Uzaktan çalışma sonrası "Ofise giderim" diyenlerin oranı sadece yüzde 13

Dünya koronavirüs salgınıyla birlikte yeni bir döneme girdi. İnsanlar uzaktan/hibrit çalışmaya alıştı. Peki salgının etkisini yitirmesiyle birlikte yeniden ofis yolu mu görünecek? Model sürecekse hukuki, psikolojik ve emek dünyasıyla ilgili boyutları ne?

Çalışma bütün zamanı alıp götürür; çalışma varken ne cumhuriyet ne de dostlar için boş vakit kalır.

Ksenofon


Sokrates'in öğrencisi Yunan filozof Ksenofon, asırlar önce kurmuş bu cümleyi.

Kimi araştırmalara göre ömrü boyunca 25 bin beygir gücü enerji harcayan bir insan, hayatının 90 bin saatini (yaklaşık 10 yılını) çalışarak geçiriyor.

Gettysburg College'in incelemesine göre ise yaşamımızın 3'te 1'ini çalışmaya ayırıyoruz.

Elbette yüzyıllar içinde çalışmaya yönelik hem bakış hem algı çok değişti.

19. Yüzyıl'da günlük 10 saatlik çalışma yerini 8 saate bıraktı.
 

FOTO VV1.jpg

More: Bütün zenginliğin bir avuç açgözlü insanın elinde bulunduğu ve çoğunluğun sefalet içinde yaşadığı bir toplumda kimse mutlu olamaz / Fotoğraf: Wikipedia


Ama sonuçta İngiltere'de 1500'lü yılların başlarında Lordlar Kamarası başkanlığı da yapan hukukçu, devlet adamı ve yazar Thomas More'un ütopyasında olduğu gibi günde 6 saatlik çalışma, dünya geneli için pek de mümkün olmadı.

Kimilerine göre zaman ilerledikçe şartlar iyileşmek yerine çetinleşti, kimilerine kölelikten sonunda kurtulduk bazılarının nazarında ise modern insanoğlu sistemin bir parçası olarak kendisini köleliğin yasal olduğu zamanlara kıyasla bile daha çok çalışır halde buldu.  

Kapitalizmin insan bedeninin tüm parçalarını iş disipliniyle köleleştirdiği bir çağda mıyız?

Buna elbette uzmanlar daha iyi yanıt verecektir ama herkesin nefes alıp vermeye çalıştığı bir dönemden geçiriyoruz.

Independent Türkçe'ye konuşan sosyal bilimci Prof. Dr. Meryem Koray'a göre günümüzde yaşamın her alanında büyük değişim var ancak bunun hepsini "ilerleme" olarak görmek mümkün değil.
 

FOTO 2.jpg
Prof. Dr. Meryem Koray / Fotoğraf: Bianet


Hatta toplumsal parçalanma, çatışmalar ve kuralsızlığın artışı gibi gelişmeler düşünüldüğünde, bazı yazarların işaret ettiği gibi ortada yeni ortaçağa doğru bir gidiş emaresi var.

Hem de ikinci makine devrine giriş yapıldığı zamanlarda…

Tele-çalışmadan internet çağına

İlk kez 1970'lerde "tele-çalışma" adıyla başlayan uzaktan çalışma modeli gezegenin küreselleşmesiyle birlikte yavaş yavaş şekil değiştiriyor.
 

FOTO 3 flexjobs.jpg

Zaman değişiyor, teknoloji ve çalışma biçimleri de / Fotoğraf: Flexjobs


Artık 5 milyar 700 milyon insan yani dünya nüfusunun yüzde 63,5'i internet kullanıyor.

Kanada merkezli sosyal medya yönetim platformu Hootsuide'in öngörüsüne göre bir yıl içinde dünyanın tamamının, tam 12 buçuk trilyon saatini çevrimiçi geçirmesi bekleniyor.
 

FOTO 4.jpg
Grafik: Hootsuide


İnternet, Türkiye’nin de yüzde 82'sinin hayatının içinde.

Tüm bu oranlar çalışma hayatına kaçınılmaz şekilde yansıyor.

Pandemi ile birlikte başlayan "uzaktan/evden/hibrit" çalışma halleri ise dünyanın birçok ülkesine yayılmış durumda.

Elbette bu durum şimdilik sınırlı bazı sektörler için geçerli.

İsmini koymak gerekliyse daha çok beyaz yakalılar için.

Uzaktan çalışma salgın sonrası dönemde de tercih edilir mi?

Peki en azından bu kesim için uzaktan çalışma salgın sonrasında da sürebilecek mi?

Dünya daha ne kadar süre uzaktan çalışmayı düşünüyor?
 

FOTO 5.png
1970'lerde bilginin "Yeni Ekonominin" asıl sermayesi olduğunu yazan Peter Drucker bilginin nasıl kullanıldığını görseydi acaba ne derdi? / Fotoğraf: Canva


Bundan sonraki çalışma düzeninde çalışanların düşünce ve tercihleri ne yönde?

Kaç kişi eskisi gibi işe gidip ofiste çalışmak istiyor?

Hele hele elektrik ve doğalgaz fiyatlarının iyice arttığı bir dönemde?

Avrupa'nın en büyük araştırma şirketlerinden Ipsos ile Box HİBRİT yukarıdaki sorulardan bazılarına yanıt verdi.

Ipsos'un "uzaktan çalışma" araştırması

2022'nin ilk altı ayında 95 ülkede yürütülen çalışmada yarım milyondan fazla kişiyle (542 bin 423) görüşüldü.

15 Ekim-15 Kasım tarihleri arasında da Ipsos Anti Kriz Monitörü ise Türkiye'deki çalışanların bakış açısını öğrenmeye çalıştı.
 

Slide6_91.png
Grafik: İpsos Türkiye


Tüm bu incelemelerde yaş, cinsiyet, eğitim ve sosyoekonomik farklılıklar dikkate alındı.

Ipsos'a göre araştırmanın istatistiki hata payı, 95 güven aralığında ± 3,5.

Bundan sonra nasıl çalışalım?

Hem Türkiye özeli hem dünya genelinde katılımcılara yöneltilen sorulardan biri de yukarıdakiydi.

Twitter'ın yeni sahibi Elon Musk'a bakılacak olursa artık ofislere dönüşün vakti gelmişti.
 

elon-sink-twitter1.jpg
Twitter'ın yeni sahibi Musk bu fotoğrafı kişisel hesabından "Twitter Genel Merkezine Girmek - Bunun içeri girmesine izin verin!" notuyla paylaştı / Fotoğraf: Twitter @elonmusk


Tesla ve Space X'de yürüttüğü modeli Twitter'a uyarlamak isteyen dünyanın en zengin insanı Musk çalışanların tepkisini görünce "Uzaktan çalışmayla ilgili onay için gereken tek şey, yöneticinizin mükemmel katkı sağladığınızdan emin olduğuna dair sorumluluk alması" sözleriyle geri adım atmak zorunda kaldı.

Koronavirüs salgını ile başlayan ve halen devam eden uzaktan ve hibrit çalışma düzenleri sonuç itibarıyla dünya genelinde çok sayıda sektör tarafından benimsedi.
 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)



Bu teknolojik modelleme çalışanlar ve iş dünyası tarafından kabul görse dahi bazı sektörlerde mesleki şartların uymaması sebebiyle hedeflenen seviyede aktif kullanılamadı.


 

Slide9_10.png
Grafik: İpsos Türkiye


Tüm bunların dışında evde çalışabilecekleri iyi bir ortama sahip olmayan bireyler ya da odaklanma&verimlilik gibi sorunlar yaşayanlar için hibrit yapıda çalışabilse bile olumsuz bir tablo söz konusu.

Sonuçta bu süreçte evler geçici işyerine dönüştü ve mekân sosyolojisi açısından bakıldığında son birkaç yıl içinde mekanın yeniden üretimi söz konusu oldu.

"Trafik mi, o da ne?"

İstanbul gibi metropollerde yaşayanlar için uzun süre trafikte kalmamak ve zamanını daha verimli kullanabileceklerini düşünen kesim ise uzaktan çalışma taraftarı. 

Aslında birçok uzman da bu kanaatte. 
 

metrobüs-metrobüslüler-2.jpg
17 Ekim 2007'de devreye giren metrobüs için dönemin İBB Başkanı Kadir Topbaş, Şubat 2014'te yaptığı bir konuşmada "Dünyaya örnek sistem" demişti / Fotoğraf: İndigo Dergisi


Koronavirüs salgını süresince 250'den fazla şirkete konuyla ilgili eğitimler veren psikolog Prof. Dr. Acar Baltaş, tam bu noktaya işaret ediyor.
 

acarrr.jpg
Prof. Dr. Acar Baltaş / Fotoğraf: Cumhuriyet gazetesi


Independent Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Baltaş, İstanbul gibi kalabalık kentlerde yaşanan zaman kaybından yola çıkarak "Trafikte geçen zamanı düşünün. Bu kentte çalışanlar için uzaktan çalışma buna uygun iş kollarında verimliliği arttıran ve hayat kalitesini yükselten bir şey" diyor.

Uzaktan çalışma veya aylık iş gününün belirli günlerinin ofis ortamında belirli günlerinin ise ofis dışında geçtiği hibrit çalışma modelini de destekleyen hatırı sayılır bir kesim var.

Hibrit çalışma şeklini sunamayan şirketlere karşı ise hem Türkiye hem dünyada önemli bir kesim iş alanlarının hibrit çalışmaya uyumlanması için çözüm bekliyor.

Türkiye'de sadece yüzde 13'lük bir kesim temelli ofise dönmek istiyor

Ipsos'un hazırladığı güncel araştırma verilerine bakıldığında bundan sonraki çalışma düzeni olarak çalışanların sadece yüzde 13'ü her gün işe gidip ofiste çalışmak istiyor.

Çoğunluğun arzusu uzaktan çalışmaya bir şekilde devam edebilmek. 

Peki ne kadar daha evden çalışılacak?
 

Slide5_101.png
Grafik: Ipsos Türkiye


Aslında kritik sorulardan biri de bu.

An itibarıyla uzaktan işlerini yürüten her 10 kişiden yalnızca 3'ü en az 1 ay daha bu şekilde çalışmanın süreceği kanaatinde.

Halihazırdaki sisteminin altı ya da daha uzun süre devam edeceğini düşünenlerin oranı ise yüzde 23'te kalıyor.

"Evden mi, hibrit mi, ofisten mi?"

Dünya genelinde çalışanların meslek hayatlarını hangi şekilde devam ettirmek istedikleri üzerine yöneltilen soru gayet açık.

Profesyonel markalara ait ofis dışında hibrit sistemde çalışmanın ilk kez koronavirüs salgınında denenmesiyle birlikte kabul gören bu fikre halen çok sıcak bakılıyor.

Çalışanların büyük bir kısmı, yani yüzde 68'i hibrit çalışma düzenini yeğliyor.

Dünya genelinde işe/ofise gitmek isteyenlerin oranı ise sadece yüzde 8'de kalırken, evden çalışmak isteyenlerin oranı yüzde 24 görünüyor.

İşveren bu işe ne diyor?

Yöneticilerin tamamen evden çalışma isteği çok düşük oranlarda.

Evden yerine hibrit çalışma düzeni tercih ediliyor.

Kimi uzmanlara göre üretkenliği destekleyen bu çalışma tasarımı bir yandan da maliyetlerin düşmesine neden oluyor.
 

Slide7_59.png
Grafik: Ipsos Türkiye


Ancak iki yılın sonunda salgın öncesi daha önce sürekli ofiste çalışan birçok ekip, evrim geçiren hibrit çalışma düzenlerinde haftanın belirli günlerinde ortak çalışma alanları ve ofislerde birlikte çalışmaya başladı.

Uzaktan çalışmanın faydaları, zararları

Uzaktan çalışma, yollarda daha az araba ile trafik sıkışıklığını ve hava kirliliğini azaltıyor.

