Beyrut enkazlarında yaralıları tedavi eden doktorlar: Gördüğüm en feci şey

Lübnan'ın başkentindeki patlamalar sonrası çok sayıda ölü ve binlerce yaralı var

Patlama o kadar şiddetliydi ki, Emad Ebur, Beyrut'ta çalıştığı hastanenin yakınına nükleer bomba atıldığını düşünmüştü. Zemin deprem yaşanıyormuş gibi sallandı. Metal çerçevelerinden kopan pencereler parçalara ayrıldı. Menteşelerinden kopan ağır koğuş kapıları yere fırladı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Patlamanın dağlara doğru şehir boyunca yayılan dalgası insanlara diz çöktürdü. Alman yerbilimleri merkezi GFZ'ye göre patlama 3,5 ölçeğindeki bir depremle aynı şiddeti yaratırken, Akdeniz'de 290 km uzaklıktaki Kıbrıs'tan da hissedilmişti.

Patlamanın Beyrut limanındaki merkezinden bir kilometre kadar uzaklıktaki St. George Hastanesi'ndeyse, hastalarını kontrol etmek için yoğun bakım ünitesine doğru emekleyerek ilerleyen Ebur'un kulakları hala çınlıyordu.

Lübnan'ın başkentini sallayan patlamada en az 100 kişi hayatını kaybederken 4 binden fazla insan yaralandı. Limanın büyük kısmını dümdüz eden patlama, geride gökyüzüne uzanan gri bir mantar bulutu ve kızıl küller bıraktı. 

Yüzünde enkazın altından çıkarıp güvenli bir alana çektiği yaralıların kanıyla hala sarsılan 21 yaşındaki Ebur "Bu gördüğüm en berbat şey" dedi.

Bazı kritik vakalar parçalanan camların ve patlamanın etkisiyle çerçevesinden fırlayan ağır koğuş kapılarının altında kıpırdayamaz haldeydi. Solunum cihazına bağlı olmayanları elimden geldiğince hareket ettirdim. Ama kanama sebebiyle ölenler gördüm, damar yolu damlalıkları çıkmıştı, bazıları oksijensizlikten öldü.

Hastanenin acil durum departmanı yok oldu, patlama dalgası elektrikleri kesti. Doktorlar, patlama öncesinde araç içi koronavirüs test tesisi olarak kullanılan otoparka geçici servisler kurdu.

Doktorlar açık alanda tekerlekli sedyelerde sel gibi gelen yaralı vatandaşları tedavi etmek için mücadele verirken, diğerleri de hastanenin enkazı altında kalan hastaları ve sağlık görevlilerini kurtarmaya çalışıyordu. Şok içindeki aile üyeleri dışarıda toplanırken, personel de "Elektriğimiz yok, elektrik yokken insanları nasıl tedavi edebiliriz?" diye bağırıyordu.

Yaralı bir kişi arkaplanda acı içinde bağırırken, gözyaşları içindeki bir hemşire "Bu bir felaket, tam bir felaket, elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz" diyordu.

Liman bölgesini alevlerle saran, araçları devirip binaları yıkan patlamanın kesin nedeni henüz bilinmiyordu. Kendi dairesi de menteşelerinden çıkan kapılar ve pencereler nedeniyle harabeye dönen The Independent muhabiri camla dolu yıkık mahallelerin içinde yol açmaya çalışan şok içindeki kent sakinlerini izliyordu.

Lübnan Başbakanı Hasan Diab limandaki depolardan birinde "tehlikeli" bir patlama yaşandığını söylerken, İçişleri Bakanı Muhammet Fehmi yerel bir televizyon kanalında patlamaya 2014'te bir kargo gemisinden el konulan ve limandaki bir depoda tutulan iki bin 750 tonun üzerindeki amonyum nitratın neden olduğunun anlaşıldığını belirtti.

Sonrasında Twitter üzerinden bir açıklamada bulunan Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, bu kadar çok patlayıcı maddenin yeterli güvenlik önlemleri olmaksızın 6 yıl boyunca bir depoda saklanmasının "kabul edilemez" olduğunu belirterek, sorumluların "en ağır cezalarla" karşılaşacağı sözü verdi.

Olay yeri yakınlarında çekilen video kayıtlarında başlangıçta bir yangın ve limanı saran ufak bir patlama sonrasında yakınlardaki bir binanın alev alarak Beyrut merkezine yayılan bir şok dalgasına sebep olan, sokakları ve mahalleleri kilometreler boyunca harap eden ikinci bir patlamayı tetiklediği görülüyor. Lübnan basınında yer alan ilk haberler, ilk yangının alev alan bir havai fişek deposundan kaynaklandığını belirtiyordu.

Limanda çalışan Çarbel Haj, patlamanın havai fişek benzeri küçük infilaklarla başladığını söyledi. Haj sonrasında büyük bir patlamayla ayaklarının yerden kesildiğini belirtti.

Bina cepheleri kırılmış, balkonlar yıkılmış ve pencereler parçalanmıştı. Sersemlemiş kent sakinleri evlerindeki zararı değerlendirirken, başlarından kan damlayan motosiklet sürücüleri yaralıları hastaneye taşıyordu.

Patlamayı hissedenlerin bazıları yeni bir savaşın başladığını düşündüğünü söyledi.

Lübnan'ın 15 yıllık iç savaşı ve 2006'da İsrail'le yaşanan çatışma dönemlerinde hemşirelik yapan 56 yaşındaki bir kadın, "Patlamanın basıncı göğsüme çarptı, atom bombası patlamış gibiydi" dedi.

Pencereler patlamıştı, sokak bütünüyle yıkılmıştı, tüm yollar parçalanmış camla kaplıydı. Yere yığıldık, oğlum 'Savaş yine başladı' diye bağırıyordu.

Beyrut'un Geitawai semtindeki bir hastanede stajyer doktor olarak çalışan 25 yaşındaki Naşat, 27 yaşındaki hemşire arkadaşının cesedinin enkazdan çıkarılmasına yardımcı olduğunu söyledi.

Naşat, "Her şey kanla kaplıydı, ne oldu bilmiyorum" dedi.

Şimdi bu şekilde kapanan üç hastaneden biriyiz. Lübnan nasıl kurtulacak bilmiyorum.

Naşat'ın arkasındaki bir tıbbi yönetici, hastaneden tahliye edilenler arasından Kovid-19 tedavisi görenleri diğerlerinden ayırmak için umutsuz bir mücadele verirken "Koronavirüs vakalarına yol açın" diye bağırdı.

Lübnan, pandeminin Mart'ta kıyılarına vurup sıkıntılarını artırması öncesinde zaten geçen Ekim'de yaşanan devrimi tetikleyen benzeri görülmemiş bir mali krizle boğuşuyordu.

Hızla değer kaybeden Lübnan para birimi yıl başından bu yana yüzde 80 değer kaybederken, gıda fiyatlarının iki katından fazla artığı neredeyse bir hiperenflasyonu tetikledi. Felç edici yakıt sıkıntısı, vatandaşların günde 20 saate varan elektrik kesintileriyle mücadele verdiği anlamına geliyordu.
 


Patlama, artan kayıplar ve yıkım bu baskıya sadece daha fazla katkıda bulunabilir.

Ana koronavirüs tıbbi tesisi olan Refik Hariri Üniversite Hastanesi müdürü Firas Abyad, halihazırda Çarşamba günü attığı tweet'le hastane kapasitesinin dolmak üzere olduğunu belirtmişti. En az 5 bin kişinin enfekte olduğu teyit edilirken, virüs nedeniyle 65 kişi hayatını yitirdi.

Hastane benzeri görülmemiş mali ve sağlıkla ilgili krizlerin ortasında, çarşamba günkü patlamayla yeterli donanıma sahip olmadan karşı karşıya kaldı.

Bir güvenlik kaynağı, Beyrut hastanelerinin yaralılarla dolup taşması sebebiyle kurbanların tedavi için şehir dışına çıkarıldığını ifade etti. Yüksek zayiat üzerine ülkenin kuzeyi, güneyi ve doğudaki Bekaa Vadisinden Kızıl Haç ambulansları çağrıldı.

Patlama merkezinin sadece birkaç kilometre uzağındaki Hotel Dieu Fransız Hastanesinin tam kapasiteye ulaşması sebebiyle bazı yaralıları geri çevirdiği söyleniyor.

Acil serviste çalışan 31 yaşındaki doktor Emad, "Benim gördüğüm çoğu iç kanama veya kafa hasarı kaynaklı en az 12 ölü var" dedi.

Burada artık yer kalmadı, çok fazla yaralı var. Sağlık sisteminin nasıl baş edeceğine dair hiçbir fikrimiz yok.

Donald Trump, saldırı olarak nitelendirdiği devasa patlamada ölen düzinelerce insan ve binlerce yaralı için Lübnan'a sempatilerini gönderdiğini belirtti ve ABD yardımı teklif etti.

Trump, Beyaz Saray brifinginde, "ABD Lübnan'a yardıma hazır" dedi.

Yardım için orada olacağız. Korkunç bir saldırı gibi görünüyor.

Boris Johnson, patlama sonrası mahsur kalanlar arasında Britanya vatandaşlarının olduğunu doğruladı. Birleşik Krallık (BK) hükümeti ayrıca "elinden gelen her türlü yardımı yapmaya hazır" olduğunu belirtirken, Dışişleri Bakanı Dominic Raab da BK'nın Lübnan'la dayanışma içinde olduğunu belirtti.

Patlama alanını gezen Beyrut Valisi Mervan Abbud gözyaşları içinde "Beyrut harap bir şehir" dedi. Başbakan Hasan Diab, "sorumluların hesap vereceği" sözü verdi.

Ancak hastanelerde, yaralılar başları ellerinin arasında oturuyor. Hafif baş yaralanması sebebiyle tedavi gören bir kadın "Daha fazlasını kaldıramayız, mümkün değil" dedi.

Paramız yok, gıdamız yok, elektriğimiz yok, şimdi evlerimiz yıkıldı, aile üyelerimiz kayıp. Dünyanın sonu gibi geliyor.



Bel Trew'un tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: Beyrut patlamaları sonrası yıkılan hastanelerin enkazında yaralıları tedavi eden doktorlar: Şimdiye kadar gördüğüm en feci şey

https://www.independent.co.uk/news/world/middle-east

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU