Bu hafta üyeleri ve merkezine yönelik düzenlenen saldırıların ardından Batı Şeria'da yıllardır yaygın olan silah kaosu fenomenini sona erdirme sözü veren Filistin Yönetimi, silah tüccarlarına karşı verdiği savaşı körükledi.
Filistin Yönetimi, Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın 1998 tarihli ve 2 sayılı 1998 tarihli ve 2 sayılı Ateşli Silahlar ve Mühimmat Kanunu’nu değiştirme kararı ardından geçtiğimiz Eylül ayı başlarında bu yönde kampanya başlatmıştı. Kanunda yapılan değişiklikle birlikte yasalara aykırı olarak ateşli silah bulundurma, kullanma, imal etme ve kaçakçılığını yapma ile ilgili suçlara daha ağır cezalar getirilmişti. Ancak Ramallah Yönetimi, bu ay isyana benzeyen bir durumla karşı karşıya geldi.
Yönetim bu hafta, el-Halil, Nablus ve Cenin'de kendi adamları ve ofislerinin silahlı hedef alınması üzerine neredeyse eşzamanlı saldırılarla karşı karşıya kaldı. Bunlara bir de yetkililere atılan taş ve molotof kokteyllerinin eklenişi, konunun genel bir kaosa veya daha geniş bir isyana dönüşeceğine dair korkuları tetikledi. Zirâ bu mücadelelerin ekonomik veya siyasi nitelikleri de bulunuyor.
İlk çatışmalar, Cuma günü Halil şehrinde, Yönetim’in koronavirüs salgınının patlak vermesi nedeniyle şehri kapatmak istediği sırada oradan bir aşiret görevlisinin kışkırtmasının ardından gerçek mermi ile düzenlenen saldırılara maruz kaldığı sırada başladı. Daha sonra neredeyse günlük çatışmalara dönen olaylarda, Nablus'taki Balata Kampı güvenlik güçlerine yönelik ateş açıldı ve molotof kokteyli atıldı; güvenlik üyelerinden yaralananlar kaydedildi. Ardından ise silahlı kişiler, Cenin valisi karargahına ve güvenlik emniyet merkezlerine ateşli saldırı düzenledi. Filistin Emniyet Güçleri Sözcüsü ve Siyasi ve Ulusal Rehberlik Komisyonu üyesi General Adnan Damiri, bu konuda şu açıklamalarda bulundu:
"Son günlerde Cenin, Halil ve Balata'daki güvenlik merkezleri, devriye ve güvenlik araçlarına yönelik ateşli saldırılar; koronavirüs salgını ve sağlığa yönelik izolasyonlarla ilgili güvenlik endişesi ışığında, eğitim müfredatında ulusal otoriteye yönelik işgalci atak ve Hamas liderliğinin uzlaşma ve seçimlere yönelik saldırısı, Arap normalleşmesine yönelik saldırı ve sömürgeci yerleşimcilik saldırısı çerçevesinde geliyor. Başıboş silahların takip edilmesi, bunları satan ve çeşitli münasebetlerde kullananların tutuklanması, silah ve uyuşturucu ticaretinin kuşatılması, son dönemde uyuşturucu ve silah suçları işleyenler ve ihlalciler için daha sert cezaların verilmesi, bu insanların çıkarlarına dokundu. Bu minvalde çok sayıda sanık uzun yıllar ve ömür boyu hapis ve ağır para cezalarına çarptırıldı. Nitekim çeşitli münasebetlerde masumların öldürülmesine neden olan silah kaçakçılığı fenomeni, Güvenlik Güçleri Yüksek Komutanı ve Devlet Başkanı Mahmud Abbas, hükümet ve güvenlik liderliği öncülüğündeki yasal güvenlik planı vesilesiyle sona erme yolunda. Öyle ki, bu plan tüm menfaat sahiplerini siyasi, maddi ve nüfuzi açıdan endişelendirecek seviyelere ulaştı. Bu nedenle çete ise, güvenlik güçlerini zorlamaya, illerdeki merkezlerine ve resmi karargahlarına saldırmaya başladı. Daha da önemlisi, özellikle de genç ve küçük çocukları güvenlik güçlerine saldırmaya iterek ulusal pusula ve kanunların yönünü değiştirmeye çalıştı. Ancak siyasi liderliğin, hükümetin ve güvenliğin talimatları son derece açık: Her türlü kaosu, başıboşluğu, insan hayatına ve iç barışına müdahaleyi maliyeti ne olursa olsun sona erdirmek ve failleri adalete teslim etmek. Zirâ Filistin; güvenliği, iç barışı ve huzuru hak ediyor. Suçlular ve çeteler Filistin ve Filistin halkı üzerinden kazanç sağlayamayacak."
Damiri’nin bu açıklamaları, söz konusu çatışmaları başka nedenlere bağlama girişimlerinin dağıtıldığı, zirâ meselenin silah tüccarlarının misilleme girişimleriyle sınırlı olduğu sırada geldi. Nitekim birçoğu, Halil’de gerçekleşen saldırıları ekonomik gerekçeler, Nablus’takileri ise siyasi ve örgütsel nedenlerle yorumladı. Filistin Yönetimi Halil’de kontrolü sağladı. Balata’daki olaylar ise endişe verici bir şekilde devam ediyor.
Pazartesi günü kamp dahilindeki güvenliğe molotof kokteyli atılması sonucu Filistinli 4 güvenlik üyesi yaralandı.
Güvenlik güçleri, oradaki aileler arasında patlak veren silahlı çatışmaların ardından yasayı uygulamak için Balata Kampı’na haftalarca baskın düzenledi. Nitekim bu çatışmalarda geçen ay 1 kişi hayatını kaybetmiş, birkaç kişi ise yaralanmıştı. Filistin Yönetimi’nin Batı Şeria'daki güvenlik durumunu kontrol altına alma ve silah kaosuyla mücadele etme çabalarına da darbe indirildi.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas liderliğindeki Fetih Hareketi kontrolündeki Balata Kampı’nda o zamandan bu yana 40 askeri personel yaralandı. Abbas'ın muhalifleri, Filistin Yönetimi’ni kamptaki hesapları kapatmaya çalışmakla suçluyor. Kamptaki Fetih Hareketi liderlerinden Cemal et-Tiravi, Devlet Başkanı Abbas ve Başbakan Muhammed İştiyye’ye gönderdiği mektupta, "Kampta meydana gelen yıkımı durdurun. Kampın güvenlik birimi ile sakinleri arasında daha fazla kin ve nefret görmek istemiyoruz, zira zulüm arşa çıktı" ifadelerine başvurdu.
Balata'daki çatışmalar, geçtiğimiz aylarda Batı Şeria'nın diğer bölgelerinde meydana gelen uzun çatışmaların bir uzantısıydı. Ateş açma ve öldürme olaylarında kısa sürede dikkat çekici bir artış kaydedildi. Bu durum karşısında Yönetim ise kendisini militanlarla savaşın içinde buldu.
Cenin Valisi Ekrem Rucub, güvenlik kurumunun kaosa geçit vermeyeceğini, tüm kanun kaçaklarının hesaba çekileceğini bildirdi. Diğer yandan Polis Sözcüsü Albay Luey Erzikat ise Cenin'deki güvenlik güçlerinin, güvenlik merkezlerine ateş açanlardan ve önde gelen silah tüccarlarından 11 şüpheliyi uzun bir mücadelenin ardından tutukladığını açıkladı.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.