AYM, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın hak ihlaline ilişkin başvurularını reddetti

Anayasa Mahkemesi'nin değerlendirmesinde Gülmen ve Özakça hakkında düzenlenen ilk iddianame ile ikincisi arasında fark oldunu belirterek, "Bu itibarla her iki suçlamanın dayanakları farklıdır" denildi

Fotoğraf: AFP

 Anayasa Mahkemesi (AYM), Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kamudan ihraç edilen ve DHKP-C soruşturması kapsamında tutuklanan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın hak ihlali başvurularını reddetti.

Yüksek Mahkemenin bireysel başvuru kararı Resmi Gazete'de yayımlandı.

Buna göre Gülmen ve Özakça, haklarında süren bir soruşturma kapsamındaki adli kontrole uymalarına rağmen başka bir soruşturmada aynı suçlamayla gözaltına alındıkları ve tutuklandıkları gerekçesiyle AYM'ye bireysel başvuruda bulundu. Başvuruda tutuklama kararı veren yargı mercilerinin tarafsız ve bağımsız olmaması nedeniyle "kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı"nın, hayati tehlike riski içeren sağlık sorunu bulunduğu halde ceza infaz kurumunda tutulmaları nedeniyle "kötü muamele yasağı"nın, savunma hakkının kısıtlanması ve masumiyet karinesinin gözetilmemesi nedeniyle "adil yargılanma hakkı"nın ihlal edildiği ileri sürüldü.

Yüksek Mahkeme, inceleme sonucunda Gülmen ve Özakça'nın başvurularını reddetti.

AYM'nin kararında, Fetullahçı Terör Örgütü'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin ardından olağanüstü hal ilan edildiği ve terör örgütleriyle irtibatlı, iltisaklı kişilerin kamu görevlerinden KHK ile çıkarıldığı belirtildi. Gülmen ve Özakça'nın da terör örgütü DHKP-C iltisakları nedeniyle kamudaki görevlerinden ihraç edildiği ve haklarında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldığı ifade edilen kararda, Gülmen ve Özakça'nın, işlerine iade edilmek için Yüksel Caddesi'nde oturma eylemi başlattığı ve DHKP-C kapsamında Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandıkları anımsatıldı.

Kararda, her iki başvurucunun da bir süre tutuklu yargılandığı ve yargılama sonunda Gülmen'in "silahlı terör örgütüne üye olmak"tan 6 yıl 3 ay hapse mahkum edildiği, Özakça'nın ise beraatine hükmedildiği ifade edildi.

Mahkemenin değerlendirmesi

AYM'nin kararında, başvurucular hakkında iki ayrı soruşturma yürütüldüğü, ilk soruşturma kapsamındaki iddianame kabul edilmeden başlatılan ikinci soruşturma kapsamında yakalanarak gözaltına alındıkları ve terör örgütüne üye olma ile Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'na muhalefet suçlarından tutuklandıkları aktarıldı.

Mahkemece davaların birleştirildiği kaydedilen kararda, başvurucuların eylemlerine değinildi.

Başvurucuların terör örgütüyle özdeşleşen sloganlar attıkları, eylemlerinin örgütü destekleyen internet sitelerinde ve sosyal medyada sahiplenildiği ifade edilen kararda, tanık ifadeleri ve diğer delillere değinilerek, "Bu kapsamda soruşturma makamlarınca, anılan hususların tutuklamanın hukukiliği bağlamında başvurucuların terör örgütüyle bağlantılı bir suç işlediklerine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilmesi keyfi ve temelsiz değildir." denildi.

Gülmen ve Özakça'nın başvuruya konu edilen tutuklamada yöneltilen suçlamaların daha önce açılan davaya konu edildiğini, aynı eylemleri nedeniyle haklarında yeni soruşturma başlatılarak tutuklama tedbiri uygulanmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürdükleri belirtilen kararda, şöyle denildi:

Her iki soruşturmada da başvuruculara yöneltilen ve tutuklama konusu yapılan suçlama başvurucuların terör örgütü üyesi olduklarıdır. Bu kapsamda başsavcılık tarafından düzenlenen ikinci iddianame incelendiğinde başvurucuların ilk iddianamenin düzenlendiği tarihten sonra gerçekleştirdikleri eylemlerinin suçlama konusu yapıldığı görülmektedir. Bu itibarla her iki suçlamanın dayanakları farklıdır. Anılan olgular ve Yargıtayın söz konusu içtihadı dikkate alındığında başvuruculara yeni bir suçlama yöneltilmesi keyfi ve temelsiz değildir.

Kararda, Gülmen ve Özakça hakkında sulh ceza hakimliğince verilen tutuklama kararının ölçülü olduğu ifade edildi.

Hüküm

AYM, "kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlali" kapsamında yakalama ve gözaltına almanın hukuki olmadığı iddiasını "başvuru yollarının tüketilmediği", tutukluluk kararı veren yargı mercilerinin bağımsız ve tarafsız olmadığı iddiasını ise "açıkça dayanaktan yoksun olduğu" gerekçesiyle kabul edilemez buldu.

"Kötü muamele yasağının ihlal edildiği"ne ilişkin iddiada AYM, başvurunun düşmesine karar verdi.

"Adil yargılanma hakkı" kapsamında başvurucuların masumiyet karinesinin ihlal edildiğine ilişkin iddialarının dayanaktan yoksun olduğuna hükmeden, savunma hakkının ihlali iddiasını ise başvuru yolları tüketilmediği gerekçesiyle kabul edilemez bulan AYM, "kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlali" iddiası yönünden ise tutuklamanın hukuka uygun olduğuna ve hakkın ihlal edilmediğine karar verdi.

AYM kararları oy birliği ile aldı.

 

 

 

AA

DAHA FAZLA HABER OKU