15 dakikalık şehirler ve "derin devlet" hakkındaki gerçekler

Bu fikir, komplo teoricilerinin kendilerine mal etmesine izin veremeyeceğimiz kadar iyi

Karanlık güçler gerçekten de insanları evlerinden kısacık yürüme uzaklığındaki bir çevreye sonsuza dek hapsetmek mi istiyor? (Unsplash)

Üç yıl önce hepimize evde kalmamız söylendi. Daha sonra biz ellerimizi yıkayıp dirseklerimizi tokuştururken virüsün tüm dünyaya yayılmasını (yabancı şehirlerin ve ülkelerin birbiri ardına karantina uygulamasını) izlemenin can sıkıcı kaçınılmazlığı geldi.

Sağlığını ve aldığı desteği koruyup bakım evleri ve hastanelerde yaşanan dehşetin içinde bulunmayanlar için, ilk karantinada büyülü bir şey vardı. Yollar sakindi, gökyüzü açıktı ve yürüyerek ya da bisikletle 15 dakikadan fazla sürmeyen yolculuklara çıktık; hayat çok çok daha yerel hale geldi.

Politikacılar olaya atlamakta gecikmedi. "Yeniden Daha İyisini İnşa Et" sloganı kürsülere ve televizyon ekranlarına sıçradı, karantinanın kasabalarımızı ve şehirlerimizi nasıl organize ettiğimiz ve hayatlarımızı nasıl yaşadığımızla ilgili bir şeyleri ortaya çıkardığını sıkıntıların ortasında fark ettiler.

Kriz yeniden düşünüp daha iyi yönde değişimler yapmak için, daha güçlü mahallelere odaklanan taze bir yaklaşım izlemek için bir fırsat sunuyor gibi görünüyordu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ancak 15 dakikalık mahalle fikri, karanlık güçlerin insanları sonsuza kadar evlerinden kısacık yürüme mesafesindeki bir çevreye hapsetmek istediğini öne sürmek için kullanılıyor. Son üç yılda ortaya çıkan pek çok şey gibi bu da bir komplo teorisine dönüştü.

Radikal sağcılar ve utanç verici derecede fırsatçı olanların bir karışımı tarafından yayılan bu komplo teorisiyle giderek daha fazla kişi, "derin devletin" yurttaşları 15 dakikalık şehirlerde tutmaya yönelik gizli bir planı olduğuna inandırılıyor. Bu alçak komplonun ikinci adımıysa, endişeli bir milletvekilinin yakın zamanda kullandığı ifadeyle, "kişisel özgürlükleri ortadan kaldırmak" olacak.

Bazıları için bu, Kovid sırasında gündeme gelen devletin rolü, iş dünyası ve kişisel haklar (ister sokağa çıkma yasakları, ister aşılar olsun) hakkındaki tartışmanın bir uzantısı. Başkaları içinse yalnızca kendi çıkarları için propaganda yapmanın bir yolu. Nasıl oldu da bu noktaya geldik?

Bence 15 dakikalık şehirler fikrini komplo teoricilerinin çarpıtmalarından ve fırsatçılığından kurtarmamız, merkezindeki orijinal önermesinde ısrar etmemiz gerekiyor: Zengin olsun ya da olmasın, kendi içinde iyi bağlanmış olsun ya da olmasın her mahallenin, insanların ev demekten gurur duyduğu ve temel ihtiyaçları için seyahat etmek zorunda kalmadan gereksinimlerini karşıladığı bir yer olması gerektiğine odaklanmak.

Karantina sırasında hepimiz dikkatimizi kapımızın önündekilere çevirdik: Yerel ana caddelerimizde bulunan dükkanlar ve kaynaklar, sokağa çıkma yasağı öncesi günün sonunda işten eve döndüğümüzde genellikle kapalı olan bağımsız işletmeler.

Birdenbire günlük yaşamımızın temel taşı haline geldiler. Dükkanlara yürümek için zaman ayırmak, bir süpermarkette büyük bir alışveriş yapmak yerine manava ve ardından kasaba giderek dışarıda biraz daha zaman geçirmek, aceleyle yapılan ender bir şeyden ziyade hayatın düzenli bir parçası oldu.

Ayrıca trafikten, dumandan ve gürültüden arınmış yollara; çocukların karşıdan karşıya güvenle geçebilmelerine ya da güvenliklerinden endişe etmeden bisikletle parka gidebilmelerine alıştık.

Virüsten sonra hayatın nasıl daha iyi olabileceğini düşünmeye ve hayal etmeye başladığımızda, dikkatler sokaklarımızı nasıl kullandığımıza ve özellikle de trafiğin az olduğu mahalleleri (low-traffic neighbourhoods, LTN'ler) nasıl tasarladığımıza yöneldi. Trafiğe yakalanmamak için ara sokaklara girmenin, gürültünün, kirliliğin ve şehir içinde çok uzun süre araç kullanmakla gelen saldırganlığın geri dönmesini nasıl önleyebilirdik?

Araştırmalar, LTN'lerin mahalle içindeki ve çevresindeki trafiği başarılı bir şekilde azalttığını, daha fazla sakinin yürümesine ve bisiklete binmesine yol açtığını gösterdi. Belediye meclislerinin LTN'lerin faydalarını daha fazla topluma yaymakta kendilerine daha çok güvenmeleri gerektiğine inanıyorum.

Ancak bunun değişimin yalnızca bir parçası olması gerekiyordu, tamamı değil. Yeniden Daha İyisini İnşa Et, mahallelerin sakinlerinin ihtiyaçlarını ve isteklerini karşıladığından emin olma yolumuzla da ilgiliydi. Yerleşim bölgelerinde insanlar neden kendileri için yerel olması gereken şeylere ulaşmak adına seyahat etmek zorunda kalıyordu? Yakın çevremiz daha fazla çeşitlilik sunmalı ve herkesin iyi bir yaşam sürmesine olanak tanımalıdır.

İşte 15 dakikalık mahallelerin arkasındaki orijinal düşünce buydu. Nerede yaşarsa yaşasın herkesin mağazalara, spor ve eğlence tesislerine, bir şeyler içmek ya da akşam yemeği için gidebilecekleri bir yere, iyi yeşil alanlara ve çocukların oyun oynayabilecekleri yerlere, yürüyerek ulaşabilecekleri sağlık hizmetlerine ve servislere benzin ya da yol ücreti ödemek zorunda kalmadan erişebilmelerini sağlamanın bir yoluydu.

Bunun yerine, şu anda odak noktamızın mekan kalitesi değil, yalnızca trafik akışı olduğu ve bölgemizdeki değişimi benimsememiz gerekirken, sinik fırsatçıların nüfusun büyük bir kesiminde korku yaratmasına olanak sağlayan bu noktaya geldik.

Umarım bu durum belediye meclislerine ve yerel karar alıcılara sorumlu oldukları yerler hakkında ciddi bir düşünme fırsatı verir. Trafiğe göre düzenlenmiş caddelerde atılacak adımların, yerel mahallelerin yeniden canlandırılmasına yönelik yenilenmiş bir yaklaşımla eşleştirilmesi gerekiyor.

10 yılı aşkın süredir devam eden fon kesintilerinin ardından belediye meclislerinin ön saflarda hizmet sunmakta zorlandığı bir dönemde bunu yapmak hiç de kolay olmasa da bunun başarılabileceğine inanıyorum.

Bu, boş dükkanlara ve köhne şehir merkezlerine yenilikçi bir şekilde bakmak; nakit sıkıntısı çeken kamu hizmetlerinin nasıl daha erişilebilir ve hizmet ettikleri topluluklara daha duyarlı hale getirilebileceğini ve hiçbir mahallenin geride bırakıldığını veya ihmal edildiğini hissetmemesi için belediye meclislerinin mekan yaratmaya nasıl yatırım yapacağını yeniden düşünmek demek.

En önemlisi, belediye meclisleri hangi değişiklikleri yaparsa yapsın, bunun sadece topluluklar için değil, topluluklarla birlikte yapılması gerekiyor. Bu da yoğun katılım ve toplumumuzda sesi daha az duyulanları güçlendiren, gerçek anlamda temsilci istişaresi yapılan yurttaş meclislerinin kullanılmasıyla sağlanır.

Ancak bu şekilde, yerel bölgemizdeki değişikliklerle ilgili olarak giderek daha fazla istismar edildiğini gördüğümüz derin endişeyi ortadan kaldırabiliriz.

Yeniden Daha İyi İnşa Et'in merkezindeki umudu ve olumlu mesajı gözden kaçırmamalıyız. 15 dakikalık yolculuklarla meşgul olmayı bırakmalı ve bunun yerine her mahalleyi yaşamak için harika bir yer haline getirmeye odaklanmalıyız.

Matthew Bennett, Lambeth Belediye Meclisi'nin eski başkan yardımcısıdır ve ekonomik kapsayıcılık ve daha iyi yerler inşa etme konularında çalışma deneyimine sahiptir



https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: İpek Uyar

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU