Dekabristlerin hikayesi

Celalettin Can Independent Türkçe için yazdı

Cumhuriyet Türkiye'sinin görüp geçirdiği en politik ve devrimci kuşağı 78 kuşağı mı "yaşarken yok sayıldı" sadece…

19'uncu yüzyılın ilk çeyreğinin İmparatorluk Rusya'sında Dekabristlerin trajik bir hikâyesi var.

17'nci yüzyılın ilk çeyreğinde Çar Büyük Petro Rusya'nın yenilenme koşullarını yaratmak için ülkesini Batı'ya açıyor.

Tarihsel süreklilik yasası hükmünü yürütüyor.

Yıl 1789, Büyük Fransız Devrimi gerçekleşmiş…  Avrupa'nın tüm gerici güçleri devrim korkusuyla Fransa'ya karşı "kutsal ittifak" oluşturuyorlar.

Büyük Fransız devrimcileri Jakobenler -eski sınıfların ihanetine rağmen- güçlü bir savunma hattı örgütleyerek yurtlarını savunuyorlar.

Ardından "restorasyon" dönemi, derken 19'uncu yüzyılın başlarında Napolyon'un önderliğinde Fransız orduları tüm Avrupa topraklarını çiğniyor, başarıdan başarıya koşuyorlar.

Çöküş sürecine giren Rusya, Büyük Petro'nun açtığı yoldan, kurtuluşu yine Batıda görüyor.

Genç subayları askeri eğitim için Fransa'ya gönderiyor.

O tarihi koşullarda "Fransız olmak" moda. Ancak Batıya öykünen Doğulu ülkelerin genel bir hastalığı var; devrimin biçimsel yanlarını alıyor, özünü almıyorlar.

Genç Ruslar yine de modern fikirlerle ülkelerine dönüyorlar.

1805-1812 ve 1814-1815 Rusya-Fransa savaşlarında yaşlı Mareşal Cutuzov'un önderliğinde büyük yararlıklar gösteriyorlar.

Tolstoy, "Savaş ve Barış" adlı unutulmaz eserinde bunu romanlaştırıyor.

Batı Avrupa burjuvazisinin I. Dünya Savaşı'nda halkın savaştığını, ülke çıkarlarına ve ülkeye en az kendileri kadar bağlı olduğunu görmesi "oy hakkı"nın tanınmasında etkili oluyor.  

Genç Rus Subayları Dekabristler ise "oy hakkı" bilincine 1814-1815 Rusya-Fransa savaşından sonra ulaşmış. Batı'dan yüz yıl önce.

Savaştaki fedakârlıklarının ve ödedikleri bedellerin boyutlarını yaşayarak görmüşler; saf ve temiz duygularla anayasal düzen ve serflere özgürlük istiyorlar.

 
Başkaldırı

Tüm yasal yolları deniyorlar, tüm kapılar yüzlerine kapanınca 1825 yılında baş kaldırıyorlar.

Çar I. Nikola ayaklanmayı korkunç bir şekilde bastırıyor.

Bir kısmı ayaklanma sırasında hunharca öldürülüyor, bir kısmı asılıyor ve istisnasız hepsi ağır işkenceler görüyor.

Sağ kalanlar uzun hapis cezaları alıyorlar; kendileri içerde, aileleri dışarıda ağır ıstıraplar çekiyor, mağdur oluyorlar.

Yakalanan liderlerin idamı sırasında, idam ipleri kopuyor.

Rus geleneklerine göre eğer bir kişinin idam sırasında idam ipi koparsa, hayatı bağışlanırmış.

Nasıl bir kinse artık, Çar Nikolay onların hayatını bağışlamıyor. Yeni ip getirttiriyor ve idamları yaptırıyor.

Kalanlar Sibirya'ya ve Uzak Doğu'ya sürülüyor.

Ardından Çar'ın baskıcı polis rejimi...

 
Yarım kalmış şarkı ne oldu?

1856 yılında tahta II. Aleksandr çıkınca, sürülenlerin Rusya'ya geri gelmelerine izin veriliyor.

"İdam ipi kopanlar" asılmış, ruhlar yaralı, büyük çoğunluğu gelmiyor…  

Ancak beş yıl sonra, 1861'de yapılan reformların etkisiyle geri geliyorlar.

Çarlık rejimi ise onları yaşadıkları sürece hep "yok" sayıyor, bir nevi "yitik kuşak" olarak görüyor.

Öte yandan yaşanmışlıklar unutulmuyor, tarih unutmuyor: İlerici-devrimci fikirlerle buluşan Rus gençliği Dekabristler'in devrimci mirasına sahip çıkıyor. Narodnikler üzerindeki etkileri daha derin oluyor.

Lenin askerler içinde sınıf mücadelesi taktiklerini belirlerken Dekabristler'in tarihi mirasının hatırlanmasına önem veriyor ve Dekrabristler deneyimini daha ileri bir çizgide sentezliyor.

Böylece Dekabristler yüz yıl sonrasının Sovyet devriminin misafiri olurken, askerlerin ayaklanıp devrime katılması onların tarihsel halkçı-devrimci geleneği ile ilişkilendirilmiş oluyor.

Hele "Dekabrist kadınları…" Eşlerine büyük bir metanetle sahip çıkıyorlar.

Vefakârlık ve cefakârlıkları, 18'inci yüzyılın ortalarına doğru ivme kazanan Rus edebiyatı ve romanı üzerinden Rus devrimcilerinin aşklarının ve arkadaşlıklarının beslendiği kaynaklardan biri oluyor.

Böylece Dekabristler'in "yarım kalmış şarkısı" yüzyıllık tarihsel bir evrimle tamamlanmış oluyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU