294 sivil toplum örgütünün oluşturduğu Denge ve Denetleme Ağı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde yasama ve yürütmeyi ele alan bir rapor hazırladı.
Rapora göre Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yasamayı kanun yapma ve denetim yönünden işlevsizleştirirken, yürütmeyi aşırı güçlü kıldı. Siyasi Partiler Kanunu’nda parti içi demokrasiyi güçlendirici reformlar yapılmadıkça, partili cumhurbaşkanlığının yürütmenin yasama üzerindeki etkisini derinleştireceği vurgulanan raporda, yasama ve yürütme arasında demokratik denge ve denetleme ilişkisinin kurulamadığı yeni sistemin giderek bir hiper-başkanlık sistemine dönüştüğü tespiti yapıldı.
"2021’e girerken Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi: Yasama ve Yürütme" başlıklı raporda, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kabul edildiği 16 Nisan referandumundan bugüne geçen sürede yasama ve yürütme alanında yaşanan sorunlar ele alındı, çözüm önerileri sunuldu.
Dünyadaki demokratik başkanlık sitemleri ile Türkiye’deki sistem arasındaki farklara dikkat çekilen raporda "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yürütmenin yetki alanının yasama alanını da kontrol edecek şekilde aşırı ölçüde genişlediği ve sert kuvvetler ayrılığı prensibinin yürütme lehine bozulduğu bir sistem olarak işlemektedir" ifadeleri yer aldı.
Gazete Duvar'dan Müzeyyen Yüce'nin haberine göre; yürütme aşırı güçlenirken, TBMM’nin hem yasa yapma hem de denetim yönünden işlevsizleşmesinin sistem tartışmalarını beraberinde getirdiği belirtilen raporda, muhalefetten gelen “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem" önerilerinin uzun bir süre daha gündemdeki ağırlığını koruyacağı ifade edildi.
Kuvvetler ayrılığını ölçen Bretelsmann Dönüşüm Endeksi, Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle beraber bu alandaki zayıflamayı şu tablo üzerinden ortaya koyuyor:
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle yapılan düzenlemelerin siyasi partilerin aşırı merkezi, liderci ve disiplinli örgütsel yapısını değiştirecek değişiklikler olmadığı ifade edilen raporda, “Siyasi partiler demokratik başkanlık sistemlerinde rastlanılamayacak kadar disiplinli ve parti-içi demokrasiden uzak örgütsel yapılara sahiptirler. Liderin son derece etkin olduğu bu tip parti yapıları seçmen-parti ilişkisinin de lider üzerinden kurulmasına yol açmıştır. Parti-seçmen ilişkisinde lider üzerinden yaşanan kişiselleşme en belirgin olarak AK Parti’de ortaya çıkmaktadır. Parti örgütünün tamamıyla lider kontrolünde olması ve parti-seçmen ilişkisinin parti politikaları/ programı yerine lider üzerinden kurulmuş olması, parti sisteminin kurumsallaşma seviyesini baskılayan bir faktör olmaya devam etmekte ve siyasi parti sisteminin istikrarını bozma potansiyelini korumaktadır" denildi.
Siyasi parti örgütlerinin içerisinde parti liderlerinin etkisine bakıldığında Türkiye’de siyasi partilerin farklılaştığı şu tablo üzerinden ifade ediliyor:
Raporda ayrıca siyasi partilerin aday belirleme süreçleri de öne çıkıyor. Buna göre parti-içi demokrasi seviyesinin düşük kaldığı ve adayların parti merkezi ve parti lideri tarafından parti-içi demokratik mekanizmalar işletilmeden belirlendiği ifade ediliyor.
Raporda özetle şu tespitlere yer verildi:
- Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin TBMM denetiminden muaf bırakılması ve yetki sınırlarının net tanımlanmaması, demokratik denge ve denetleme açısından sorunludur. Kararname yetkisi yasama erkinin kanun yapma yetkisinin önüne geçecek şekilde geniş kullanılmıştır.
- TBMM’nin etkin denge ve denetleme yapacak araçları yürütme lehine kısıtlanmıştır. TBMM’nin bütçeyi onaylamaması durumunda Cumhurbaşkanlığı’na bir önceki bütçeyle devam etme yetkisi verilmesi, demokratik başkanlık sistemlerinde yasamanın elinde önemli bir denge ve denetleme aracı olan bütçe onayı yetkisini etkisiz bırakmıştır.
Yasamanın yürütmeyi denetlemesi zorlaştırıldı
- TBMM’nin elindeki denetleme araçları incelendiğinde, yasama erkinin yürütmeyi etkin denetimi oldukça zorlaştırılmıştır.
- Milletvekillerine verilmiş olan cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlara yazılı soru mekanizması sağlıklı işlememiştir. Bunda temel etken, soruların cevaplanmaması durumunda ilgili bakan ya da yardımcılara herhangi bir yaptırım tanımlanmamış olmasıdır.
- Meclis soruşturması gibi mekanizmalar, yüksek nitelikli çoğunluk kararına bağlanması nedeniyle işlevsiz kalmıştır.
Düzenleyici ve denetleyici kurumlar da cumhurbaşkanına bağlı
- Siyasi Partiler Kanunu’nda parti-içi demokrasiyi güçlendirecek reformun yapılmamış olması ve Cumhurbaşkanı’nın kendi partisiyle devam eden liderlik ilişkisi yeni sistemi, yürütmenin yasama üzerinde son derece etkili olduğu ve iki erk arasında demokratik denge ve denetleme ilişkisinin kurulamadığı hiper-başkanlık sistemine yaklaştırmıştır.
Cumhurbaşkanı’nın sınırsız atama yetkisi, düzenleyici ve denetleyici birçok kurumun Cumhurbaşkanı’na bağlanması sonucunu doğurmuştur.
Aşırı şekilde kişiselleşmiş ve kurumsallık seviyesi düşük bir yürütme erki
- Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin birçoğu halihazırda çıkarılmış kararnameleri düzeltici nitelikte olmuştur. Bu noktada eski sistemde kanunların hazırlanmasında etkili olan ve personel seçimini liyakat ve uzmanlık temelinde yapan kurumlar ortadan kaldırılmış, bu personel başka alanlara kaydırılmıştır. Bunun sonucunda aşırı şekilde kişiselleşmiş ve kurumsallık seviyesi düşük bir yürütme erki ortaya çıkmıştır.
TBMM onay merciine dönüştü
- Kanun yapma yönünden incelendiğinde, TBMM temelde kanunların etki analizlerinin komisyonlarda katılımcı müzakere süreçleriyle yapıldığı etkin kanun yapan bir kurum görüntüsü verememiştir. Demokratik açıdan oldukça sorunlu olan torba yasa uygulaması temel kanun yapma tekniği olarak kalmış, komisyonlar etkin çalıştırılmamış ve bu nedenlerden dolayı yasama organı kanunların onay mercii olmaktan öteye gidememiştir.
Kararsız seçmen arttı
- Yeni sistemle partilerde merkezileşme eğilimi güçlenirken, vatandaşın partilere güveni düşük kaldı. “Kararsız seçmen" patlaması yaşandı.
- Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, referandum öncesi iddia edildiğinin aksine, siyasi kutuplaşmayı azaltıcı bir etki yaratmadı.
Cumhurbaşkanının siyasi parti başkanı ve yönetici olması engellenmeli
Denge ve Denetleme Ağı tarafından yapılan önerilerin başında ise cumhurbaşkanının siyasi parti başkanı ve yönetici olmasının engellenmesi geliyor. Raporda, Türkiye’de parti içi demokrasinin güçlendirilmesi ve mevcut lider odaklı parti disiplinin aşılması için Siyasi Partiler Kanunu'nun yeniden düzenlenmesi önerildi. Ayrıca ön seçim ve açık liste gibi aday belirleme süreçlerinin de siyasi partilerin inisiyatifine bırakılmaması gerektiği vurgulandı. Cumhurbaşkanlığı kararnamelerin yasama ve yargı tarafından etkin denetimine olanak verecek düzenlemelerin yapılması önerilen raporda, Meclis’in etkin denetim yapabilmesinin de sağlanması gerektiğine dikkat çekildi.
Denge ve Denetleme ağı kimleredn oluşuyor?
294 sivil toplum kuruluşunun yer aldığı Denge ve Denetleme Ağı sitesinde kendini aşağıdaki ifadelerle tarif ediyor:
Denge ve Denetleme Ağı (DDA), toplumun çeşitli kesimleri ile farklı siyasi görüşlerden ulusal ve yerel 300’e yakın sivil toplum örgütünün, yanı sıra on binlerce destekçiyle takipçinin, katılımcı ve çoğulcu demokrasinin güçlenmesi için bir arada mücadele ettiği bir hareket.
Hepimiz farklı yaklaşımlara sahibiz, farklı siyasi partileri destekliyoruz ancak çalışmalarımızda daima demokrasinin tarafındayız. Ortak noktamız, özgürlük, eşitlik, istikrar, adalet, refah ve barışın garanti altına alınması için güçlü bir denge ve denetlemenin şart olduğunu düşünmemiz. Deklarasyonumuzda yer alan taleplerimizi paylaşan tüm sivil toplum örgütlerinin katılımına açığız.
2011 yılında yeni anayasa çalışmaları sırasında bir araya gelen ağımız, Temmuz 2012’den bu yana izleme, politika üretimi, kamuoyu oluşturma ve savunuculuk yöntemlerini kullanarak, Türkiye’nin demokratikleşmesinde vazgeçilmez olan denge denetleme sisteminin güçlendirilmesine katkı sunmak için çabalıyor.
Ağımızın bu hedef doğrultusundaki öncelikleri, vatandaşların bilinçli karar vermelerine katkı sağlamak için güvenilir ve tarafsız bilgi üretmek ile aktif vatandaşlık bilincinin yerleşmesi için çalışmalar yürütmek. DDA, işleyen bir denge denetleme sistemi için reforma ihtiyaç duyulan yedi alanda, “reform grupları” aracılığıyla faaliyet gösteriyor: Anayasa, yasama, yürütme, yargı, medya, yerel yönetimler ve sivil toplum.
Ağımız, Türkiye’nin dört bir yanında ve farklı alanlarda varlık gösteren sivil toplum örgütlerinden oluşuyor. Deklarasyonumuzda yer alan taleplerimizi paylaşan tüm sivil toplum örgütlerinin katılımına açığız.
Gazete Duvar, Independent Türkçe