İmamoğlu, Kayseri'de konuştu: Bir avuç zalimin uykularını kaçıracağız

CHP’nin cumhurbaşkanı aday adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun İzmir'den sonra ikinci durağı Kayseri oldu

Fotoğraf: CHP

CHP’nin cumhurbaşkanı aday adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ön seçim çalışmaları için ikinci durağı Kayseri oldu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İmamoğlu, "Memleketin bereketini kaçıranları önümüzdeki seçim evine göndereceğiz. Seçim sandığı milletin önüne bereketiyle gelecek. Ülkemiz gayretli, adaletli, çalışkan, yepyeni bir yönetime kavuşacak. 'O gitsin, bu gelsin' yaklaşımı içerisinde değiliz. Bizim derdimiz kişilerle değil. Biz bu eşitsiz, adaletsiz düzeni değiştirmek için yola çıktık. Biz bu israf ve istibdat düzenine son vermek için yola çıktık. Biz milletin hakkını millete vermek için yola çıktık" dedi. 

 İmamoğlu, Erciyes Kültür Merkezi'nde (EKM) Kayserililerle buluştu. Bazı vatandaşlar salon dolduğu için İmamoğlu'nun konuşmasını ayakta dinledi. "Yürü önümüzden", "Seninleyiz İmamoğlu", "Cumhurbaşkanı adayımız" yazılı pankart açan vatandaşların İzmir'in ardından Kayseri'de de vatandaşların "Ceketini çıkart" sloganları  atması üzerine ceketini çıkaran İmamoğlu, kollarını sıvayarak konuştu ve şunları söyledi:

"Saraya değil mücadeleye adayım"

İktidar siyasi operasyon yapıyor. Milletimiz iktidarı bize teslim etmek için gün saymakta. İktidarın koltuğu altından kayıyor. 23 Mart'ta iktidara en korktuğu şeyi sandığı göstereceğiz. Sandıktan kaçanları zangır zangır titreteceğiz. Bir avuç zalimin uykularını kaçıracağız. Bütün küskünleri unutup el ele verirsek kazanırız. Tek adamlık ve partizanlık bitecek. Tek adamlığın gölgesi bile değmeyecek bu memlekete. Saraya değil mücadeleye adayım. İktidarın yerle bir ettiği her şeyi yeniden inşa edeceğiz. Benim TRT'de yüzümü bile göstermediler 6 senedir. Çünkü onlar sadece iktidara yüzünü dönen bir yayına döndüler. Hem de sizin paralarınızla. Yolsuzluğun daniskası orada yapılıyor.

"İktidarın hali ortada"

Ramazan bizi Rabbimize yaklaştıran, birbirimizle gönülden buluşmamızı sağlayan mübarek bir ay. Bir rahmet ve bereket ayı. Ben ailemden esnaflık terbiyesiyle, kültürüyle yetiştim. Tam da Ahi Eran'ın bu topraklardan yaydığı güzel duygular üzerinden hem evimizde hem dükkanımızda bereket çok önemli bir kavramdı. Birini gördüğümüzde iş yerine selamla, 'Allah bereketinizi versin' diyerek gireriz. Sofrası kurulu bir aile gördüğümüzde 'bereketiniz bol olsun' deriz. Anadolu'nun her yanında öyledir. Hepimiz evimizin, işlerimizin bereketli olması için dualar ederiz. Birbirimize bereket dileriz. Sevgili hanımefendiler ve beyefendiler, bereket sadece bolluk demek değildir. Bereket aynı zamanda o bolluğun, zenginliğin adaletli bir biçimde paylaşılmasıdır. İnsana iç ferahlığı vermesi demektir. 'Bereket' denildiği zaman benim içim ferahlar. Bereket dileğinde bulunduğum zaman karşı tarafa en güzel duyguyu verdiğimi hissederim. Biri bana bereket dilediği zaman ona olan sevgim, saygım artar. Sevgili dostlarım, bereket kapısının iki anahtarı vardır. Bu anahtarlar gayret ve adalettir. Gayret göstermez ve adalette olmazsanız hiçbir işinizde bereket olmaz. İşte bu ne biliyor musunuz sevgili dostlarım? İşte tam da bugünkü hükümetin hali gibi. İktidarın hali ortada. Millete hizmet etme hevesini, enerjisini kaybettikleri için özellikle adaletten ayrıldıkları için memleketin bereketini kaçırıyorlar.

"Memleketin bereketini kaçıranları önümüzdeki seçim evine göndereceğiz"

O nedenle Kayseri'de de ülkenin dört bir yanında da Orta Anadolu'dan Kuzey'e, Güney'e, Doğu'ya, Batı'ya, herkes bereketsizlikten şikayetçi değil mi? Zenginler de yoksullar da aynı şeyi söylemiyorlar mı? 'Elimizdeki paranın bereketi kaçtı' diyorlar. Çözüm nedir? Vallahi tek bir çözüm var sevgili hemşehrilerim. Memleketin bereketini kaçıranları önümüzdeki seçim evine göndereceğiz. Seçim sandığı milletin önüne bereketiyle gelecek. Ülkemiz gayretli, adaletli, çalışkan, yepyeni bir yönetime kavuşacak. 'O gitsin, bu gelsin' yaklaşımı içerisinde değiliz. Bizim derdimiz kişilerle değil. Biz bu eşitsiz, adaletsiz düzeni değiştirmek için yola çıktık. Biz bu israf ve istibdat düzenine son vermek için yola çıktık. Biz milletin hakkını millete vermek için yola çıktık. Sevgili dostlarım, bu kolay bir yolculuk değildir. Ama bilin ki başarmak için her şeye sahibiz. Evet, taşlı, tozlu bir yol. Evet, heyelanlı olabilir bu yol. Evet, bütün zorluklar içerisinde olabilir. Ama başarmak için bizim çok büyük gücümüz var. Ama her şeyden önce güzel bir söz vardır ya, 'Önce yola koyulmak gerekir’. Yerinde sayanlar değil, ayağa kalkıp hedefe yürüyenler başarır.

"Çığ gibi büyüyerek hep birlikte hedefe ulaşacağız"

İmamoğlu, konuşmasının bu bölümünde ceketini çıkartıp kollarını sıvayarak, "Bu ceketi çıkartıp kolları sıvayınca her şey çok güzel oluyor. Öyle değil mi? Çünkü bunun arkasında milletin gücü var. Gençlerin yüreğinden çıkan o ses var. İşte onun için ne olacak? Biz de ayağa kalkacağız ve çığ gibi büyüyerek hep birlikte hedefe ulaşacağız" dedi 

İmamoğlu, hedeflerinin yalnızca seçim kazanmak olmadığını, milli birlik ve kardeşliğin yeniden kazanmanın da peşinde olduklarını belirterek sözlerine şu şekilde devam etti:

Sevgili dostlarım, hedefimiz bellidir. Biz yalnızca seçimi kazanmanın değil, milletçe birliğimizi, kardeşliğimizi yeniden kazanmanın peşindeyiz. Sevinçte ve kederde, büyük acılarda ve mutluluklarda milletçe tek yürek olabilmenin peşindeyiz. birbirimizi sevmenin peşindeyiz. Birbirini incitmenin peşinde olanları biz istemeyiz. Biz Hacı Bektaş-ı Veli'nin terbiyesini alanlardanız. CHP ne zaman önüne koyduğu hedefe ulaşmaya başarsa bundan ülkemizde, milletimizde kazançlı çıkar. Kurtuluş Savaşımıza, Cumhuriyet’in ilk yıllarına bakın, milli ekonominin inşa edilmesi sürecine bakın, ülkemizin ulaşım altyapısının sağlanmasına, açılan ilk fabrikalara, ilk bankalara, ilk ekonomi teşekkürlerine bakın, Kayseri'deki teyyare fabrikasına bakın. Bunların hepsi en zor şartlarda milletimiz için yapılmıştır. Ve hepsinin arkasında CHP’nin gücü ve iradesi vardır.

"Mustafa Kemal Atatürk'ün değeri bugün herkes tarafından çok daha iyi anlaşılıyor"

Sevgili dostlarım, çok partili hayata ve demokrasiye geçişte hukuk devleti, laiklik, sosyal devlet yolunda atılan adımların hepsinde Cumhuriyet Halk Partisi'nin gücü ve iradesi vardır. Partimizin ve kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün değeri bugün herkes tarafından çok daha iyi anlaşılıyor. Milletimiz Cumhuriyet Halk Partisi'nin ülkeyi birleştiren güç olduğunu açıkça görüyor. Partimizin kime yapılırsa yapılsın her türlü baskı ve hukuksuzluğa karşı sergilediği onurlu, cesur tavrı herkese güç veriyor. İcraatçı ve halkçı CHP'li belediyelerin büyük başarısı milletimize umut oluyor.

"Oy verdikleri iktidarın ne kadar büyük yanlışlar yaptıklarını gördüler"

Daha evvel mevcut iktidara oy vermiş vatandaşların Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin başarısını ve mevcut iktidarın eksiklerini gördüğünü belirten İmamoğlu, şunları söyledi:

“Sevgili dostlarım, Türkiye'miz bu iktidarın, milletimizi hapsetmeye çalıştığı ayrışma ve kutuplaşma cenderesinden kurtuluyor. Bu iktidara oy veren milyonlarca vatandaşımız hep en temiz, en halis duygularla hareket ettiler. Kendileri ve ülkemiz için en iyisinin o olduğuna inandıkları için oy verdiler. Ama elbette zaman içinde onlar da oy verdikleri iktidarın ne kadar büyük yanlışlar yaptıklarını, milleti nereden alıp nereye indirdiklerini, itibarımızı, paramızı, yaşamamızın kalitesini, çocuklarımızın umutlarını,  gençlerimizin geleceğe bakış ışığını söndürdüklerini gördüler.

"İktidardaki bir avuç insan hep milletimizi aldattılar"

Burada Türkiye Büyük Millet Meclisi Grup Başkan Vekilimiz var. Bütün grubun imzasıyla bu yola çıktım. Türkiye Büyük Millet Meclisi milletvekili grubumuza hepinizin huzurunda her birisine teşekkür ediyorum. Burada milletvekillerimiz, genel başkan yardımcılarımız var. Birlikte çok büyük işler başarmak zorundayız. İktidarın bugün eleştirilmesinden daha ötede çok büyük ve önemli işlerin milletimize anlatılması gerekiyor. İktidardaki bir avuç insan hep milletimizi aldattılar. Hep milletimize 'Cumhuriyet Halk Partisi gelirse çok daha kötü olur' diyerek sürekli yalanlar ve iftiralar ürettiler. Fakat işler dayanılmaz bir noktaya geldi. İktidarın yanlışları arttıkça arttı. Bu güzel ülkenin meseleleri hiç azalmadı, aksine daha da büyüdü. vatandaşa daha da ağır yük olmaya başladı. Bu iktidara oy veren vatandaşlarımız, Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin farkını gördü. Şehrinde nasıl sevildiğini biliyorum Kırşehir Belediye Başkanımızın ve diğer belediye başkanlarımızın her birinin emeğine sağlık. Ve milletimiz bizleri yürekten takdir etti. 'Cumhuriyet Halk Partisi gelirse çok daha kötü olur' diye düşünenler, gerçeğin çok farklı olduğunu bizzat görüp yaşadılar. Bu nedenle 31 Mart 2024'te milletimiz, sizlerin büyük çabalarıyla, ezici bir çoğunlukla yerel yönetimlerde iktidarı Cumhuriyet Halk Partisi'ne verdi. Birinci parti yaptılar hepimizi.

"İktidarın koltuğu altlarından kayıyor"

31 Mart'tan bugüne iki şey sürekli artıyor. Vatandaşlarımızın Cumhuriyet Halk Partili belediyelerden duyduğu memnuniyet sürekli artıyor. Ama diğer yandan başka çaresi kalmayan iktidarın Cumhuriyet Halk Partisi'ne karşı yürüttüğü siyasi operasyonlar sürekli artıyor. Adaletsizlikleri sürekli artıyor Sevgili dostlarım, çünkü iktidarın koltuğu altlarından kayıyor. Ekonomik, siyasi ve sosyal krizlerden yılmış milyonların gözü umudu artık Cumhuriyet Halk Partililerde. Milletimiz, Cumhuriyet Halk Partililerde gördüğü icraatçı, halkçı, adaletli, şeffaf yönetim anlayışını ülke yönetiminde de görmek istiyor ve artık rahat bir nefes almak istiyor. Milletimiz israfa, ranta, partizanlığa, geçit vermeyen bütün engellemelere rağmen rekor düzeyde icraat ve yatırım yapan bir anlayış artık ülke yönetiminde de hakim olsun istiyor. Onun için her birimizin bu heyecanı ve bu isteği görmesi şart. Her birimizin büyük sorumluluk alması şart. Sevgili Cumhuriyet Halk Partililer, iktidar olmaya hazır mıyız? Sorumluluk almaya hazır mıyız? Vatandaşlarımızın artık can havliyle dile getirdiği erken seçim talebinin nedeni budur.

"Nasıl ki vatandaşlar ülkenin sahibi, üyeler de partinin sahibidir"

CHP'nin 23 Mart'ta cumhurbaşkanı adayını belirleyeceği ön seçimin önemini vurgu yapan İmamoğlu, şunları kaydetti:

Onun için araştırmalarda sonuçlar öyle çıkıyor. Milletimiz aradığı alternatifi bulmuştur ve iktidarı ona teslim etmek için gün saymaktadır. Partimizin cumhurbaşkanı adayını işte böyle bir atmosferde hep birlikte belirliyoruz. 23 Mart'ta Cumhuriyet Halk Partisi tek yürek halinde iradesini ortaya koyduğunda Türkiye'de siyaset yeniden şekillenmeye başlayacak. Cumhuriyet Halk Partisi cumhurbaşkanı adayımızın bizzat üyeler tarafından belirlenmesi meselesi her birimizi tek tek ayağa kaldıran, güçlendiren,  bir demokrasi devrimi yapan, kahramanlar haline getirecek. Buradan bu kararı alan, başta Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel'e, bütün merkez yönetimimize ve Türkiye Büyük Millet Meclisi grubumuza, hepinizin huzurunda teşekkür ediyorum. Sevgili hemşehrilerim, tek adamların, dar kadroların idaresiyle şekillenen siyasete meydan okumaktır bu. Biz cumhuriyetçiyiz, biz demokratız. Bizim anlayışımıza göre nasıl ki vatandaşlar ülkenin sahibi üyeler de partinin sahibidir. Onlar ne derse o olur. Onun için bir demokrasi devrimine imza atmaya bütün Cumhuriyet Halk Partililer hazır mı? Bakın sorumluluğumuz çok büyük.

"Ön seçimde iktidara en korktuğu şeyi yani sandığı göstereceğiz"

Biz kendilerini bu cumhuriyetin ve bu devletin özellikle düştüğü bu ortamda kurumların çürüyen ilişkilerin yozlaştığı, partizanlığın her koridoruna girdiği, bu ortamda kendilerine devletin sahibi görüp, milletten itaat bekleyenlere benzemeyiz. Bizim anlayışımıza göre millet, devletin efendisidir. Yöneticiler, yani bizler, vatandaş karşısında haddine bilmelidir. İşte 23 Mart'ta bu inancı, bu özgüveni hep birlikte bütün ülkeye yayacağız. Yapacağımız ön seçimde iktidara en korktuğu şeyi yani sandığı göstereceğiz. 102 yaşına giren bizim bu güzel Cumhuriyetimizin ilanından bugüne bu ülkede artık seçilmişlerin değil, seçenlerin üstün olduğunu herkese hatırlatacağız. Ön seçimde atacağınız her oy demokrasinin milli iradenin değerini gösterecek. Sandıktan kaçanları zangır zangır titretecek. Ön seçimde Cumhuriyet Halk Partisi'nin her üyesi oy kullanmaya, arkadaşlarını oy kullanmayı teşvik etmeye tek tek il başkanımızdan ilçe başkanımıza bütün görev alan herkes bütün üyelerimizi eksiksiz sandığa taşımaya bir oy eksiğin bile karşı tarafa bugünün hükümetine prim tanıyacağını bilerek hareket etmeye ve en yüksek seviyede katılımla ön seçime bütün üyelerimiz hazır mı? Cumhuriyet Halk Partisi'nin ön seçimde zulme karşı
nasıl tek yürek, nasıl tek bilek olduğunu göstereceğiz. Zalimlik yapanların uykularını kaçıracağız. Partimizin bütün üyeleri, bütün yöneticileri yapacağımız ön seçimin ülkenin bugünkü koşulları altında taşıdığı önemi tüm boyutlarıyla anlamak ve hissetmek zorundadır. Ben onun için sizlerin arasındayım. Benim bu konuda hiçbir kuşkum yok. Elbette ben kendimi sizlere emanet etmeye geldim. Elbette bu ön seçimi sizlere emanet etmeye geldim.

"Hep birlikte zenginleşeceğiz"

Zulme karşı adaletin, vicdanın, iyiliğin yanında saf tutan herkesle bir olacağız. Zor günleri birlikte aşacağız. Ön seçimde partimiz unutmayın bir kurtarıcı belirlemeyecek. Biz 23 Mart'ta partimizin güçlü iradesini ortaya koyacağız. Bu ülkenin Türk Cumhuriyetçilerine demokratlarına yurtseverlerine diyeceğiz ki ‘kurtuluş yok tek başına’. Haydi hep birlikte görev başına diyeceğiz. Muhakkak başaracağız. Hep birlikte başaracağız. Ben size şunu söyleyeyim. Bunu yaptığımız an bu memleketin arzu ettiği ve özlediği şu cümleyi aklınızdan çıkartmayın; iktidar olacağız. Ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten aldığımız ilham ve vazifeye uygun olarak Türkiye'yi çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkaracağız. Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmak en ileri demokratik standartlara sahip olmak, imkan ve fırsatlara erişimde hak ve özgürlükleri kullanmada eşitlenmek demektir. Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmak mahkemelerde olduğu kadar gelir dağılımında adaletin sağlanması demektir. Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmak bilimde teknolojide üretimde öncü olmak demektir. İktidarı bir avuç insanın elinden alıp millete verdiğimizde artık devletin bütün yöneticileri vatandaş karşısında haddini, hududunu bilecek. Milletimiz bu ülkenin, devletin tek sahibi olduğunu en güçlü biçimde hissedecek, yaşayacak. Şu ya da bu partinin evlatları değil milletin evlatları bu ülkeyi yönetecek. Bunu unutmayın. Bu ülkenin başına bela ettikleri partizanlığı, kayırmacılığı, mülakatı, torpili ailelerle bu ülkeyi yönetme anlayışını bu ülkenin sınırlarının dışına değil, yerin dibine gömeceğiz. Bir daha bu hayatta bizi rahatsız etmeyecek. Türkiye şu da bu şahsın ya da bu partinin değil milletin ortak çıkarlarına uygun olarak yolunu belirleyecek. Devlet artık ortak aklıyla milletin ortak değer ve hedeflerine uygun olarak hareket edecek. Devlet bir avuç insanın değil milletin çıkarlarının milletin güvenliğinin bekçisi olacak. Türkiye adaletin, eşitliğin, kardeşliğin gücüyle büyüyecek, zenginleşecek, özgürleşecek. Şu cennet vatanda sürekli yoksulluk konuşmak bu ülkeye yakışıyor mu? Bu güzel milletin, bu güzel evlatlarına, bu güzel ülkenin insanlarına yakışmıyor. Onun için hep birlikte zenginleşeceğiz.

"Tek adamlığın partizanlığın bırakın kendisini, gölgesi bile değemeyecek bu devlete"

Ülkemizin dört bir yanı gibi Kayseri'yi, Anadolu'nun ortasındaki bu güzel şehirlerimizin hak ettiği değere kavuşmasını sağlayacağız. Girişimciliğin, sanayinin, üretimin alın terinin başkenti Kayseri. Kayserililer beceriklidir, cömerttir, hayırseverdir. Kayserililer başarılı insanlardır. Bütün şehirlerimiz öyle. Onun için her açıdan, bu bölgenin her şehri daha ileri noktada olmalıydı. Ama bırakın ilerlemeyi, bu bölge elindeki zenginlikleri bile yitiriyor. Öyle değil mi? Yoksullaşmıyor mu bu topraklar? Orta Anadolu son 15 yılda yüz ölçümüne oranla en fazla tarım arazisinin kaybedildiği bölgemiz. Tarım arazilerini kaybetmek ne demektir biliyor musunuz? Vatan toprağını kaybetmek demektir. Tarımda, bağımsızlığı kaybetmek ülkenin bağımsızlığını tehlikeye atmak demektir. Türkiye maalesef bugün bu durumdadır. Sanayide de tehlike çanları çalıyor. Kayseri başta olmak üzere Orta Anadolu'da ve bütün Türkiye'de sanayimiz devamlı patinaj çekiyor. İhracatçımız rekabet gücünü yitirmiş, önünü göremiyor. Merkez Bankası faizi indiriyor belki ama benim esnafım ucuz krediye erişemiyor. Sahip olduğumuz zenginliği de hakkaniyetli bir biçimde bölüşemiyoruz. Mesela Kayseri toplam gelirde Türkiye'nin en zengin 13'üncü ili olmasına rağmen kişi başına milli gelirde 23'üncü sırada yer alıyor. Girişimciliğiyle, üretme kabiliyetiyle nam salmış Kayseri, bir süredir istihdam yaratamıyor. İş dünyası, gençlerin iş beğenmemesinden yakınıyor. İktidar olduğumuzda işte tam da bu uyumsuzluğu gidereceğiz. Uzman arkadaşlarımız hem iş dünyasının istihdam yaratmasını hem de gençlerimizin hak ettikleri maaşları kazanmalarını sağlayacak projelere hep birlikte çalışıyoruz. Partimizin bütün dinamik uzmanlarıyla çalışıyoruz. Önümüzdeki süreçte bütün projelerimizi işte tek tek milletimizle paylaşacağız. Ve o zaman herkes icraatçı ve halkçı bir iktidarın ülkemizi nasıl geliştirip güçlendireceğini görecek ve anlayacak. İcraatçı karakterimizle bu ülkenin ekonomisine büyük bir güç ve ivme kazandıracağız. Halkçı karakterimizle, sosyal adalet ve refahta milletimize çağ atlatacağız. Ama şunu hiçbir zaman yapmayacağız; milletimizin en çok çektiği şey ne diyor? Her şeyi ben bilirim diyor. Öyle değil mi? 'Ben ne dersem o olur.' Böyle bir şey olabilir mi? Biz demeyeceğiz. Bu kibirli anlayışı, bu akıl dışı anlayışı, devletimiz uygulamalarından ve hafızasından hep birlikte söküp atacağız. Tek adamlığın partizanlığın bırakın kendisini, gölgesi bile değemeyecek bu devlete, bu canım Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne.

"Ben icraatçılık vaat ediyorum"

Bu söylediklerim temelsiz, kanıtsız, soyut vaatler değildir. Ben icraatçılık vaat ediyorum. Çünkü nasıl yapılır çok iyi biliyoruz. Türkiye'nin büyük bir modeli tam bir özeti olan İstanbul'da altı yıldır sergilediğimiz performans ortamdadır. İnanınız Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş düzeyde metro hatlarına, altyapı yatırımlarına, sosyal konutlara, çevre ve kentsel dönüşüm projelerine imza attık. Halkçılık vadediyoruz. Altı ilkemizden birisi. Çünkü nasıl yapılır iyi biliyoruz. Sosyal adaleti sağlamak, kamu yararını koruyup geliştirmek, vatandaşların piyasanın acımasız şartlarına mahkum bırakmamak için yaptıklarımız saymakla bitmez. Partizanlıktan, ayrıcalıktan tamamen arındırılmış, adil bir yönetim vaat ediyoruz. Çünkü böyle bir anlayış nasıl hayata geçirilir çok iyi biliyoruz.

"Bir sarayda oturup ülkeyi yönetmek gibi bir hayali olan insan asla değilim"

Bugün ben ülkem adına çok onurlu bir yola çıkıyorum. Ben odaların sayısını, günlük masrafını söylemeye bile utanacağım bir sarayda oturup ülkeyi yönetmek gibi bir hayali olan insan asla değilim. Ben bir makama değil ülkemizin bu zor zamanında baskıcı, ne yazık ki zulüm ve insanları bastırmaya çalışan bir dönemin tam göbeğinde zorlu bir mücadeleye adayım. Tek derdim tek hayalim bu iktidarı yerle bir ettiği devlet yapısını, ekonomiyi, demokrasiyi, hukuku, eğitimi, sağlığı yeniden hep birlikte bu milletin güzel evlatlarıyla, iyi yetişmiş insan kaynağıyla inşa etmek, devleti bir avuç insanın değil milletin çıkarlarının milletin güvenliğinin bekçisi haline getirmek. Bunu ancak ve ancak hep birlikte yapabiliriz. Hep birlikte başarabiliriz. Ben bu onurlu mücadelenin en çalışkan neferi olma iddiasıyla partimizin ve milletimizin cumhurbaşkanı adayı olmaya talibim, Kayseri'deyim. Anadolu'nun göbeğindeyim. Size kendimi emanet etmeye geldim.

"Benim TRT'de yüzümü bile göstermediler altı senedir"

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutlayan ve İBB'de her alanda kadın çalışanın istihdam ettiğini de belirten İmamoğlu, şöyle devam etti:

Dün öğrendim ki aralarında kimi yol arkadaşlarım, kimi tanıdıklarım hatta hiç tanımadıklarımın mal varlıklarına banka hesaplarına el koymuşlar. Bir kez daha bir kez daha algı operasyonuyla itibar suikasti yapıyorlar. Akıllarınca beni korkutup yıldıracaklar. Beni korkutabilirler mi? Benim arkamda milyonlarca, on milyonlarca milletimiz var. Bu haktan ve hukuktan, nasibini almamışların, hiç bir saldırısından korkmadım, korkmuyorum, korkmayacağım. Kumpaslarla, kirli tezgahlarla, entrikalarla, fitneyle fesatla kurdukları oyunları başlarına yıkacağız. Millet hakkın, hukukun, haklının yanındadır. Bakın buradan sesleniyorum; ey ilgili şahıs. O kendini biliyor. Bak ben senin dediğin gibi şantaj montaj demiyorum, çok net bir şey söylüyorum. Eğer itibarlarını yerle bir etmeye çalıştığın malına çökmeye çalıştığın benim arkadaşlarım en ufak bir haksızlığa veya hukuksuzluğa karışmışsa, gelin bütün dosyalarını açın. Bütün belgeleri bilgileriyle açıkça kamuoyuyla paylaşın. Anlatın. Kaçan yok. Buradan sesleniyorum. Hodri meydan diyorum size. Elinizde ne varsa dökün ortaya. Uydurma, gizli tanık beyanlarıyla değil. Mertçe hakka ve hukuka uygun oarak getirin. Millet de görsün. Hatta gelin TRT'de canlı yayın yapsın. Benim TRT'de yüzümü bile göstermediler altı senedir. Çünkü onlar sadece iktidara yüzünü dönen bir yayına döndüler hem de sizin paralarınızla, yolsuzluğu  daniskası orada yapılıyor. Senin savcıların sorsun benim arkadaşlarım yanıtlasın. Kim ahlaklı, hangi dönem kamu ve millet korunmuş hangi dönem milletin kaynakları çarçur edilmiş peşkeş çekilmiş canlı yayında bu memleket izlesin. Getirin yapın. Ama yüreği yok bunların. Bunların cesareti yok. Ben aylardır, haftalardır ne diyorum? Mertsen, yiğitsem, ufa. Açık da olsa vicdanın kırıntısı varsa bu meydan okumaya yanıt verirsin.

"Bu millete yenilgiyi öğretemeyeceksin. Seni yenmeye devam edeceğiz"

Ben hakkı hukuku savunmakta sınır tanımam. Milletimize hesap vermekte de sınır tanımam. Bir derdiniz varsa ben buradayım. Bana gelin bana. Milletimle beraber tam karşındayım. Yan yolları bırakın. Bırak bu milletin banka hesaplarını bloke edip mağdur etmeyin. Ben diyorum ki gel zulüm yapmayın. Hep beraber millete gidelim. Millete gidelim, milletin huzuruna gidelim. Amacınızı biliyorum. İstanbul'a, Türkiye'ye hizmet etmeyelim istiyorlar. Ekrem İmamoğlu olmadan seçime girmek istiyorlar. Size söyleyeyim mi? Korkuyorlar. Bir avuç insan korkuyor. Buradayım. İnsan beni görünce korkar mı? İnsan beni görünce mutlu olur. Öyle değil mi? Ama bu korkuyor. Niye biliyor musunuz? Bu millete yanlış yapan korkar. Bu millete çok yanlış yapmışsın ki korkun da çok büyük. Bize sözde suç icat ediyorlar. 2014'ten beri benimle uğraşıyorlar. Hiçbir şey bulamadılar. Bir tane 'ahmak davası' var. Millet o davanın ismini gördükçe, duydukça gülüyor. Şimdi de bir 'diploma davası' uydurdular. 35 yıllık olmayan diploma değil olan diplomaya göz koyan bu akıl, bu milletin 40 yıllık, 60 yıllık, 50 yıllık tapusuna da göz koyar. Bütün bu zulmü, bütün bu zalimliği niye yapıyorlar biliyor musunuz? 2014'ten bu yana tek suçumuz var. Başka suçum yok benim. Ne biliyor musunuz? Sandıkta yenilmedik. Bu bileği bükemediler. Buradan söylüyorum. Bu cümlemi aklına kazı. Bu millete yenilgiyi öğretemeyeceksin. Seni yenmeye devam edeceğiz.

ANKA

DAHA FAZLA HABER OKU