Salgından çok önce, 2013'te yapılan bir araştırma Çin'deki bir seyahat acentesinde uzaktan çalışan çağrı merkezi personellerinin üretkenlikte yüzde 13'lük bir artış olduğunu ortaya koyuyor.

Dünya Sağlık Örgütü ile (DSÖ) Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) de konuyla ilgili ortak hazırladığı bir rapor var.

Bu rapor koronavirüsün tüm dünyada ofis çalışmasını sekteye uğratmasının üstünden geçen iki yılın ardından uzaktan çalışanların sağlıklarını korumaları için çok önemli değişikliklere ihtiyaçları olduğu yönünde görüş bildiriyor.
 

Adsız tasarım.png
Fotoğraf: Canva


Rapor, uzaktan çalışma modelinde çalışma süresini haftada 55 saatin üzerine çıkarılması halinde işçiler arasında sağlık kaybının potansiyel olarak artabileceğini söylüyor.

Brigham Young Üniversitesi'nden psikolog Prof. Dr. Julianne Holt-Lunstad’ın yürüttüğü bir başka araştırma ise uzun bir yaşam sürmenin en önemli belirleyicisinin sosyal bütünleşme olduğuna işaret ediyor.

Yani insanlarla rutin etkileşimlerin ruh sağlığına yönelik olumlu faydalarından bahsediliyor.

Pennsylvania Üniversitesi Wharton Okulu'nda örgütsel davranış profesörü olan Sigal G. Barsade ise yalnız çalışanların işverenlerine ve ayrıca iş arkadaşlarına daha az bağlı hissettiklerini öne sürüyor.

Peki tüm etkiler olumsuz mu?

Uzaktan çalışmanın insan psikolojisine hiçbir faydası yok mu?

İşte bu noktada biraz da karaktere eğilmek gerekiyor.

İçe dönük&dışa dönük kişilik

Prof. Dr. Acar Baltaş, uzaktan çalışmanın insan psikolojisinde nasıl bir etki bıraktığıyla ilgili yöneltilen sorunun biraz da insanın kişilik yapısıyla yanıtlanabileceği görüşünde:
 

İçe dönük kişiler için bu bir nimettir. Dışa dönük kişiler için zorlayıcı olabilir ama her konuda olduğu gibi doz zehirdir. Pandemiyle beraber uzaktan çalışmanın, iş hayatının bir parçası haline gelmesi -ki; geldiğine inanıyorum- sonucunda insan hayatı açısından en önemli kazanım ortaya çıktı. İnsanlar bir ölçüde hayatlarının kontrolünü ellerinde tuttuklarına inanmaya başladılar. Bir kere aileye daha çok zaman ayırma imkânı vermesi açısından olumlu. İkincisi insanların kendi gelişimlerine zaman ayırmaları açısından olağanüstü fırsatlar sunuyor. Elbette insanlara sunduğunuz bu fırsatların yanında eğer kişiler çok yemeği ve/ya alkol tüketimini artırmayı tercih ediyorlarsa o da bir başka konu. Çünkü uzaktan çalışmak öz disiplin gerektiriyor.


Uzaktan çalışmanın emeği korumaya yönelik bir faydası olabilir mi?

Meselenin psikolojik boyutu dışında hukuki ve emek dünyası ile ilgili de katmanları bulunuyor.

Öncelikle salgın dönemi evden çalışma uygulamasına ilişkin hukuki sorunların yerli yerince durduğunu söylemek gerekiyor.

Türkiye'de 4857 sayısı İş Kanunu'nun 14. maddesi uzaktan çalışmayı tanımlıyor. İş Kanunu ile uzaktan çalışmaya ilişkin bir düzenleme mevcut.

Aynı şekilde 6098 Türk Borçlar Kanunu'nun 461. maddesinde "İşverenin verdiği işi, işçinin kendi evinde veya belirleyeceği başka bir yerde bir ücret karşılığında görmeyi üstlendiği sözleşmedir" ifadesiyle bir şekilde karşılık buluyor.

Ancak tüm bunlar günümüz koşullarıyla uyumlu değil.

Yani Türk hukukunda zorunlu uzaktan çalışmaya ilişkin bir düzenleme yok.

Fransız hukukunda ise salgın hastalık halinde zorunlu uzaktan çalışmaya geçiş haline dair özel bir düzenleme yer alıyor.
 

Selen-Ozkan.jpg
Avukat Selen Özkan / Fotoğraf: Kavlak.av.tr


Avukat Selen Özkan, "İş Kanunu ile düzenlenmiş uzaktan çalışma modeli hali hazırda pandemi döneminde işverenlerin tercih ettiği ve çalışanlarını gönderdiği uzaktan çalışma modelinden tamamen farklı olup İş Kanunu'nda bahsedilen uzaktan çalışma ayrı bir sözleşme tipini oluşturmakta" tespiti yapıyor.

Özkan, evde çalışma usulüyle çalışanlara bilgisayar ve benzeri teknik araç-gerecin sağlanması gerektiğine işaret edip işverenin sorumluluğunu şu cümlelerle izah ediyor:
 

Kullanılacak teknoloji ve ağ bağlantısına ilişkin abonelik ile kullanılacak programların temin edilmesi gerekmekte. Tüm bunların yanı sıra, ilgili araç ve gereçlerin kurulumu, arıza halinde onarımı, sigortalanması gibi konulardan da işveren sorumlu olacaktır. Masraflara ilişkin olarak, işçinin; işveren, diğer çalışanlar ve müşterilerle yaptığı görüşmelere ilişkin iletişim ve internet kullanımından kaynaklanan giderlerin de iş organizasyonu kapsamında işverence ödenmesi uygun olacaktır.


"Daha iyi çalışma şartları için daha iyi siyasal ekonomi gerek"

Aslında yukarıdaki tespit sadece uzaktan çalışma ile ilintili değil, sistemin geneliyle ilgili.
 

Adsız tasarımccüa.png
Görsel: Canva


Sosyal bilimci Prof. Dr. Meryem Koray, buradan hareketle "Sistem durdukça, çalışma biçimi ne olursa olsun, çalışma yaşamını ve koşullarını emeği koruma yönünde iyileştirmek pek mümkün değil" diyor.

Çalışma hayatının öyle ya da böyle geleceğe dönük güvence altına alınmasının güç olduğu yönünde görüş bildiriyor:
 

İnsanlık için varoluşsal sorunlar varken emeğin sorunlarını çözmek, çalışma koşullarını her ülkede ve her çalışan için iyileştirmek ve güvence altına almak da mümkün görünmüyor. Zaten emeğin sorunları uzun süredir oldukça ‘sahipsiz’ kalmış durumda. Ne ulus devlet ne emek ve sendikalar ne de sol partiler küreselleşen kapitalizm ve neoliberal politikalara karşı durabilmekte. O nedenle bazı işler ve bazı meslekler için korunaklı koşullar sağlanmış olsa dahi hemen her ülkede işsizlik ve esnek çalışma biçimlerinin artışı ile ücret gelirinin ulusal gelir içindeki payının düşüş göstermesi bunun göstergesi. Her tür emeğin koşullarını iyileştirmek için, çalışma biçiminin değişmesi yetmez.  ‘Emek, insan, yaşam’ odaklı bütüncül yaklaşımlara ve buna dayalı bir ‘siyasal ekonomiye’ ihtiyaç var. 


"Devlet aygıtı artık küreselleşmenin ajanı konumunda"

Siyaset ve sosyal bilimler konusunda uzmanlığı ile bilinen Prof. Dr. Meryem Koray'a göre uluslararası ölçekte devletin artık en büyük görevi dışa açılmak, küresel piyasalara uyum sağlamak ve rekabet gücünü arttırmak.

"Çalışma hakkı anayasalarda yer alsa bile artık neredeyse yok hükmünde" diyor Koray.

