Akit’in yazı işleri müdürü Ali Karahasanoğlu, AK Parti’nin gazetesinin yazarlarından Abdurrahman Dilipak’a açtığı dava hakkında yazdı. Karahasanoğlu, Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) davaya bakan hakim için inceleme çağrısı yaptı.
Karahasanoğlu, bugünkü köşe yazısında AK Parti’nin Dilipak’a açtığı davayı özetledi.
Daha sonra dava sürecinde ilginç şeyler yaşandığını öne süren Akit yazarı, şu ifadeleri kullandı:
Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde, ilk duruşmaya çıkan hakime hanım, AK Parti’nin avukatlarına biraz sert çıkmıştı.. “Bu vekalet ile bu dava açılmaz” anlamında uyarılarla.. Ara kararı oluşturmuş.. İstenilen şekilde vekaletname çıkarılması için AK Parti’nin avukatlarına süre vermişti.. Öyle ki.. AK Parti’nin avukatları, biraz da üst düzey yöneticilerin böyle bir vekalet talebine kızabilecekleri düşüncesi ile.. Duruşmada hakime hanıma “Ama efendim” itirazları, karşılıksız kalmıştı.. Evet, o itiraz, davalı sıfatı ile bizden gelmişti.. Yapmamız gereken bir itirazdı.. Yaptık.. Ama sonrasındaki gelişmeleri de aktarayım ki, yaşananları daha iyi değerlendirebilelim.. Vekaletnamenin davayı açmaya yeterli olmadığı itirazımızı haklı gören hakime hanım. Hem de bunu biraz da abartılı şekilde dillendiren hakime hanım.. Ne oldu ise oldu.. Duruşma arasında, kendi kararından döndü.. Ben, 36 yıla varan hukukçu kimliğimle, neler gördüm, nelere şahit oldum. Duruşmayı bile beklemeden, arada karar değişikliğini, yine de iyi niyetle, “Olabilir” diye yorumladım..
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Akit yazarı, daha sonra yaşananları şöyle anlattı:
Haziran’da bir duruşma.. Adli tatil öncesinde, Temmuz’da bir duruşma daha.. Ama ilginçtir, Temmuz’daki duruşmamızda.. Her tazminat davasında şahit olduğumuz hakime düşen görevi.. CHP’nin akit’e açtığı davada. Kemal Kılıçdaroğlu’nun akit’e açtığı davada şahit olduğumuz iki tarafa birden yapılan hatırlatmaları. Biraz da “adet kabilinden hatırlatıyoruz” noktasına gelen, kanuni zorunluluk olan hatırlatmayı.. Tam da, AK Parti ile Abdurrahman Dilipak arasında, yanlış anlaşılmadan kaynaklı bir dava var ise, bunun sulh yoluyla çözümlenmesi gerektiğini öngören kanun sistematiğindeki “Sulh ile bitmesi” gereken bir davada.. Hakime hanım, “Sulh” çağrısını yapmadan. Adeta, çok hızlı olarak, bir yere bir şeyler yetiştirmesi gerekirmişcesine.. Kanunun da lafzına aykırı olarak.. Ne “sulh”, ne “anlaşma ihtimali”nden bahsetmeksizin.. Ama, “Taraflar sulhe teşvik edildi, ayrı ayrı soruldu, sulh olma durumu sözkonusu değildir, dediler” ifadesini de, şablon duruşma zabtında tutarak.. Ara kararına geçti. Davacının avukatları da. Davalıların avukatları da. Olaya şahit..
Hani, buna da itiraz etmeyeceğim ama.. 36 yılda, biz neler gördük, neler.. Şimdi 11 yıllık tecrübesi olan bir hakimin bütün hatası bu olsun” diyecektim ama.. Duruşmaya giren avukatların beyanı, benim de duruşmalarda en fazla hassas olduğum bir “izah edilemez” yaklaşımı ifşa etti. Hakime hanım, yeni duruşma gününü verecek. “9 Eylül 2021” diyor. Yani, aradaki adli tatili saymazsanız, şunun şurasında bir hafta sonrasına duruşma günü veriyor.. “Hakime hanımın usulü bu. Duruşmaları bir ay-iki ay sonraya vermiyor. Niye rahatsız oluyorsun. Hızlı iş yapmak suç mu?” diye itiraz edebilirsiniz. Ama bir dakika sabır.. Davacı avukatları da, davalı avukatları da, 9 Eylül günü başka duruşmaları olduğunu ve farklı bir gün verilmesini talep ediyorlar. Ne beklersiniz? 10 Eylül, 11 Eylül, artık en yakın ikinci müsait gün ne ise, onun verilmesini.. Hakime hanım, bir şeylere kızmış olmalı ki.. “Siz bilirsiniz, o zaman 25 Kasım” diyor.. Yani. Bir çırpıda.. 2 ay 16 gün farklı bir duruşma tarihi belirliyor..
Hakimin sosyal medya hesaplarını incelediğini aktaran Akit yazarı, şöyle yazdı:
Bu yaşanılanı, avukatımız Ali Paccı anlatınca. Bir dakika dedim. Hakime hanımın ismi ile arama yaptım.. Sosyal medya hesabından, Atatürkçü paylaşımlarını görünce.. Tamam dedim.. AK Parti ile akit davalık olursa.. Hepimiz gibi bir fani olan Atatürk’e “ölümsüz” nitelemesi yapan da hakim olursa.. “Siz kardeşsiniz, sulh olmaz mısınız” diyecek hali yoktu herhalde.. Bu vesile ile HSK’ya bir çağrı yapmış olayım. 9 Eylül duruşma günü önerildikten sonra, taraf avukatları müsait değiller ise, 25 Kasım’a gün vermek, adetten midir? O mahkemenin adeti midir, bir inceleyiversinler..
Akit, Independent Türkçe