ABD basını, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun dört koldan baskı altında olduğunu yazdı.
Ülkenin önde gelen medya kuruluşlarından CNN ve Washington Post'un (WP) analizlerinde, Netanyahu'nun Filistinlilerle yaşanan çatışmalar, yargı reformu protestoları, hükümet içi tartışmalar ve uluslararası baskı gibi sorunlarla karşı karşıya olduğu belirtildi.
Batı Şeria'da artan şiddet olayları
CNN'in analizinde, Netanyahu ve hükümetinin Batı Şeria'daki en kanlı yıl olan 2022'nin sonunda göreve başladığına dikkat çekildi.
2005'ten beri Batı Şeria'daki çatışmaların kaydını tutan Birleşmiş Milletler'e göre 2022, bölgedeki en kanlı sene oldu.
Filistin Sağlık Bakanlığı'na göre İsrail güçleri geçen yıl, 168'i işgal altındaki Batı Şeria'da, 52'si de abluka altındaki Gazze Şeridi'nde olmak üzere aralarında 48 çocuğun da bulunduğu 220 Filistinliyi öldürdü.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bu yılsa Filistinli yetkililere göre aralarında asker ve sivillerin yer aldığı 61 Filistinlinin yanı sıra bir İsrailli asker ve 13 sivil de yaşamını yitirdi.
Söz konusu kayıplar, İsrail ordusunun Batı Şeria'ya düzenlediği baskınlarla Filistinlilerin bunlara misilleme olarak gerçekleştirdiği saldırılarda yaşandı.
WP'den Ishaan Tharorr'un kaleme aldığı analizdeyse şu ifadelere yer verildi:
Bu yılın başında İsrail tarihinin en sağcı hükümetinin kurulmasıyla, şiddet olaylarında da belirgin artış yaşandı.
Öte yandan pazar günü Ürdün'de bir araya gelen İsrailli ve Filistinli yetkililer, tansiyonların azaltılması için kısmen anlaşma sağladı. Tel Aviv yönetimi, işgal altındaki bölgelerde yerleşim faaliyetlerinin de bir süreliğine durdurulacağını açıkladı.
Ancak CNN, ABD'li üst düzey yetkililerin de katılımıyla gerçekleşen görüşmelerin, Netanyahu'nun radikal sağcı kabinesi tarafından "yok sayıldığına" dikkat çekti. Filistin düşmanlığıyla tanınan Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, görüşmeler için "Ürdün'de olan Ürdün'de kalır" demişti.
Yargı düzenlemesine karşı protestolar
Netanyahu hükümetinin, Yüksek Mahkeme'nin yetkilerini sınırlandıran, yargının hakimlerin seçimi üzerindeki kontrolünü azaltan ve bazı yetkilerinin meclise devredilmesini öngören düzenlemesi birçok protestoya neden oldu.
Sivil toplum kuruluşları ve hukukçuların da çağrısıyla 50 bine yakın kişi 4 Şubat'ta sokaklara inerek hükümetin reform hamlelerini protesto etti.
CNN, yargının bağımsızlığını sonlandıracağı gerekçesiyle muhaliflerin tasarıyı eleştirdiğini yazdı.
Analizde söz konusu reformun ülke için ağır ekonomik sonuçlar yaratabileceğine de dikkat çekildi. ABD merkezli yatırım bankası JP Morgan'ın, yargı sistemindeki değişikliklerle İsrail'e yatırım yapmanın riskli hale geleceğini söylediği de hatırlatıldı.
Hükümet içinde gerginlikler
İsrailli gazeteci Anshel Pfeffer, radikal sağcı Tel Aviv yönetiminde Netanyahu'nun konumuna ilişkin CNN'e şunları söyledi:
Bence bu, Netanyahu'nun başbakan olarak en az kontrol sahibi olduğu dönem. Aslında kendi hükümetini yönetmiyor, hükümeti onu sıkıştıran koalisyon ortakları tarafından yönetiliyor.
Netanyahu'nun Likud Partisi liderliğindeki blokun 1 Kasım'daki seçimleri kazanmasıyla ülke tarihinin en sağcı hükümetlerinden biri kuruldu.
Ultra Ortodoks Yahudi partilerden Şas ve Birleşik Tevrat Yahudiliği'yle radikal sağcı ve ırkçı politikalarıyla tanınan Dini Siyonizm ve Yahudi Gücü partilerinden oluşan blok, 120 sandalyeli Meclis'e 64 milletvekili göndererek açık zafer kazandı.
CNN'nin analizinde, Maliye Bakanı Bezazel Smotriç'in ve Ben-Gvir'in izlediği siyaset örnek gösterilerek, Netanyahu'nun attığı adımların kendi bakanları tarafından kabul görmediği değerlendirmesi de yapıldı.
WP'deki yazıda da Smotriç ve Ben-Gvir gibi radikal sağcı bakanların Filistinlilere yönelik şiddeti körükleyerek, Netanyahu hükümetini daha da zor bir pozisyona soktuğuna dikkat çekildi.
Uluslararası baskı
Analizde, ABD Başkanı Joe Biden'ın söz konusu yargı reformlarını eleştirdiği hatırlatılarak, bunun "İsrail'in içişlerine ABD'den gelen nadir müdahalelerden biri olduğuna" dikkat çekildi. Ayrıca Washington'ın, Tel Aviv yönetiminin işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki yerleşim faaliyetlerine tepki gösterdiği de vurgulandı.
"Netanyahu ve hükümeti, uluslararası arenadaki müttefiklerinden artan bir baskıyla karşı karşıya" ifadelerinin yer aldığı değerlendirmede, İsrail başbakanının iktidarda kalmak için bununla mücadele etmek dışında bir seçeneği olmayabileceği yorumuna da yer verildi.
Tharoor'un WP'deki analizindeyse Biden yönetiminin, Netanyahu'yla doğrudan iletişim kurarak kabinedeki radikal sağcı bakanları muhattap almadığına dikkat çekildi. Ancak bu yaklaşımın uzun vadede sürdürülebilir olmadığına, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan gibi ülkeler için de aynı durumun geçerli olabileceğine işaret edildi.
Independent Türkçe, CNN, Washington Post, Reuters