Sudan'da 15 Nisan 2023 tarihinden bu yana Abdulfettah el-Burhan'ın yönetimindeki ordu ile Ömer El-Beşir döneminden 2003 yılından itibaren belirli imtiyazlar elde eden ve giderek kuvvetlenen Muhammed Hamdan Dagalo'nun (Hamidti) başında bulunduğu Hızlı Destek Kuvvetleri arasında şiddetli çatışmalar yaşanıyor.
30 Nisan itibarıyla ölü sayısı 528'i buldu. Geçen hafta içerisinde taraflar ABD'nin önayak olduğu bir ateşkese evet demiş olsa da çatışmalar sürüyor.
Ülkedeki yabancılar ülkeden hızla ayrılırken, bazı ülkeler Büyükelçiliklerini tahliye ettiler. Yakın zamanda taraflar arasında çatışmaların durması ihtimali giderek azalırken ülkedeki insani kriz büyüyor.
Sorunun kökeni
Esasında Sudan 1956 yılında bağımsızlığını elde etmesinden bu yana hiçbir zaman tam olarak istikrara kavuşamadı.
Ülkede ağırlıklı olarak askeri yönetimler hakim oldu, demokratik yönetime geçiş süreci tamamlanamadı.
Ayrıca ülke jeo-stratejik konumu, zengin yeraltı kaynakları ve çok-etnikli yapısı nedeniyle dış güçlerin etkisine açık oldu.
Ülkede, Sudan ile 2011 yılında bağımsızlığını ilan eden Güney Sudan arasında 1955 yılında başlayan ve aralıklı olarak onlarca yıl süren kanlı çatışmalara ek olarak, 2003 yılında patlak veren Darfur sorunu ve el-Beşir'in 2009 yılında Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde soykırımdan suçlu bulunmasına neden olan müdahalesi müreffeh olabilecek bir ülkeyi yoksulluğa boğdu.
Yüzbinlerce insan hayatını kaybederken, milyonlarcası da göç etti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bugün yaşanan soruna bakacak olursak, Hızlı Destek Kuvvetleri'nin kökeni, 1989 yılında darbe yaparak iktidara gelen ve 2019 yılında yine darbeyle alaşağı edilen Ömer el-Beşir'in Darfur'a yönelik olarak kullandığı Cancavid Milisleri'ne dayanıyor.
Dagalo kardeşlerin yönettiği oluşum Sudan'da yürüttüğü paramiliter faaliyetlerin yanısıra el-Beşir döneminde bazı imtiyazlara sahip olarak ülkede altın madenlerinin işletme hakkını elde etti.
Dagalo ailesine verilen bu imtiyaz sayesinde Hamidti inanılmaz bir servet elde etti ve orduyu da gölgede bırakacak şekilde kendine bağlı güçlerin ülkedeki konumunu konsolide etti.
2019'da ordu el-Beşir'i devirdikten sonra, asker ve sivillerden oluşan ve ülkeyi sivil yönetime devredecek süreci yönetecek olan Egemenlik Konseyi'ni kurdu.
2021 yılında ise, ordunun başında bulunan el-Burhan iktidarın sivil yönetime devrini akamete uğratacak ikinci bir darbe yaparak, Egemenlik Konseyi'ndeki sivilleri ve Başbakanı görevden aldı.
Bu defa kendisine Hamidti de destek verdi. Egemenlik Konseyi Başkanı el-Burhan olurken Başkan Yardımcılığını ise Hamidti üstlendi.
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin orduya katılması yönünde başlayan süreç ise Hamidti'nin imtiyazlarından ve elinde bulundurduğu güçten vazgeçmek istememesi nedeniyle çıkmaza girdi.
Sonuçta, taraflar arasında nisan ortasında çatışmalar başladı. Taraflar saldırıların karşı tarafça başlatıldığı yönünde birbirlerini suçlamaktadır.
Dış faktörler
Hem Arap dünyasının hem de Afrika'nın önemli bir ülkesi olan ve Kızıldeniz'e kıyısı bulunan Sudan'da başlayan çatışmalar hem bölge ülkelerini hem de Sudan'da çıkarları bulunan başka ülkeleri tedirgin etti.
Sudan'ın sınır komşuları Eritre, Etiyopya, Güney Sudan, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Mısır ve Libya. Bölge zaten son derece kırılgan bir yapıya sahip.
Çad olası bir göç dalgasına karşılık Sudan ile olan sınırlarını kapatmak istese de göç akınına engel olamıyor.
2011 yılında Sudan'dan ayrılan Güney Sudan çatışmaların bir an evvel durdurulması ve kalıcı bir ateşkesin tesisi için taraflarla temas halinde.
Mısır da Güney Sudan'la istişare halinde çatışmaların sonlandırılması yönünde diplomatik girişimlerini sürdürüyor.
Aslında Mısır'ın ülkeye istikrar getirdiği düşüncesiyle el-Burhan'ı desteklediği yönünde bilgiler var. Libya'da ise Halife Hafter'in Hamidti'yi desteklediği biliniyor.
Körfez ülkeleri ve bilhassa da Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) açısından Sudan önemli.
BAE'nin Sudan'ın Kızıldeniz kıyısında Abu Amama limanını inşa etmek istediği, altın madenlerini işletenler arasında yeraldığı ve Sudan'da çıkartılan altının BAE üzerinden ihraç edildiği biliniyor.
Buna ilaveten, Hamidti'nin kişisel servetinin de BAE'de bulunduğu belirtiliyor.
Aslında, BAE'nin 2019'dan bu yana el-Burhan ve Hamidti arasında bir denge politikası yürütmeye çalıştığı, ancak yaşanan son çatışmalarla birlikte Hafter üzerinden Hamidti'ye destek verdiği iddialar arasında.
Sudan'ın önemi ABD için 70'li yıllarda yaşanan petrol krizi ve 1979 yılındaki İran İslam Devrimi sonrasında arttı.
ABD'nin Chevron şirketi 1974 yılında güney ve güneybatı Sudan'da petrol arama faaliyetlerine başlayan ilk yabancı şirket.
Bilahare başka Amerikan, Kanadalı ve Fransız petrol arama şirketleri Sudan'da imtiyazlar elde etti.
Ülkede süregelen iç karışıklıklar nedeniyle Amerikan şirketlerine yönelik saldırılar gerçekleşti ve bazı ABD'li şirketler piyasadan çekilmek durumda kaldı.
ABD'nin Sudan'la diplomatik ilişkileri ise inişli çıkışlı oldu. 1993 yılında Sudan'ı terörizmi destekleyen devletler listesine alan ABD 1996-2002 arasında Hartum'daki Büyükelçiliği'nin faaliyetlerini durdurdu.
2002'den sonra diplomatik ilişkiler yeniden tesis edildi. ABD 2005 yılında güneyin referanduma gitmesine ve Sudan ile Güney Sudan'ın ayrılmasına olanak sağlayan Kapsamlı Barış Anlaşması'nın müzakerelerinde aktif rol oynadı.
2019 yılından sonra ise ABD Sudan meselesini büyük ölçüde BAE ve Suudi Arabistan üzerinden yürütmeyi seçti.
Bu kadar stratejik öneme sahip ve bir o kadar da kırılgan bir yapıya haiz olan Sudan'da Rusya'nın olmaması düşünülemez.
Sovyetler Birliği döneminde bölgesel gelişmeler, ABD faktörü ve SSCB'nin Afganistan'ı işgali ilişkilerde etkili olmuş, Vladimir Putin'in Rusya Devlet Başkanı olmasıyla istikrar yakalanmıştır.
Rusya açısından Sudan Afrika'ya açılan bir kapı niteliğinde. Rusya'nın el-Beşir'e Darfur'a müdahalesi sırasında, BM'nin silah ambargosunu ihlal ederek, askeri teçhizat desteği sağladığı iddiaları mevcut.
Sudan ise Kırım'ın ilhakını tanıyan sayılı ülkeler arasında yer alıyor. Ukrayna savaşıyla birlikte Rusya Sudan'la ilişkilerini daha da geliştirme çabasına girdi.
Şubat 2023'te son Afrika turuna çıkan Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov Sudan'da da temaslarda bulundu.
ABD'nin itirazlarına rağmen, Rusya'nın Sudan'ın Kızıldeniz kıyısında bir askeri üs kurması söz konusu.
Çatışmaların başlamasının ardından Rusya'dan gelen ilk tepki taraflar arasında derhal ateşkes ilan edilmesi çağrısıydı.
Rusya'nın Sudan'daki mevcudiyetinin bir diğer unsuru ülkede el-Beşir döneminde elmas ve altın madenlerinin işletilmesi konusunda bazı imtiyazlar alan Wagner Grubu.
Wagner için Sudan kayda değer bir gelir kaynağı. Sudan Wagner'in Libya ve Orta Afrika Cumhuriyeti'ndeki üslerinin kontrolü ve ulaşım hatları açısından da önemli.
İnsani kriz
15 Nisan öncesinde de süregelen savaşlar ve etnik çatışmalar nedeniyle Sudan'da insani kriz yaşanıyordu.
BM İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi'ne (OCHA) göre nüfusunun neredeyse üçte birini, yani 15,8 milyonu insani yardıma muhtaç olan Sudan'da bu çatışmalar nedeniyle insani kriz katastrofik boyutlara ulaşabilir.
Çatışmalar nedeniyle halk evlerinden çıkamayınca doktorlar da hastanelere gidemedi, sağlık sistemi çökme noktasına geldi.
Başkent Hartum'daki sağlık kuruluşlarının yüzde 61'i kapalı ve ancak yüzde 16'sı hizmet verebiliyor.
Yükselen fiyatlar nedeniyle gıda ve yakıt bulunamaz oldu. Temiz su temin etmenin mümkün olmaması nedeniyle salgın hastalıkların hızla yayılmasından endişe ediliyor. Sınır ülkelere göç başladı.
BM çatışmaların devam etmesi halinde sadece Çad'a gidecek göçmenlerin sayısının 250 bin civarında olacağını tahmin ediyor.
Bu durum kırılgan bir bölge için kaldırılması çok ağır bir sorumluluk olarak ortaya çıkıyor.
Çatışmalar nereye varacak?
Görüldüğü üzere, Sudan'da hem iç dinamikler hem de dış faktörler nedeniyle çok karmaşık bir durum var.
Bu nedenle de çatışmaların seyri, iç savaşa evrilip evrilmeyeceği ya da ihtilafın komşu ülkelere sıçrama ihtimali konusunda öngörüde bulunmak zor.
Ancak yakın zamanda iki ayrı askeri yapılanma arasında çatışmaların sona ermesi pek mümkün görünmüyor.
Dış güçlerin farklı tarafları destekliyor olmaları, meselenin büyük güçler mücadelesinin bir parçası haline gelebilecek olması da çatışmaların süreceği ihtimalini kuvvetlendiriyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish