Viyana'dan Doha'ya... Mekandan bağımsız kriz

Müzakereler, Doha'da sürebilir ya da başka bir başkente gidebilir veyahut Viyana'ya dönebilir. Önemli olan şey müzakerelerin nerede yapıldığı değil mahiyetidir

Fotoğraf: Reuters

Aylardır İran ile P5+1 ülkeleri arasındaki nükleer müzakerelerin karşı karşıya olduğu tıkanıklık, mekândan bağımsız bir krizdir.

Zira müzakere ekipleri, müzakerelerin devamlılığına izin vermeyen coğrafi engellerle karşılaşmadı.

ABD'li ve İranlı tarafların ihtiyaç duyduğu şey ne Viyana'da ne Maskat'ta ne Doha'da ne de aralarında gizli veya açık toplantıların yapıldığı herhangi bir yerde ulaşılamayan karara ulaşmaktır.

Dolayısıyla Katar'ın başkentindeki müzakereler önceden belirlenen süreden daha fazla sürmedi.

Taraflardan hiçbiri sürenin uzatılması için talepte bulunmadı. İki taraf, aralarındaki gizli müzakereleri uzatmayı seçse bile bu, şu anda bir fayda getirmeyecektir.

Zira ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, İran'ın aldatmacasına bir son vererek çarşamba günü yaptığı açıklamada, doğrudan müzakerelerde bir ilerleme kaydedilmediğini ve İran'ın Avrupa Birliği'nin (AB) girişimine olumlu yanıt vermekte bir kez daha başarısız olduğunu belirtti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Doha'dan -ki bu son olmayacak- sonra, Viyana'da halledilemeyen sorunlara çözüm bulma şansı giderek azalıyor.

Çünkü herkes Katar'ın başkentine gelmeden önce verdiği sözlerden, özellikle de bazı temel meselelerle ilgili olan vaatlerinden caydı ya da Kapsamlı Ortak Eylem Planı'na (KOEP) karşılıklı bir şekilde tamamen dönme konusunda hızlıca bir anlaşmaya varma istekleri kalmadı.

Bu başarısızlık, ABD ve İran tarafları arasındaki krizin çözülmesi için diplomatik bir mucize olması gerektiğini gösteriyor.

Ancak görünen o ki, ABD ve İran tarafları için böyle bir şey mümkün değil. Viyana'da elde edilemeyen şeylere Doha'da ulaşılamadı.

Ayrıca zaman faktörü de her iki tarafa baskı yapıyor. Zira ABD Başkanı Joe Biden'ın büyük bölgesel ve uluslararası dönüşümlerin zirvesi olarak adlandırılabilecek bir toplantıya tanık olacak olan Cidde'ye gelişinden önce sadece bölge değil, aynı zamanda tüm dünya zamanla yarışıyor.


Tahran, Doha'da tutumundan vazgeçmedi. Washington da kırmızı çizgilerini korudu.

Büyük olasılıkla, Beyaz Saray'ın Ukrayna savaşıyla ilgili uluslararası anlaşmaları veya uzlaşmaları tamamlamadaki aceleci tavrı, İran'la nükleer mesele konusunda bir başarıya imza atmaya hevesli olan tarafa belki de son olabilecek bir fırsat verdi.

Özellikle bu taraf, İran'ın kendisini hayal kırıklığına uğratmasına rağmen, İran'ın yıllarca bölgede istikrarı bozmasını kolaylaştıran Washington ve Tahran arasındaki anlaşmanın ilk versiyonu hakkındaki görüşlerini hala savunuyor.

Tahran Berlin'deki G7 Zirvesi'nde verilen sinyalleri almamış gibi görünüyor. Zirvenin kapanış bildirgesinde İran'ın nükleer silah edinmesine izin verilmeyeceği vurgulanarak İran'a 'balistik füzelerle ilgili operasyonlarını ve deniz seyrüseferine yönelik tehditlerini durdurması' yönünde çağrıda bulunuldu.

Ayrıca diplomasinin İran'ın nükleer programını durdurmanın en iyi yolu olduğuna dikkat çekildi.
 


Robert Malley ve ekibi Doha'da, büyük olasılıkla sonuçları İran ile yapılacak herhangi bir yeni nükleer anlaşmanın şartlarına doğrudan yansıyacak ve anlaşmayı daha da zorlaştırabilecek olan Cidde zirvesinden önce başlangıç niteliğinde de olsa anlaşmalar yapmak istedi.

Yaklaşan Cidde zirvesiyle birlikte bu kez Doha kanalını kullanmak isteyen İranlı tarafın anlayamadığı şey şu ki, zaman kazanmaya çalışması artık lehine değil.

Berlin'deki G7 zirvesinden tutun, yaklaşmakta olan Cidde zirvesine ve ABD'deki Kongre ara seçimlerine kadar bir kısa mesafe yarışında olduğunun farkında değil.

Bu yüzden Robert Malley'in kanaati, İranlı dostlarının akıllıca hareket edecekleri ve Doha'da farklı tarafların katılacağı Cidde zirvesinden sonra bölgede gelecekte yaşanacaklar karşısında Tahran'ın yükünü hafifletecek siyasi ve teknik atılımlar gerçekleştirme olasılığını kolaylaştıracakları yönündeydi.

Ne var ki, Robert Malley Doha'dan eli boş döndü. Müzakereler, Doha'da sürebilir ya da başka bir başkente gidebilir veyahut Viyana'ya dönebilir.

Önemli olan şey müzakerelerin nerede yapıldığı değil mahiyetidir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU