Guantanamo mahkumlarıyla çalıştım ve hikayelerini asla unutmayacağım

Müvekkillerimin çoğu gerçek bir araştırma süreci olmamasından duyduğu şaşkınlığı dile getiriyordu

Guantanamo Körfezi'ndeki Adalet Kampı'nın direğinde Kabil'deki bir terör saldırısının kurbanları için yarıya indirilmiş bayrak (AP)

2002'de Guantanamo tutukluları adına ilk kez çalışmaya başladığımda, 11 Ocak 2002'de ilk tutukluların gelmesinden 20 yıl sonra bile 28'i hiçbir zaman hiçbir şeyle suçlanmamış 39 adamın halen hapishanede olacağına asla inanmazdım. Son 20 yıl boyunca neredeyse 800 adam söz konusu hapishaneden gelip geçti, bazıları birkaç, çok daha fazlası onlarca yıl kaldı.

Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU), yolu Guantanamo'dan geçen adamların yüzde 86'sının hiçbir savaş alanında yakalanmadığını, bunun yerine Afganistan veya Pakistan'da ödül karşılığı satıldığını tahmin ediyor. Tutukluların sadece yüzde 5'i sahiden ABD birlikleri tarafından ele geçirilmişti. Neredeyse yüzde 100'e yakını Afganistan'a gelmeden önce Bagram da ve/veya Guantanamo'da işkence gördü.

Rumsfeld'in Savunma Bakanlığı, bu mahkumların büyük çoğunluğunun yanlış zamanda yanlış yerde bulunan masum adamlar veya rütbesiz piyadelerden ibaret önemsiz kimseler olduğunu en başından beri biliyordu. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Obama yönetimi döneminde serbest bırakılan 197 tutuklunun "yüzde 85'inin terör faaliyeti şüphelisi bile olmadığını" tahmin ediyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Tekrar suç işleme bakımından, ABD Savunma Bakanlığı 121 adamın serbest kaldıktan sonra bırakıldıkları ülkelerde aşırılıkçı veya militan faaliyetlerde bulunduğundan şüphelenildiğini tahmin ediyor. Ancak bunlardan sadece 8'i Obama Yönetimi tarafından serbest bırakılmıştı. Bush yönetimi genellikle yabancı liderlerin talepleri uyarınca, görünüşe göre rasgele bir dizi kararla 500 kişiyi serbest bıraktı. Müvekkillerimin çoğu gerçek bir araştırma süreci olmamasından duyduğu şaşkınlığı dile getiriyordu. Ayrıca en çok kargaşa çıkaran adamların bazıları eve ilk dönüyordu, çünkü tevkif yetkilileri aşırı derecede psikotik mahkumlardan kurtulan muhtemelen mutlu oluyordu

Trump yönetimi, tek bir tutukluyu, yanlışlıkla gözaltına alındığını düşündükleri için değil de Suudi Arabistan'la yapılan bir anlaşma gereği serbest bıraktı. Biden yönetimi de ilk yılında tek bir tutukluyu serbest bıraktı ve Obama dönemindeki Guantanamo'yu Kapatma Özel Elçisi pozisyonunu hayata geçirmedi.

Orada bulunan 12 adamın Obama yönetiminin başlattığı Periyodik Gözden Geçirme Kurulu süreciyle serbest bırakılmasına karar verildiyse de ABD yönetimi, geldikleri ülkeye dönememeleri, geldikleri ülkenin yeterli güvenlik garantisi verememesi ya da hiçbir üçüncü ülkenin kabul etmemesi sebebiyle henüz onları almaya gönüllü bir ülke bulamadı. Obama yönetimi boyunca özel elçiler bu kişileri alacak ülkeler bulmak için dünyayı dolaştı. Ülkeler şaşırtıcı olmayacak bir şekilde, Kongresi herhangi bir Guantanamo mahkumunun gerekli tıbbi tedavi dahil herhangi bir nedenle ABD'ye getirilmesini yasaklayan bir ülkeye iyilik yapmaya hevesli değildi.

Guantanamo'ya getirilen yaklaşık 800 kişiden sadece 11'ine dava açıldı ve askeri komisyonlar önünde yargılandılar. 5'ine idam cezası verilebilecek suçlardan dava açıldı. Biden yönetimi idam cezasına karşı olduğunu belirtmesine rağmen bu idam davalarını düşürmedi. Bu 11 "yüksek değerli tutuklu", 11 Eylül komplosunun merkezinde olduğu öne sürülen Halid Şeyh Muhammed ve bir avuç diğer kişi çeşitli üçüncü ülkelerdeki karanlık yerlerde tutulmuş ve 2006'ya kadar Guantanamo'ya getirilmemişti. Onlarca yıldır süren ön hususlarla karmaşık hukuki yılanlar ve merdivenler oyununda davaya sürekli yeni hakim ve savcıların gelip gitmesi sebebiyle yargılanmalarına henüz başlanmadı.

Küba'nın en ucunda yer alan ABD deniz üssündeki bir kampta 20 yıla varan sürelerde çürüyen 39 yabancı uyrukluyu neden umursayalım? Birincisi, insani düzeyde, dava açılabilir herhangi bir suçtan mahkum olmadıklarına dair açık bir fikir birliğine rağmen, bu kişilerin üçte ikisinden fazlası aşırı ağır koşullar altında hapsedildi. Bir düzinesi serbest bırakılmaya uygun ancak Amerikan uzlaşmazlığı hiçbir ülkenin onları almayacağı bir açmaz yarattığı veya Amerikalılar iadeleri için makul olmayan koşullar dayattığı için oradan ayrılamıyorlar. Bu adamların çoğu şimdi yaşlandı, sağlıkları kötü ve gereken tıbbi bakıma erişimleri yok. Ebeveynleri öldü, çocukları onlar yokken büyüdü. Babaları Afganistan'a gittikten sonra dünyaya gelen Pakistanlı çocuklardan bazılarıyla tanıştım. Babalarını sadece aydan aya yaptıkları telefon görüşmelerinden tanıyorlar.

İkincisi, Guantanamo'nun mahkum başı maliyeti Lifestyles of the Rich and Famous'ı (Zengin ve Ünlülerin Yaşam Tarzları) sürdürmekten çok daha yüksek. Son rakamlar, bu 39 kişiyi tutmanın yıllık maliyetinin 540 milyon dolardan fazla, yani kişi başına yılda 18 milyon doların biraz altında olduğunu gösteriyor. Bunun sebebi konforlu bir ortam değil. Burası 24 saat silahlı motorize devriyelerin gezdiği, jiletli tellerden okyanuslara sahip, her şeyin ithal edildiği, 9 aylık kısa konuşlandırmalarla girip çıkan muhafızlarıyla aşırı derecede gereksiz bir güvenlikli yapı. Küba'yla arasında kimsenin olmadığı topraklar ve köpekbalığı istilasına uğramış sularla çevriliyken her durumda kaçış neredeyse imkansız. Ortalama bir federal mahkumun maliyeti, bu kişileri Guantanamo'da tutmanın maliyetinin yüzde 1'inden azken her yıl yarım milyar dolardan fazla para harcanıyor. Üstelik federal hapishaneler de çok sayıda hüküm giymiş terörist barındırıyor ve Guantanamo terörle mücadeleye yardımcı olacak hiçbir şey yapmıyor. Hatta bu tür çabalara zarar veriyor.

Guantanamo, hukukun üstünlüğü üzerinde silinmez bir leke olmayı sürdürüyor. Süresiz, belki de yargılanmadan ömür boyu tutukluluk, Pol Pot veya ortaçağ despotlarının zindanlarından kalma bir şey. Yaklaşık 20 yıldır bir askeri kurul davasını toparlayamamak, Kasvetli Ev'den (Bleak House) fırlamış bir şey. Ayrıca günümüz otokratlarının rakiplerini tutuklarken verdikleri yanıt da "Guantanamo" oluyor. IŞİD, tutsaklarına turuncu tulum giydiriyordu.

ABD'nin yargı sürecinde, uluslararası hukuk normlarına saygıda veya siyasi mahkum olan Amerikalıların savunulması meselelerinde ahlaki üstünlük ortaya koyma kabiliyetine muhtemelen geri dönüşü olmayan bir şekilde gölge düştü. Hakkında dava açılmayan kişileri serbest bırakmanın, dava açılanları yargılamanın ve bu 20 yıllık ahlaki çöküşün korkunç sembolünü kapatmanın zamanı geldi.

Eric Lewis, New York'ta yaşayan ve çalışan bir insan hakları avukatıdır. Aynı zamanda The Independent'ın da sahibi olan şirketin yönetim kurulu üyesidir



https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU