Önce protestocular için geldiler, sonra seçilmiş demokratlar için, şimdi sıra gazetecilerde. Ulusal Güvenlik Yasası'nın uzun kolu, Hong Kong'da ifade özgürlüğünü yavaş yavaş boğuyor.
Bir dizi muhalif politikacıyı "hükümeti devirmeye çalışma" suçlamasıyla tutuklayıp hapse atan Çin Komünist Partisi, bu hafta Hong Kong'un özgür medyasına odaklandı. Parti, demokrasi yanlısı Apple Daily gazetesinin genel yayın yönetmeni ve 4 müdürünü, devleti eleştiren makaleler yayımlayarak "yabancı siyasi güçlerle komplo kurmak" gerekçesiyle tutuklamak için bölgeye 500 ulusal güvenlik görevlisi sevk etti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Hong Kong için karanlık geçen yılda bir başka dönüm noktası. Fakat demokrasi yanlısı basının geçmişte siyasi baskılardan muaf olduğu da söylenemez. Apple Daily'nin sahibi Jimmy Lai'nin kendisi de halihazırda Ulusal Güvenlik Yasası suçlamasıyla karşı karşıya ve gazete, 10 yıldan fazla süredir çoğu büyük Hong Kong işletmesinin reklam ambargosu altında. Ne var ki gazeteciler Ulusal Güvenlik Yasası kapsamında hiçbir zaman hedef alınmamış, sözleri daha önce hiç bu şekilde suç haline getirilmemişti.
İki yıl önceki olaylarla karşıtlık bundan daha keskin olamazdı. 16 Haziran 2019'da Hong Kong sokaklarındaki yürüyüşe yaklaşık 2 milyon kişi katılmıştı. Bu, 7,5 milyon nüfusa sahip bir şehir için olağanüstü. Çatılardan ve sokaklardan “Hong Kong'a özgürlük, zamanımızın devrimi” ve “Özgürlük için savaşın, Hong Kong'un yanında olun” gibi sloganlar yükseldi. Hong Kong halkının ezici çığlığı, özgürlükleri için ayağa kalkacaklarıydı.
Pekin'in kabul edilemez bulduğu ve mevcut tasfiyeyi hızlandıran bir meydan okuma mesajıydı bu. Çin'in Ulusal Güvenlik Yasası, hükümete, yerel olarak korunan tüm insan hakları güvencelerini geçersiz kılan ve muhalefetteki hemen hemen herkese uygulanabilecek kadar geniş bir şekilde tanımlanmış bir yasa vererek Hong Kong'u dönüştürdü.
Yasayı yürürlüğe koyan Carrie Lam o dönem yasanın yalnızca aşırı uçlardaki suçlulardan oluşan “çok küçük bir azınlığı” hedeflediğini iddia etmişti. Demokratik yollarla seçilmiş yasa koyucuların ardından gazetecilerin de tutuklanmasıyla, iddiasının yalanı artık aşikar. Yasa, şehri tam totaliterliğe itmek için kullanılıyor.
Protesto hareketinin patlak vermesinden haftalar önce Hong Kong'u ziyaret etmiştim. O ziyarette konuştuğum yaklaşık 30 kişinin yarısı şimdi hapiste. Çoğu o sırada ya aktivist ya da yasa koyucuydu. Geçmişleri mi? Avukatlar, pilotlar, muhasebeciler, öğrenciler. Sadece özgür, adil bir toplumda yaşamak isteyen idealistler.
Birçoğu yargılanmayı beklerken kefalet hakkından mahrum bırakıldı ve hatta bazıları hücre hapsinde tutuluyor.
Bazılarına arkadaş deme ayrıcalığına sahip olduğum, hapisteki yüzlerce protestocunun her biri geleceği kasvetli görünen bireyler. Ulusal Güvenlik Yasası davalarının birçoğunun yüksek mahkemeye taşınmasıyla, Hong Kong'un önde gelen demokratlarından bazıları şimdi en az 10 yıl hapis cezasıyla karşı karşıya. Suçları mı? Gazete makaleleri yazmak veya ön seçimlerde yer almak. Bu korkunç derecede adaletsiz.
Hong Kong'un özgürlüklerinin boğulmasını neden önemseyelim? Üç sebepten ötürü. Birincisi, Birleşik Krallık ve Çin, Hong Kong'un özgürlüklerini korumak için uluslararası hukuk çerçevesinde bir anlaşma imzaladı. Britanya hükümeti, Pekin'in egemenlik devri anlaşmasını kalıcı olarak ihlal ettiğini belirtti. Hiçbir siyasi tutuklunun unutulmamasını sağlama görevimiz var ve Magnitsky yaptırımlarının kullanılması da dahil bu anlaşma ihlalinin sonuçlarının olduğunu göstermek için daha fazla adım atmayı düşünmeliyiz.
Hong Kong'un özgürlüklerini boğmak için atılan her adımın, şu anda Birleşik Krallık'ta yaşama hakkına sahip olan Britanya Ulusal Denizaşırı pasaportu sahiplerini, geleceklerinin Hong Kong'da olmayabileceğine ikna edeceği meselesi de aynı derecede önemli. Hükümet, yeni gelenlerin olabileceği beklentisiyle karşılama paketine uygun kaynakları ayırmalı ve gereken hazırlığı yapmalı.
Son olarak, Hong Kong'daki arkadaşlarımızın özgürlüklerinin parça parça koparıldığını gördükçe, kanıksadığımız şeylerin değerini hatırlamalıyız.
Bu haftanın başlarında yapılan bir açıklamada, Apple Daily gazetecileri meydan okudu:
Hong Konglular olarak ısrar etmeye ve beklentileri karşılamaya devam edeceğiz, böylece okuyucularımıza ve içinde bulunduğumuz zamana karşı pişmanlık duymayacağız. Yayınımıza yönelik kapsamlı bir kısıtlamayla karşı karşıya olsak da Apple Daily çalışanları olarak görevlerimizi sadakatle yerine getirecek ve güneşin doğuşunu görmek için sonuna kadar devam edeceğiz.
Onların yanında olmalıyız.
Johnny Patterson, Hong Kong Watch'un politika direktörüdür
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: Çağatay Koparal
© The Independent