Bu da dünya genelinde sosyal devlet anlayışından tümüyle vazgeçilmese bile ülkelere göre değişen sosyal devlet modellerinin tümünde çalışma koşulları açısından geri adımlar atılmasını beraberinde getiriyor.

Bu minvalde uzaktan ve esnek çalışma biçimlerinin artış gösterdiğine işaret eden Koray, söz konusu artışın hem piyasaya hem insanlara ilişkin nedenleri olduğunu ifade ediyor:

Daha ucuz, daha farklı nitelik ve becerilere sahip ve ihtiyaca göre azalıp çoğaltılması mümkün bir işgücünün varlığı kuşkusuz işletmeler için avantaj. İşgücü açısından ise bir yandan işsizliğin önemli bir sorun olduğu koşullarda bu tür işler bir seçenek yaratmakta. Öte yandan evde veya yarım gün ya da geçici çalışma isteği veya ihtiyacında olan gençler, kadınlar, öğrenciler gibi grupların ihtiyacına cevap veriyor. Pandeminin bu olanağı daha tercih edilir hale getirdiği bir gerçek. Çalışana ve işverene sağladığı kolaylıklar yaşandıkça, birçokları için pandemi sonrasında da tercih edilmekte. Teknolojik gelişmeler sürdükçe -örneğin yapay zekâ geliştikçe- daha birçok işin ve mesleğin uzaktan sürdürülür hale gelmesi de bekleniyor. Ancak bu gelişmelerin beraberlerinde ciddi bir teknolojik işsizliğin geleceği de unutulamaz. 


Profesör Koray, dünyanın ikinci makine çağına girdiği yönündeki tespiti anımsatıp işlerin daha azalacağını ve bazı mesleklerin ortadan kalkacağını belirtiyor.

Uzaktan, geçici veya serbest çalışmanın daimi bir model olma yoluna gireceğini savunan Prof. Koray, bunun durdurulmasının olası olmadığını söylüyor.

Koray’a göre asıl mesele teknolojik gelişmeleri sermayeyi güçlendirmek için değil, insanı, emeği güçlendirmek yönünde kullanmak gerekiyor.

Her iş uzaktan çalışmaya uygun mu?

Elbette değil.

Bilgiye dayalı işlerin evden çalışmaya çok daha kolay geçebildiğini, hizmet sektöründe çalışanlar için ise durumun böyle olmadığını salgın döneminde deneyimlendi.

En azından Türkiye itibarıyla uzaktan çalışmaya müsaitliği olan kesimin yaklaşık yüzde 34 seviyesinde olduğu söyleniyor.

Ipsos Türkiye CEO'su Sidar Gedik'e göre Türkiye’de çalışanların üçte ikisi için ofis/işyeri harici çalışmanın zaten işin doğası gereği mümkün değil.
 

SidarGedik.v1 (2021).jpg
Sidar Gedik / Fotoğraf: İpsos Türkiye


Ancak dünya da Türkiye de değişiyor.

Koronavirüs pandemisiyle birlikte kerhen de olsa başlayan uzaktan çalışma Ipsos’un son araştırmasına göre 1 ay daha sürdürülebilir görünüyor.

Bunun en önemli nedeni hem salgının hafiflemesi hem dünyanın koronayla birlikte yaşama alışmış olması olabilir.

Hepsi bir yana koronavirüs salgınının yeniden pik yapacağı öngörüsü de insanlığın karşısına dikilmiş, öylece duruyor.

Çin'in Kovid-19 pandemisine karşı bilimsel araştırmalarında yer alan araştırmacılarından Prof. Zhang Boli, koronavirüsün ocak-şubat aralığında zirveye ulaşacağını sonra hayatın normale döneceği kanaatinde.

Peki ya çalışma hayatı ve beraberinde getirdikleri nasıl şekillenecek?

İşçiler, çalışanlar normale razı mı, yoksa çok daha iyisini mi istiyor?

Haberi bir haberci klişesiyle bitirmek, en azından dengeli gazetecilik perspektifini yansıtmak açısından elzem gibi: "Bu sorunun yanıtını da kuşkusuz zaman verecek"

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU