H.K.G'nin ailesi bütün iddialar için ne diyor?

"6 yaşında nikah söz konusu değil" diyen G ailesi, kızlarının bebeğini kaybettikten sonra psikolojisinin bozulduğunu öne sürüyor ve psikiyatrı ile İzmir'den bir radyocunun H.K.G'ye evden kaçması için telkinde bulunduğunu savunuyor

H.K.G, 6 yaşında dini nikahının kıyıldığını ve çok küçük yaşlardan itibaren istismar ve tecavüze maruz kaldığını söyleyerek savcılığa başvurmuştu. Davanın ilk duruşması 30 Ocak'ta görülecek

Savcılığa başvurdu.

6 yaşında babası tarafından dini nikahının kıyıldığını, o yaşından itibaren istismar ve tecavüzlere maruz kaldığını anlattı. 

Elindeki ses kayıtlarını savcılığa verdi. 

Artık İstanbul Anadolu Adliyesi'nde bir soruşturma açılmıştı. 

Yıl 2020'ydi. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İlk olarak BirGün gazetesinden Timur Soykan'ın gündeme getirdiği bu dosya artık adli bir davanın konusu. 

Hem istismarla suçlanan K.İ. hem baba Y.Z.G hem de anne F.G hakkında dava açıldı. 

Kısa bir zamanda, daha önce savcının haklarında tutuklama istediği ancak sulh ceza hakiminin talebi reddettiği K.İ. ve Y.Z.G. tutuklandı. 

İlk duruşma 30 Ocak 2023 Pazartesi günü görülecek.

Türkiye bir süredir H.K.G'yi ve hikayesini konuşuyor. 

Peki G. ailesinin bütün bu iddialar yanıtı ne?

Independent Türkçe, bütün iddiaları bu kez ailesine sordu. 

Nikah, 'ders yaparken caiz olsun' diye mi kıyıldı?

Öncelikle adliye ve emniyetten kimi yetkililer, K.İ'nin H.K.G'ye Kur'an dersi verdiğine işaret ederek "caiz olsun" diye bir nikah kıyılmış olabileceğini belirtiyor. 

Elbette bu düşüncenin temeli H.K.G'nin "6 yaşımda evlendirildim" iddialarına dayanıyor. 

Aile, kızlarını nüfusa 3 yaş küçük yazdırdıklarını iddia ediyor. Bu durumda iddia edilen nikahın H.K.G'ye göre 6, aileye göre ise 9 yaşındayken kıyılmış olabileceği ihtimali gündeme geldi. 

Ancak H.K.G'nin ailesi ne 6 ne de 9 yaşında bir nikah kıyılmadığını öne sürüyor.

Aile, H.K.G'nin K.İ'den ders aldığını kabul ediyor. Aileye göre, H.K.G resmiyette 14 ancak gerçekte 17 yaşındayken K.İ tarafından babasından istendi. Çünkü K.İ, H.K.G'yi çocukluğundan bu yana tanıyordu ve aynı zamanda hocasının kızıydı. Evliliğe H.K.G'nin de rızasının olduğunu savunan aile, davetiye de bastırarak önce nişan sonra düğün yaptıklarını kaydediyor. 

"Sadece H.K.G değil bütün kardeşler nüfusa küçük yazdırıldı"

Peki, yine aileye göre H.K.G neden nüfusa küçük yazdırıldı? 

Bu duruma aile şöyle yanıt veriyor: 28 Şubat döneminde aileler, çocukları eğitim hayatına başlamadan hafızlıklarını bitirsin diye yaşlarını küçük yazdırmaya çalışırlardı. Diğer kardeşler gibi H.K.G de küçük yazıldı.  

H.K.G'nin eğitimini evde özel hocalar vasıtasıyla aldığını kaydeden aile, İngilizce dair bütün dersleri evde gördüğünü söylüyor. 

2012'deki düğünden kısa süre sonra H.K.G bir jinekoloğa görünmesi gerekince ilk dosya açıldı.

H.K.G'nin yaşının küçük olduğunu anlayan doktorun şikayetiyle başlayan soruşturma kapsamında H.K.G kemik testine sokuldu. H.K.G resmiyette 14, aileye göre ise 17 yaşındayken yapılan bu kemik testinde yaşı 21 çıktı.

H.K.G, kemik testine başkasının sokulduğunu söylüyor aile ise bunun nedenini şöyle açıklıyor:

Muayene eden doktor ve teste alan tekniker, soruşturmayı yürüten savcı, beyanları alınan şüpheli ve tanıklar yalan söylüyor da sadece H.K.G mi haklı?"

"Cemaat ortamından ayrılmak istiyordu"

G. ailesi, H.K.G'nin 18 yaşında çocuğunu doğurduğunu ve mutlu bir evlilik hayatını sürdürdüğünü iddiasında. Peki sonra ne oldu?

Yine ailenin beyanlarına göre şöyle gelişti:

"Bir süre sonra K.İ'ye ailesine ve cemaate yakın olmak istemediğini ve başka bir yerde yaşamak istediğini söyledi. Fakat K.İ bu isteği kabul etmedi. K.İ, evden ayrılmadan 1,5 yıl önce tekrar hamile kaldı ancak hamileliğinin 5. ayında çocuğunu kaybettikten sonra onda psikolojik sorunlar baş gösterdi. İlaç kullanmaya başlayan H.K, evde başka varlıklar gördüğünü söylemeye, kendisine zarar vermeye ve kardeşlerine ve çocuğuna karşı da şiddete varan hareketler sergilemeye başlamıştı. Baba Y.Z.G diğer aile fertlerine 'H.K zor bir süreçten geçiyor. Ona yardımcı olalım', K.İ'ye de 'Kızım ne isterse yap, maddi anlamda zorlanırsan bizden yardım iste' dedi. Ancak o güne kadar başka şehirlere tatile giden, umre ziyareti yapan, AVM'lerde alışverişe çıkan H.K, kocasıyla bir yere gitmek istememeye başladı." 

"Psikiyatr ona 'çarşafı at', İzmir'de bir radyocu 'altınları al gel' demişti" iddiası

G. ailesine göre sürecin en hassas noktası H.K.G'nin "akıllı telefonla tanışması" ve "son gittiği psikiyatrın profili" oldu.

İddiaya göre o psikiyatr, H.K.G'ye "Senin bir kimliğin yok. Çarşaftan çıkmazsan, boşanmazsan, ailenden uzaklaşmazsan huzur bulamazsın" dedi. H.K.G., o psikiyatrın etkisinde kaldı. 

Bir diğer iddia ise H.K.G'nin İzmir'de bir radyoda çalışan biriyle yeni aldığı telefondan sürekli yazıştığına yönelik. G. ailesi, durumu K.İ'ye anlatmadıklarını ve H.K.G'ye böyle şeyler yapmaması konusunda ısrarcı olduklarını öne sürüyor. 

"Evden kaçtıktan sonra onu aradık, emniyet 'yerini biliyoruz ama size söyleyemeyiz' dedi"

Aile, H.K.G'nin bu radyocuyla yaptığı konuşmaları okuduklarını ve söz konusu ismin H.K.G'ye "Sen paraları ve altınları al gel, biz sana yer hazırladık" dediğini iddia ediyor ve şöyle devam ediyor:

"H.K.G, bazı kişilerin yönlendirmesi ile ailesinden ve ailesinin benimsediği yaşam tarzından kaçmaya hazırlanıyordu. Evden kaçınca hem baba Y.Z.G hem de K.İ onu aramaya başladı, emniyete haber verdi. Akşam emniyetten aradılar, 'Kızınız bulundu ama size yerini söyleyemeyiz' dediler. Bir gün sonra baba Y.Z.G ve K.İ. ifade vermek üzere emniyete çağrıldı. Emniyette 'Kızınız sizden şikayetçi' denilerek nezarethaneye alındılar. Önce savcılığa sonra mahkemeye sevk edildiler. Hakim aksi delilleri görünce imza vermek kaydı ile iki ismi de serbest bıraktı. Bir süre sonra H.K.G'nin Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi'nde (ŞÖNİM) olduğunu öğrendik. Defalarca dilekçelerle müracaat etsek de bir yanıt alamadık. Bakanlık H.K'ye avukat atamıştı. Avukat aracılığıyla H.K'nin sesini duymak istesek de duyamadık."

"Boşanmak isteyince zorluk çıkarmadık"

1 yıl sonra H.K.G'nin K.İ'den boşanmak istediğine dair bir haber aldıklarını aktaran G. ailesi bu talebinde de hiçbir zorluk çıkarmadıklarını söylüyor. Anlaşmalı yapılan boşanmada çocuğun velayetinin annede kaldığını, H.K.G'ye bir de nafaka bağlandığı bilgisini veren aile boşanma davasının görüldüğü günü şöyle anlatıyor:

Annesi, bir yıldan beri görmediği kızını görme umuduyla mahkemeye gitmişti. H.K.G onlarca polisin arasında geldi. Tesettürünü çıkarmıştı. Annesi bu durumu görünce fenalaştı."

Boşana davası olsa da ortada bir çocuk vardı ve hem babası hem de H.K.G'nin ailesi ara ara çocuğu görmek istiyorlardı. Bir gün G. ailesine biri kızlarının İzmir'de olduğunu söyledi. Aile, çocuğun eksende olduğu olayları ise şu şekilde anlatıyor:

Anne, abi ve iki kız kardeş İzmir'e gitti ve hem H.K.G'yi hem de çocuğunu gördüler. H.K.G kalkmak isteyince annesi F.G, torununun biraz daha yanında kalmasını istedi. H.K.G bunu duyunca tek başına masadan kalkarak gitti. Çocuğu annesine abisi alıp götürdü. Bu olaydan birkaç gün sonra hem anne hem abi hem de kardeşler hakkında uzaklaştırma kararı geldi. Kararı görünce bir daha H.K'yi rahatsız etmedik. Ancak babası avukatı aracılığıyla kızına aylık para gönderdi.

"Babası Kovid-19 olunca çocuğunu hemen geri getiremedi, sonra olay medyaya taşındı"

Ancak mahkeme 15 günde bir babaya çocuğunu görme hakkı tanımıştı. Bu süre bazı günler için daha fazlaydı. K.İ bu zamanlarda çocuğu İzmir'den alıp İstanbul'a götürüyordu. Çocuk babasında kaldığı günlerin sonunda annesine "biz neden fakiriz, bizim neden evimiz yok, benim neden oyuncağım yok" diye sormaya başlamıştı. Bir süre sonra H.K, çocuğu babaya göstermemek için direnmeye başladı. Hatta bir defasında çocuk polis tarafından alınarak babaya verildi. H.K.G, bakanlıkça koruma altında alındığı kurumdan kendi rızasıyla ayrılmış ve başka bir yerde yaşamaya başlamıştı.  

Çocuğu alarak İstanbul'a gelen K.İ'nin bu süreçte koronavirüse (Kovid-19) yakalandığını aktaran G. ailesi sonrasını şöyle anlattı:

K.İ, karantina süresi bitince çocuğu teslim edeceğini ancak istiyorsa avukatı aracılığıyla gelip alabileceğini de söyledi. Bunu duyan H.K.G, kız kardeşini ve abisini arayarak hakaret etti ve 'Ben size ne yapacağımı biliyorum' dedi. K.İ'nin testi negatife dönünde çocuğu annesine götürdü ancak ondan sonra H.K'ye ulaşmak mümkün olmadı. Bu süreçte H.K.G mahkemeye başvurarak ve babasıyla çocuğunun görüşme hakkını iptal ettirdi. Yapılan itirazlara olumlu bir yanıt verilmedi ve dosyayı gazete manşetlerinde okuduk." 

2 yıldır imza veriyorlardı

Her ne kadar kamuoyu tarafından yeni duyulsa da davaya dönüşen soruşturma 2 yıllık bir dosya.

Kamuoyu yine daha önce tutukluluk talep edildiğini ancak talebin hakim tarafından reddedildiğini Independent Türkçe'den öğrenmişti. 

O tarihte hakim şüpheliler hakkındaki tutukluluk talebini reddetse de adli kontrol hükümlerinin uygulanmasına karar verdi. 

Yani sanıklar hakkında 2 yıldır hem yurtdışı çıkış yasağı hem de imza verme zorunluluğu vardı.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU