Evdeki kombiyi kapattım çünkü insanlar dondurucu soğuktayken sıcakta oturmak çok ağrıma gitti. Yemek bile yiyemedim, su içemedim, uyuyamadım..."
Bu ve benzeri cümleleri kuran pek çok kişi oldu.
Barınma, gıda temini gibi en temel imkânlar nedeniyle bile bireylerde suçluluk duygusu başgösterdi.
Depreme ilişkin bazı görseller ve görüntüler şimdiden hafızalara kazındı; geçmişteki travmalar tetiklendi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin can kayıpları sürekli arttı.
Yıkım, pek çok ailenin dağılmasına, çocukların ebeveynsiz, ailelerin evlatsız kalmasına, eş, dost, tanıdık, akraba pek çok kişinin yitirilmesine yol açtı.
Yaşananlar en çok deprem bölgesindekilerini vurdu ancak toplum genelinde de psikolojik açıdan ağır bir yıkım oluştu.
Uzmanlar, hayatın normale döndürülme süresi kısalırsa, psikolojik travmaları atlatmanın biraz daha kolaylaşabileceğini belirtiyor.
Birlik ve beraberlik ortamı, duyguların paylaşılması ve kişilerin gerektiğinde profesyonel yardım alması gibi durumlar da önem kazanıyor.
Türk Psikologlar Derneği'nden Berçem Göktürk Duru, hem depremzedelerin hem de olay anında orada olmasalar da depremden etkilenen bireylerin ruh sağlıklarını koruyabilmeleri ve travma etkisini azaltabilmeleri adına yapılabilecekleri Independent Türkçe'ye anlattı.
"Afete, travmaya verilen tepkinin doğrusu, yanlışı olmaz"
Öncelikle bu depremlerin geçmiş sarsıntıları, kayıpları hatırlattığına ve bu hatırlatıcıların da birer tetikleyici olduğuna değinen Duru, herkesin üzüntüsünü yaşayış şeklinin farklı olduğu gerekçesiyle bir afete, travmaya verilen tepkinin net bir doğrusu ya da yanlışı olmayacağını savundu.
"İyi gelen şeyler farklılık gösterebilir"
Kimilerinin defalarca depremden konuşurken, kimilerinin hiç bahsetmemeyi tercih ettiğini kaydeden Berçem Göktürk Duru, farklı tepkilere dikkati çekti. "Herkes iyi hissedemeyebilir, bu çok normal. Her birimizin gücü başka şekilde boşalıyor ve doluyor" diyen Duru, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
Kendimize iyi gelen şeyler farklılık gösterebilir. Kahve içmek, komşuyla sohbet, çocuğunuzla oyun oynamak gibi şeyler kimilerine iyi gelebilir ama bazılarında suçluluk da yaratabilir. Yardım göndermek, meslek örgütünüz varsa onlarla ve sahayla iletişime geçmek iyi gelebilir. Unutmayalım ki bizim yaşadığımız bölgelerde de bu felaketin olma riski var. Bir sonraki afet için korunmaya başlamak güvende hissettirebilir. Deprem çantası hazırlamak da yaşam üçgeninin nasıl kurulabileceğini düşünmek de iyileşmenin bir parçası olarak görülebilir."
"İyi hissetmek zorunda değiliz; düştüm ve bir süre kalkamayabilirim"
Herkesin kendini iyi ya da güçlü hissedemeyebileceğini vurgulayan Berçem Göktürk Duru'ya göre yaşananlara isyan etmek, ağlamak gibi tepkiler normal karşılanmalı.
Bir süre bu tür davranışlara ihtiyaç duyalabileceğini aktaran Duru, "İyi hissetmek zorunda değiliz. Düştüm ve bir süre kalkamayabilirim. 'Bunu da hemen atlatıp önümüze bakalım, biz güçlüyüz' gibi söylemler yanlış" yorumunu yaptı.
"İlk başlarda anormal tepkileri normal kabul etmeli, 3 aya kadar beklemeli"
Berçem Göktürk Duru, psikolojik etkileri hemen hissetmeme gibi bir durumun da yaşanabileceğini, stres faktörü kaynaklı olarak uykusuzluk, çaresizlik, yeme bozukluğu ya da tıkanırcasına yeme gibi durumların da görülebileceğini de belirtti.
İlk başlarda anormal tepkileri normal kabul etmenin gerektiğini kaydeden Duru, 3 aya kadar bekleyip, kişideki zorlanmalar hala sürüyorsa, o zaman profesyonel destek kanallarına başvurulması gerektiğini söyledi:
3 aya kadar stres tepkileri göstermek normal. Anormal durumlar yaşanıyor ve anormal tepkiler normal. Psikiyatri Derneği tanı koymaz, hemen ilaç tedavisine başlamaz, sistem stabil hale geldikten sonra duruma baka. Şu anda temel ihtiyaçların karşılanması kritik. Enkaz kaldırma tamamen bitsin, ısınma, barınma sorunsuz şekilde hallolsun sonra psikolojik destek ihtiyacı söz konusu olabilir."
Kombiyi kapatmak, yemek yiyememek, uyuyamamak gibi durumlara psikolojide "hayatta kalanın suçluluğu" denildiğini aktaran Duru, Türkiye'yi sarsan depremlerin neden olduğu büyük yaranın değiştirilemeyeceğini kabullenmenin ve üzüntünün normal olduğunu belirterek, ekledi: "Ama hayattayız ve bu bizim suçumuz değil. Bizim de ihtiyaçlarımız var. Yaraları sarabilecek gücümüzün olması gerekli."
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Deprem bölgesinde önce grup, sonra bireysel çalışmalar yapılmalı"
Daha önceki afetlerde de sahada görev aldığını hatırlatan Berçem Göktürk Duru; barınma, gıda gibi temel ihtiyaçlar sorunsuz şekilde giderildikten sonra ruh salığına yoğunlaşmak gerektiğini ifade etti. Önce grup, sonra bireysel çalışmaların doğru olduğunu kaydeden Duru, "Çadırlar oluşturularak toplu destek verilir, öncelikle grup çalışmaları yapılır, daha sonra bireysel ihtiyaca dönük uzun soluklu yerlere yönlendirme yoluna gidilir. Deprem bölgesindekiler için en az bir senelik işimiz var" şeklinde konuştu.
"'Bunu da hemen atlatıp önümüze bakalım, biz güçlüyüz' gibi söylemler yanlış"
Son günlerde bazı siyasilerin "güçlüyüz, bunu da atlatacağız" şeklindeki yaklaşımları doğru bulmadığını da dile getiren Duru'ya göre 42 bini aşkın kayıtlı can kaybının yanı sıra hastanede yaşam mücadelesi verenler varken, enkaz tam olarak kaldırılmamışken "güçlüyüz" mesajı vermek vicdanları yaralıyor ve öfkeye neden oluyor. Böyle bir süreçte toplumun hızla iyileşmesini beklemenin akıl dışı olduğu savunan Duru, zemin bile stabil değilken, sürekli yeni depremler ve artçılar gerçekleşip ölü ve yaralı sayısı artarken, halktan sakin kalmasını beklemeyi gerçekçi bulmadığını belirtti.
"Enkazı, ölü sayısını konuşmadığımız anlara da ihtiyacımız var"
İllere göçlerin başladığını, sonradan duyacağımız kayıpların da olacağını belirterek kendimizi pek çok farklı durumu hatırlatmamız gerektiğini dile getiren Duru, birkaç saat haberlerden uzak kalmak, bir süre sosyal medyaya girmemek ya da bir arkadaşımızı aramanın da iyi gelebileceğini aktararak ekledi: "Doğu kültürüyüz, insani ilişkiler iyileştiricidir de. Yıkılan binalar, hayatını kaybedenler çok fazla. Birbirimizi gözetmek önemli. Enkazı, ölü sayısını konuşmadığımız anlara da ihtiyacımız var."
"Ruh sağlığı çalışanlarından ve derneklerinden görev almak zayıflık değil ihtiyaç"
Araç sürüşünden örnek vererek "güvenli mesafe" bırakmak gerektiğini yani ne aracı kaybedecek kadar olaylardan uzak durmak ne de aracın dibine girecek durumda olmamak gerektiğine işaret eden Berçem Göktürk Duru, deprem olmamış gibi davranmak ya da 7/24 bununla iç içe yaşamaktansa orta bir noktanın bulunması gerektiğini savundu.
Psikolog Duru, sözlerini şu ifadelerle noktaladı:
En rahat hissettiğimiz konumda olmak önemli. Kimileri için yardım toplamak iyi hissettirir, kimilerine haberlere bakmamak iyi gelebilir. Hiçbiri diğerinden daha iyi ya da doğru diyemeyiz. Milyonlarca kişi etkilendi bu afetten. Sahadan uzak olanlar da etkilendi, bu tüm Türkiye'nin gündemi. Beraber iyileşeceğiz. Sosyal desteğimiz, sohbetlerimiz bizi iyileştirecek. Ruh sağlığı çalışanlarından ve derneklerinden görev almak zayıflık değil bir ihtiyaç. Delirmedik, çok büyük bir darbe aldık. Bunu defalarca hatırlatmalıyız. 'İyi değilim ve desteğe ihtiyacım var' diyebilmeyi öğrenmeliyiz. Kabuk üstüne kabuk bağlamadan iyileşmeliyiz. Çok zorlu bir süreçten geçiyoruz ama iyileşeceğiz. Meslek grubumuz -psikologlar ve diğer ruh sağlığı çalışanları- bu yüzden var."
© The Independentturkish