Yunanistan'ın Midilli Adası'ndaki Moria mülteci kampında çıkan yangının sebebi hâlâ teyit edilmedi; fakat bir hükümet sözcüsü, kampta tutulan mültecilerin kaçabilmek için kampı kasıtlı olarak ateşe verdiğini ima etti. Özgür kalmanın tek yolu evinizi ateşe vermekse ortada çok yanlış bir şeyler olmalı.
Fakat içeride hayatta kalan insanlar zaten evsizdi. Bu insanlar en çaresiz koşullarda diğer 12 binden fazla sığınmacıyla paylaştıkları nakliye konteynerlerinde, barakalarda ve çadırlarda yaşıyordu. Şimdiyse kötü muamele gördükleri ve muhtemelen geri dönmelerinin söyleneceği nefret ettikleri bir kampın küllerinde, başlarının çaresine bakmaları için sokağa bırakıldılar.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Yangın salı günü çıkmadı, yıllardır devam ediyor. Göçü engellemeye çalışan AB politikalarının yol açtığı acıdan beslendi; insanların hareketlerine getirilen kısıtlamalar, insanlıktan çıkaran gıda dağıtım kuyrukları, haksız ve sürekli değişen iltica prosedürleri, rutin haline gelmiş aşağılanma, yabancı düşmanlığı ve şiddetse yangını daha da körükledi. İnsanların Avrupa'da daha iyi bir gelecek ya da en azından biraz değer bulma umutlarının ezilmesinden beslendi.
Ardından Kovid-19 geldi. Martta Yunanistan'da pandemi ilan edildiğinde, MSF (Sınır Tanımayan Doktorlar) ekipleri, Moria'da başlayacak bir salgının halk sağlığı faciasına dönüşebileceğinden endişeliydi. Virüsün, bu aşırı kalabalık koşullarda kontrol edilemeyecek şekilde yayılmasından korkuyorduk.
Başka kuruluşlarla birlikte, en yüksek risk grubundaki insanların tahliye edilmesi ve o zamanlar 19 bin kişinin bulunduğu kamptaki yoğunluğun azaltılması için AB'ye ve Yunan makamlarına çağrıda bulunduk. Önlem olarak yüzlerce kişi başka yerlere gönderildi ama yangın çıktığında Kovid-19 risk grubundaki 200 kişi hâlâ Moria'da yaşıyordu.
Temmuz'da, şehir planlamasıyla ilgili idari ihlalleri gerekçe gösteren yerel yetkililer tarafından özel bir Kovid-19 triyaj ve izolasyon merkezini kapatmak zorunda bırakılmıştık. Bunların kapatılması, Moria sakinlerini Kovid'e yönelik özel bir müdahaleden mahrum bıraktı ve salgının patlak vermesi durumunda yerel sağlık sisteminin bütün izolasyon kapasitesini elinden almış oldu.
Midilli'de tecrit kaldırıldığında ve ada halkının kalanı özgürlüklerinin tadını tekrar çıkarmaya başladığında Moria sakinleri hâlâ kendi özgürlüklerinden mahrumdu. Fiziksel mesafe veya el yıkama gibi temel önleyici tedbirlere uyma şansları yoktu. Onlara gönderilen mesaj açıktı: Sağlıkları, göçü engelleme politikasının yürürlükte kalmasından daha az önemliydi.
Dahası Yunan hükümeti Moria'daki ilk Kovid-19 vakasının tespitini, adalardaki sığınmacılara yönelik daha fazla kısıtlamayı meşrulaştırmak ve gözaltı merkezleri kurma planlarını desteklemek için açıkça kullanarak yaraya tuz bastı.
Bireysel özgürlükleri kısıtladığı şartlarda, halk sağlığı önlemleri orantılı, gerekli ve yasal olmalıdır. Ayrıca bilimsel kanıtlarla desteklenmelidir. Moria'daki gibi gözaltı ve önleme politikasının, sığınmacıları memleketlerinden ayrılmaktan caydırdığına dair hiçbir kanıt yok. Bununla birlikte kanıtlar, aşırı kalabalık ve sağlığa zararlı şartlarda zorunlu tecridin etkisiz olduğunu ve hatta ters etki yarattığını gösteriyor.
Toplulukların güveni sağlanmadan hiçbir salgın başarılı şekilde kontrol edilemez. Bunu, başka bulaşıcı hastalık salgınlarında çalışırken edindiğimiz kötü tecrübelerden biliyoruz. Geçen yıl şubatta Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde Ebola'ya yönelik hükümet önderliğindeki müdahale siyasallaştırıldı ve yerel halkın şüphesi ve düşmanlığıyla karşılaştı. Sonuç olarak, Katwa ve Butembo'daki Ebola tedavi merkezlerimiz saldırıya uğradı ve Katwa merkezi yerle bir edildi.
Yunan sağlık ve göç makamlarını haftalardır Moria için yeterli bir Kovid müdahale planı oluşturmaya çağırıyoruz: Salgın kontrolüne dayalı, insanların işbirliğine güvenen, hastaların ve enfeksiyonu bulaştırma ihtimali olanlara saygı duyan bir plan. Yunan makamları böyle bir müdahaleyi yürürlüğe koymayı başaramadı, AB'yse durumu görmezden geldi ve çözmek için hiçbir şey yapmadı.
Moria'nın külleri, devlet destekli bir caydırıcılık, insanlıktan çıkarma ve ihmal sisteminin ürettiği çaresizliğe delildir. İnsanlık dışı benzer bir gözaltı sistemi bu küllerden yeniden doğmamalı. Aksi halde AB sınırlarında kaos ve çaresizlik daima kol gezecek.
* Aurélie Ponthieu, MSF (Sınır Tanımayan Doktorlar) için çalışan bir insani yardım ve göçmenlik uzmanıdır
* Aurélie Ponthieu'nun makalesinin tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: Moria Mülteci Kampı yangını, Yunanistan ve AB'nin insanlıktan çıkardığı sığınmacıların yardım çığlığıydı
Independent Türkçe için çeviren: İrem Oral
© The Independent