Çin'in Uygur Müslümanlarını kamplarda zorla çalıştırdığı iddialarına tepkiler yükselirken, CNN'in yaptığı detaylı inceleme, ABD'de peruk gibi saç ürünlerine artan taleple Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşananlar arasındaki bağlantıyı gözler önüne seriyor.
ABD Temsilciler Meclisi geçen ay, Sincan'da zorla çalıştırmayla üretilen malların ithalatının yasaklanmasını ve işçi kaçakçılığına karışan kişilere yaptırım uygulanmasını öngören bir tasarıyı kabul etmişti.
CNN'in haberine göre Amerikan pazarına binlerce kilo saç tedarik eden Çin fabrikalarından bazıları, Sincan'da zorla çalıştırma uygulamasının parçası oldukları iddiasıyla Washington yönetimi tarafından şu sıralarda incelemeden geçiriliyor.
Rutgers Üniversitesi'nde tarih profesörü Tiffany Gill'e göre ABD'de postiş uygulamalarında ciddi bir patlama yaşanırken, saç ürünlerinin çoğunun Asya'dan, özellikle de Çin'den geldiği belirtiliyor.
Haberlerin ardından tedarik zincirleri bozuldu
ABD Gümrük ve Sınır Muhafaza Birimi (CBP) geçen ay Sincan'daki Lop County Hair Product Industrial Park'tan saç ürünü sevkıyatlarının durdurulacağını bildirmişti. CBP haziran ayında da bu bölgeden gelen 800 bin dolar değerinde 13 ton saça el koymuştu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) bu sevkıyata dair soruşturma açarken, mayıs ayında yapılan bir başka sevkıyattaysa Çinli Hetian Haolin Hair Accessories adlı tedarikçi firmanın mallarının girişi engellenmişti.
Hetian Haolin, bu yıla kadar Teksas merkezli I&I Hair şirketinin sentetik saç ürünleri konusunda başlıca tedarikçisiydi.
I&I Hair, söz konusu firmanın Sincan'da zorla çalıştırma iddialarıyla bağlantılarını öğrenmelerinin ardından 2020 başlarında nakliyatı durdurduklarını açıkladı.
CNN'e konuşan I&I Hair Dijital Pazarlama Müdürü William Choe, "Birçoğumuzun toplama kampları meselesini araştırmak için bile zaman harcadığını sanmıyorum. Bu durumdan haberimiz yoktu, dolayısıyla sektördeki diğer birçok kişinin de böyle olduğunu düşünüyorum" dedi.
Bu fabrikadan gelecek tüm siparişleri iptal eden firma, tedarik zincirini idare eden Güney Koreli KCA Global adlı ajansla da ilişkisini kesti.
Georgia eyaletinde bulunan OS Hair adlı bir diğer saç ürünü firması da bu yıl nisan ayına kadar Hetian Haolin'den büyük miktarlarda sevkıyat almıştı.
İddialar üzerine tedarikçisini değiştiren OS Hair, Sincan'daki fabrikalarla anlaşmayı Selim Fiber adlı Güney Koreli bir şirketin yaptığını bildirdi.
Bahsi geçen kuruluştan üst düzey bir yetkiliyse zorla çalıştırma iddialarına dair hiçbir şey bilmediklerini savunarak, sadece hammaddeleri KCA Global'le yapılan anlaşmaya göre fabrikaya ulaştırdıklarını söyledi.
"Ambalajların nereden geldiği anlaşılmıyor"
CNN'e verdiği röportajda Hetian Haolin'de zorla çalıştırma iddialarını duymanın şok edici olduğunu ifade eden KCA Global CEO'su Han Hyun-jung, şirketin olanlardan üzüntü duyduğunu ve bu üreticiyle artık çalışmayacaklarını söyledi. Han ayrıca, üretici firmanın KCA Global'e, "yoksulluğu hafifletme projesine göre kurallara uygun hareket ettiklerini" aktardığını belirtti.
Bazı Amerikalı firmalar iddiaların gündeme gelmesiyle birlikte tartışmalı tedarik zincirlerini değiştirmeye çalışırken, tasarımcı Mikayla Lowe Davis ise gümrük yetkililerinin bu bölgeden gelen ürünlere el koymasının sektör için bir uyarı işareti olmasını umduğunu söyledi.
Davis, "Ambalajların nereden geldiği çoğu kez anlaşılmıyor. Köle işçiliği ürünü olmalarını kesinlikle istemem" dedi.
"Siyah altına" duyulan talep zirveye çıktı
ABD merkezli çalışan ve Hindistan'daki tapınaklardan bağışlanan saçları satan Indique Hair firmasının CEO'su Krishan Jhalani de "Sektördekiler bu ürüne ‘siyah altın' der. Böyle söylemelerinin nedeni, değerinin son 10 yılda 12 kat artması. Talepler tavan yaptı" dedi.
Çin insan saçından yapılan peruk ve postiş üretiminde dünyada birinci sırada gelirken, bu ülkenin saç ürünlerinde başlıca müşterisinin ABD'de olduğu, CBP verilerine göre 2019'da yaklaşık 1 milyar dolar değerinde ürünün giriş yaptığı belirtildi.
Sincan'dan ithalatta büyük artış
Diğer taraftan Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi'ne (CSIS) göre, Washington yönetimi zorla çalıştırma iddiaları nedeniyle baskıyı artırsa da ABD, Sincan'ın toplam ihracatta en hızlı büyüyen pazarı olmayı sürdürüyor ve bu alanda Nisan 2019-Nisan 2020 döneminde yüzde 250'lik artış (26,6 milyon dolar) görüldüğünü işaret ediyor. Ayrıca, saç ürünlerinin, kimyasal ve mineral ürünlerden sonra Sincan'dan ABD'ye en büyük ihracat kalemini oluşturması dikkati çekiyor.
Dahası, ABD taşımacılık veri firması Import Genius'un raporları, doğrudan Sincan'dan ABD'ye saç ürünü sevkıyatının ilk kez 2017'de görüldüğü ve o tarihten sonra da hızla arttığını gösteriyor.
"Kadınların saçları kesilip alınıyor"
ABD Dışişleri Bakanlığı, 2017'den bu yana yaklaşık 2 milyon kişinin kamp sistemine tabi tutulmuş olabileceğini belirtiyor.
CNN kanalı işkence gördüklerini, cinsel saldırıya uğradıklarını ve kısırlaştırma işlemlerine zorlandıklarını söyleyen kadınlar dahil olmak üzere kamplardan kaçan birçok kişinin tanıklığını belgelediğini bildirirken, Çin ise bu suçlamaların hepsini reddediyor.
Kanal, elde ettiği Çin belgelerine göre, Sincan halkının başörtüsü takma, sakal bırakma, pasaport taşıma ya da çok sayıda çocuğa sahip olma gibi bir dizi gerekçeyle kamplara gönderilebildiğini gösterdiğini belirtiyor.
Eskiden Sincan'da yaşayan Gülzire Urkankızı, 2017'de Kazakistan'daki ailesini ziyaretten dönmesinin ardından kampa kapatıldığını söyledi.
Kazak kökenli Urkankızı, "Her yer kameralarla görüntüleniyordu. Ağlarsak bizleri kelepçeliyorlardı, hareket edersek de kelepçeliyorlardı. Sadece iki dakikalığına tuvalete gitme izni veriyorlardı. Bu süreyi aşanlara elektrikli sopalarla vuruyorlardı" dedi.
Urkankızı, yetkililerin kendisine "Terörist bir ülkeden geliyorsun" dediğini, sonra da saçını kesip kan örnekleri aldıklarını belirtti.
Söz konusu fabrikaların kapatılması gerektiğini söyleyen Urkankızı, "Bu ürünler kölelikle elde ediliyor. Birçok kişi bu ürünleri yaparken ağlıyor" diye ekledi.
Toplanan saçlara ne oldu?
Daha önce CNN'e konuşmuş başka kadınlar da hapsedildikleri sırada saçlarının zorla kesildiğini anlatmıştı.
Şu an İstanbul'da yaşayan Kazakistan kökenli Uygur Gülbahar Celilova "Saçlarımızı kesip bizleri dazlak halde bıraktılar. Her şey gitti. Hiçbir şey kalmadı. Uzun saçlarım vardı" diye konuştu.
Sincan'dan ayrıldıktan sonra Washington'a yerleşen Zümret Davut da "Upuzun saçlarım vardı. İkinci gün beni ayrı bir yere aldılar. Makine ve makasları vardı. Saçımı kestiler" ifadesini kullandı.
Herkesin saçlarının kısa kesildiğini belirten Davut, alınan saçına ne olduğunu bilmediğini de ekledi.
CNN, bir ay süren incelemeler sırasında, kamplarda tutulan kadınlardan alındığı belirtilen saçlara ne olduğunu doğrulayamadıklarını aktardı.
Sektörün uzmanları CNN'e yaptıkları açıklamada, insan saçının yüksek değeri dikkate alındığında kesilen bu saçların bir kenara atılmasının mümkün olmadığını söylerken, bu saçların düzenli bir tedarik zinciri için ihtiyaç duyulan miktarla kıyaslandığında az kaldığını da işaret etti. Haberde Çin'in Hindistan, Malezya ve diğer birçok ülkeden saç ithal ettiği de hatırlatıldı.
Bu arada CNN, Emeda Hair adlı Çinli bir şirketten Çince ve Rusça etiketler konmuş, "Sincan insan saçı" olarak tanıtılan birkaç saç örneği satın aldıklarını aktardı.
Sincanlı yetkililerse CNN'in, tutukluların saçlarının toplandığı ve satıldığı iddialarına yönelik yorum talebine yanıt vermedi.
"Yoksulluğu hafifletme işin bahanesi"
İnsan hakları grupları yaklaşık 2 milyon Uygur ve diğer azınlık grup mensuplarının toplama kamplarında alıkonduğunu ifade ederken, Pekin yönetimiyse "mesleki eğitim merkezleri" olarak adlandırdığı bu kamplara bağlı fabrikalarda istihdamın artırılmasının "yoksulluğu azaltma" programının bir parçası olduğunu ileri sürüyor.
Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü'nün (ASPI) ve CSIS'in yanı sıra Çin uzmanı akademisyen Adrian Zenz'in yaptığı büyük çaplı araştırmalar, bu programın zorla çalıştırma uygulamasını örtbas etmek için kullanılan bir bahane olduğunu işaret ediyor.
Birleşik Krallık'taki Sheffield Hallam Üniversitesi'nde insan hakları ve modern dönem köleliği üzerine çalışmalar yapan Profesör Laura Murphy, Çin hükümetinin yoksulluğu azaltma tezine tepki göstererek, "Milyonlarca insan toplama kamplarına gönderiliyor. Dolayısıyla bu kişilerin, iş sahibi olma, kariyerlerinde ilerleme, eğitim alma, ailelerine bakma imkanları ellerinden alınıyor" diyor.
Independent Türkçe, CNN