllerinden yeniden doğan bu iletişim biçimi siyasiler için geçerliliğini hala koruyor.
Seçime gidilirken liderler aynı olsa da çizecekleri imaj hayati önemde.
Çünkü ilk izlenim imajdan ibaret.
Peki Türkiye siyasetinde politikacılar beden dilini nasıl kullanıyor?
Independent Türkçe, cevap için alışılmadık bir yönteme başvurdu.
Hem Türkiye politikası hem son dönemde tartışageldiğimiz güncel gelişmelerle ilgili neredeyse hiçbir fikri olmayan İngiltere'nin önde gelen beden dili uzmanı ve psikoterapist Adrianne Carter ile konuştu.
İngiltere'de çok satanlar arasında yer alan "Face Whisperer" kitabının yazarı olan Carter, ülkesinde iş çevrelerine beden dilinin nasıl kullanılacağı ve profesyonel anlamda bunun insanların kariyerlerine nasıl yansıyacağı ile ilgili eğitimler veriyor.
İngiltere'de kraliyet ailesinin basına yansıyan yüzlerini inceliyor, küresel markalar ve reklamcılık dünyası için panellerde deneyimlerini paylaşıyor.
Carter, Türkiye siyasetinin vitrininde yer alan altı farklı politikacının birbirinden farklı videolarını İngilizce çevirisi olmadan, önce sadece beden dillerini gözlemleyerek izledi.
Ardından tercümesiyle ile birlikte ilk edindiği izlenimle birlikte siyasetçilerin ağızlarından çıkan sözlerin birbiriyle ne denli uyumlu olup olmadığını da yorumladı.
Sonuçta siyaset de siyasal iletişim de seçim kampanyası taktikleri de yıllar içinde değişiyor.
Ama değişmeyen şey liderlerin kullandığı vücut dili.
Adrianne Carter'a göre halka bir mesaj iletmek isteyen herkes için beden dili gerçekten önemli, özellikle de destek kazanmak için.
Beden dili uzmanı Carter kelimeler ile vücut dillerinin eşleşmesini gerçekten önemli buluyor, "Çünkü eğer bu gerçekleşmezse, karışık bir mesaj gönderilir. Ve bu gönderilen bu karışık mesajlar insanlarca muhtemelen bilinçli olarak beden dili fark edilmeyecek ancak bilinçaltında kendilerine uygun olmayan herhangi bir şeyden mesajı alacaklardır. Yani, bilinçli olarak iyi düşünmeyeceklerdir" tespiti yapıyor.
Carter beden dilinin gerçek ve orijinal olduğundan ve kelimelerle eşleşmesinin bir politikacı için hayati önem taşıdığı kanaatinde.
Zira bu olmuyorsa politikacılara da yansımasının olumsuz olacağını düşünüyor.
Bu yazı dizisinde tek tek incelenen altı siyasetçiden biri tahmin edilebileceği gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, diger beş figür ise muhalefetin öne çıkan isimlerinden oluşuyor.
Bir başka deyişle Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı seçimlerinde karşısına dün ve bugün olası rakip olarak öne çıkan ya da çıkma potansiyeli olan (CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş) ulusal ve yerel politikanın dikkat çekici isimleri incelendi. (Röportaj gerçekleştirildiğinde ABB Başkanı Yavaş, CHP lideri Kılıçdaroğlu için "Temennimiz açılışa Cumhurbaşkanı olarak teşrif etmeniz" açıklamasını henüz yapmamıştı)
Bu isimlere ilaveten takınacağı pozisyon ve vereceği mesajlar gerekçesiyle seçimlere etki edebileceği düşünülen HDP'nin 2016'dan bu yana tutuklu bulunan eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş da bu röportaj serisinde kendine yer buldu.
"Memleketin son çeyrek asrına siyaseten özgül ağırlığıyla etkisi olan Devlet Bahçeli neden yok?" sorusunu yöneltecekler için peşinen yanıtı böylece vermiş olalım.
Daha sonra ayrı bir parantez açılacağı notunu düşerek...
Türkiye siyasetinde beden dili yazı dizisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile başlıyor.
"Erdoğan'da aşırı güven, fazla hakimiyet var ama çok karizma yok"
Türkiye bu yıl seçimlere gidiyor. Cumhurbaşkanlığı adayları bugünlerde neredeyse tek gündem maddesi. Mevcut Cumhurbaşkanı Erdoğan adaylığı Türkiye'de hukuken tartışılıyor olsa da iktidarın yarışa kiminle girmek istediği belli. Ama muhalefet partileri için aynı şeyi söylemek zor. Son 20 yıldır Türkiye'yi yöneten Erdoğan'dan başlayalım. Kendisi çok deneyimli bir siyasetçi ve sadece Türkiye'de değil tüm dünyada genel olarak karizmatik bir otoriteye sahip olduğu söyleniyor. Videolarını izlediniz. Önce genel değerlendirmeyi yapalım. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın beden dilini nasıl buldunuz?
Adrianne Carter: (Erdoğan'ın videolarında) herhangi bir sahtelik görmedim bu yüzden gerçek bir beden dili gördüm. Gördüğüm şey kendine çok güvenen bir adamdı. Neredeyse biraz fazla güven ve ayrıca hakimiyet gördüm. Şimdi az önce söyledikleriniz mantıklı geliyor. Yani Türk siyaseti hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Bana videoları gönderdiğinizde çevirileri alamamıştım. Aslında bunu sadece beden dilini izlemek için böyle yapmaktan hoşlanıyorum ve daha iyi yorumlayabiliyorum. Bu yüzden onu çok baskın buldum. Onu çok fazla karizmatik görmedim ama bazen bunu videolarda yakalayamazsınız, bu daha çok şahsen görebileceğiniz bir şey. Erdoğan'da kendine güven ve ana izlenimlerime biraz fazla güven sezinledim.
"Erdoğan ilgiden keyif alan bir lider"
Videolar arasında size Erdoğan'ın mitingini, kürsüdeki konuşmasını, toplum içindeki tavırlarını ve aynı toplantıda muhalefet partisi lideriyle tartışmasını ve son olarak ABD Başkanı Biden'la birlikte görüntülerini gönderdim. Kısaca bunları tek tek, çok kısa bir şekilde değerlendirmenizi rica edeceğim. Miting performansıyla başlayabiliriz.
Adrianne Carter: Çok kendinden emin bir yürüyüşü var. Hiçbir gerginlik, tereddüt belirtisi yok. Eşi olduğunu düşündüğüm hanımefendi, kendinden biraz daha emin değil ki, yürüyüşün sonuna kadar Erdoğan'a dokunmaya devam ettiğini görebiliyoruz. Yani, çok özgüvenli bir yürüyüşü var Erdoğan'ın. "Orada olmaktan çok mutluyum ve ilgiden keyif alıyorum" diyor. İlk söyleyebileceğim şey bu.
"Erdoğan 'Mesajı almalısın' der gibi konuşuyor"
Peki ya partisinden milletvekillerine yönelik mecliste yaptığı konuşma?
Adrianne Carter: Çok fazla parmakla işaret görüyorum. Vurgulamak için parmakla işaret ediyor. Yani neredeyse mesajı almanız gerekiyor gibi. "Mesajı almalısın" der gibi. Ve aldığını görüyorsun. Bunun gibi. Parmağımı görebiliyor musunuz? (Erdoğan'ın beden dilini taklit ediyor) Konuşurken hep bunu yapıyor. Ve ayrıca bunu çokça görüyoruz. Bu el hareketlerini de çokça görüyoruz, bu oldukça baskın. Neredeyse "Endişelenme, her şey kontrolüm altında" der gibi.
Belki de bir şeyi hedeflercesine o parmağı gösteriyor. "Bunu yapmak zorundasın". Belki de "Engeller var ama bu engellerin üstesinden geliriz" diyor.
Adrianne Carter: Beden dilinin kullanımını öğrettiğim insanlara sık sık "Bunu yapma" derim. Aslında ben de yapıyorum, keşke yapmasaydım ama bu bana çok doğal geliyor. Çünkü bir noktaya işaret etmeye çalışıyorum. Yine de agresif olarak görülebilir. Ama bunu Erdoğan'da görmüyorum. Saldırganlık emaresini görmüyorum. Daha çok onu canı gönülden nasıl kullandığım gibi... "Bunu anlamanı gerçekten istiyorum, gerçekten anlamanı istiyorum" diyor sanki.
"Erdoğan açık ve ulaşılabilir"
Adrianne Carter: Sanıyorum parlamentoda konuşuyor. Açık bir duruşu var. Kürsü arkasında olduğunu biliyorum ama durum böyle. Erdoğan açık ve ulaşılabilir. Sonra otobüste görüyorum. Sanırım genç bir kızla birlikte. Belki kulağa gülünç gelebilir, belki bu kültürel bir şey olabilir ama normalde politikacılar Birleşik Krallık'ta çocuklarla konuşurken çok fazla gülümserler ve etkileşime girerler. Buradaki örnek oldukça soğuk bir etkileşimdi. Ama buradaki örnekte kültürel bir şey de olabilir. Bu yüzden üzerinde çok durmuyorum. Bir de TOBB var.
Evet, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Toplantısı. O dönem başbakanlık koltuğunda Erdoğan oturuyordu. Katılımcılar arasında ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu da vardı. Erdoğan, görüşmede doğrudan Kılıçdaroğlu'nu hedef almıştı. Ana muhalefet partisi liderinin daha önce kendisi için kullandığı "diktatör" tanımı üzerine, "Ben diktatör olsam bu ülkede siyaset yapabilir miydin?" soruyordu.
Adrianne Carter: Ve bu ilginç çünkü tekrar parmakla işaret ediyor. Ve bu kısımda daha agresif. İlkinde parmakla işaret ederken olduğundan çok daha baskın. Burada daha agresif görünüyor. Bu çok daha agresif bir beden dili. Dolasıyla az önce söyledikleriniz şimdi mantıklı geliyor.
Erdoğan'ın asgari ücret açıklamasındaki beden dili
Bir başka yolladığım videoda Cumhurbaşkanı Erdoğan 2023 yılı asgari ücreti açıklıyor. Açıklamanın tam ortasında bir an duraksıyor. Belki de kamuoyunda heyecan yaratmak istiyor. Burada kullandığı vücut dili size ne anlatıyor?
Adrianne Carter: Burada gördüğüm şey, Erdoğan'ın bu görüntüde oldukça farklı olduğu. Ve sanki senin benim bilmediğin bir şeyi biliyormuş gibi, bir izlenim alıyorum. Yüzü neredeyse ya bir sırrı açıklayacak ya da önemli bir şeyi açıklayacak gibi. Ondan aldığım hava bu.
"Biden ile görüşmesinde gergin, konfor alanından çıkmış gibi"
Ve NATO zirvesinde Erdoğan-Biden görüşmesi. Vücut dili hakkında ne düşünüyorsunuz? İlk izlenimleriniz nelerdir?
Adrianne Carter: Bu muhtemelen benim için en ilginç kısım. Kendini çok hareketsiz tutuyor. El sıkışırken o ilk kısmı ilk gördüğümde Başkan Biden çok daha rahat, Erdoğan ise çok daha gergin, beden dili çok daha gergin. Sonra oturduğunda bunu desteklercesine kalemle oynamaya başlıyor. Bu her zaman gerginliğin işaretidir. O toplantıda çok gergin, neden bilmiyorum ama böyle. Bu, onun aslında çok gergin olduğunu söyleyen kendini yatıştırıcı bir davranış. (Erdoğan'ın elinin pozisyonunu taklit ediyor) Böylece o toplantıda konfor alanından çıkmışa benziyor.
Yarın: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu
© The Independentturkish