İnsan bir meta ya da nesne değildir

Doç. Dr. Umut Hacıfevzioğlu Independent Türkçe için yazdı

Marx'a göre kapitalizm, genelleşmiş bir meta üretim sistemidir. Dahası bu sistemde üretilen metalardan biri de insandır / Fotoğraf: Twitter

Günümüz dünyasında insanın önünde duran en büyük sorunlardan birinin nesneleşme, araçsallaşma olgusu olduğu söylenebilir.

Alman filozof Karl Marx sömürüye dayan kapitalist üretim ilişkilerinde insanın nasıl da bir metaya dönüştürüldüğünü eserlerinde dile getirmişti.

Evet, Marx'ın gözünde kapitalizm, genelleşmiş bir meta üretim sistemidir. Dahası bu sistemde üretilen metalardan biri de insandır!

Oysa hepimiz gayet iyi biliyoruz ki, insan bir meta ya da nesne değildir. İnsan her şeyden önce otonom, yani başka bir kişi ya da durumdan bağımsız karar verme yetisine sahip bir varlıktır.

Tarihte insanın otonomisini felsefe bakımından temellendiren filozof Kant'tı.

Kant, otonom bir varlık olan insanın herhangi bir şey için araç kılınamayacağını dile getirmişti.

İnsan, nesneleştirilemez ve/veya metalaştırılamaz. Gerçi günümüz dünyasında insanın nesneleştirildiğine ve/veya araçsallaştırıldığına tanıklık ediyoruz.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Oysa Kant'ın gözünde ancak eşya ya da hayvan bir araç olarak kullanılabilir. İnsanla eşya ve hayvan arasında çok büyük bir farkın olduğu malum:

"Her şeyden önce bir fiyatı, ekonomik bir değeri olan eşya ya da hayvan bir başkasına devredilebilir, satılabilir."

Oysa bir kişi olan insanın "mutlak" bir "değeri" vardır. Sonuçta, kişi olan insan ne bir başkasına devredilebilir ne de herhangi bir şey için bir araç olarak kullanılabilir.

İnsan kendi başına bir amaçtır; ve insan söz konusu otonomisini kendi elde etmiştir; ona herhangi bir kimse tarafından bahşedilmemiştir.

Kant'ın dikkat çektiği gibi;

Doğa hayvanı hazır ya da yarı hazır yeteneklerle donatmıştır; oysa insan hazır hiçbir şeyle donatılmamıştır. Doğa insanı ancak sahip olduğu yeteneklerin çekirdekleriyle donatmış, onları geliştirmeyi de insanın kendisine bırakmıştır.

Eğer günün birinde kişi bir başarıya, bir mutluluğa erişirse, bunu herhangi bir güce değil, yalnız ve yalnız kendisine borçlu olacaktır, en alt basamakta bulunmak da en üst basamakta bulunmak da insanın kendi elindedir.


Başka bir kimsenin kişiye faydası dokunmaz. O halde günümüzde insan nesneleştirilebiliyor ve/veya metalaştırılabiliyorsa bunun sorumlusunu kendisidir; suçu ya da sorumluluğu başka hiçbir güce, kuruma ya da kişiye atmamalıdır.

Evet, hazır hiçbir şeyle donatılmayan insan sahip olduğu yeteneklerinin çekirdeklerini geliştirerek en üst basamağa çıkabilir ya da geliştirmeyerek en alt basamakta kalabilir.

 

22092.jpeg
İnsan yaşam yolculuğunda üst basamağa çıkmak ve özgür bir kişi olmak için çaba göstermeli / Fotoğraf: Twitter



Tam da bu noktada Friedrich Nietzsche'nin kitabı "Böyle Buyurdu Zerdüşt"ün "Üç Değişim Üstüne" adlı bölümünde yer alan deve, aslan ve çocuk alegorilerini anabiliriz.

Nietzsche'nin gözünde deve, aslan ve çocuk sırasıyla üç insan tipine karşılık gelmekteydi.

Bu insan tipleri, sürü insanı, özgür insan ve trajik insandır ki, sürü insanı kendisine ait değildir;

O yalnızca bir araç olabilir; kullanılması gerekir; birinin onu kullanmasına gereksinim duyar.


Böylesi bir insanın nesneleştirilmesi ve/veya metalaştırılması neredeyse kaçınılmazdır.

O halde insan yaşam yolculuğunda üst basamağa çıkmak ve özgür bir kişi olmak için çaba göstermelidir.

Bu yolculukta bilim, sanat ve felsefe insanın en iyi, en doğru yoldaşı olacaktır. 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU